> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Namazda huşu nasıl gerçeklerşir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Namazda huşu nasıl gerçeklerşir  (Okunma Sayısı 701 defa)
11 Eylül 2010, 22:33:42
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 11 Eylül 2010, 22:33:42 »



Namazda Huşû Nasıl Gerçekleşir
Hâtem-i Esam Hazretleri, namazın hakkıyla edâsı hakkında şöyle der:

“Evvelâ namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir. Kâbe’yi iki kaşının arasına, Sırat’ı ayaklarının altına, cenneti sağına, cehennemi soluna al! Arkanda Azrâîl’in, senin tatlı canını almak için beklediğini tefekkür ile «bu namaz ömrümün son namazı» diyerek korku ve ümîd hâlinde Cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn’in huzûruna dur! Tahkîk ile tekbîr al! Ağır ağır ve mânâsını düşünerek Kur’ân oku! Tevâzû ile rukû, huşû ile secde eyle! Bedenin, namazın tabiî erkânına devam etsin, ancak rûhun dâimâ secde hâlinde kalsın ve o vuslattan bir nefes ayrılmasın!..”

İmâm Gazâlî Hazretleri de, namazdaki “tahıyyât”ı muhabbet-i Rasûlullâh’ın ehemmiyetine bir misâl olarak verir. Namazda kalb huzurunun şart olduğunu beyân buyurarak:

“İlk ve son oturuşta «» derken Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’i kalb gözleri arasında tahayyül etmek lâzımdır…” der.
Zîrâ mi’râcda Cenâb-ı Hakk’ın, «» (bir yayın iki ucu arası kadar mesafe) makâmına yükseltip de Habîbi’ne:
“Ey Nebî! Dünyâ ve âhırette selâm ve Allâh’ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun!” buyurarak verdiği husûsî selâm, ne muazzam bir iltifat ve ne müstesnâ bir tekrîmdir.

Mü’minin mi’râcı olan namaz, aynı zamanda bu ilâhî lutuf sahnesini tefekkürle ondan bir feyz ve nasîb alabilmek içindir.

Bu itibarla namaz kılarken, tahıyyâtın rûhâniyetinden nasîb almaya gayret etmelidir. Tahıyyât ki, bize bir mi’râc hâtırâsıdır. Mi’râc ki, Cenâb-ı Hakk’ın, Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’e muhabbetinin ve O’nu kendisine yaklaştırmasının en sırlı bir tecellî sahnesidir. Tahiyyatta terennüm edilen kelime-i şehâdet de, tevhîd ve kulluğun ne büyük bir makâm olduğunu beyân ile, aynı zamanda Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in isminin zikredildiği yerde salât ü selâm getirmenin lüzûmunu da ifâde eder. İşte namazdaki bu muhtevâ, âdetâ hakîkat-i Muhammediyye’den gönüllerimize açılan ilâhî bir pancur gibidir. Âşıklar bu pancurdan îmân ve irfân ile Rabbe yakınlaşır ve ilâhî esrârı müşâhede ederek yüce tecellî ve hakîkatleri seyrederler. Bu itibarla her şeyden sıyrılıp sırf Allâh’a yönelişin bir ifâdesi olan namazda her oturuşta kelime-i şehâdet vesîlesiyle Allâh’ın adıyla birlikte Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in zikredilmesindeki sırrı idrâk etmeden îmânın kemâline ermek mümkün değildir.

Nitekim Cenâb-ı Hakk, mü’minlere, îmân heyecanı ve vecdi içinde Hazret-i Peygamber’e bir muhabbet tezâhürü olan salât ü selâm getirmeyi, kendisinin ve meleklerinin “salât”ını misâl vererek âyet-i kerîmede bir emir hâlinde şöyle beyân buyurur:
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin!..” (el-Ahzâb, 56)

İşte Hakk’a böyle bir hikmet ve teslîmiyet iklimi içinde ibâdete yönelip namaz kılanlar, kendilerinden ve her şeyden geçerler. Onlar, dünyâ ve onun içindekilerden habersiz bir hâlde olurlar.

Hazret-i Mevlânâ böyle namaz kılmaya muktedir olabilen kullar hakkında işârî olarak:

“Onlar tekbir getirip namaza başlayınca, kurban gibi bu dünyâdan çıkıp gittiler.” buyurur.
Sonra da musallîye seslenir:

“Sen de onların ardınca ilerlemek için mihraptaki mum gibi kıyâm ederek namaz kıl! Bilesin ki, namaza başlarken Allâhu Ekber demenin mânâsı şudur: «Ey Allâh’ım! Biz senin huzûrunda kurban olduk! Ve ellerimizi tekbir için kulaklarımız hizâsına kaldırmakla her şeyi arkaya atıp sana yöneldik!»”

“Nasıl ki kurban keserken Allâhu Ekber dersin, işte öldürülmeye lâyık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir.”

“O esnâda beden İsmail, can da Halîl İbrahim gibidir. Can, bu semiz bedenin hevâ ve hevesini kesmek için tekbîr getirince, beden, şehvetlerden ve hırslardan kurtulur, namazda
«بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ» demekle kurban olur gider.”

“Namaz kılanlar, kıyâmette olduğu gibi Allâh’ın huzûrunda saflar hâlinde dururlar, suâle, hesap vermeye, yalvarmaya başlarlar.”

“Namazda gözyaşı dökerken ayakta durmak, kıyâmet günü dirilerek kabirlerden kalkıp mahşer yerinde Allâh’ın huzûrunda ayakta durmağa benzer. Cenâb-ı Hakk: «Sana verdiğim bu kadar mühlet içinde ne yaptın? Ne kazandın ve bana ne getirdin?» diyecektir.”

“Allâh’ın huzûrunda bunun gibi derde dert katan yüz binlerce haberler, suâller gelir.”

“Namazda kıyâmda iken, hitâb-ı ilâhîden kul utanır, utancından iki büklüm olur, rükûa varır. Çünkü utancından ayakta durmağa gücü kalmamıştır. Rükûda: «» diyerek Allâh’ı tesbîh ve her türlü noksan sıfatlardan tenzîh ve ta’zîm eder.”

“Sonra o kula, Hakk’tan fermân gelir: «Başını kaldır da sorulan suâlleri cevapla!» denir.”

“Kul, utana utana başını rükûdan kaldırır, fakat dayanamaz; o günahkâr, utancından bu defâ yüz üstü yere kapanır.”

“Ona bu sefer: «Secdeden başını kaldır da, yaptıklarından haber ver!» diye fermân gelir.”

“O, bir kere daha utanarak başını kaldırır, ama dayanamaz, yine mahviyet içinde yüz üstü düşer.”

“Cenâb-ı Hakk: «Tekrar başını kaldır da söyle; yaptıklarını inceden inceye sana soracağım!» diye buyurur.”

“Allâh’ın heybetli hitâbı, onun rûhuna öyle te’sîr etmiştir ki, ayakta duracak mecâl ve tâkati yoktur. Bu ağır yük sebebiyle ka’deye varır. Dizleri üstüne çöker. Cenâb-ı Hakk ise: «Haydi, söyle, anlat! Sana nîmet vermiştim; nasıl kullandın? Şükrünü edâ eyledin mi? Sana maddî ve mânevî sermâye vermiştim; onunla neler kazandın?» buyurur.”

“Kul yüzünü sağ tarafına döndürür; peygamberlerin rûhlarına ve meleklere selâm verir. Onlara der ki: «Ey mânâ pâdişâhları! Bu kötü kişiye şefâat edin; bu günahkârın ayağı da, örtüsü de çamura battı.»”

“Peygamberler selâm veren kula derler ki: «Çâre ve yardım günü geçti, gitti. Çâre dünyada olabilirdi. Orada hayırlı işler yapmadın, ibâdet etmedin, vaktini boş şeylerle öldürdün!»”

“Kul, bu defa yüzünü sola çevirir. Yakınlarından yardım ister. Onlar da: «Sus! Biz kimiz ki sana yardım edelim? Elini bizden çek; kendi cevabını Rabbine kendin ver!» derler.”

“Ne o taraftan ne de bu taraftan bir çâre bulamayan kulun gönlü paramparça olur. Herkesten ümidini kesmiş bir vaziyette ve iki elini açarak âciz ve boynu bükük bir hâlde duâ, niyâz ve ilticâya başlar. Der ki: «Allâhım! Herkesten ümidimi kestim. Evvel ve âhir kulunun baş vuracağı, sığınacağı yegâne sığınak sensin. Senin sonsuz rahmet ve merhametine sığındım.»”

Bu tefekkür deryâsını coşturan Hazret-i Mevlânâ devamla şöyle buyurur:

“Namazdaki bu hoş işaretleri gör de, sonunda kesin olarak işin böyle olacağını ve ciddiyetini anla!.. Aklını başına al da namazdan yalnız zâhiren değil, mânen de istifâdeye bak! Tane toplayan bir kuş gibi Allâh’ın büyüklüğünden habersiz bir şekilde sadece başını yere koyup kaldırma!.. Hazret-i Peygamber’in: «İnsanların en fenâ hırsızı, namazından çalandır.» (Hâkim, Müstedrek, I. 353) beyânına kulak ver!..”

“Namazı hulûs-i kalb ile kılarak bambaşka âlemlerde yaşayan ve müşâhede-i mahbûb ile ağlayan, yalvarıp yakaran bir musallînin namazı, öyle makbul ve kıymetlidir ki, Allâh ona «Lebbeyk» (Buyur kulum!) diye nidâ eyler.”

Namazda huşûyu gerçekleştirip gerçekleştirememe bakımından kulların durumu hakkında hadîs-i şerîfte buyurulur:

“İki kişi, aynı zaman ve mekânda iki rek’at namaz kılarlar, (ancak) aralarındaki fark, yer ile gök arası kadardır.” (İhyâ)
Bu itibarla âyet-i kerîmede huşûnun tahakkuku istikâmetinde gerçek mü’minlerin namazlarını muhâfaza eden, namazlarının hakkına riâyet eden kimseler olduğu beyân buyurulur:

“Onlar namazlarını muhâfaza ederler.” (el-Meâric, 34)

Ayrıca yine aynı sûrenin 23. âyet-i kerîmesinde de şöyle buyurulur:

“Onlar namazda dâimdirler.”

Ârifler:

“Bu âyet-i kerîmeden murâd, namazın rûhudur. Çünkü kılınan namazın sûreti devamlılık arzetmez. Rûhun rükû ve secdesi vardır; namazda olan rükû ve secde mânânın sûret ile zâhir olan cihetidir. Dâimî namaz, bütün hâllerde Allâh’ı hatırlamaktan uzak kalmamaktır.” demişlerdir.

Hazret-i Mevlânâ da, bu âyete işârî mânâ vererek:

“Kul namazdaki hâlini namazdan sonra da muhâfaza eder. Böylece bütün bir ömrünü, edeb, huşû; dilini ve gönlünü muhâfaza içerisinde geçirir. Bu, gerçek âşıkların, Hakk dostlarının hâlidir…” buyurur ve şunları söyler:

“Bize doğru yolu gösteren, bizi kötülüklerden alıkoyan namaz, beş vakitte kılınır. Halbuki âşıklar dâimâ namazdadırlar. Zîrâ âşıkların gönüllerindeki aşk ve ciğerlerini yakıp kavuran o ilâhî muhabbet, ne beş vakitle yatışır, ne de beş yüz bin vakitle geçip gider!..”

“Âşığın namazı, suyun balıktaki hâline benzer. Nasıl ki balığın canı su olmadan yaşayamıyorsa, âşığın cânı da dâimâ namazda olmadan sükûn bulup ferahlayamaz. Dolayısıyla «Beni az ziyâret et!» sözü, âşıklara göre değildir. Gerçek âşıkların canları pek susuzdur.”

“Âşık, yârinden bir an bile ayrı düşerse, bu, onun için binlerce sene gibidir. Yârin yanındaki binlerce senesi de ona bir an gibi gelir. Bu itibarla âşık, gönlünün Rabbiyle başbaşa kalmasının yegâne vesîlesi namaz olduğu için huzûr-i Hakk arzusuyla dâimâ namazdadır. Kıldığı binlerce rekat, kendisine bir rekat gibi gelir. Ancak bir rekatlık bile namazdan ayrı düşse, binlerce rekat namaz kılmamış gibi yüreği dağlanır, perîşân olur.”

“Ey akıl sahibi! Namazdaki beraberliği anlamak, aklın alacağı bir şey değildir. Bunu anlamak, aklın yâre kurban edilip gönül âleminin dirilmesine bağlıdır.”

Gönül âleminin dirilmesi ise, kulun hangi kıbley...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Namazda huşu nasıl gerçeklerşir
« Posted on: 18 Nisan 2024, 07:41:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Namazda huşu nasıl gerçeklerşir rüya tabiri,Namazda huşu nasıl gerçeklerşir mekke canlı, Namazda huşu nasıl gerçeklerşir kabe canlı yayın, Namazda huşu nasıl gerçeklerşir Üç boyutlu kuran oku Namazda huşu nasıl gerçeklerşir kuran ı kerim, Namazda huşu nasıl gerçeklerşir peygamber kıssaları,Namazda huşu nasıl gerçeklerşir ilitam ders soruları, Namazda huşu nasıl gerçeklerşirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes