> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi  (Okunma Sayısı 885 defa)
21 Kasım 2010, 15:25:54
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 21 Kasım 2010, 15:25:54 »



Çölleşen Ruhlarımıza Bir Damla Sevgi


“Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış;

Sevgini vermesini öğren.

Gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.

Sevgisiz insandan, unutma ki dünya kaçarmış…”

(Mevlana)

 
Bugün ilkokula giden henüz 6-7 yaşındaki bir çocuk televizyon karşısına geçip merakla bir şeyleri yakalamaya çalışıyor. Ahlak dışı klipler, filmler, amacının dışına çıkmış reklamlar ve programlara takılıp en verimsiz en çirkin şeyleri beynine adeta nakşediyor. Görmemesi gerekeni görüyor; duymaması gerekeni duyuyor.

Hatta daha 3-4 yaşındaki bebeklerimizi günümüz anneleri, “Aman yemek yaparken çocuk beni rahatsız etmesin, oyalamasın” diyerek çocuğu televizyonun karşısına geçirip hiç önemsemeden ne var ne yok izletiyor. Yemeğini uslu bir şekilde yesin diye reklamları açıyor; reklamların o masum çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini hiç düşünmeden…

Bilmiyor o anne çocuğunun o yaşlarda ne kadar meraklı olduğunu ve her şeyi öğrenmek istediğini… Öğrenmeye en elverişli olduğu bir dönemde zihnini bir yığın lüzumsuz şeylerle doldururken, onun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimini farkında olmadan köreltiyor.

Lise çağındaki bir genç geliyor bize, duygusal açmazlarla kısır döngülerini açıyor Aşk adına… Anne babasından bulamadığı sevgiyi başka yerlerde veya başka insanlarda arıyor. Sayılabilecek o kadar çok şey var ki… Bunlardan ilk olarak sayabileceklerimiz:

Uyuşturucu, alkol, sigara ve madde bağımlılıkları…

Sapık inanışlar ve yaşayışlar…

Son günlerde iyice artan ve toplumuzun en derin yaralarından biri haline gelen ve adeta tüm dünyayı etkileyen ve işe çocuklardan, gençlerden başlayan Siyonizmin ve misyonerliğin tehlikeli sinyalleri…

Teknolojinin sunduğu imkanları kullanarak internet aracılığıyla ziyaret edilen binlerce ahlaksız siteler… Haberlerde duyduğum şekliyle Kumarhaneler kapatılmıştı; fakat internet üzerinden açılan binlerce kumar sitelerini kim kapatacaktı? Evli kadınların ve evli erkeklerin bile ağına düştüğü “çet”leşmeler… Çocuklarımızdan gençlerimize, gençlerimizden yetişkinlere kadar uzanan birçok kesimin saplandığı pornografik yayınlar ve siteler…

Bu konuda şahit olduğum ibret verici bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Eve doğru gitmekteydim. Önümde ise 10-12 yaşlarında iki çocuk kendi aralarında konuşuyorlardı. Ben hızlı bir şekilde yürüdüğüm için onlarla aramdaki mesafe bir hayli azalmıştı ve konuşmalarını duyabiliyordum. Biri diğerine: bu bahsetmiş olduğum ahlak dışı yayınların olduğu sitelerden birinin adını veriyor, diğeri de o sitenin adını büyük bir heyecanla not alıyordu. İnanamadım, hayretler içerisinde kalmıştım, yetişkinlerimiz, gençlerimiz derken çocuklarımıza kadar sıçramıştı bu tehlike.

 

SEVGİ YOLUNDA KAYBEDİLENLER…

 

Toplumun önemli sorunlarından biri, bilmeliyiz ki çocuklarımızın çok erken yaşlarda zararlı olan birçok şeyi zihinlerine ve davranışlarına yerleştirmeleridir. Televizyonda gördüğü bir klip, bir sanatçı veya bir program çocuklarımızın ve gençlerimizin zihinlerinin allak- bullak olmasına neden oluyor.

Bu yaşlarda duygularını kontrol edemeyen çocuklarımız  bocalayıp kalıyor. Gençlerimiz kötü olaylara odaklanıyor. Sevgiyi, cinsel istek ve dürtülerin öne çıkmasında görüyor. Yanlış zamanlarda yanlış adımlar atıyor ve bir yığın sorunla karşı karşıya kalıyor. Genç bir kızımızın, saf ve temiz duygularının istismar edildiği gibi…

Gençlerimiz kendini kabul ettirmek için, kıyafetinden saç kesimlerine kadar uçuk-kaçık hâllere giriyor. Eline bir de sigara alıp artık kocaman bir adam olduğunu ispatlamaya çalışırken o kadar çok şey kaybediyor ki farkında değil… Sorunlarla baş başa kalan gençlerimiz çözüm aramaktan ve bulmaktan âciz, anne-babadan yardım istemekten korkuyor. Yaşadıklarını anlatamayan veya anlatmaktan utanan, çareyi ise hep dışarıda ve yanlış yollarda ararken iyiden iyiye bataklığa saplanıyorlar. Bu gençler birer terörist, bombacı ya da suç dosyası oldukça kabarık bir katil olarak karşımıza çıkabiliyorlar

Peki bu çocuklarımızın günahı ne? Tüm bunların temel dinamiğini oluşturan  bilinçli bir aile hayatından yoksun olmaları mı?

 

ONLARI KAZANMANIN YOLU SEVGİDEN GEÇER

 

Çocuklarımıza sevgi ve şefkatle bakarak onları geleceğe umutla ve güvenle hazırlamalıyız. Bu günün anne-babaların, yarının anne-babalarını şekillendirdiğinden, evlatlarımıza davranış ve düşünce yönünden hep güzel olanı vermeye çalışmalıyız.

Sevildiğini fark eden her kim olursa olsun, değerli olduğunu fark eder ve hayata hep güzel bakar. Sevgi ve değer verildiğini hisseden insan kolay kolay sarsılmaz.

Bir toplumun ayakta kalabilmesi için öncelikle genç neslinin ayakta olması gerekir. Oysa şu anda durum bunun tam tersidir ve maalesef çocuklarımıza, genç neslimize sahip çıkmak yerine; onları bataklıklara kendi ellerimizle itmekteyiz. Bu bir toplumsal sorundur ve bu konuda gereken sorumluluk gösterilmemektedir. Başta aileler olmak üzere toplumsal bir çöküşle karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım.

 

SEVME VE SEVİLME ARZUSU

 

“Onu kaybettiğimde sanki her şeyimi kaybetmiştim. Hayat sanki oydu. O olmayınca ne ben vardım ne de diğerleri. Onsuzluğun eşiğine geleceğimi, bir gün onu kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim. Yaşamak, nefes almak, yürümek, düşünmek konuşmak, ağlamak, gülmek … vs. her şeyde o vardı. O olmayınca hiçbir şey yoktu. Bir kısır döngü içerisindeydim. Sevmek, sevilmek hep sevgi beklentisi içinde olmak en güzel duygulara sahip olmak ve de en önemlisi bir insana sahip olmak. En çok yokluğunu hissettiğim duygu bu olsa gerekti: Sahiplenme ve sahip olma arzusu. Zihnimdeki tüm düşüncelerimde, tüm duygularımda eriyen benliğimde kopması mümkün olmayan zincirler oluşmuştu, sevgiyle başlayan sevgiyle biten zincirler… İstediğim ve her zaman arayıp da bulamadığım, hep beklediğim şey sevgiydi, birisinin beni ölesiye sevmesiydi. Sanki varlığımı bu şekilde ispatlayacaktım. Sanki kaybettiğim bir duyguyu arıyordum. Halbuki o duyguya hiç sahip olamamıştım…” diyerek kendisini muhasebe eden genç bir kızımız geliyor aklıma.

“Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla yani kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendisi için ister, kendisi için arar; ama en çok kendisinden kaçar. Kendisini bulmak istemez. Çünkü kendisini iyice gördüğünde; istediği gibi olmadığını anlar. İçinde müthiş bir zavallılık, hiçbir zaman dolduramayacağı uçurumlar, boşluklar bulur.” (Pascal)

Aslına bakarsanız insan, doğuştan başlıyor belli bir şeyleri sevmeye. Her insanın yaratılışında var yani anlayacağınız sevme ve sevilme arzusu; fakat bu arzu yukarıdaki gibi bir bağımlılığa dönüştüğünde gerçek sevgi yerle bir olur. Kişi, yukarıdaki örneğimizde olduğu gibi, o olmadan yapamıyorsa, onsuz bir hayat düşünemiyorsa ve onu kaybettiğinde kendisini de kaybediyorsa eğer, bu noktada durmak gerek. O nedenle gelin isterseniz bağımlılığa dönüşen sahte sevgi anlayışlarını da izah edelim ve bağımlılık ile bağlılık arasındaki sevgi anlayışı arasındaki farkları da görelim:

 

İNSAN SEVDİĞİ KİŞİYE BAĞLI MI OLMALI YOKSA BAĞIMLI MI?

 

Öncelikle, bağlılık ile bağımlılık arasındaki farkı çok iyi ayırt etmeliyiz:

BAĞIMLI KİŞİLERDE, “Onsuz yapamama” vardır. Bireyin kendisi yoktur. Kendi duygu, düşünce, fikir ve görüşleri de yoktur. Diğerinde kaybolma vardır. Bu bir bozukluktur ve bu bozukluğun temelleri ta bebeklik yıllarına kadar, anne-bebek arasındaki ilk iletişim ve ilk etkileşimlere kadar dayanır. Mesela, bir anne bebeğinin ihtiyaçlarını giderdiğinde bebekte bir rahatlama olacaktır.  Bu esnada anne ile bebek arasında duygusal bir bağlantı kurulur. Anne, bebeğinin ihtiyacını giderdiği için, bebekte, anneye karşı bir bağlılık gerçekleşir. İşte bu bağlılık, yaratılıştan gelmekte ve sadece bebeğin annesine değil; annenin de bebeğine yönelik olarak ortaya çıkan çok hoş bir bağlılıktır.

Buraya kadar her şey güzeldir, olması gerektiği gibidir. Fakat anne, bebeğini yanından hiç ayırmadığında, onu acıkmadan emzirdiğinde, ihtiyacı yokken onu doyurmaya çalıştığında, bebeğinin diğer insanlarla etkileşim kurmalarına engel olduğunda hatta en yakınında bulunan babasından veya kardeşlerinden bile kendince korumaya çalışıp öpülmesine, kucağa alınmasına dahi yasaklar getirip onu kendisine mâl ettiğinde, ileriki yıllarda ise çocuğun neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğine bile anne karar verdiğinde (çocuğun ne zaman tuvalete gidip ne zaman  gitmeyeceğine bile…) kısacası çocuk, annesinden habersiz hiçbir şey yapamadığında BAĞIMLILIK başlamış demektir.

Etrafımızda bu tip insanlar ne kadar çok değil mi?...

Hatta evli olduğu halde annesini arayıp hangi yemeği yapacağını soranlar bile var. Daha ilginç olanı da var: Kiminle evlenip kiminle evlenmeyeceğini, sevdiği bir insanı, beğendiği, hoşlandığı bir insanı  sırf annesi yahut babası beğenmedi diye terk edenler var.

Soruyorum sizlere, bu insanlara uyumlu diyebilir misiniz? Ailesinden kopamayan, ailesine aşırı bir şekilde bağımlı olan insan, özerk bir kişiliğe sahip olmaz ve hiçbir zaman kendi doğrularını, kendi ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:26:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi rüya tabiri,Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi mekke canlı, Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi kabe canlı yayın, Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi Üç boyutlu kuran oku Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi kuran ı kerim, Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi peygamber kıssaları,Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgi ilitam ders soruları, Çölleşen ruhlarımıza bir damla sevgiönlisans arapça,
Logged
21 Kasım 2010, 19:09:02
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #1 : 21 Kasım 2010, 19:09:02 »

Allah razı olsun kardeşimgüzel bir konuydu ilgilemek sevdiğini hissettirmek
Sevildiğini fark eden her kim olursa olsun, değerli olduğunu fark eder ve hayata hep güzel bakar. Sevgi ve değer verildiğini hisseden insan kolay kolay sarsılmaz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes