๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ekim 2010, 15:41:24



Konu Başlığı: Müslümanların birbirleri üzerindeki hakları 2
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ekim 2010, 15:41:24
MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİ ÜZERİNDEKİ HAKLARI – 2


Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki:

“Kul hakkı, mü’minin aybı, kusûrudur.” [Ebû Nuaym]

 “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâllaşsın! Çünkü âhırette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâblarından alınır, sevâbları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir.” [Buhârî]

[Bundan önceki makalemizde de yazdığımız gibi, önemine binâen tekrâren bildirelim ki,] “Müflis, şu kimsedir ki, kıyâmette, defterinde pek çok namaz, oruç ve zekât sevâbı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönlerden zararı dokunmuştur. Sevâbları, bu hak sâhiblerine dağıtılır.  Hakları ödenmeden önce sevâbları biterse, hak sâhiblerinin günâhları, bunun üzerine yükletilip Cehennem’e atılır.” [Müslim]

“Kibri, hıyâneti ve kul borcu olmayan mü’min, Cennet’e girer.” [Nesâî]

Üzerinde kul hakkı bulunanların rûhları Cennete girmez. Sâlihlerin rûhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyâret ederler. Vefât eden mü’minlerin rûhları gelip, dünyâda tanıdıklarını sorarlar. [Ferâidü’l-fevâid]

Üzerinde kul hakkı olanın, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemesi, onunla helâllaşması, ona iyilik ve duâ etmesi de gerekir. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona duâ, istiğfâr edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakîrlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine bağışlamalıdır. [Sefer-i Âhıret Risâlesi]

Az da olsa beraber bulunduğumuz kimselerle sık sık helâllaşmak iyi olur. İyilik edenlere de teşekkür etmelidir!

Müslüman, baştan sona faydalı kimse demektir. O hâlde, diğer müslümanlara elinden gelen yardımı yapmalıdır!  Müslüman, başkalarına güzel öğüt verir. Müslüman, herkesin gönlünü hoş etmeye, üzüntüsünü gidermeye çalışır.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Şu iki hasletten daha üstünü yoktur: Allaha îmân etmek ve O’nun kullarına [mü’minlere]  faydalı olmak. Şu iki şeyden de daha kötüsü yoktur: Allaha şirk koşmak ve O’nun kullarına [mü’minlere] zararlı olmak.” [Deylemî]

Peygamber Efendimiz, bir gün, “Mazlûm da olsa, zâlim de olsa dîn kardeşinize yardım ediniz” buyurunca, “Ya Resûlallah zâlime nasıl yardım ederiz?” dediler.

Cevâbında buyurdu ki: “Onun zulmüne mâni’ olmak sûretiyle yardım etmiş olursunuz.” [Buhârî]

Diğer hadîs-i şerîflerde ise şöyle buyuruldu:

“Dîn kardeşinin işini bir müddet takip eden kimse, o işi görsün veya göremesin, iki aylık i’tikâftan daha çok sevâb alır.” [Hâkim]

 “Siz, dîn kardeşinizin aynasısınız. Onda gördüğünüz lekeyi siliniz!” [Ebû Dâvûd]

 “Kim bir mü’mini, bir münâfığın zulmünden, eziyetinden korursa, Allahü teâlâ da kıyâmette bir melek gönderip onu Cehennem ateşinden korur.” [Ebû Dâvûd]

Bir kimse, müslümanlara her gün duâ ederse, makbûl insan olur. [Bundan önceki makalemizde de yazdığımız gibi,]  namaz kılan bir mü’min, “tehiyyât”ta, sâlih kullara duâ etmektedir. Onun için namaz kılmıyan kimse, mü’minleri bu duâdan mahrûm bırakmaktadır.

Müslümanlara yapılacak iyiliklerin en büyüklerinden birisi de selâm vermektir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Allahü teâlâya yemîn ederim ki, mü’min olmadıkça Cennet’e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de mü’min olamazsınız. Size bir amel bildireyim mi? Onunla birbirinizi seversiniz: Aranızda selâmı yayınız!” [Müslim]

“Yâ Enes, abdeste devâm et ve güzel abdest al ki, ömrün uzasın. Karşılaştığın herkese selâm ver ki, hasenâtın çoğalsın! Evine girince, ev halkına selâm ver ki, evin iyiliği ve bereketi artsın!” [Harâitî]

Bilindiği gibi, selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Selâm almayan müslümana melekler çok hayret ederler. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Selâm verip müsâfeha eden iki müslümanın arasına yüz rahmet iner. Bunun doksanı, önce selâm verip elini uzatana, onu ise ötekine verilir.” [Bezzâr]

Bir kimse, Resûl-i Ekrem’in yanına selâmsız ve izinsiz girince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

“Geri dön, selâm ver, sonra içeri gir.” [Ebû Dâvûd]

Bir Müslüman aksırınca “Elhamdü lillah” demeli, bunu duyan müslüman da, “Yerhamüke’llah” yani (Allah sana rahmet etsin) demelidir! Üçüncü biri varsa “Yehdînâ ve yehdîkümu’llah” demelidir! Üçüncü bir kimse yoksa, aksıran cevap olarak aynı şeyi söylemelidir!

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Aksırınca “Elhamdü lillah” diyen göz ağrısı görmez.” [Taberânî]

İnsanların haklı işlerinde vâsıta olmak, onlara yardım etmek, imkân nisbetinde ihtiyâçlarını görmek gerekir.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“İhtiyaçları için bana gelenlere, siz de yardımcı olun! Ben yapmayı murâd ettiğim şeyleri, sizlerin vâsıta olup, ecir kazanmanız için biraz geciktiririm.” [Nesâî]

 “İnsanlardan bana gelip ihtiyaç talebinde bulunanlar oluyor. O anda yanımda bulunanlar, onlara yardım etmeli ki, ecir kazansınlar. Allahü teâlâ, sevdiği şeyi Peygamberlerin eli ile verir.” [Müslim]

 “Dil ile yapılan yardımdan daha fazîletli bir sadaka olamaz. Aracı olmak sâyesinde kan da’vâsı önlenir, menfaat sağlanır ve zararın önüne geçilmiş olur.” [Harâitî]


RAMAZAN AYVALI