> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Şecaat Arz Edebilen İnsan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şecaat Arz Edebilen İnsan  (Okunma Sayısı 667 defa)
02 Mayıs 2010, 12:49:11
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 02 Mayıs 2010, 12:49:11 »



Şecaat Arz Edebilen İnsan

Cesaret, korkmamak değil, korkularınıza rağmen hayata devam edebilmek, düşmüş olmanıza rağmen ayağa kalkabilmektir. Cesaret ve kahramanlığın gerçek mahiyetini ise ancak dinimizin emirleri çerçevesinde yetişmiş, akla bağlı ve hikmete râm olan bir kalbin sahibinde görebiliriz.

Şecaat, yiğitlik, cesurluk ve kalp metinliği demektir. İhtiyaç görüldüğünde insanın şiddet ve tehlikelere karşı koymada kalbinin yılmaması, o kişinin her zaman şecaat arz edebileceğini gösterir.

Şecaat bir müslümanda bulunması gereken faziletlerdendir. Allah Tealâ insana hem kalbine hem de bedenine gelebilecek saldırılardan kendisini koruma gücü vermiştir. Gazap kuvveti de denilen bu güç, dışarıdan gelen saldırıları önleyen itici bir kuvvettir. Gazap kuvveti ifrata kaçar, gereğinden fazla kullanılırsa saldırganlık; tefrite düşerse korkaklık gibi kötü huylara sebep olur. Denge durumunda olursa cesaret ve kahramanlık fazileti ortaya çıkar.

Korkaklık ve Saldırganlık Arasında

Cesaret ve kahramanlığın gerçek mahiyetini ancak dinimizin emirleri çerçevesinde yetişmiş, akla bağlı ve hikmete râm olan bir kalbin sahibinde görebiliriz. Cesaret korkmamak değil, korkularınıza rağmen hayata devam edebilmek, düşmüş olmanıza rağmen ayağa kalkabilmektir. Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekânın, onlardan daha önce de iman ve takvanın kullanılmasıdır.

İnsan dışarıdan gelecek saldırılar karşısında korkak olmamalı, fakat herhangi bir saldırıya haddinden fazla karşılık vererek mütecaviz, saldırgan veya hemen öfkeye kapılan, kızan bir kimse de olmamalıdır.

Bu hususta insana yakışan fazilet, saldırıya misliyle cevap vermek, suçluyu cezalandırmakta haddi aşmamak ve korkup sinmemek veya karşılık vermeye gücü yettiği halde affedebilmek olmalıdır. Çünkü Hz. Ali r.a.’ın buyurduğu gibi, “Cesaret on kısımdır; biri korkmamak, dokuzu dikkat ve ihtiyattır.” Affetmek hem fazilet açısından hem de ihtiyat açısından önemlidir. Belki haklı olduğumuzu düşündüğümüz bir konuda, bizden saklanan ve dolayısıyla bilgi sahibi olmadığımız bir nokta bulunabilir.

Her insan şecaat gösterebilecek kadar güçlü müdür? “Dünyada birçok yetenekli kişi, küçük bir cesaret sahibi olamadıkları için silinip gitmişlerdir.” diyor Sydney Smith. Evet, ruhumuz cesaretten yoksun ise kapasitemizi yeterince kullanamıyoruz demektir.

En Cesur İnsan

Belki her insan cesur olamayabilir ama her müslüman cesur olmalıdır. Müslüman kişinin bir ideali vardır. Kendisine ve İslâm davasına hizmet edebilmesi için cesaret gereklidir. İnanan insan hayat coşkusunu, ilhamını, gücünü Allah’tan alır. O kişi Allah’a güvenmektedir. Aynı zamanda bütün dünyevî ve nefsani korkularından arınmış bir şekilde sadece Allah korkusunun etkisiyle cesur bir kahraman olmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Allah Tealâ da böyle bir kahramanı daima himayesinde bulundurur.

Müslümanın en büyük cesaret örneği, Yüce Peygamberimiz s.a.v.’dir. Ashab-ı kiramdan Bera’ b. Âzib r.a: “Savaş kızıştığı zaman biz, Rasulullah’tan cesaret alırdık. Çünkü o, cesaret örneğiydi” demiştir. Her faziletin en güzel örneklerini Peygamber s.a.v. Efendimizde gördüğümüz gibi, şecaatin de örneklerini O’nda görmekteyiz.

Hz. Peygamber s.a.v., gayri müslimlerle yapılan bütün savaşlara katılmış, zaman zaman en ön saflarda çarpışmıştır. Bir defasında, Hz. Peygamber s.a.v. uyurken müşriklerden biri kılıcını kaldırır ve “Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?” der. Peygamberimiz s.a.v., hiç korkmadan ve telaşa kapılmadan “Allah..” cevabını verir. Bu cevap karşısında hayrete düşen ve korkuya kapılan müşrik kılıcını elinden düşürünce Hz. Peygamber, kılıcı alır ve aynı soruyu ona sorar. Müşrik eman diler, Hz. Peygamber s.a.v. de onu affeder. O kişi bu âlicenaplık karşısında
müslüman olur.

Peygamber s.a.v. Efendimizin çok cesur olduğu ve ashabının da cesaret konusunda O’nun yolundan gittiği bilinen bir husustur. Böylece tarih boyunca O’nun izinden gidenler birbirinden üstün nice kahramanlık şahikaları göstermişlerdir.

Cesareti Kalbinde Saklı

Cesur olmak, kahramanlarla özdeşleşebilmek demektir. Önderler, veliler ve önemli mevkilerde bulunan kişiler sebat ve metanet sahibi olurlarsa, çevrelerindeki insanlar için cesaret ve güven kaynağı durumuna gelirler. Bir iş yaparken onlara danışmak ve mümkün olduğunca onlarla birlikte hareket etmek, insanın cesaretini artıracaktır. Bunun içindir ki Osmanlı padişahları cepheye giderlerken manevi değeri yüksek olan kişileri de davet ederlerdi. Çünkü onların ordu içinde mevcudiyeti, askerin cesaret ve maneviyatının yükselmesine sebep olurdu.

Müslüman cesaretinin gücünü kalbinden almaktadır. Onun kalbi metindir. Kalbiyle Allah’ı tasdik eden insan, müminin izzet ve haysiyet sahibi olduğunu ve bunu şecaatiyle koruması gerektiğini bilmektedir. “İzzet yani üstünlük, ancak Allah’a, Rasulüne ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler.” (Münâfikûn, 8) ayetinde zikredilen izzet, cesaret olmadan nasıl temsil edilebilir ve korunabilir? Salâbet-i diniye dediğimiz dinî gayret, cesur bir yüreğe sahip olmadan ortaya konabilir mi?

Müslümanın kendisiyle ilgili olaylarda cesur olması gerektiği gibi, dinini ilgilendiren hususlarda da cesur ve gayretli olması gerekir. Dine veya müslümanlara karşı yapılacak sözlü veya fiilî sataşmalar, tecavüzler, müminler tarafından en iyi bir şekilde bertaraf edilmelidir. Mümini buna sevkeden duygu, günümüzde medeni cesaret dediğimiz salâbet-i diniyedir. Müslüman, medeni ve dinî cesareti şahsında toplamalı, fakat yerinde ve zamanında kullanmasını da bilmelidir. Dinî cesaretin ise ancak, sağlam bir iman ve doğru İslâmî bilgilerle sağlanabileceği de unutulmamalıdır.

Kıyıların Değil Okyanusların İnsanı

Sabır, cesaret ile bağlantılı önemli bir kavramdır. Cesur insanın sabrı, korkak insanın sabrından kat kat daha değerlidir. İman ehlinden oluşan toplumun hüsrandan kurtulabilmesi için toplum üyelerinin birbirlerine sabrı telkin etmesi de gereklidir.

Yani müslümanlar İslâm’ın yaşanması konusunda karşılaştıkları bütün zorluk, musibet, meşakkat, zarar ve mahrumiyetler karşısında birbirlerine sebat göstermeyi telkin etmelidirler. Böylece her fert diğerine cesaret vermelidir.

Cesaret, insanın kendisine ve başkalarına güvenmesi demektir. Cesur kişi, yeryüzünde tek insan olarak kalacak olsa bile, yaşama ve dünyayı imar etme ümidini kaybetmemiştir. O kıyıların değil, okyanusların insanıdır. Çünkü o bilmektedir ki, kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan okyanusları da keşfedemez.

