> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Müslüman Kalabilmek İçin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müslüman Kalabilmek İçin  (Okunma Sayısı 655 defa)
29 Ekim 2010, 15:50:58
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 29 Ekim 2010, 15:50:58 »



Müslüman Kalabilmek İçin

Ahmed Maraşlı



Toplumların değişmesi, Kafka'nın akşam yatıp sabah tepetaklak olmuş bir hamam böceği şeklinde kalkan Gregor Samsa'sındaki değişimi gibi olmuyor şüphesiz. Devrim geçiren toplumlarda bile değişim, bir süreç halinde seyrediyor. Hızlı veya yavaş...

İslâm toplumları, zirveyi döndükten sonradır ki, böyle bir değişim ve başkalaşım sürecini yaşamaktadırlar. Zirve için tarih vermekten ziyade bir haleti ruhiye çizgisi belirlemek daha sağlıklı olacaktır. Zirveyi dönüş bizce inanç izzetinin yara aldığı, kendine güvenin bittiği yerde başlamıştır. Bunu kimi Osmanlı'nın Avrupa da ilk yenilgiyi aldığı tarih olarak tespit eder, kimi İslâm toplumunda, ilk kardeş kavgasının başladığı tarihi... Bize göre Hz. Peygamher'in çizdiği müslüman toplum tablosu, serapa itmi'nan sahibi şahsiyetlerden dokunmuş, küfre karşı onurlu, birbirlerine karşı merhametli insanların toplumu, nerede yara aldı ise, değişim de orada başlamış olmalıdır.

HAZRETİ PEYGAMBERİN "ÜMMMET-İ MUTMAİNNE"Sİ


Hz. Peygamber, ısrarla bir müslüman ferd ve toplum tipi çiziyor. Bunu, hiçbir iltibasa meydan vermeyecek şekilde çerçeveliyor. Sınırları, cahiliyeden, küfürden, ehli kitapları mecusilikten elhasıl, İslâm dışı bütün inanç sistemlerinden ayırıyor. Diyelim faizi yasaklıyor. Öyle yasaklıyor ki, faiz kokusu taşıyacak bütün ilişkilere set çekiyor. "Borç verilen insanın bahçesindeki ağacın gölgesinde yatmaktan veya ondan hediye almaktan sakındırıyor. Borca bedel olabilir düşüncesiyle... Sonraki dönemlerde gelecek müslümanları da, "faizin tozundan etkilenme tehlikesi"ne karşı uyarıyor. Diyelim köleliğe karşı insan haysiyeti ayağa kaldırılmıştır. Hz. Peygamber, bu yüce atılımı gölgeleyecek en küçük bir sapmaya şiddetle karşı koyuyor. Ebû Zerr el Gıfarî Bilal-i Habeşî'ye "Kara kadının oğlu" diye takılacak oluyor da, bunu duyan Hz. Peygamber çok kırgın bir halde Ebû Zerr'e "Sen hala cahiliye adetini bırakmadın mı?" diye sitem ediyor.

Hz. Peygamberin getirdiği hiçbir emir ve yasakta iltibas yok. Hepsi açık, berrak. Hz. Peygamber, çizdiği bu müslüman ferd ve toplum tipini korumakta hassas. Sürekli uyarıyor: İnşa etmekte olduğu topluma cahiliye döneminden bir sızma tespit ediyorsa, hemen el koyuyor. Hıristiyanlık ve Yahudilik karşısında da aynı hassasiyet söz konusu. Hz. Peygamber' in bu titizliği, inşa ettiği topluma öylesine siniyor ki, toplumun insanları, imanla İslâm dışı bir topluma benzememeyi, birlikte temessül ediyorlar. Böylece kendine güveni tam, tabir caizse bir "ümmet-i mutmainne" doğuyor. Eğer bu toplum bize bir rüya kadar büyülü, yıldızlar gibi güzel geliyorsa, Hz. Peygamber' in bu titizlik ve hassasiyeti çerçevesinde yetişmiş olmasındandır.

İMANIN İZZETİ ÜZERİNDE KISKANÇLIK

Hz.Peygamber'in bize ulaşan tebliği de, kendi döneminde gösterdiği titizlikten farklı değil. Allah Teâlâ ve O'nun güzel elçisi, insanın zaaflarla malul olduğunu bildikleri için, bütün çağlar boyunca, "ümmet-i mutmainne" çizgisini diri tutacak ilkeleri, uyarıları bizim önümüze bir rehber olarak sunuyorlar.

Vahiy "Bir felaketten kurtulma kaygısıyla Hıristiyanlara ve Yahudilere koşuşanları kalplerinde hastalık bulunan insanlar olarak" nitelendiriyor. Demek, müslümanın yüreği çürümeden, İslâm dışı bir inanç sistemine sığınması, ondan menfaat beklemesi, onun bir felaketi gidereceğine inanması mümkün değil.

VAHİY, toptan başkalaşım yani İslâm dışına düşüş manasına gelen "irtidat" karşısına, Allah'ın sevdiği ve Allah'ı seven, kendisi gibi inananlara karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu, izzet sahibi, Allah yolunda cihad eden, kınamaya kalkışanların kınamasına aldırmayan mü'minin kişiliğini koyuyor. İrtidat toptan çöküş, tam başkalaşım. İman tam izzet, tam onur, tam haysiyet. Vahiy, mü'minin izzetini, hiçbir başkalaşım zaafına yaralatmamasını istiyor.

SÜNNETTE de aynı hassasiyet var. Hz. Peygamber, İslâm dışı her benzeme psikolojisini "Men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm-Bir kavme benzeme çabasına giren onlardandır." ifadeleriyle mahkum ediyor. Müslüman, ferd ve toplum olarak kendi inancı içinde mutmain olmalıdır. Bu yönüyle Hz. Peygamberin getirdiği İslâm anlayışında "Öykünme psikolojisi"ne yer yoktur. Çünkü öykünme, kendine güven noksanlığından, inancına tam inanmama duygusundan kaynaklanır. Bunun ise parçalanmazlığı ana karakteri olan imanla bağdaşması mümkün değildir.

Sünnetin çizgisini bir de Ebû Said el-Hudri hadisinden takip edelim. Ebû Said anlatıyor: Hazreti Peygamber buyurdu ki:

"Sizler, karış karış, zira - zira sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz. Hatta onlar, insanın giremeyeceği küçük bir keler (kertenkele) deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz."

Sahabe soruyor:

"Ey Allah'ın elçisi! Bu söyledikleriniz Yahudiler ve Hıristiyanlar mı olacak? Rasûlullah cevaplıyor:

"Başka kimler olacaktı!"

BU, bize yönelik, ebedî bir uyarıdır. Hadisin anlamında, psikolojik bazı tespitler vardır. Hadis, imanın izzetini kaybedip, nefsi itmi'nandan uzaklaşıp, kendine ve inanç değerlerine güvenini yitiren insanın, onulmaz bir "öykünme hastalığı"na duçar olacağını tespit ediyor öncelikle. Kendine güvenmeyen, daha güçlü olduğuna inandığı bir başkasını adım adım izleyecektir.

Hz. Peygamber bu "öykünme' psikolojisi"nin ne kadar anormal ölçülere varacağını belirtmek için "insanın kertenkele deliğine bile girmeye kalkışacağını" vurguluyor. İnsan belki maddi olarak kertenkele deliğine hiç bir zaman giremeyecektir. Ancak, davranış planında insanın öyle saçmalıkları vardır ki, bunlar bütünlenmiş bir şahsiyetten beklenemez ve ancak "öykünme psikolojisi" içinde izah edilebilir. Çünkü öykünmenin mantığı, aklı, iz'anı yoktur. Öykünme kişinin, iradesini başkasına tapulaması demektir. Ondan sonra her anormallik izah edilebilir. Hz. Peygamber, bir müslümanın böylesine bir öykünme psikolojisine giremeyeceğini, böylesine anlamlı bir örnekle sergilemektedir.

İDEAL TOPLUM VE BİZ

Hz. Peygamber, kendi elleriyle, İslâm'ın ideal toplumunu oluşturdu ve bize örnek bırakarak görevini tamamladı. "Ashabım yıldızlar gibidir. Onlardan hangisine uyarsanız sizi doğru yola götürür" buyurdu. Demek kendi içinde mutmain olan sahabe toplumu, bir yıldızlar kümesi halinde bir Samanyolu gibi yolumuzu aydınlatıyor. Şimdi gelelim bize... O örnek toplumun şavkına gönlümüzü ne kadar açmışız? Onu inşa eden umdeler, bize ne kadar yön veriyor?

SOSYOLOGLAR, bir kültür sistemini üç safhada inceliyorlar. İnanç safhası, davranışlara yansıma safhası ve müesseseleşme-maddîleşme safhası... İslâm'ı da bu çerçevede değerlendirebiliriz. İslâm, Hz. Peygamber ve O' nu takip eden Hulefa-i Raşidin döneminde bu üç safhayı da gerçekleştirmiş kamil manada bir sistemdir. İnanç manzumesi olarak idealdir. Çünkü ilahi kaynaklıdır. Davranışlara yansıması olarak eksiksizdir. Çünkü onu harfiyyen yaşayan bir toplumu oluşturmuştur. Müesseseleşme bakımından kusursuzdur. Çünkü hedeflediği müesseseler, en insanî çerçevede gerçekleşmiştir.

BUGÜNÜN müslümanları ise, İslâm'ı bu üç safhada da temessül edebilmiş değillerdir. Öyle ki, İslâm bir yerde duruyor, müslümanlar başka bir yerde. Müslümanın kişiliği ancak kırk ambar olmaya elverişliymiş gibi, inanç safhasında hercümerçler, davranış safhasında anarşi ve müesseseleşme safhasında hiçlik... Müslümanlar, ferdi planda da, toplum planında da ideal tiplerini güve yemiş, şahsiyet bütünlüğü kemirilmiş bir görüntü arz etmektedirler. İslâm toplumlarına bakınız. Fert fert müslümanlara bakınız. Hem ferd olarak, hem de toplum olarak, İslâm dışı çeşitli inanç sistemleri tarafından parsellenmiş bir görüntü arz etmiyor muyuz? Sahabe toplumu ile aramızdaki İslâm farkı ayan beyan değil midir? "Siz onları görseydiniz deli derdiniz, onlar ise sizi görselerdi bunlar müslüman değil derlerdi." işte iki anlayış farkı. İşte iki toplum farkı, "Ümmet-i mutmainne" ile keler deliğine bile girmeyi göze aldıracak bir öykünme hastalığına tutulmuş ümmet farkı... İkisi de İslâm ümmeti!? Acaba öyle mi? Şöyle bir mahşer kurulsa... Hz. Ebû Bekir'le.. Hz. Bilal-i Habeşi ile yan yana gelsek... Acaba kendimizi inanç olarak, davranış olarak onlara layık bir halef sayabilir miyiz? Hz. Peygamberin huzuruna, nifak duygusundan arınmış olarak çıkabilir miyiz?

DÜNYADAKİ DEĞİŞİM VE MÜSLÜMANLAR

DÜNYA hızla değişiyor. Toplumlar teknolojinin gelişme seyri içinde adeta savruluyor. Haberleşme araçları, yerleşmiş değerlerin üzerinden buldozer gibi geçiyor. Genellikle bir kültür açık pazarı durumunda bulunan İslâm ülkeleri, bu anaforun içinde insanlarını kaybediyor. Bugününü, geleceğini kaybediyor. Kurulu sistemler, İslâm toplumlarında, başkalaşımın motoru durumundalar. Bu çerçevede müslüman ne yapacak? Bu akıntıya kürek mi çekecek? Bu başkalaşıma seyirci mi kalacak? Her gün bir uzvunu kaybetme endişesi içinde öldürücü bir bekleyişe teslim mi olacak? Yoksa müslüman kalabilmek için bir çaba içine mi girecek? Evet müslüman kalabilmek için...

BUNUN yolu, inancının izzetini yeniden kazanmaktır. İnanç safhasında, davranış ve müesseseleşme safhasında kendini yeniden ayrıştırmak, müslüman kimliğin içindeki ve dışındakileri belirlemek ve kendini İslâm dışı bütün başkalaşım unsurlarından arındırmak... Bu, İslâm' a doğru bir ba'sü ba'del mevt'i gerektiriyorsa ona sarılmak... İslâm'a yeniden doğmak...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müslüman Kalabilmek İçin
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:40:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müslüman Kalabilmek İçin rüya tabiri,Müslüman Kalabilmek İçin mekke canlı, Müslüman Kalabilmek İçin kabe canlı yayın, Müslüman Kalabilmek İçin Üç boyutlu kuran oku Müslüman Kalabilmek İçin kuran ı kerim, Müslüman Kalabilmek İçin peygamber kıssaları,Müslüman Kalabilmek İçin ilitam ders soruları, Müslüman Kalabilmek İçinönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes