๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ekim 2010, 20:28:25



Konu Başlığı: Namaz aşıkları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 14 Ekim 2010, 20:28:25
NAMAZ AŞIKLARI



Namaz imandan sonra en büyük hakikattır. Huzur içinde ve erkânına riayet edilerek kılınan bir namazın müminde hâsıl edeceği haz ve zevki, ona başka hiç bir mazhariyet kazandıramaz. Yeter ki insan, bu mazhariyetin şuurunda olabilsin ve namazın kıymet ve değerini idrak etsin.

Güzel namaz kılmanın çeşitli vesileleri vardır. Bunlardan tavsiye edilen bir tanesi de; Selef-i salihin diye bildiğimiz, özellikle Sahabe, Tabiin ve de tebe-i tabiin dönemindeki namaz sevgisini gündemimize almak ve onları müzakere konusu yapmaktır. Özellikle Tabiin devri ilmin ve o ilimle amelin zirvede olduğu bir devirdir. Bir büyüğümüz bu konuda şöyle diyor; “

“Tabiîn ubudiyette ve ilimde sahabeden önde görünüyor." desek doğru olabilir. Ancak sahabe iman ve ubudiyetin başka bir yönünü temsil ediyordu. O da, dini muhafaza, sıyanet ve emaneti sağ salim yeni nesle nakletme, ubudiyet ve ilim için uygun zemin hazırlama meselesiydi.”


Biz kısaca bu konuda bazı misaller vermek istiyoruz. Günümüzden bir namaz aşığından ölçüler eşliğinde;


***Sahabeden Abdullah bin Zübeyir(RA) hakkında şöyle denmiştir;
“İbn-i Zübeyir o kadar uzun ve hareketsiz secde ederdi ki kuşlar gelip sırtına konardı. Bazen o kadar uzun rükû ederdi ki bütün geceyi rükûda geçirirdi. Bazen de secdesi o kadar uzardı ki, bütün geceyi secdede geçerdi.” (İbn-i Zübeyir namazda derinliği muhterem dedesi Hz. Ebubekir’den(RA) öğrenmişti.)

Ölçü; “Kıvrım kıvrım bir halde secde etme, Allah'ın gönülde, kalpte duyulması ile doğru orantılıdır. Binbir isminin binbir tecellisi ile vicdanlarında Allah'ı duymayan, onca nimetler içinde yüzdükleri halde, herhangi bir minnet hissi taşımayan ve vefa duygusundan uzak kişilerin hayatlarında bir kere olsun, böyle secde edecekleri mümkün olsa da zordur.”


*** Tabiin âlimlerinden İbn-i Sirin Rahmetullahi aleyh diyor ki; “ Eğer bana Cennet’e gitmek ve iki rekât namaz kılmak arasında seçme hakkı verilse, ben iki rekât namaz kılmayı tercih ederim.”

Ölçü; Namaz müminin en ciddi işidir.


***Hadis âlimi Ebu İshak Sübeyhi’nin namazı dert edinmesi de çok ibretliktir. O; “Yaşlılık ve zayıflıktan dolayı namazda lezzet kalmadı. Çünkü iki rekâtta yalnız iki sure(yani Bakara ve Âl-i İmran) okuyabiliyorum. Fazlasını okuyamıyorum” diye üzülürdü.

Ölçü; Bu millet namaz kılmayı unuttu. Camiler şekillere bağlı kaldı. O halılar gözyaşına hasrettir şimdi. Seccadeler temiz alınlara hasrettir..


***Resul-i Ekrem bir defa rüyasında Cenneti gördü. Orada Hz. Bilal-i Habeşi(RA)’nin terliklerinin seslerini işitti. Sabahleyin Hz. Bilal’e; “Sen özel olarak hangi ameli yapıyorsun? O amelin sebebiyle cennette benim önümde yürüyordun.” Bunun üzerine Pir-i müezzininin şöyle cevap verdi; “Gece olsun, gündüz olsun abdestim olmayınca abdest alırım, devamlı abdestli gezerim. Sonra kılabildiğim kladar nafile namaz(tahiyyetül vûdû; abdest namazı) kılarım” dedi.

Ölçü; “Bırakın farz namazları; nafileleri şu ya da bu sebeple, kaçıran ve bu yüzden, yemekten iştahı kesilen insanlar, tebliğ ve irşad faaliyetinde öncü rol oynamalıdırlar ki, anlatılan şeyler tesir icrâ edebilsin”


*** Hanefi fıkhını yetiştirdiği dev imamlardan Muhammed İbn-i Sema şöyle demişti; “ Ben kırk senedir bir defa hariç ilk tekbiri kaçırmadım. Yalnız annemin vefat ettiği gün meşgul olduğumdan ilk tekbire yetişemedim” Tabiinin ilk akla gelen birkaç âliminden olan Said Bin Müseyyeb de hayatında elli yıl, bir vakit olsun cemaati kaçırmadı. Bizzat kendisi: “Tam elli sene imamla iftitah tekbiri aldım” demişti.

Ölçü; Ben size sorsam "Hayatınızda cemaatsiz, münferit kaç namaz kıldınız?" Ondan fazla ise cemaatsiz namazınız, söylemeyin onu, Allah'a (celle celâluhû) karşı ayıptır. O on vakit de, ya yolda, ya havaalanında, ya da uçakta, yani cemaate imkân bulamadığınız yerlerde olmalı.”




***Tabiinin gözü yaşlı hadis hafızı Muhammed bin Münkedir hazretleri bir gün teheccüd namazında saatlerce gözyaşlarına boğuldu. Sebebini soranlara, “namazda okurken şu ayet geçti” dedi; “Hiç hesaba katmamış oldukları şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılıverdi.”(Zümer, 39/47)

Ölçü; “Öyle namaz kılmalı ki, herkesin namazı bir diğerine misal olsun ve secde, doyulmaz bir neşveye, duâlar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı bir edaya; kıraat de, dane dane canlı kelimeler armonisi halini alsın”


*** Hz. Ali’nin torunu ve ibadetlerinin çokluğundan kendisine Zeynelabidin denilen Ali bin Hüseyin hazretleri günde nafile 1000 rekât namaz kılar, abdest aldığında yüzü sararırdı. Biri sebebini sorunca “Haberin yok mu kimin karşısına çıkıyorum” derdi.

Ölçü; Namaz insanın hayatında yapacağı şeylerin en güzelidir ve en güzeli olmalıdır. Hayatın en tatlı hatıraları namazla ilgili bulunmalıdır.”


***Ümmetin âlimi İbn-i Abbas hazretleri ezan sesini duyunca o kadar ağlardı ki ridası(omuz örtüsü) ıslanır, damarları şişer, gözleri kızarırdı. Kendisine; biz de ezan sesini duyuyoruz. Ama bize hiç tesiri olmuyor, siz ne kadar korkuyorsunuz?” dediklerinde şöyle cevap vermişti; “Eğer insanlar müezzinin ne dediğini bilseler rahat ve huzurdan olurlar, uykuları kaçardı”

Ölçü; Namaz halk tabiriyle verip-veriştirilip, geçiştirilecek bir şey değildir. O, kendisine hususî bir vaktin ayrılması ve başlamadan önce de mutlaka konsantre olunması gereken bir ibadettir.”


***Zünnun-u Mısri’nin arkasına ikindi namazını kılan bir zat demiş ki; “O Allah u Ekber’i derken Allah kelimesini söyleyince Allah’ın heybeti onu öylesine kaplamıştı ki, sanki bedeninde ruh kalmamış, tamamen kendinden geçmişti. Ekber dediği zaman onun tekbirinin heybetinden kalbi sanki parça parça olmuştu.”

Ölçü; Çok kimselerin hızlı hızlı okuduğu Fâtiha, Kur'an değildir. Çünkü Kur'an öyle inmemiştir. Böyle alelacele okunan Fâtiha ile kılınan namaz namaz değildir. Bir nefeste, o nefes bitmeden sûreyi sona erdirme telaşıyla, soluğun tıkandığı yerde hızlıca ve can havliyle alınan ara nefeslerle okunan Kur'ân'la kıraat farzı yerine gelmiş olmaz


*** Tabiinin efendisi Üveys-i Karni(halk deyişimizle Veysel Karani) bazı kereler teheccüdde rükuya varır ve bütün geceyi rükûda geçirirdi. Bazen aynı hal secdede olurdu.

Ölçü; Secdede bir şey söylemeden, en derin bir mülâhaza ile istediğin kadar durabilirsin. Önemli olan, kendini namaza ısrarla salıvermektir..


***Seleften bazıları iftitah tekbirini kaçırdıklarında üç gün, cemaati kaçırsalar bir hafta yas tutarlardı.

Ölçü; Eğer bir mümin "Allah'ım, sabah namazını kaçırmaktansa emanetini al.. Bugün sabah namazını kaçırmış bir münafık olarak bu güneşten istifade etmeyi düşünmüyorum." diyecek kadar kulluk vazifesinde hassas davranmıyor, bu yakarışı içinde derince duymuyorsa; din, onun için sadece bir kültür manasına geliyor demektir.

 


Konu Başlığı: Ynt: Namaz aşıkları
Gönderen: Ekvan üzerinde 14 Ekim 2010, 21:41:19
Rabbim sizden ebeden razı olsun..Yazınızı okurken  birkez daha düşünmek ve sorgulamak zorunda hissettim kendimi..Acaba ne zaman hakiki manada namaz kılmak nasib olacak..Ya da seccadelerimizin üzerinde meşgul ettiğimiz bedenlerimizi ne zaman ruhuyla bulusturacagız..Rabbim namazın hakikatini kalplerimize duyur ve o ğüzelliklerle ruhlarımızı doyur..Bizi koridorlarda eyleme..Huzuruna al..


Konu Başlığı: Ynt: Namaz aşıkları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ekim 2010, 16:55:18
 Duanıza amin diyorum
Allah sizden de razı olsun insaAllah..