Doğru olan bir şeyi bildiği ve gördüğü halde gerekeni yapmamak cesaretsizliktir. Herhangi bir şeyi söylemeye veya yapmaya cesaret edemeyen insanın kendi geleceği adına umutlanmaya hakkı var mıdır? Böyle umutsuz bir kişi milletin bağrında bir yük değil midir? Muhammed İkbâl, umudu olmayan kişinin yaşayan bir ölü olduğunu şu beytinde söylemektedir: “Ümit kesilirse hayat biter. / Ebedî hayat istiyorsan ‘lâ taknetû’ya bağlan.”

Hayatı Anlamlı Kılmak İçin

Şecaatin doğrudan insanın kendi ahlâkî yapısına dönük tarafı da vardır. İnsanın nasıl iyilik yapmada ve sevap kazanmada hırslı değil ama mert olması, ibadetlerinde yılmaması gerekiyorsa, aynı cesaretle günahlardan da kaçması beklenir. Bennân el-Hammâl Hazretleri’nin buyurduğu gibi, kötülüklerden sakınabildiğimiz ölçüde cesaretimiz artacaktır.

Abdullah-ı Ensârî hazretleri buyurur ki: “Öyle zaman olur ki, Allah Tealâ bir kulunu ibadetleri ile meşgul eyler. O ibadetler o kulun azıtmasına sebep olur. Yani kibir ve ucba kapılmasına yol açar. Yine öyle zaman olur ki, Allah o kulunu bir işe, bir günaha düşürür. O günahı sebebiyle kul o kadar üzülür ki, bu üzülmesi o kimsenin hidayetine sebep olur. Haline bakıp gafletten uyanır. Tövbe ve istiğfar eder. Kul bu her iki durumda da atılgan olmamalıdır. Allah Tealâ, cesaret ve atılganlıkla günah işleyip de, O bizi affeder, diyen kullarını sevmez. Çünkü günahları küçük görmekten daha zararlı bir şey yoktur. Günahların küçüklüğünü değil de, çiğnemekte olduğu yasakları kimin koyduğu düşünüp hayâ etmelidir.”

Bazı insanlar da haksız bir dava için mücadele etmeyi gerçek bir cesaret gösterisi olarak telakki ederler. Oysa haksızlığın yayılması, hakkına razı olmayan, üstelik başkalarının haklarında gözü olan korkakların işine gelmektedir. Cesaret, doğruluğun, dürüstlüğün, haklara riayet etmenin göstergesidir. Cesur bir kahraman, düşmanına bile dürüst davranır.

Allah yolunda kahramanlık, insaf sahipleri yanında doğruyu söylemektir. Bu da gönül açıklığına yol açar. Yiğitlik, güzelliklerin başı ve bütün iyiliklerin kaynağıdır. Din yolundaki şiddet ve zorluklar, ancak yiğitçe gösterilen tavırlarla aşılır.

Cesaretimizi artıracak pek çok faktör vardır. Her şeyin Allah’tan geldiğini ve O’nun her şeye kadir olduğunu unutmamak temel faktördür. Günde beş kez dinlediğimiz ezanlar, müslümanın cesaretini destekleyen ilâhi kurtuluş nidalarıdır. Ölümün daha doğrusu sonsuzluk deryasına geçişin küçümsenmemesi, insanı her daim ayakta tutan güçlü bir idealdir.

Cesur ve kahraman ruhlu insanlar, hayatını anlamlı kılan idealist kişilerdir. Hayatı anlamlı olan insan mutlu olmayı başarabilir. İnsan mutlu olduğu için hayatı anlamlı değildir. Hayatı anlamlı olduğu için mutlu olur.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şecaat Arz Edebilen İnsan
« Posted on: 25 Nisan 2024, 21:02:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şecaat Arz Edebilen İnsan rüya tabiri,Şecaat Arz Edebilen İnsan mekke canlı, Şecaat Arz Edebilen İnsan kabe canlı yayın, Şecaat Arz Edebilen İnsan Üç boyutlu kuran oku Şecaat Arz Edebilen İnsan kuran ı kerim, Şecaat Arz Edebilen İnsan peygamber kıssaları,Şecaat Arz Edebilen İnsan ilitam ders soruları, Şecaat Arz Edebilen İnsanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes