๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 17 Aralık 2010, 15:13:19



Konu Başlığı: Müslüman Haram İşleyince Kimyası Bozuluyor
Gönderen: Hadice üzerinde 17 Aralık 2010, 15:13:19
Müslüman Haram İşleyince Kimyası Bozuluyor


Belki inanması zor, ama bu bir gerçek. İnsan, güçlü imana sahipse, bir kişiyse de çoğuldur. İnsan, güçsüzse, inançsızsa, bir ordu bile olsa zayıftır.

// -
Fakat herhalükarda muamması devam eden varlık.
İnsanla mevsimler, insanla hava durumu, insanla güneş ve insanla toprak arasında benzerlikler var. Her insanın en az dört mevsimi var. Her insan aniden değişebilir özellikte. Her insan güneş gibi, bir bakıyorsunuz ruhsal zeminden batıyor, sonra bir bakıyorsunuz yeniden doğuyor. Her insan toprağın özelliğini taşıyor. Bir bakıyorsunuz üzerinde gül açıyor, bir bakıyorsunuz çoraklaşmış bir bakıyorsunuz kuraklaşmış, çatlamış suyu sıkılmış, değeri kalmamış, bir bakıyorsunuz yeniden kendine gelmiş, verimli hale ulaşmış.
Yukarıdaki girişle şimdi günümüz Müslümanına bakalım. Bir yanı çorak, bir yanı kurak, bir yanı gül sunan insan, daha doğrusu Müslüman...
Müslümanlar tarafında neler oluyor? Dünyanın bütün insanlarında iki göz vardır, sadece bilinçli Müslümanda firaset denilen üçüncü göz vardır. Günümüzde bazı Müslümanlarda içgöz yok, dışgözler de tam görmüyor, demektir. Firasetsiz olanlar, olaylara ve kişilere, İslâm düşmanının bak dediği yerden bakıyor. Ölçü yok, stratejik plan program zaten yok. Allah’tan çok değer verdikleri falan ile filana göre İslâm kardeşliği ilan ediyor. Allah Şanı Yüce, "o senin din kardeşindir." demiş, aldırış etmiyor, falan ile filan ona kardeş dememişse o da diyemeyebiliyor. Uyanışlar vahye dayalı değil. Bilgiler vahye göre hiç değil. Ve içi kof Müslümanlar artıyor. Müslümanlara neler oluyor?
Seyrediyorum kendi yakamızı. Vahye dayalı ama ufku genişler harika Müslümanken, adaletli, insaflı vb. vahiyden beslenmeyenler, dondurmadan kaplan gibi, ateşi görünce eridiler.
Neden?
Nedeni, Kur‘ân’dan beslenmemek.
Müslümanların, vahiyden beslenmeyenlerinde şunlar görülüyor.

1. Bakış açıları ufukları daralıyor.
2. Muamelatta dinden beslenmiyor.
3. Zenginleştikçe, dini terkediyor.
4. Dinin aleyhinde olanlarla lehinde olanları ayırt edemez hale geliyor.
5. İslâmi aşk ve heyecanları kalmıyor.
6. İbadetleri bitti ya da aksıyor.
7. Dava adamının hatırı diye bir şeyden hepten habersizler.
8. Silik şahsiyetli insan oluyor.
9. Gayesizleşiyor.
10. Düştüğünde nasıl kalkacağını bilmiyor.

Bahsi geçen Müslümanların imanları mı eskidi, heyecanları mı? İman eskir mi? Eskimese, İmânı yenilemek, diye bir kavram olmazdı. Evet, kişi vahiy ile ruhunu beslemezse İmân eskir. Heyecan eskir mi? İmân eskir de heyecan eskimez olur mu?
Allah’ın sözüne kulak vermeliyiz.
Gönül vermeliyiz.

