๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 27 Mart 2011, 15:28:23



Konu Başlığı: Nice gitmeyen var ki
Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Mart 2011, 15:28:23
               Nice gitmeyen var ki !  

Hacca gidip dönenler genellikle ballandıra ballandıra hac hatıralarından söz ederler, "anlatılamaz, gitmeli, yaşamalı" filan derler, haccın dini ve ahlaki etkilerini kazanmış, özümsemiş gibi bir intiba uyandırırlar Haccın teorik bakımdan ve bir ibadet olarak- güzellikleri tartışılamaz, ama onu yapanların bundan ne kadar yararlandıkları her zaman soru konusudur

Daha uçağa biner binmez bir "hacı bey, hacı hanım" edebiyatı başlıyor, bu unvandan hemen herkesin hoşnut olduğu anlaşılıyor, dönünce de bu unvanla anılmak istedikleri belli oluyorOrada yaptığım bir konuşmada "bir müminin yaptığı ibadeti unvan, sıfat, isim olarak kullanması uygun değildir, bu riyaya yol açar, nasıl "namazcı, oruççu, zekatçı" diye anılmıyorsak "hacı, haccı" diye de anılmamamız gerekir" dedim, buna "ama teşvik olur" diye itiraz edenler oldu Bana sorarsanız Allah'ın teşviki (emri) yeter, bunun ötesinde bir teşvik gerekirse o da genel olarak din eğitimi içinde verilir Hacdan dönenler "hacı" diye anılmak yerine, hac ahlakı ve maneviyatını yaşamaya bakmalı, kendini bu bakımdan denetim altında tutmalıdırlar

Bavullar ve çuvallar satın alınmış eşya ile dolu, kafalarda bir ay ara verilmiş dünya işlerine aynı kalite ve kantitede devam arzusu, söz ve davranışlarda böyle bir ibadetten dönenlere yakışmayan unsurlar Bunlar var oldukça kişiye hacı dense ne olacak, denmese ne olacak! (Hatta denmesi sakıncalı değil mi?)

Yurtdışına çıktığımda fırsat bulursam kitapçılara bakarım Medine'de bildiğim bir semtte kitapçılar vardı, bir bakayım dedim, oraları yıkıp dümdüz etmişler, her tarafa harıl harıl büyük oteller yapılıyor, daha çok para kazanmaktan başka bir hedefi, planı, düzeni olmayan yapılar Ne ise, sora sora birkaç kitapçı buldum, biraz rafları karıştırdım ve hac ibadeti ile ilgili dört ciltlik bir kitabı satın aldım, vakit elverdikçe de süratli bir şekilde gözden geçirdim, bilgilerimi tazeledim, tamaladım, soranlara aktarmaya çalıştım O kitapta (İbn Cemâ'a, Hidaytü's-sâlik ile'l-mezahibi'l-erba'ati fi'l-menasik) bir menakıb okudum, size de nakledeyim:

Abdullah b Mübarek hacca gidiyormuş, Bağdat'a girerken şehir çöplüğünde bir kadının bir ördeği yolduğunu görüp sormuş:

- O normal, kesilmiş bir hayvan mı yoksa murdar ölmüş de çöplüğe mi atılmış?

- Elbette murdar, çocuklarım evde aç duruyorlar, ne bulsam yedirmek mecburiyetindeyim

İbn Mübarek öfkeli kadınla daha fazla konuşmuyor, uygun bir yere çekilip bekliyor, kadını takip ederek evini öğreniyor ve hac için ayırdığı bütün parasını harcayarak o ailenin bir yıllık ihtiyaçlarının tamamını satın alıyor, eve teslim ediyor, o yıl hacca gidemiyor Fakat hacca gidenler geri dönünce birçoğu, o yılki haccın çeşitli safhalarında ve mekanlarında Abdullah b Mübarek'i çok iyi durumda gördüklerini, onunla konuştuklarını, duasını aldıklarını anlatıyorlar

Yine bir gönül gözü açık Allah kulu anlatıyor

Hac esnasında Mekke'de bir rüya gördüm, rüyamda "o yıl altı yüz bin kişinin hacca geldiğini ve içlerinden ancak altısının hac ibadetlerinin kabul edildiğini" öğrendim, çok üzüldüm Sona Medine'ye geldiğimde bir rüya daha gördüm, "Geri kalanların bu altı kişiye bağışladığını" öğrendim ve çok sevindim, Allah'a şükrettim

Hasılı hacca gidip de gitmemiş sayılanlar da var, hacca gitmeyip gidenlerin arasına yazılanlar da var Ne gidemeyen üzülmeli, ne de giden bunu bir imtiyaz vesilesi olarak değerlendirmeli Haccı, tertemiz bir sayfa açarak Müslümanca hayata yeniden başlamanın vesilesi kılmaya bakmalıyız



alıntıdır