๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 01 Ocak 2011, 09:08:17



Konu Başlığı: Ne kadar Gamsızız
Gönderen: Hadice üzerinde 01 Ocak 2011, 09:08:17
Ne kadar Gamsızız !


Savaşın başkentinden görüntüler yayınlanıyor televizyonda ve kullanılan başlıklar şöyle:
"Savaşın acısından kurtulmaya çalışan gençler"
"Beyrut eski, güzel günlerine döndü, eğlence merkezleri dolmaya başladı"
Gözlerime ve kulaklarıma inanamıyorum derken, aklıma İzmit depremi geliyor Yine böyle depremden bir-iki hafta sonra bir eğlence (!) merkezinde bir genç kahkahalarla:
"-Annemi kaybettim, ama ölenle ölünmüyor Ne yapalım, hayat devam ediyor!" diyerek eğlenebiliyordu
Ve güzeller güzeli, merhametliler merhametlisi Peygamber Efendimiz geliyor zihnime ve gönlüme Zeyd ile Hubeyb şehid edilirken Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- mahzûn ve mağmûm onların selâmını alarak:
"-Mekke'de kardeşleriniz şehid ediliyor!" buyurup sahabeyi de uyanıklığa sevk etmiş, kendileri de hüznünü saklayamamışlardı
70 Kur'ân hâfızı şehid edildiğinde, o rahmet Peygamberi, bu acıya dayanamamış ve bir ay boyunca, her namazın ardından ashâbıyla zâlimlere bedduâyı hiç bırakmamışlar, yetmiş hâfızın acısını ashâbına da unutturmamışlardı
Âaah, şimdi bakıyorum kendimize! Nasıl yürekler taşıyoruz ki, kardeşlerimiz can verirken, iffetlerini savunamazken bizler gülüp eğlenebiliyor, sofralarımızı şenlendirebiliyoruz?! Mü'minler olarak:
"-Savaş benden uzak dursun" deyip can ve mallarımızın derdinde, umursamaz bir hayatı nasıl kendimize yakıştırabiliyoruz?!
Ve yine o en güzel hayat nümuneleri canlanıyor zihnimde Abdurrahman b Avf Hazretleri'ni hatırlıyorum
Bir gün âilesi, önüne güzel bir sofra hazırlamışken geçmişi hatırlamış: Uhud'da şehit düşüp de yaşlı bir kadının hırkasıyla kefenlenen Hazret-i Hamza'yı, başı yarım örtüyle, ayakları da kokulu otlarla örtülen Hazret-i Mus'ab'ı Geçmişini hiç unutmayan Abdurrahman b Avf Hazretleri ağlayarak kalkmış sofradan ve:
"-Acaba, Rabbim, bu dünyada verip de âhiretten mi kısıyor?!" diye endişelenmişti Ki o, «aşere-i mübeşşere»den yani Peygamber Efendimiz tarafından cennetle müjdelenen on sahabeden biri iken taşımıştı bu endişeyi
Ve yine âhlar diziliyor yüreğime Kıyaslayınca onlarla şu hâlimizi cennette komşu olmak; hatta komşuluk bir yana, Kıtmîr misâli sadece kapılarında olsun bulunabilmek, tatlı ve avutucu bir hayal olarak kalabiliyor Zira Kıtmîr dahî sadakatiyle ayrılmamıştı, o en zor günlerde sahiplerinden Biz ki, "eşref-i mahlûkat" vasfındaki insan olarak sâdık kalamıyoruz bezm-i elestteki ahdimize Unutuyoruz, Akabe'deki bey'atlarımızı ve unutup yalnız bırakıyoruz Rasûl'ü ve Rasûl'ün kardeşleri olan ümmetini Hâlbuki:
"O gün, sâdıkların sıdkının fayda verdiği gündür" (el-Mâide, 119)


Kıtmîrlerin dahî hakkının yenmediği o gün, mü'min kardeşlerini duâ kapılarında terk eden bizler, nasıl bir pişmanlık ve nedâmetle çıkacağız o büyük dîvâna?!
Yine de «Ancak kâfirler, Allah'tan ümit keser!» deyip ümidimizi yitirmiyoruz Ancak bu dünyada ne ekersek, yarın âhirette de biçeceğimiz odur Gamsız, umursamaz bir hayat, âhiret zahmeti iken; hizmet ve acıları paylaşabilmenin zahmeti yarın âhirette rahmet olarak çıkacak karşımıza inşâallah
"Her kim zerre miktarı hayır işlerse, onu görecek Her kim zerre miktarı şer işlerse onu görecek" (ez-Zilzâl, 7-8)
Allâh'ım, bizleri rızân için birbirinin endişesini çeken mü'minler eyle! Üzerimize sabır yağdır ve kâfirlere karşı bizlere nusret nasib et Allâh'ım, birbirinin acısını unutup dünya meşgalesinde helâke düşenlerden eyleme!
"Artık onlar taş gibidir veya daha katı Hâlbuki taşlardan öylesi vardır ki, onlardan nehirler fışkırır; bir kısmı da yarılır da içinden su çıkar Onlardan bazısı da vardır ki, Allah korkusundan düşüp yuvarlanır Allah yapmakta olduklarınızdan gâfil değildir" (el-Bakara, 74)
Yüreğimizi taşlaşmaktan, gamsızlıktan koru ve mü'min kardeşlerimizin dertlerinden gafil eyleme! Bizlere dirlik, birlik ihsan et; kendi işlediklerimiz sebebiyle bizleri helâk etme! Rabbim, bunca gaflet ve dalâletimize rağmen Sen'in o yüce ve nihayetsiz rahmetini ümid ediyoruz
Âmin!

alıntı


Konu Başlığı: Ynt: Ne kadar Gamsızız
Gönderen: Ekvan üzerinde 05 Şubat 2011, 20:21:57
Artık onlar taş gibidir veya daha katı Hâlbuki taşlardan öylesi vardır ki, onlardan nehirler fışkırır; bir kısmı da yarılır da içinden su çıkar Onlardan bazısı da vardır ki, ALLAH korkusundan düşüp yuvarlanır ALLAH yapmakta olduklarınızdan gâfil değildir" (el-Bakara, 74)
Yüreğimizi taşlaşmaktan, gamsızlıktan koru ve mü'min kardeşlerimizin dertlerinden gafil eyleme! Bizlere dirlik, birlik ihsan et; kendi işlediklerimiz sebebiyle bizleri helâk etme! Rabbim, bunca gaflet ve dalâletimize rağmen Sen'in o yüce ve nihayetsiz rahmetini ümid ediyoruz
Âmin!


    Amin Amin Amin..Allah c.c. razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Ne kadar Gamsızız
Gönderen: Sueda üzerinde 05 Şubat 2011, 20:38:02
Amin amin amin... Mümin şuur sahibi olmalı, acziyetinin farkında olmakla birlikte eşref-i mahlukata yaraşır şekilde hareket etmelidir... Kendisine bahşedilen aklının ve vicdanının hakkını verebilmelidir... Allah razı olsun... Selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Ne kadar Gamsızız
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Şubat 2011, 18:21:19


      Kıtmîrlerin dahî hakkının yenmediği o gün, mü'min kardeşlerini duâ kapılarında terk eden bizler, nasıl bir pişmanlık ve nedâmetle çıkacağız o büyük dîvâna?!
Yine de «Ancak kâfirler, ALLAH'tan ümit keser!» deyip ümidimizi yitirmiyoruz Ancak bu dünyada ne ekersek, yarın âhirette de biçeceğimiz odur Gamsız, umursamaz bir hayat, âhiret zahmeti iken; hizmet ve acıları paylaşabilmenin zahmeti yarın âhirette rahmet olarak çıkacak karşımıza inşaallahâALLAH
"Her kim zerre miktarı hayır işlerse, onu görecek Her kim zerre miktarı şer işlerse onu görecek" (ez-Zilzâl, 7-8)
Allâh'ım, bizleri rızân için birbirinin endişesini çeken mü'minler eyle! Üzerimize sabır yağdır ve kâfirlere karşı bizlere nusret nasib et Allâh'ım, birbirinin acısını unutup dünya meşgalesinde helâke düşenlerden eyleme!



        Hizmet ve acıları paylaşabilmenin karşılığına kavuşmak istiyor muyuz gerçekten..Buna cesaretimiz var mı?