๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Mayıs 2010, 16:50:16



Konu Başlığı: Müslüman kardeslerimizi niçin sevemiyoruz
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Mayıs 2010, 16:50:16
MÜSLÜMAN KARDEŞİMİZİ NİÇİN SEV(E)MİYORUZ?
   

Dünya hayatı aldatır!
    



Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimelerde şöyle buyurmuştur: “De ki: Allah’ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten de hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Cuma; 11) “Oysa ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır.” (A’lâ; 17) “…Dünya hayatı sizi aldatmasın…” (Lokman; 31)

Her şeyin bir hakikati vardır. Toprak topraktır, gümüş gümüştür, altın da altın... Aklı başında olmayan bir insanın gözünde altın ve toprak birdir, ikisini bir birinden ayırt edemez. İnsan Allah’ı hakkıyla tanımadığı, nefsinin, dünyanın ve ahiretin hakikatini bilmediği zaman, toprakla altını ayırt edemeyen, aklı başında olmayan o insan gibidir. Her ne kadar, biz çok akıllıyız desek de hareket ve davranışlarımız, bu sözümüzde yalancı olduğumuzu ortaya çıkarıyor.

Alçaltan ahlâk ‘kibir’

Kibirlenmek çok çirkin, çok kötü bir şeydir. (Kibir; insanın kendisini başkalarından büyük ve üstün görmesi demektir.)

Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Bir insan, üzerindeki elbisenin kenarındaki nakışlara baktı ve dünyada kendisinden başka kimse yokmuşçasına kibirlendi, ucuplandı (kendini beğendi). Allah-u Zülcelâl de onu yerin dibine batırdı. O şimdi, hala yerin dibine doğru inmektedir. Kıyamete kadar da inecektir.” (Buhari, Müslim)

Kibir, Allah katında, işte bu kadar kötü bir şeydir. İnsan daima, sadece zahiri olarak değil, içten, gönülden, kalpten de Allah’a yalvaracak, kendini aşağı görecek ki, Allah’ın yanında makbul olsun.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Yaratılmış bir kul iken, kibirlenip yaratıcısını unutan insan ne kötü insandır. Ölümlü iken kendisini ebedi sanan kimse ne kötü kimsedir. Dünyada yolcu iken, nereden geldiğini ve nereye gideceğini unutan kul ne kötü kuldur.” (Tirmizi)

Kendilerini diğer insanlardan üstün görenler, vaktiyle şeytanın yapmış olduğu hatayı tekrarlamış olurlar. Malûm olduğu üzere, Allah-u Zülcelâl Âdem aleyhisselamı yaratıp ona secde edilmesini emrettiği zaman, şeytan kibirlenmiş ve: “Nasıl olur? Ben ondan üstünüm. Beni ateşten, onu topraktan yarattın.” demiştir. Allah-u Zülcelal’in buna verdiği cevap ise çok sert olmuştur: “Gökten in, sen artık kovuldun! Ve kıyamet gününe kadar da üstünde lânetim olacaktır.” (Sa’d; 76-78)

Müslüman kardeşimizi niçin sev(e)miyoruz?

Bir Müslüman’ın yapması gereken şey; Müslüman kardeşlerini Allah için sevmek, imanları için takdir etmek, ibadetleri için hürmet etmek, kendi şahsı için tanımadığı kolaylığı onlar için tanımak, kendisi için beslemediği ümidi onlar için beslemektir. Fakat kibir sahibi olan insan bunların aksini yapar.

O, kendi şahsını yükseltirken, din kardeşlerini alçaltır. Kendi ibadetlerini yeterli bulurken, onların ibadetini az bulur. Kendi fikir ve görüşlerinin doğru olduğuna inanırken, onların fikir ve görüşlerinin yanlış olduğunu düşünür. Kendisini kurtuluş ehli sayarken, onların cehalet ve felâket içinde olduklarını söyler. Kibir sahibi insan bu kadar insafsız davranınca, Allah-u Zülcelâl ona kızar ve çoğu zaman, ahiret cezasından evvel, kendisine bu dünyada ceza verir.

Halini anlamak istersen…

Bu dünya, bu insanlar, yeryüzünde ne varsa hepsi Allah’ın mülküdür. Biz de Allah’ın mülküyüz, sahibimiz Allah’tır. Baktığımız zaman, gözlerimize Allah-u Zülcelâl nur veriyor. Konuştuğumuz zaman, dilimizi O döndürüyor. Ne yaparsak hep O’nun kuvvet vermesiyle oluyor. Kişi yaptığı güzel amellerle ucuplanmakta, meselâ: “Güzel konuştum.” demektedir. Ama şunu unutmamak gerektir ki; eğer Allah-u Zülcelâl seni konuşturmasaydı, konuşamazdın.

İslâm ahlâkı, bizden daima iyilik, yumuşaklık ve güler yüzlü olmamızı istiyor. Peki! İnsan iyi ya da kötü bir insan olduğunu nasıl bilebilir?

Senin arkadaşlığın, seninle arkadaş olanların hoşuna gidiyor ve onlara sorduğun zaman, devamlı seninle arkadaşlık yapmak istiyorlarsa demek ki sen güzel ahlâk sahibisin.

İslâm ahlâkı bize, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden miras kalmıştır. Bu manevi mirasa, deryadan bir damla, hatta bir zerre kadar dahi olsa sahip çıkalım.

Enes bin Malik radıyallahu anhu şöyle demiştir: “Resulullah, ahlâk olarak insanların en güzeliydi. Onun on yıl hizmetinde bulundum. Bana bir defa bile ‘öf’ demedi. Yaptığım bir iş için; ‘Neden böyle yaptın?’ yapmadığım bir işten dolayı da; ‘Şöyle yapsaydın ne olurdu!’ dememiştir.” (Buhari, Tirmizi)


 


Selâmlaşmak sevgiye sebeptir

Birbirimizi sevmek için çeşitli sebeplere başvurmamız, teşebbüs etmemiz lâzımdır. Nitekim Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Mü’min olmadıkça sizler cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de mü’min olamazsınız. Birbirinizi sevdirecek şeyi size haber vereyim: Selâmı aranızda yayınız.” (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace)

Demek ki mümin olabilmek için insanların birbirini sevmesi lâzımdır. Birbirimizi sevmeliyiz, çünkü mümin kardeşimizin ruhunda, kalbinde iman vardır. Onun imanını sevmek lâzımdır.

İnsan Allah için olduğunda, onun her şeyi çok kolay olur. Biz kardeşimizi Allah için seversek, Allah’ın da bizi ne kadar seveceğini, ancak O bilir.

Allah-u Zülcelâl kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin... (Âmin)

Kaynak: Seyda Muhammed Konyevî;


******************************************

İmamı Gazalî’den nasihatler


Kendini herkesten aşağı gör

Ey oğul!...
Cahil birisini görürsen, “Bu bilmeyerek günah işler, ben ise bile bile günah işlerim, bu benden eftaldir” de.

Bir fakiri görürsen, “Bu imân ve saadetle gider. Ben ise nasıl gideceğimi bilmiyorum. Bu benden eftaldir” diye düşün.

Eğer bu şekilde kendini herkesten aşağı görmezsen, Allah katında yüce olamazsın.


Mü'min kardeşini sevindir

Ey oğul!...
Mü'min kardeşini sevindir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse, dünyada bir mümin kardeşini sevindirirse Cenâb-ı Hak kıyamet gününde onun kalbini ferahlatır.”