๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Mayıs 2010, 15:22:47



Konu Başlığı: Ne kadar müslümanım
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Mayıs 2010, 15:22:47
Ne Kadar Müslümanım?


tanıdık bir senaryo
Yer Avrupa'da bir ülke Erkek Müslüman, kadın Hristiyan veya başka bir eğilimde Birbirlerine aşık oluyorlar Evlenmeye karar veriyorlar Erkek ve ailesi, kadının müslüman olmasını şart koşuyor Kadın da, mevcut inancına zaten çok bağlı olmadığı için, din değiştirmekte bir beis görmüyor Müftülüğe gidiyorlar, bir din değiştirme merasimi yapılıyor Sonra evlilik
Olacak ya, kadın İslam'a girmeyi ciddiye alıyor Belki de aşk saikiyle olacak, kocasının dinini daha iyi öğrenip, daha iyi bir Müslüman olduğunda yuvalarının daha büyük bir sevgiyle donanacağını düşünüyor
İslam'a dair kitaplar istiyor, kitaplar alıyor
Okuyor, okuyor, okuyor
Dindar arkadaşlar ediniyor, onlardan da Kur'an okumayı öğreniyor
Kocası önce olan bitenin farkında olmuyor, eşinin İslam'la ilgili soruları artınca bir biçimde onlardan kurtulmaya çalışıyor, sonra dur bakalım nereye varacak diyor Sonra
Sonra kadının hayatında bazı değişmeler başlıyor Önce namaz giriyor devreye Onunla birlikte namazlarda başörtüsü Sonra devamlı başörtüsü takmaya başlıyor Kur'an okuyor Sosyal ilişkilerde kimi ölçüler gözetmeye başlıyor Nihayet bir umre mevsiminde "Umreye gitsek birlikte" diyor
Umre, acaba ne ki?
Beyi şaşırıyor Umre acaba ne ki?
Aslında eşinin daha önce dikkatini çekiyor, beyinin İslam konusundaki ilgisizliği Namazsızlık mesela İslam adına öğrendiği şeylerden hiçbirinin Beyinde olmamasına şaşırıyor
Kendisinden "Müslüman olması"nı isteyen Beyi, acaba nasıl bir şey istemişti gerçekte, bunun cevabını kolay bulamıyor Zaman içinde, yeni Müslüman olmuş, adını diyelim Helga iken Fatıma yaptırmış olan "Gelin"le, çook çook zamanlardan beri Müslüman olarak gelen "Damat"ın Müslümanlık frekansları tutmamaya, "Eski Müslüman", "Yeni Müslüman"ın Müslümanlığını fazla bulmaya başlıyor
Sonuç, çoğu zaman, "Müslümanlık farkı" sebebiyle ayrılığa varıp dayanıyor
* * *
İslam ilahi bir din İnsana bildirilen ilahi ölçüler bütünü
Müslüman ise, İslam'ı hayat ölçüsü olarak kabul eden ve hayatını ona göre biçimlendireceği akdini yapan insan demek Her Müslüman, İslam'ı bir anlamda kendi kişiliğinde yorumlar Bununla bir Müslümanlık kıvamı sergilemiş olur Denebilir ki, kişilikler İslam'la ne kadar ayniyet kazanırsa, Müslümanlık kıvamı o ölçüde sıhhatli olur İslam ile Müslümanlık yorumumuz arasında ne kadar fark meydana gelirse, o kadar problemli bir kişiliğimiz oluşmuş demektir Burada da amaç, sonunda "Allah'ın razı olacağı" bir şahsiyete ulaşmaktır "Müslümanlığımızın güzelliği" ölçüsünde "rıza-yı ilahi"ye kavuşacağımızı söylemek herhalde yanlış olmaz
* * *
Yeni Müslüman olmuş olsaydık, eğer Müslümanlığımızı önemsiyor isek, kelime-i şehadet getirdikten sonra yapacağımız ilk iş, İslam'ın insan hayatına getirdiği çerçeveyi öğrenmek olurdu Sonra da öğrendiğimiz her şeyi tek tek hayatımıza taşımak
İslam hiç şüphesiz bizim kişiliğimizde bir yeni insan inşa ederdi; zihniyet dünyası ile, kalbi hassasiyetleri ile ve her bir uzvunun kalb - dimağ eksenine uyumlu hareketi ile
Eski varlığımızın her boyutu, İslam'ın rengiyle yeniden biçimlenirdi
Bir Amentü!
Bir İbadet manzumesi
Bir muamelat çerçevesi İnsan ilişkileri düzeni
"Ta'zim li emrillah Şefkat li halkillah"
Yere göğe, suya toprağa, canlıya cansıza kadar uzanan bir sorumluluk duygusu
İslam bütün bunları kapsardı ve "Eşhedü" diye bağlılık arzeden herkese bir hayat çerçevesi sunardı
Allah Rasulü -sallallahü aleyhi ve sellem- imanın 70 küsur şube olduğunu, bunların da "Lâilâhe" diyerek tevhid bilincine ulaşmaktan, insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaya kadar uzanan bir sosyal sorumluluk ihtiva ettiğini bildiriyor
"Allah'ı sevmek, Allah için bir birini sevmek, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'i sevmek, ihlâs ve samimiyet, riya ve nifakı terketmek, günahlarına pişman olup tevbe etmek, Allah'dan korkmak, rahmetini ümid etmek, rahmetinden ümidi kesmemek, Allah'a şükretmek, vefakâr olmak, belaya sabretmek, mütevazi olmak, şefkatli ve merhametli olmak, küçüklere şefkat göstermek, kin ve garezi terketmek, hasedi terketmek, hile ve sû-i zannı terketmek dünyaya dalmamak, mal ve makam sevgisini terketmek, anne babaya iyi muamele etmek, çocuklarına dînî terbiye vermek, sıla-i rahim, hükümdarlığı adaletle icra etmek, hudûd-i şer'iyyeyi ikame etmek, emaneti eda etmek, herkese iyi muamelede bulunmak " İnsan hayatının tüm kıvrımlarını tanzim eden bu ölçüler imanın şubeleri arasında sayılıyor
Bu durumda İslam, insan olarak aklınıza ne gelirse hepsi için bir ilahi ölçü demekse, Müslüman olmak da, tüm bunlarla bir şahsiyet dokumak anl----- geliyor
Şu kesin:
İslam, kişiliğimize ne kadar kendi bütünlüğü içinde yansıyorsa, o kadar "tam Müslüman", bu bütünlük ne kadar parçalanıyorsa, o kadar "Kişiliği parçalanmış Müslüman" haline gelmiş oluyoruz
Hiç şüphesiz namazı olan Müslümanla, olmayan Müslüman, orucu olan Müslümanla olmayan Müslüman, zekat borcu olduğu halde zekat borcunu veren müslümanla, zekat borcunu ödemeyen Müslüman arasında fark olmalıdır Yalan söyleyenle, söylemeyen, haram lokmaya uzananla uzanmayan, kul hakkını çiğneyenle çiğnemeyen, evinde Müslümanca bir hayat düzeni kuranla kurmayan ve daha böyle binlerce insan davranışında İslamla İslamsızlık farkı Her biri bir yere yerleştiriyor "Müslümanlık kıvamımız"ı
Fark önemli mi?
Evet, Yaratıcı'nın huzuruna sunulacak ve orada "İlahi Rıza"ya mazhar olacak veya olmayacak bir "Müslümanlık çerçevesi"nden söz ediyoruz

Kişiliğinde İslam oranı yüzde beş olanla, yüzde 95 olan arasındaki fark önemli değil midir?
Şehadet kelimesini çekip, orada kalanla, İslam içinde bir derinleşme yaşayan aynı mıdır?
Hatta şehadet kelimesini bile babasından miras olarak alanla, hayatının her safhasında imanı, ibadeti ve muamelatı özümseyen bir olur mu?
Eğer "Din" yani "İslam" insanoğlu için varoluşu anlamlandıran bir müessese ise, insanın o müessese ile ilişkisinin boyutu çok önemli olmalıdır
"Dini oyun ve eğlence edinmek!" (En'am, 70 Araf, 51)
Kur'an'da ısrarla kabul edilmezliği vurgulanıyor bu davranışın Din hayat - memat meselesi işin gerçeğine bakılıyorsa
Ve bunun idrakinde olan için en temel soru İslam'la ilişkisinin hangi noktada olduğu sorusudur
"Ben ne kadar Müslümanım?"
Bir gün mutlaka hesaba çekileceğinin bilincinde olan insan için bu, "kendi kendini hesaba çekme" hamlesidir Bir "hayat kitabı"na bakma eylemi Bir, bundan sonrasını "Rıza-yı ilahi"ye sunulacak şekle sokma toparlanışı
"Ben ne kadar Müslümanım?" diye sormak, "Rabbimle ilişkim ne kadar sağlıklı, Kur'an'la hukukum beni onun dünyasına götürüyor mu, Peygambere imanım onunla aynileşme gayretine dönüşüyor mu, ahiret inancı, dünya hayatıma ne kadar yansıyor, namazım ne kadar namaz, orucum ne kadar oruç?" sorularını sormaktır?
Müslümanlığı gündeminden çıkmış bir insan İslam'la ilişkileri gündeminin hiç bakmadığı sıralarına itilmiş bir insan Günlük hayatında, kendisine hayatı bahşeden Kudret'i hiç hatırlamayan bir insan Hiç ölmeyecekmiş gibi sorumsuzca yaşayan bir insan "Müslümanlığım ne kadar?" gibi bir sorunun yüreğinde hiçbir kıpırtı oluşturamadığı bir insan İslam'la ilişkileri alabildiğine kağşamış bir insan Müslümanlık kumaşının üzerindeki güve yeniklerinden habersiz insan İslam'ı hayatının en dar alanlarına sıkıştırmış bir insan İslam'ın hayat için anlamı üzerinde hiç düşünmemiş insan Kulaklarına İslam'ın canhıraş seslerinin hiç ulaşamadığı insan
Böyle bir insanın İslam'la ilişkisi problemli bir ilişki değil midir? Ve bu ilişki nasıl sunulabilir Yaratıcı'nın huzuruna?
Yaratacının huzuruna, yani geri dönülmez sınıra varmadan önce bir hayat muhasebesi
Ne kadar Müslamanım?
Günler, geceler, mevsimler, Recepler, Şabanlar, Ramazanlar hep bu soruyu sorar insana?
Bir gün bizlere duyuruncaya kadar!


aHMeT TaŞGeTiReN