> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Namuslu Kadın
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Namuslu Kadın  (Okunma Sayısı 1428 defa)
25 Nisan 2011, 12:52:32
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 25 Nisan 2011, 12:52:32 »



                              Namuslu Kadın

zamanında çok güzel bir kadın vardı. Geceyle gündüz, âdeta onun saçlarıyla yüzünün bir örneğiydi. Pek güzeldi, pek hoştu. İyiliği, takvâsı da bu hoşluğuna eşti. Güzellikte bütün dünyaya bayrak olmuş, her tarafta şöhret kazanmıştı. Alımlıydı, üstelik tatlıydı da... O dilberin saçının her telinde elliden fazla kıvrım vardı, belki de altmıştan fazla...
Bir gün kadının kocası hac için sefere çıkacaktı. Adamın küçük bir kardeşi vardı. Fakat pek kötü bir adamdı.
Ona, karısını kollayıp gözetmesini, ihtiyacı olursa para vermesini tembih etti ve yola düştü. Kardeşi de onun bu emrini canla başla kabul etti ve kardeşinin karısını gözetmeye başladı.
Gece gündüz onun işleriyle meşgul oluyordu. Her an, ona yeni yeni şeyler yollardı. Günün birinde nasılsa kadını gördü. Perde ardından o gönüller yakan güzelin yüzü, gözüne ilişti. Gönlü elden çıktı, baş aşağı yıkıldı. Hayır, yanlış söyledim, ne hale geldiğini anlatmak mümkün değil! O gönüller alan güzelin tuzağına öyle düştü ki, aklıyla bir hayli güreşmeye başladı. Ama her an, aşka biraz daha kızışmaktaydı.
Ne var ki kadından murat alamıyor, bu yüzden de işi düzene girmiyor, bir an olsun kendine gelemiyordu. Aşk üstün olunca akıl yenildi. Ve kadına içini döktü. Onu hem zor kullanarak, hem para ile hem de ağlayıp sızlayarak kendisine itaat ettirmeye çalıştı. Fakat kadın, hakaretler ederek onu defetti.
Dedi ki:
“Allah’tan utanmaz mısın? Kardeşine böyle mi hürmet ediyorsun sen? Dinin, diyanetin böyle midir senin? Kardeşinin emanetine böyle mi riayet edecektin? Yürü, tövbe et, Allah’a dön, bu kötü düşünceden vazgeç!”
Adam, kadına,
“Boşuna çeneni yoruyorsun” dedi. “Beni hoşnut etmek zorundasın. Yoksa sana öyle bir kötülük ederim ki, rezil rüsva olursun. Seni helâk eder, başına, seni mahvedecek ne işler açarım.”
Kadın dedi ki:
“Senden korkmuyorum. Bu dünyada helâk olmak, öte dünyada helâk olmaktan iyidir.”
Bu cevap üzerine o kötü adam, kadının, bu durumu kardeşine anlatmasından korktu ve derhal gidip kiralık dört adam tuttu. O nursuz adamlar da kadına kötülük ederek, zina etti diye tanıklıkta bulundular.
Kadı da, onların şehadetini kabul edip kadının taşlanarak öldürülmesini emretti.
Ve kadıncağız sahraya çıkarılıp bir uğrak yerine götürüldü. Halk, dört bir yandan taşlamaya koyuldu. Sayısız taşlar atıldı. Sonunda “artık ölmüştür” dediler ve ibret olsun diye orada öylece bırakıp gittiler. Zavallı kadın, sahrada toz toprak içinde kanlara batmış bir halde kaldı.
Gece geçip sabah olunca birazcık kendine gelmişti. Ağlayıp inlemekte, nergis gibi gözlerinden erguvana benzer yüzüne lâle gibi kanlı gözyaşları dökmekteydi.
Şafak vakti, bir çöl Arabı, devesine binmiş, bir yerden geliyordu. Kadının feryadını duyup kendinden geçti. Deveden inip ona doğru yürümeye başladı.
Kadına, “Sen kimsin? Bir ölüye benziyorsun, fakat yaşamaktasın. Bu ne hal?” diye sordu.
Kadın, “Hastayım!” dedi.
Arap, “Ben seni iyileştiririm” diyerek onu devesine bindirip evine götürdü.
Gece gündüz onunla ilgilendi; nihayet o gönüller aydınlatan güzel iyileşti. Yeni baştan güzelleşmeye, âşıklara haldaş olacak hale gelmeye başladı. Nar çiçeğine benzeyen yüzü tazeleşti. Zünnara benzeyen saçları halkalandı. Sert taşın içinden lâl nasıl çıkarsa o da taşların altından öyle çıktı.
Arap, bu güzelliği görünce nihayet onun kanına gireceğini anladı. Yüzünün aşkıyla kendinden geçti. Derdinden giysisi kefen kesildi.
Kadına, “Gel, benim helâlim ol! Ben ölmüş bir adamım, beni vuslatınla dirilt!” dedi.
Kadın dedi ki:
“Benim kocam var. Nasıl olur da başka birine varabilirim?”
Fakat aşk, haddini aşınca Arap, kadını gizlice kendisine çağırdı.
Kadın, “A dinsiz!” dedi. “Allah’ın hışmından korkmuyor musun? Allah rızâsı için bana baktın, iyileştirdin. Şimdi ise aşağılık şeytanın emrine uyuyorsun ha! Mademki bir hayırda bulundun, hayrını ziyan etme, iman kâbesini yıkmaya kalkışma. Ben, bu çeşit bir teklife razı olmadığımdan, ne taşlar, topaçlar yedim. Şimdi sen de bana böyle bir teklifte bulunuyorsun. Bilmiş ol ki ben, dinine bağlı bir kadınım. Beni yüz parça etsen de tertemiz vücuduma bir leke getiremezsin. N’olursun, bir anlık şehvete uyup ebedî azaba uğrama!”
Arap, o temiz yaratılışlı kadının iffetine şahit olunca onu, kendisine kız kardeş edindi. Böyle bir fikre kapıldığı için pişman oldu. Çünkü o iş, şeytan işiydi.
Bir de Arap’ın zenci bir kölesi vardı. Bir yere gitmişti, ansızın çıkageldi. Kadının yüzünü görünce gönlünü kaptırdı. Gönlü ve canı yandı, bedeni de mahvoldu gitti.
Gönlü, vuslat dilemişti, ama bu dileğe ulaşmasına imkân yoktu.
Kadına, “Ben geceyim, sen aya benziyorsun. Neden benimle beraber olmayı istemezsin?” dedi.
Kadın dedi ki:
“Buna imkân yok. Efendin de benden bu dilekte bulundu, bir hayli ısrar etti. O, ay yüzlü biri iken vuslatıma nail olamadı da sen nereden buna erişeceksin a kara yüzlü!”
Köle, “Beni aşkından mahrum ediyorsun, ama bilmiş ol ki, sen beni bu dertten kurtarmadıkça benden kurtulamazsın. Sana öyle bir oyun oynarım ki bu yerden hemencecik ayrılır, avare olur gidersin!” dedi.
Kadın, “Senden korkmuyorum!” dedi. “Dilediğini yap! Öleceğimi bilsem, böyle bir işe yanaşmam, takdirimmiş derim, bir an olsun düşünmem bile.”
Köle, kadına çok kızdı, âdeta ateş kesildi. Bir gece kalktı, Arap’ın karısının çocuğunu beşikte kesip öldürdü. Kanlı hançeri de götürüp kadının yastığının altına koydu. Böylelikle çocuğu, kadın öldürdü sansınlar istiyordu.
Seher vakti, zavallı yavrucuğun annesi, çocuğuna süt vermek için uyanınca kesilmiş başı gördü ve acılı yüreğinden bir feryat kopardı. Âleme bir çığlık saldı. Ve ikiye ayrık saçlarını kesip beline bağladı.
Derken, bu cinayeti kim işledi, böyle bir masumu kim canından etti diye araştırmaya başladılar.
Sonunda kanlı hançer kadının yastığı altında bulundu.
Herkes, “O masumu böyle acımasızca öldüren bu kadındır” dedi.
Köleyle çocuğun annesi, onu öyle bir dövdü ki anlatmaya imkân yok.
Arap dedi ki:
“A kadın, ben sana ne kötülük ettim ki benim ay parçası gibi yavrumu öldürdün? Bir masumun kanına girdin?”
Kadın, “Kardeş!” dedi. “Böyle bir şeyi âlemde kim görmüş, kim işitmiştir? Allah, insana düşünüp taşınsın diye akıl vermiştir. A temiz kişi! Akıl gözüyle bir bak! Sen, bana bunca iyiliklerde bulundun. Beni Allah rızası için kardeş edindin, bu kadar lutfun karşılığı bu mudur? Bir düşün! Çocuğunu öldürünce benim itibarım mı artacak?...”
Arap, akıllı bir adamdı. O da kadının dediği şeyleri düşünmüştü zaten. Anladı ki kadının kabahati yok. Fakat kadının orada kalması artık mümkün değildi.
Dedi ki:
“Ne olduysa oldu. Bundan sonra seni görmeyi gönül istemez. Karım, bunu senden biliyor. Seni gördükçe oğlunu hatırlayacak. Her an yarası tazelenecek, yası haddinden aşacak. Sana kötü sözler söyleyecek, seni hoş tutmayacak. Ben iyi davransam bile o sana iyi muamele etmeyecek. İyisi mi artık sen buradan git!”
Ona gizlice üç yüz dirhem verdi.
“Bunu yol harçlığı yap!” dedi.
Kadın parayı alıp yola düştü. Perişan bir halde yolda giderken uzaktan bir köy belirdi. Yol kenarında bir darağacı kurulmuştu. İnsanlar, dört bir yandan gelip darağacının dibinde toplanmışlardı.
O gün meğerse bir genci asacaklarmış.
Kadın, orada bulunanlardan birine,
“Bu kimdir, suçu ne?” diye sordu.
Adam dedi ki:
“Köy, bir emîrin hükmü altında. Emîr zulümde eşsiz bir herif. Kim haraç veremezse onu darağacına çektirir. Şimdi de bu genci asacaklar işte!”
Kadın,
“Vermeye mecbur bulunduğu haraç ne kadar acaba?” dedi.
Oradakiler,
“Bu, yıldan yıla belli olur. Ve o, bu yıl için tam üç yüz dirhem vermek zorunda” dediler.
Kadın, kendi kendine, “Hadi bakalım!” dedi. “Gerçekten merhametin varsa şimdi onu kurtar! Sen recm edilmekten kurtuldun. Sen de onu darağacından kurtar!”
Onlara,
“Bu parayı ben verirsem onu bana bağışlarlar mı?” dedi.
Adamlar,
“Elbette!” dediler.
Onlara hemencecik üç yüz dirhemi verdi. O genç de belâdan kurtuldu. Ve kadın, yeniden yola düştü. Genç de ok gibi fırlayarak kadının ardından seğirtti.
Kadına yaklaşıp da yüzünü görünce canı ağzına geldi, feryadı göklere ulaştı. Aklı başından gitti.
“Beni neden darağacından azat etti?” diyordu. “Darağacında can verseydim çekeceğim acı, bu ay yüzlünün aşk acısından daha hafif olurdu. Bu, ondan da beter!”
Kadına bir hayli söz söyledi, yalvardı yakardı ama fayda etmedi. Kadın bir ateş olmamasına karşın nasıl oluyor da bu duman ondan çıkıyordu?
Kadınla birlikte hayli gitti, ağlayıp sızladı. Fakat utançtan başka eline bir şeycikler geçmedi.
Kadın ona dedi ki:
“Bana böyle mi teşekkür ediyorsun? Senin canını kurtardım. Şimdi bu mu mükâfatım?”
Genç, “Gönlümü de aldın, canımı da... Nasıl senden ayrılabilir, bir an olsun yüz çevirebilirim?” dedi.
Kadın, “Sen bilirsin. Fakat şunu unutma ki, bir kıl kadar bile vuslatıma nail olamazsın” dedi
Bir hayli yolu beraber gittiler. Nihayet bir deniz kıyısına vardılar. Kıyıda bir büyük gemi vardı. İçi malla, tüccarla doluydu.
Genç, kadından ümidini kesince tacirlerden birini çağırdı ve,
“Ay parçası gibi bir halayığım var” dedi. “Tek kusuru isyankârlık. Onun gibi âsi birini hiç görmedim. Ne vakte kadar onun isyanını çekip duracağım! Eşi yok, yok olmasına ama bu huyundan hiç memnun değilim doğrusu. Bir hayli uğraştım fakat artık takatim kalmadı. Usandım. Dilersen sana satayım.”
Kadın, tacire,
“Sakın beni alma! Benim kocam var. Hürüm ben. Bu adamın elinden neler çektim. Nasıl feryada geldim? Bilemezsin!” dedi.
Tacir, kadının sözlerini işitmedi bile. Yüz dinara onu satın aldı. Yüz çeşit hakaretle gemiye bindirdi ve yola koyuldular.
Tacir, kadının boyunu posunu, yüzünü, gözünü peçesinin a...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Namuslu Kadın
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:06:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Namuslu Kadın rüya tabiri,Namuslu Kadın mekke canlı, Namuslu Kadın kabe canlı yayın, Namuslu Kadın Üç boyutlu kuran oku Namuslu Kadın kuran ı kerim, Namuslu Kadın peygamber kıssaları,Namuslu Kadın ilitam ders soruları, Namuslu Kadınönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes