> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin  (Okunma Sayısı 1565 defa)
06 Ağustos 2009, 19:37:15
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Ağustos 2009, 19:37:15 »



Aradığınız hayat arkadaşınız, Kâinatın Sahibine tevekkül ediyor, güveniyor mu? O’na teslim olabilmiş mi? “Ne demek, her Müslüman elbette Allah’a güvenir!” denebilir. Gerçek tevekkül başka, sadece “Tevekkül ettim!” diyerek ona zıt hareket başkadır. Bir hastalık, musîbet veya başka herhangi bir olumsuz olayda duygularına mağlûp olup, taşkınlık yapacak tıynette mi? Olumsuz olayların, sıkıntı ve musîbetlerin sorumlusu olarak eşini, çevresini mi görüyor?
Tevekkül; kâinatın Hâlıkına, Malikine, Rabbine güvenmektir. Tevekkül, sonsuz isim ve sıfatlar Sahibi Kadir-i Mutlak’a güvenmektir. Tevekkül ve tembellik arasındaki ince bir perde var, birbiriyle karıştırmamalı. Dünya hayatının her safhasında sebeplere müracaat edip gerekli şartları yerine getirdikten sonra neticeyi Müsebbibü’l-Esbâb olan Sâni-i Hakim’den beklemeye tevekkül denir. Bunun aksi tembelliktir.
Bediüzzaman’ın orijinal ifadesiyle, “Tertib-i mukaddematta tevfîz tembelliktir; terettüb-ü neticede tevekküldür” şeklinde vecizeleşmiştir. Yani, çalışma yapmadan, İlâhî kanunlara, sünnetullaha, sebeplere müracaat etmeden işi Allah’a havale etmek tevekkül değil, hâzâ tembelliktir. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın tabiata, fıtrata koyduğu kanunlara, sebeplere müracaat ettikten; gerekli şartları yerine getirdikten sonra sonucu Allah’tan beklemek tevekküldür. Kâinattaki düzen, kanunlar ve hikmet, sebeplere uymayı gerektirir.
Şu halde tevekkül, Allah’a imân derecesine göre kuvvet kazanır. Kadere imân, tevekkül neticesidir. Kur’ân’da “Sen, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan ve kendisine ölüm asla ârız olmayan Allah’a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et” meâlinde pek çok kere tekrar edilir.
Tevekkül, çalışmayı yaptıktan, yüce Yaratıcının tabiata koyduğu kanunlara, yani, Sünnetullah denilen tekvinî işleyişe uyduktan, sebeplere müracaat ettikten sonra sonucu Allah’tan beklemektir.
Sebepler uymak için konmuş, yoksa inkâr veya gerçek tesiri onlara vermek için değildir. Şunu bilmemiz gerekir:
Sebepler icraat sahibi olamazlar. Onlar yalnız bir perdedir. Gerçekten iş yapan Âlemlerin Rabbidir. Bu meseleyi şu örnekle anlayabiliriz:
Meselâ, basit bir masanın meydana gelebilmesi için tahta, çivi, keser, testere vs, vs. lâzımdır ve bunlar birer sebeptirler. Bir telefonun, telsizin konuşulanları nakledebilmesi için plâstik, kablo, bakır, tel vs., vs. gibi sebepler lâzımdır. Elbette, masa ve telefonu sebepler yapamaz. Onların arkasında bir ilim, irade, güç, kuvvet, görme, bilme gibi fiiller sahibi olmalıdır.
İşte tevekkül deyince, böyle bir anlayışı kast ediyoruz. Kanaat ise, yetinmek değil, çalışmanın sonucuna razı, memnun olmak ve çalışmaya devam etmektir.
Tevhid, Allah’ın varlığı ve birliğine imanı gerektirir. Bu da tevekkülü ve kanaati. Tevekkül ise, çalışmayı yaptıktan, sebeplere müracaat ettikten sonra sonucu O’ndan beklemeyi gerektirir...
Kanaat ise, çalıştıktan sonra kısmetine, kazandığına memnun ve razı olmaktır. Ve çalışmaya devam etmektir.
Tevekkül ve kanaat; hayatın her katmanında her safhasında, her söz, fiil ve davranışta tezahür eden ve maddî manevî her noktada yükselten bir sır olur.
***
Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe, kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
“Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?”
Arthur Ashe cevap verdi:
“Bütün dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah’a ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl ‘Niye ben’ derim?”
Daima mütevekkil olun ve “Neden ben?” diye sormayın, ne olacaksa olur ve her şeyin hayırlısı olur. Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçen, tükenmez bir hazinedar bulmaz mı?

ALİ FERŞADOĞLU

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:59:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin rüya tabiri,Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin mekke canlı, Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin kabe canlı yayın, Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin Üç boyutlu kuran oku Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin kuran ı kerim, Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin peygamber kıssaları,Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin ilitam ders soruları, Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçinönlisans arapça,
Logged
04 Şubat 2011, 09:03:23
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #1 : 04 Şubat 2011, 09:03:23 »

Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe, kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
“ALLAH böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?”
Arthur Ashe cevap verdi:
“Bütün dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken ALLAH’a ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, ALLAH’a nasıl ‘Niye ben’ derim?”
Daima mütevekkil olun ve “Neden ben?” diye sormayın, ne olacaksa olur ve her şeyin hayırlısı olur. Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçen, tükenmez bir hazinedar bulmaz mı?

Rabbim kannatkar ve tevekkül edebilmeyi her konuda bizler nasip etsin inşallah güzel bir kıssaydı
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Şubat 2011, 15:26:06
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #2 : 05 Şubat 2011, 15:26:06 »



    Teslim ve tevekkül ufkuna ulaşan bir kişinin dünya ve ahirette mutlu,huzurlu olacağına kesin gözüyle bakıyorum..İnşaallah bizde birgün o noktaya ulaşıp RIZAya yürüyenlerden oluruz..

    Güzel bir paylaşım olmuş..Rabbim hizmetinizi daim etsin..Değerli kardeşim..

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes