Konu Başlığı: Namazı tevazu ve husu ile kılmak Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Ekim 2010, 17:03:09 NAMAZI TEVAZU ve HUŞU ile KILMAK Cenab-ı ALLAH Buyurur ki: - Müminler muhakkak felah bulmuştur, öyle müminler ki, onlar namazlarını huşu ve tevazu ile kılarlar. (Müminun suresi, ayet:1,2) Alimlerimizden bazıları HUŞU’yu kalbin fiiliyatından sayarlar, KORKU gibi. Diğer bazı alimler ise azanın fiiliyatından kabul ederler; namazda iken sükut etmek sağa-sola sallanmamak ve diğer abes şeyleri yapmamak gibi!... HUŞU’nun namazın farzlarından mı yoksa faziletlerinden mi olduğu hususunda ise fikirler değişiktir. Bazıları farz olduğunu kabul ederler ve Sevgili Peygamberimizin (sallALLAHüaleyhivessellem) ‘’Kişinin namazından sadece makul olanı mevcuttur.’’ Mealindeki hadisi ile, - Beni hatırlamak ve anmak için namaz kıl! (Taha suresi, ayet:14’ün son kısmı) Mealindeki ayeti delil gösterirler. Gaflet ZİKR’e zıttır. Bunun için ALLAH buyurur ki: - Rabbını içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam an! Gafillerden olma! (Araf suresi, ayet:205) Hz.Peygamberimizin (sallALLAHüaleyhivessellem) namaz hakkındaki bir hadisi şu mealdedir: -Beş vakit namaz, birinizin evinin önünden akan bol sulu bir nehirle bu nehirde günde beş defa yıkanan ev sahibinin haline benzer. Günde beş defa yıkanan bu kişinin vücudunda kir kalır mı? Hadisin açıklaması şudur: -Su, insan vücudunu maddi kirlerden temizler. Namaz da insan vücudunu manevi kirlerden yani kötü huylardan ve büyük günahların dışında kalan günahlardan temizler. (DİKKAT büyük günahların dışındaki günahlar!..) Fakat bu netice, namaz HUŞU ile ve kalb huzuru ile kılındığı zaman hasıl olur. (Demek ki biri namaz kılıp namazım benim kötü huylarıma tesir etmiyor derse durup nasıl namaz kılıyorum diye bakmalı!!!) HUŞU ve kalb huzuru ile kılınmayan namazlar kabul edilmez, faydasızdır. (Burada huşu’yu kalbin fiiliyatından saymamız durumunda namazın farz borcu yerine gelmekte ancak diğer faydaları yokolmaktadır. Namazın göğün katmanlarına çıkarılma meselesinde olduğu gibi...) Hz.Peygamberimiz (sallALLAHüaleyhivessellem) buyururlar ki: -Kim bütün dünyevi düşüncelerden sıyrılarak kalb huzuru ile iki rekat namaz kılarsa bütün geçmiş günahları bağışlanır. -Namaz farz kılındı, hacc ve tavaf yapmak emredildi ve diğer ibadet usulleri kondu, bütün bunlar ALLAH’ı ZİKRETMEK içindir. Eğer namaz kılanın kalbinde, zikrettiği Zat’ın –ki maksudu ve gayesi o, yani ALLAH’tır- bir heybeti bir azameti olmazsa zikrin ne kıymeti kalır. Hz.Peygamberimiz (sallALLAHüaleyhivessellem) buyurur ki: -Kişinin kıldığı namaz onu çirkin hareketlerden ve kötü huylardan men edemiyorsa o namaz onun ALLAH’tan uzaklığını arttırmaktan başka bir şey yapmaz. Hz.Bekir İbni Abdullah bir gün şöyle der: -Ey Ademoğlu, eğer izinsiz olarak Rabbinin huzuruna girmek ve tercümansız O’nunla konuşmak istersen girebilirsin. Sorarlar: -Bu nasıl olur? Cevap verir: -Abdestini kusursuz alır, kalb huzuru ile namaza durursun. İşte bu andan itibaren ALLAH’ın huzurundasın. Tercümansız konuşabilirsin!!! Hz.Aişe’den (radıyALLAHüanha) rivayet edilir. Der ki: -Resulullah (sallALLAHüaleyhivessellem) ile konuşurduk. O bize birşeyler anlatır, biz de O’na birşeyler anlatırdık. Namaz vakti geldi mi, ALLAH’ın kudret ve azameti ile meşgul olmaktan, sanki o bizi tanımaz, biz de O’nu tanımazdık. Hz.Peygamberimiz (sallALLAHüaleyhivessellem) buyururlar ki: -Kişinin kalbi bedeni ile beraber namazda hazır olmadıkça ALLAH o namaza bakmaz. ALLAH’ın dostu Hz.İbrahim (aleyhisselam) namaza durduğu zaman iki mil öteden kalbinin atışları işitilirdi. Hz.Said Tenuhi namazda bulunduğu müddetçe yanaklarından sakalına doğru akan gözyaşı damlaları eksik olmazdı... Bir defa Hz.Peygamberimiz (sallALLAHüaleyhivessellem) namaz kılmakta olan birisini sakalı ile oynarken gördü ve şöyle buyurdu: -Eğer bu adamın kalbinde HUŞU olsaydı, azasında da olurdu. Anlatırlar ki: Namaz vakti gelince Hz.Ali (radıyALLAHüanh) titrer ve yüzünün rengi atardı. Kendisine ‘Sana noluyor, ey mü’minlerin emiri (halifesi)?’ diye sorduklarında şöyle derdi: -ALLAH’ın göklere ve yere teklif edip te onların kabul etmekten çekindikleri ve benim kabul ettiğim EMANET’in (namaz) zamanı geldi. (Bu bir önceki EMANET başlıklı yazı için de güzel bir örnek... Orada EMANET’den kasıt anlatılmıştı.) Gene, Hz.Hüseyin (radıyALLAHüanh) abdest aldığı zaman benzi sapsarı olurdu. Aile halkı kendisinden bunun sebebini sorduklarında şu cevabı verirdi: -Biliyor musunuz ben Kime kıyam etmeğe hazırlanıyorum!!! Hz.Hatem Esam’dan namazı nasıl eda ettiğini sorarlar. Şöyle anlatır: -Namaz vakti yaklaşınca kusursuz bir abdest alır, namaz kılacağım yere gelirim. Azalarımın sükunete kavuşması için bir müddet otururum. Sonra namaza başlamak üzere ayağa kalkarım. KABEYİ kaşlarımın arasına, SIRAT KÖPRÜSÜNÜ ayaklarımın altına, CENNETİ sağıma ve CEHENNEMİ soluma, ÖLÜM MELEĞİ’ni arkama alır VE; BUNU KILDIĞIM SON NAMAZ kabul ederek, KORKU ve ÜMİT ARASINDA BİR RUH HALETİ içinde, Namaza başlarım. Tekbiri HUŞU ile alırım. Sure ve ayetleri usulünce okur, rükuları TEVAZU ile secdeleri HUŞU ile yaparım. Sol yana oturur, sol ayağımın sert kısmını yere yayar ve sağ ayağımı parmakları üzerine dikerim. (Buradaki son cümle beylerin namazları için geçerli olup, bayanların namazlarının şeklen farklı olduğunu hatırlatırım. Referans:Namaz Kitabı-Hasan Yavaş) Bir de bütün bunları İHLASLA yaparım; Fakat kabul edilip-edilmediğini bilemem. Hz.İbni Abbas der ki: -Kalb huzuru ile, çok uzatmadan ve çok kısaltmadan kılınan iki rekat namaz, kalb hatalar içinde olduğu halde bütün gece boyunca kılınan namazdan daha hayırlıdır. Hz.Peygamberimizin (sallALLAHüaleyhivessellem) bir hadisi şu mealdedir: -Ahir zamanda ümmetimden bir kısm kişiler vardır ki, cami ve mescitlere gelerek halka olup otururlar. Bütün zikirleri ve düşündükleri dünyadır ve dünya sevgisidir. Onlarla asla oturmayın. ALLAH’ın onlarla bir haceti yoktur. Bir gün Hz.Peygamberimiz (sallALLAHüaleyhivessellem) şöyle buyurdu: -Size hırsızların en kötüsünü haber vereyim mi? Sahabe sordu: -Kimdir o ey ALLAH’ın Resulü? Resul (sallALLAHüaleyhivessellem) buyurdu: -Namazından hırsızlık yapan. Sahabe sordu: -Namazdan nasıl hırsızlık yapabilir? Resul (sallALLAHüaleyhivessellem) buyurdu: -RÜKULARI VE SECDELERİ TAM YAPMAZ!!!!!! Gene namaz üzerine söylenen bir hadis şu mealdedir: -Kıyamet günü kişi ilk olarak namazdan hesaba çekilir. Eğer namazını hakkiyle kılmış ise, bundan sonraki hesabı kolaylaşır. Yok, eğer namazı eksik ve kusurlu ise, ALLAH meleklere şöyle buyurur: -Kulumun başka nafile ibadetleri var mı? Varsa onunla telafi edin! Namaz üzerine söylenmiş diğer bir hadis de şöyledir: -Kişiye, hakkıyle iki rekat namaz kıldığı zaman verilen şeyden daha hayırlı bir şey verilmedi. Hz.Ömer (radıyALLAHüanh) namaz kılmaya niyetlendiği zaman vücudu ürperir, dişleri takırdardı. Kendisine bunun sebebi sorulduğu zaman: -EMANETİ eda etmenin ve farzı yerine getirmenin zamanı geldi, fakat nasıl eda edeceğimi bilmiyorum!!! Derdi. Birara Hz.Halef İbni Eyyüb namaz kılıyordu. Kendisini arı soktu. Vücudundan kan çıktı, fakat o bunu hiç hissetmedi. Hz.İbni Sad bunu görmüştü. Namazdan sonra O’na ‘’Arı soktu, kan aktı da haberin olmadı!’’ deyince İbni Eyyüb şunları söyledi: -Bir kimse düşün ki, ALLAH’ın huzurundadır, ölüm meleği tepesinde, cehennem solunda ve sırat köprüsü ayaklarının altındadır; bu kimse böyle arı sokması gibi şeyleri hissedebilir mi? Hz.Amr İbni Zer’in eline bir hastalık arız olmuştu. Tabipler elin kesilmesi gerektiğini söylediler. O da ‘’kesin!’’ dedi. Tabibler, ‘’Seni iple bağlayıp öyle kesebiliriz!’’ dediler. Hz.Amr İbni Zer: -Buna lüzum yok, ben namaza durunca rahatlıkla kesebilirsiniz, dedi. Amr İbni Zer namaza durunca elini kestiler, o bunu hissetmedi bile.... (Namaz var MİRACA çıkar, namaz var hesap günü surata çarpılır... Üzerimize çevrilen işaret parmağını göremiyor muyuz hala? Affet ALLAH’ım!) İKTİBAS: İmam-ı Gazali (Rahmetullahialeyh) ‘’İLAHİ NİZAM’’ Cilt: 1 ALINTI |