> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Mutezile ye göre kıyamet halleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mutezile ye göre kıyamet halleri  (Okunma Sayısı 1501 defa)
30 Kasım 2010, 17:28:48
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Kasım 2010, 17:28:48 »



Mu’tezile’ye Göre Kıyamet Halleri


Bir önceki makalemizde Mu’tezile’nin kabir azabı konusundaki görüşleri üzerinde durmuştuk. Şimdi de o makalenin bir devamı niteliğinde olan kıyamet halleri üzerinde duracağız. Kıyamet hallerinden maksat; mîzan, sual, hisab, organların konuşması ve sayfaların açılmasıdır. Mu’tezile’nin önemli âlimlerinden olan Kâdî Abdülcebbâr, kıyamet halleriyle ilgili hususların hak olduğunu ve bu hususlara inanmanın ve ikrar etmenin vacip olduğunu dile getirir.1 Şimdi de Kâdî Abdülcebbâr üzerinden Mu’tezile kelam ekolünün kıyamet halleri konusundaki görüşleri üzerinde duralım:


1-Mîzân


Mîzan, Arapça’da “ve-ze-ne” kökünden hem tartmak mânâsına mastar hem de tartı âleti, terazi mânâsına ism-i alettir.2 Vezin, eşyanın diğerine nisbetle mikdarı veya mikdarının tanınmasıdır ki esasen bu kelime ağırlık için kullanılır. Ve bir mukayese ve eşitlikle yapılır. İşte bu mukayesenin yapıldığı alete de mizan denilir. Bu surette vezin, daima bir muadele, yani bir denkleşme nisbetini ifade ettiğinden adalete ve adaletin ölçüsü olan şeriata da mizan denilmiştir.3

Ehl-i sünnet kelamcıları Mu’tezile’nin mîzanı inkar ettiğini söylemektedir.4 Hâlbuki Kâdî Abdülcebbâr’a göre, Allah’ın, mükelleflerin durumu ortaya çıksın, cennetlik mi cehennemlik mi olduğu belirsin diye, mîzanın bir kefesine nûr, diğer kefesine zulmet koyması câizdir. Müellif, amellerin tartılmasından câiz görmediğimiz durum, maddi olmadıkları halde maddi nesneler gibi düşünülüp tartılmak üzere teraziye konulmaları şeklindeki yorumdur. Bu sebeple mîzanı, amelleri tartan bir terazi olarak düşünmüyoruz. Çünkü tartılanlar, cisim değildir, demektedir.5

Bütün kelâmi ekollere göre mizan haktır. Bu ekollerden Mu’tezile’nin en önemli temsilcisi olan Kâdî Abdülcebbâr da mizanın kurulacağını söyler ve kendi ifadesi ile Kur’an’ın muhkem âyetlerinden saydığı şu âyetleri delil olarak getirir:

“Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye hiçbir şekilde adaletsizlik edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.”6

“Artık kimlerin (sevap) tartıları ağır basarsa, işte bunlar asıl kurtuluşa erenlerdir. Kimlerin tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir. (Çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.”7 Bu ve Kur’an’da bulunan diğer âyetler (bkz. Araf 7/18; Karia 101/6-7; Kehf 18/105) bu manayı içermektedir.

Mu’tezile genel olarak amellerin ağırlıklarının olamayacağını dolayısıyla da maddi şeyleri çağrıştıran nesneler gibi tartılamayacağını düşündüklerinden dolayı mizanla ilgili âyetleri tevil etmişlerdir. Bu bakış açısından yola çıkan Kâdî Abdülcebbâr’a göre bu ayetlerde Allah, mizandan, adalet manasının dışındaki şeyleri kastetmiştir. Çünkü Kur’an’da bu âyetlerin dışındaki başka âyetlerde mizan, adalet manasına da kullanılmıştır: “..Kitab ve mîzan indirdik.”8 Bu mana kapsayıcılık ve mecaz yoluyladır. Allah’ın kelamını, hakikat manasına yorumlamak gerekir, hakikat manasından mecaz manasına dönmek câiz değildir. Eğer, mizan mutlak manada adalet olsaydı, ağırlık ve hafiflik manası ispat edilemezdi.9

Allah’ın, nûru itaat için bir ilim ve zulmü de masiyet için alâmet olarak yaratmasına hiçbir engel yoktur. Sonra, mizanın iki kefesinden birini nur, diğer kefesini de zulüm kılabilir. Şayet, nur kefesi ağır gelirse, sahibine sevap ile hükmeder, eğer zulmet kefesi ağır gelirse, sahibine günah ile hükmeder. İşte aynen bunun gibi, itaat sayfalarını mizanın bir kefesine, masiyet sayfalarını da diğer kefesine koyması da böyledir, diyen Kâdî Abdülcebbâr, mizan konusundaki akîdesini şu şekilde temellendirmeyi sürdürür. Allah hangisi ağır gelirse sahibi için ona hükmeder. Bu işin keyfiyeti böyledir. Faydasına gelince, kıyamet günü bu mü’minin sevincini, kafirin de kederini ve hüznünü artırır.10

Kâdî Abdülcebbâr’a göre ehlu’l-adl’in çoğu, Kur’an’ın bahsettiği şekilde mizanı kabul eder. Onu, ancak (Mu’tezile’den) az bir kısmı inkâr eder. Mizanı inkâr edenler, hasenât ve seyyiâtın insanın bir takım amelleri/davranışları olduğunu, işlenip geçildiğini, artık bir daha iadesinin mümkün olmadığını, eğer iadesi mümkün olsa bile, tartılmalarının mümkün olmadığını söylemekte, işte bundan dolayı Yüce Allah mizan ile adaleti kastettiğini söylemektedirler. Çünkü mizan, adaleti bilmenin göstergesidir/yoludur. Bu yol da mîzanın varlığını kabul etmeye mani değildir.11

Diğer taraftan Kâdî Abdülcebbâr’a göre Allah, dini açıdan sorumlu tutulan kimsenin iyilik ve kötülüklerini yazmakla ilgili görevliler yaratır. İyilik ve kötülüklerin yer aldığı sayfaların tartılmasına hiçbir engel yoktur. Hasenât kefesi ağır basan cennetlik, kötülük kefesi ağır basan ise, cehennemliktir. Mizanın manası konusunda bir başka görüş de, onda iyiliklerin alâmeti olarak nûrun, kötülüklerin alameti olarak zulmetin yaratılacağı şeklindedir.12

Kâdî Abdülcebbâr, mîzan konusuna maslahat açısından da şöyle yaklaşmaktadır. “Bütün bunları bilmenin ne yararı vardır? Zaten Allah cennet ve cehennem ehlini bilmektedir” denilirse, mükellef dünyada bunları düşündüğü zaman, âhirette İlâhi lütfa mazhar olur, büyük sevinçlere ulaşır. Nitekim Yüce Allah, cennet ehlinden bazılarının hikâyesini onların dilinden şöyle anlatmıştır:13 “ Gir cennete! Denildi. Keşke dedi, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını kavmim bilseydi!”14 Dolayısıyla Kâdî Abdülcebbâr, Allah’ın, kullarına ilâhi bir lütuf olarak mîzanı gerçekleştireceğine inanmaktadır. Ayrıca o, Kur’an’da zikredilmiş olan mîzanı, hak ve adâletten kinâye olarak görmektedir.

2-Sayfaların Açılması

Kıyamet gününde sayfaların açılması ile ilgili olarak Kur’an’da şöyle bahsedilir: “(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında.”15 Diğer taraftan organların konuşacağına dair bir haber de şöyledir: “Yapmış olduklarına; dilleri, elleri ve ayaklarının, aleyhlerine şahitlik edeceği gün onlar için çok büyük bir azap vardır.”16 Bir başka âyette de: “Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz”17 buyrulur. Kâdî Abdülcebbâr’a göre insanın organlarının konuşturulması iki şekilde olacaktır: a) Ya Allah konuşmayı (kelamı) insanın organlarında yaratarak, sorumluluk yükler ve onun aleyhine şahit tutar, ya da b) Her bir organa bağımsız olarak canlılık verir ve onun aleyhine şahit tutar.18 Görüldüğü gibi Kâdî Abdülcebbâr, insanın organlarının konuşturulması ile ilgili âyetleri Allah’ın kelamının zâhirinden ne anlaşılmışsa o şekilde yorumlamıştır. Böylece o, kişinin amellerinin yazılı olduğu sayfalara, yani amel defterlerine inanmakla birlikte, sayfaların mâhiyetinin ne olduğu konusunda yorum yapmamaktadır.19

3-Sırat

Sırat lügatte cadde, ana yol yani işlek büyük yol demektir.20 Cadde mânâsına sırat kelimesi Türkçe’de kullanılmaz. Ancak cehennem uçurumlarının üzerinden herkesin geçmeğe mecbur olacağı kıldan ince ve kılıçtan keskin, inişli, yokuşlu ve düzlü bir köprü gibi düşünülen ve zamanımızdaki ifadesi ile (elektrik v.s.yi) taşıyan bir havai hatla anlaşılabilen bir ahiret caddesinin dinî ismi olarak bilinir.21

Kâdî Abdülcebbâr’a göre, sırat, insanlar üzerinde yürüdükleri zaman, cennet ehline geniş/kolay gelen, cehennem ehline ise dar/zor gelen, cennetle cehennem arasında bir yoldur. Kur’an’da buna şöyle delil getirilir: “Bize doğru yolu göster, kendilerine nimet verdiğin kimselerin yolunu..”22

Eserlerinde sırat konusuna yer veren Kâdî Abdülcebbâr; “biz, sırat hakkında Haşviyye’nin söylediği gibi, kıldan ince kılıçtan daha keskindir” demiyoruz. Mükellefler, onu geçmekle sorumludurlar. Kim sıratı geçerse cennet ehlinden, kim de geçemezse cehennem ehlindendir. Çünkü ahiret, teklif yurdu değildir, demektedir.23

Kâdî Abdülcebbâr, “sırat”ı, Mu’tezile’nin ileri gelen bilginlerinin; “kendisine tutunanları cennete götüren, âsileri de cehenneme götüren taatlere delâlet eden delillerdir” tanımını tutarlı görmez. Çünkü böyle bir görüşte, Allah’ın kelamını, zâhiri gerektirmeyecek şekilde hamletmek vardır. Eğer Allah’ın kelamını, hakikate hamletmek mümkünse, hakikat manasına hamletmek gerekir. Burada yapılması gereken, mecâza gitmeden Allah’ın kelamını hakikat manasına almaktır, diyen müellif, harfî/zâhiri bir anlama yöntemini seçmiş olmaktadır. Sözlerine devamla Kâdî Abdülcebbâr, biz:“Sırat, bu taatlere yapışmanın gereğine ve kaçınmanın çirkinliğine işaret eden şeydir”diyen Allah’ın kullarından hiçbir kulun dediğine rastlamadık. İşin doğrusu şudur: Cenâb-ı Hak, cennet yoluna gidiş yolu kıldı. O da bizim zikrettiğimiz taatlerdir, demektedir.24

Kâdî Abdülcebbâr’a göre, sırat hakkında avamın vasfettikleri ve bazı haberlerde söz konusu edilen şeyler doğru değildir. Doğru olan, hesaptan sonra, sıratın cennet ve cehennem ehli için bir yol olmasıdır. Cennet ehli cehennemin kapısına uğrar, cehennem ehli orada alıkonularak içeri alınır, cennet ehli ise oradan geçerek kurtulur. Bunda mükellefler için faydalar vardır. Bu durum şu âyette açılanan manaya uygundur: “İçinizden oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra biz, Allah’tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.”25

Kaldı ki, Kâdî Abdülcebbâr’a göre, sıratın kıldan ince, kılıçtan keskin olması yorumu ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mutezile ye göre kıyamet halleri
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:26:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mutezile ye göre kıyamet halleri rüya tabiri,Mutezile ye göre kıyamet halleri mekke canlı, Mutezile ye göre kıyamet halleri kabe canlı yayın, Mutezile ye göre kıyamet halleri Üç boyutlu kuran oku Mutezile ye göre kıyamet halleri kuran ı kerim, Mutezile ye göre kıyamet halleri peygamber kıssaları,Mutezile ye göre kıyamet halleri ilitam ders soruları, Mutezile ye göre kıyamet halleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes