Namazda hane halkıyla cemaat olunur mu?

Namazda hane halkıyla cemaat olunur mu?

Soru: Bazen evimizde cemaat oluyor, hane halkıyla birlikte namaz kılıyoruz. Bazıları evde cemaat olmanın camiyi terk manasına geleceğini ifade ile uygun olmayacağını söylüyorlar. Bu durumda hane halkıyla birlikte namaz kılmamız cemaat sevabını getirmiyor mu?

Cevap: Efendimiz (sas) Hazretleri'nin "Evlerinizi mezarlık haline getirmeyiniz!" mealindeki ikazı bizi bazen, hane halkına imam olup namaz kıldırmaya da teşvik etmektedir. Bu sebeple, içinde namaz kılınmayan evler, sanki mezarlığa benzemekte, mezardaki bunca insanın ezan okununca hiçbiri kalkıp da ibadete yönelmediği gibi, hane halkı da namaz vakti gelince namaza yönelmiyorsa evlerini mezarlığa, kendilerini de ölülere benzetmiş olmaktalar. Bu itibarla, bazen cemaat olup birlikte namaz kılınan evler, artık mezarlığa benzemekten çıkıyor, en kutsal mekân olan mescide benzemiş oluyorlar. Yeter ki hane halkında bu aşk ve şevk söz konusu olsun. Hanenin bilgili erkeği seccadesini odanın ön tarafına sersin, diğer erkekler imamın hizasına yakın arkasına, hanımlar da onların arkasına durarak mutlu ve huzurlu şekilde cemaatle namazlarını kılma bahtiyarlığına ulaşsınlar, mezarlık görünümünden çıkardıkları yuvalarında huzurlu anlar yaşamış olsunlar. Bana öyle geliyor ki, evlerinde cemaatle namaz kılan hane halkının en mutlu ve huzurlu anı, toplu halde kıldıkları namaz halidir.

Bahsedilen mahzur, camiyi tümüyle terk ederek cemaatle namazı eve münhasır hale getirme durumunda söz konusu olur. Camiyi tümüyle terk bidat olur, caiz olmaz. Evde cemaat olanlardan hiç kimse de camiyi terk etmeyi düşünmez.

Soru: Camide namaz kıldım, çıkarken bir amca beni bir köşeye çekerek heyecanlı şekilde ikazlarda bulunarak dedi ki:

- "Evladım, genç yaşta namaz kılmana çok sevindim, seni tebrik ederim. Ancak ben namazda tam arkanda idim. Ayaklarının durumu gözlerimin önündeydi. Başın secdede iken ayak parmaklarını bazen yukarı kaldırıyorsun, sonra da zemine dikili halde tutmayıp yere yatık halde tutuyorsun. Halbuki alın secdede iken ayak parmaklarının ucu yere dikili halde duracak ki, yaptığın secde sahih olsun. Bunu unutma, ayaklarının sırtını yere yatırmış halde secde edersen secden boşa gitmiş olur, namazının iadesi gerekir..." Bu amcanın ikazı doğru mu? Alın secdede iken ayak parmak uçlarının da, özellikle sağ ayağın başparmağının zemine dikili durması şart mıdır? Parmak ucu zemine dikili olmadan yapılan secde geçerli olmaz mı?

Cevap: Evet.. Bilen birinin sizi uyardığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de secde anında yedi organ zeminde secdede olacak, özellikle ayakların başparmaklarının ucu, zemine çivi gibi çakılı, yani dikili halde duracak, ayağın sırtı yere gelmeyecektir. En azından, alın secdede iken, sağ ayağın başparmağı (sübhanellah) diyecek kadar olsun zemine dikili halde bulunmalı ki, yapılan secde bir anda gerçekleşmiş bulunsun. Nimetül'İslam'da bu mühim noktada ikazda bulunularak deniyor ki:

"-Secdede ayak parmaklarının uçlarının, özellikle sağ ayağın baş parmağının yere dikili durması, secdenin sahih olma şartıdır. Ne var ki insanlar bu önemli şarttan gafildirler!." Bu soru vesilesiyle ben de durumu arz etmiş oluyorum.

Soru: Başa sarılmış sarık, yahut da giyilmiş takkenin bir yanı bazen alın üzerine kadar iniyor, secde anında alnın zemine temasını önlemiş oluyor, alın çıplak olarak zemine temas etmiyor. Bu sarkma engeli secdeye mani olmuyor mu?

Cevap: Secdede alın çıplak olarak zemine temas etmelidir ki, tam bir secde gerçekleşmiş olsun. Alın üzerine sarkan sarık, takke gibi örtüler alnın zemine temasını önlerse, secdenin kemaline mani olur, ama sıhhatine mani olmaz. Bu sebeple, mümkün oldukça başa konulan takke ve benzeri örtülerin alın üzerine kaymasını önlemeli, secdeyi çıplak alın üzerine kemaliyle yapmaya gayret edilmelidir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın