๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 20:44:08



Konu Başlığı: Ne mutlu onlara ki
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Aralık 2010, 20:44:08
Ne mutlu onlara ki..


Hayat yolculuğunda nice tatlı,nice acı hatıralar yaşar insanoğlu. Bazen yokuş, bazen inişlerle doludur bu yolculuk... Bazen zorlanır, ümitsizliğe düşer, bazen de her şey kolaylaşır sanki. Bazen bir mabette huzura kavuşur ruhu, bazen de her şey sıkar, bunaltır sanki onu...
İnsan... Nisyan ile ma'lûl varlık. Yani çabuk unutan. Acılarını, sıkıntılarını ve daha da önemlisi onu yara­tan ve yaşatan Rabbini... Aslında her şey bize O'nu hatırlatırken, içinde yaşadığımız dünya ve dünyalık­lar aynı zamanda bizim O'nu hatırlamamıza bir engel de olabiliyor. Neticede insan, Rabbini unutan hem de varlıklar âlemi içinde bu manada en çok gaflete dü­şen biri haline gelebiliyor.

Sevgili Peygamberimiz (sav) "Bazen kalbimin perde­lendiği olur. Fakat ben Rabbime her gün yüz defa is­tiğfar ederim." buyurmakla, insanoğlunun kalbindeki bu değişim ve dönüşüme dikkat çekiyor.

ASIL SIKINTI RABBİMİZDEN UZAKLAŞMAMIZ


Vahyin kontrolünde olan Peygamberimiz bile kalbi­nin zaman zaman perdelendiğinden söz ediyorsa, nefs ve şeytan gibi iki düşmanın ilgi alanında olan biz­ler, kim bilir ne çok perdelerle muhatabız... Bize ken­dimizi ve Rabbimizi unutturan dünya ve dünyalıklar karşısında ne derece bağımsız ve özgürüz?... Bu soru­lara vereceğimiz cevaplar maalesef çoğu kez olum­suz. Bunun sebeplerine geçmeden önce etrafımıza şöyle bir bakalım. Gördüğümüz manzara, genellikle günümüz insanının mutsuz ve huzursuz olduğu yö­nündedir. Evet, belki insanların çoğunluğu geçim sı­kıntısı içinde. Ekonomideki daralmayı her kesim bel­li ölçüde yaşıyor, ancak kanaatimizce bizim asıl sıkıntı kaynağımız Rabbimizden uzaklaşmamız!... Yüzümü­zü O'na dönemeyişimiz, Rahmet kapısında durup:

"Tevbe Yâ Rabbi! Hata râhına gittiklerime Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime..."

diyemeyişimiz... Bir diğer ifadeyle istiğfarı hayatımı­za dahil edemeyişimiz... Allah'tan af dilemeyi yete­rince yerine getiremediğimiz için, bugün zengin ol­sun fakir olsun, nerdeyse bütün hanelerde, aile reisi de ev hanımı da, genç de çocuk da maalesef huzur­suz ve maalesef mutsuz...

Değerli okuyucum,

Âlemlere Rahmet Sevgili Peygamberimiz (sav) "Son Peygamber" olduğu için onun sözleri, tavsiyeleri ve davranışlarından oluşan Sünnet-i Seniyyesi de kıya­mete kadar tazeliğini ve güncelliğini muhafaza ede­cektir. Şimdi gelin, asırlar öncesinden günümüze ula-

şan ve her dem tazeliğini muhafaza ederek bugün yaşadığımız sıkıntılara çare olabilecek bir Peygamber tavsiyesine kulak verelim. Abdullah b. Abbas (ra) aktarıyor: "Kim istiğfar okumaya devam eder, Allah'tan af dile­meyi dilinden düşürmezse, Allah Teala ona her türlü darlıktan bir çıkış kapısı açar. Bütün üzüntülerinden bir kurtuluş imkânı verir ve onu hiç ummadığı yer­den rızıklandırır."

Sevgili Peygamberimizin bu tavsiyesi bizlere bir Hak âşığının sözlerini hatırlatıyor:

"Sen rıza kapısında'Aman Allah'ım'dersen O Alemler Sultanı dermanını vermez mi?" Kul, Allah Teala'nın kapısında durup da af dilediği sü­rece ayette de bildirildiği üzere, daima "Rabbini çok affedici olarak bulacaktır." (Nisa 110) Söz konusu hadis-i şerifle alakalı olarak anlatılan bir anekdot gerçekten manidardır. Tasavvuf Tarihinin önemli simalarından Hasan el-Basrî (k.s) Hazretlerine adamın biri gelerek kuraklıktan şikayet etti ve kendi­sine bir tavsiyede bulunmasını istedi. Ardından bir başkası evlat sahibi olamamaktan, bir diğeri tarlası­nın ürün vermeyişinden bir diğeri ise içinde bulun­duğu fakirlikten şikayet ederek ondan tavsiye istedi­ler. Hasan el-Basrî, her birine aynı tavsiyede bulundu: "Çok çok istiğfar edin, Rabbinizden af dileyin." Yanın­dakiler dayanamayıp sordular: "Efendim!. Her birinin sıkıntısı farklı iken siz hepsine aynı tavsiyede bulun­dunuz!" Hasan el-Basrî Hazretleri onlara şu ayetle ce­vap verdi:

"Rabbinizden atfınızı dileyin, çünkü O çok affeden ve bağışlayandır. Af dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmurları indirsin. Size çokça mal ve evlatlar versin. Size bahçeler ihsan etsin ve sizin için ırmaklar akıtsın." (Nuh 10-12) Demek ki, Allah'tan af dilemeye devam etmek, kul için böylesine nimetlere ve imkanlara ka­vuşacağı anlamına gelmektedir.

ALLAH'TAN AF DİLEMENİN ÖNEMİ

İnsanoğlunun, hata ve kusurlarına karşılık Rabbin-den af dileyişinin ona sağlayacağı en önemli kazanç, kişinin Allah Teala'nın azabından emin olmasıdır. En-fal suresinin 33. ayeti buna işaret etmektedir: "Sen onların içinde oldukça Allah onlara azab etmez.

Ve onlar tevbe ve istiğfar ettikleri sürece de Allah on­lara azab etmez."

Sevgili Peygamberimizin rahmet-i Rahman'a kavuş­tuğunu düşünecek olursak, hata ve kusurlarımıza karşılık azab-ı ilahiden bizi koruyacak olan tek husu­sun Rabbimize çokça istiğfar etmek olduğu ortaya çı­kacaktır.

Değerli okuyucum,

Gündelik yaşantımızda bazen karşılaştığımız olaylar, kişiler ve davranışlardan yana olumsuz etkileşmeler bizi sinirli ve öfkeli yapabilmektedir. Zaman zaman bu durumlar bizi özellikle ailemize karşı kaba söz ve davranışlara itebilmektedir. Tıpkı bu durum için­de olup ta halinden şikayette bulunan sahabi Hz. Hu-zeyfe (ra) Peygamberimize gelerek halini arzetmiş ve bir çıkış yolu sormuştu. Efendimiz (sav) ona verdiği cevapla adeta bizlere de bu işin çözüm yolunu gös­teriyordu. Hz. Huzeyfe'ye şöyle sordu: "İstiğfar ile aran nasıl?... Bu durumdan kurtulmak isti­yorsan eğer her gün Allah'tan yetmiş kez af dileme­lisin!"

Müminler için en güzel örnek olan Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz, Mekke'nin fethinden önce na­zil olan Nasr Suresinde kendisine emredildiği üzere, Rabbini hamd ve şükürlerle sena etmeye başla­dı; ve yine aynı emir doğrultusunda, çokça istiğfar et­meye... Onun, rüku ve secdelerle çokça "Sübhanalla-hi ve bihamdih estağfirullah ve etûbu ileyh"deyişine şahit olan Hz. Aişe (r.a) validemiz bunun sebebini so­runca Efendimiz, Rabbinden aldığı bir işaret gereğin­ce böyle yaptığını ifade etti. Fazla uzun sayılmayacak bir süre sonra vefat eden Efendimizin bu davranışıy­la Rabbine kavuşma arefesinde olan kişinin yapacağı en güzel teşbihin bu olduğu da bizlere yadigar kaldı, Âlemlerin Sultanı Efendimizin bu uygulamasından...

Değerli okuyucum,

Son sözlerimiz yazımızın başlığını teşkil eden bir Pey­gamber müjdesi olacak. Abdullah b. Busr aktarıyor: Resulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: "Amel defterinde çokça istiğfar bulunan kimseye ne mutlu!..."

Hz. Aişe (ra) validemiz ise peygamberimizin şöyle dua ettiğini bildiriyor:

"Allah'ım! Beni, salih bir amel işlediğinde müjdeler alan, bir kötülük işlediğinde ise hemen istiğfar eden kullarından eyle."

Sağlıcakla kalınız efendim.

Mehmet Emin Ay