Zeka, İnce Konuları Birbirinden
Ayırt Edebilmek Demektir

Önce şunu bilmeliyiz. Allah Şanı Yüce, insanın hamurunu en iyi bilen olduğu için, onun nasıl bozulacağını, nasıl düzeleceğini İslâm ile bize açıklamış.
İslâmın genel mesajında şu gerçek öne çıkıyor:
Haram işlemek Müslümanın gücünü düşürüyor. Kendine güveni yok ediyor. Haramla insan fıtratı arasında, herkesin anlayamayacağı, ancak firaset ve bilgi sahibinin anlayacağı çok ince bir ilişki var. Haram, Müslümanın kimyasını bozuyor. Haram bulaşıcı olduğu için de, haram olan bir fiilin şakası bile İslâm’a göre haramdır. Sanki haramlarda bir alarm sistemi kodlanmış, haram işleyen kişinin hücrelerine sinyal gönderiliyor ve bu sinyal kişinin kimyasını bozuyor.
Ne kadar, hem imanlı hem de ihlaslı kişi gördümse namazını terk eden, ardından onda şu değişimlere de şahid oldum veya haberdar oldum:
1- Uyur gezer gibi bir hâl alıyor
2- Çok sinirli oluyor
3- Eğer karizmatik bir duruşu varsa, pasifleşiyor
4- Hem kendisine, hem de çevresine güvensiz oluyor
5- Bekarsa ev halkından uzaklaşıyor, evliyse, eşiyle sürekli kavga ediyor
6- Allah’tan umudu kesmek haramdır, ama o kesiyor
7- Çevrede sevilmediği duygusuna kapılıyor
8- Nurunda eksilmeler oluyor
Ve benim bilmediklerim.
Unutmamak gereken önemli konulardan biri, haramlar bulaşıcıdır. Helaller de örneklik teşkil eder. İnsan insanın tavırlarını göre göre etkilenir. Kimi olumlu, kimi olumsuz da olsa.
Geçen akşam, Quantum fiziğiyle ilgili denilen bir etkinliğe gittim. İnancımıza aykırı söylemler ve eylemler vardı, ama güzel de bir bilgi aldım. Yüz maymun konusu.
Bir adada maymun çeşitlerinden biri sadece patates yermiş. Topraktan çıkartır ağızlarına atarlarmış. Bir maymunun patatesi suya düşmüş. Maymun patatesi alıp yemiş. Bir de bakmış ki tadı daha güzel. Bir daha suya batırmadan patates yememiş. Onu gören ikinci maymun da yıkamış patatesi. Üçüncü de... Derken yüz maymun da artık patatesi yıkayarak yemiş. Doğruluk derecesi nedir? Lâ Edri.
Allah Şanı Yüce, insana, insandan öyle derin haberler veriyor ki, o haberlere dikkat kesilmemek, insanın kendisine zarardır.
Bakara Sûresi’nde (Peygamber tefsirinden okunursa görülebilecek) o kadar derin, o kadar göz açıcı, o kadar mükemmel örnekler var ki, onlardan haberdar olmamakla insan kendine kıymış olmaktadır.
İşte bunlardan biri.

Talût ile Calût Savaşından Alacaklarımız

Çeşitli sebeplerden dolayı, Talût ile Calût ordusu savaşmaya başladı.
Hayatı bize veren, beden mekanizmasının hangi şartlarda çalışacağını da bildirdiğini biliyoruz. O şartlardan biri neydi? Haram işleyerek gücü tüketmemek. Bu bakışaçısıyla, Bakara Sûresi 246. ayetten başlayarak Kur’an’dan ışık alalım.
Kur’an mealinden yedi ayeti dikkatle okuyalım. (246-252)
Talût adında bir komutanın halkı, kendilerine zulmeden Calût adındaki düşman komutana karşı savaşmak istedi. Çünkü halk ezilmişti. Kimilerinin çoluk çocuğu öldürülmüştü.
Allah Talût ordusuna savaş izni verdi. Savaşma gücü de.
Mülk Allah’ındır. Allah dilediği işi yapar. İstediğini yasak eden, istediğini serbest bırakandır. Birçok önemli olaylardan sonra Talût ordusu Calût ile savaşa hazırlandı. Bu arada Allah’ın imtihan ayeti geldi. Talût ayeti bildirdi. "..... Bakın, Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim o ırmaktan içerse benden değildir. Ancak, eliyle bir avuç içen hariç."
Talût ordusu, günlerce yol alır. Aşırı derecede susamışlardır. Karşılarına imtihan sebebi olan ırmak çıkar. Çoğunluğu nefislerine uyar ve sudan içer. Bir kısmı, sadece ruhsat olan bir avuç su içer. Daha sonra ırmaktan karşıya gecerler. Ne ki, artık güçleri kalmamıştır. Daha önce illa savaşalım, diyenler:
"Calût ve ordusuna karşı takatımız yok." dediler. Fakat sudan bir avuç içenler güçlerini kaybetmedikleri için şu cevabı verirler:
"Az cemaatler nice çok cemaatlere galip gelmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir."
Daha sonra pişmanlık duyup Allah’tan yardım istediler. "Kafir kavme karşı bize zafer ver." diye dua ettiler. Duaları kabul oldu. (Bakara 246-252)
Ayetlerden alacağımız ibretlerden biri; fiziksel olarak susuz insan su içince kendine gelir. Fakat haram içtikleri için güçleri düştü ve kimyaları bozuldu.
İnsan fıtratı ile haram arasındaki bağı söylemiştik, Allah’a karşı gelmek, yani haram işlemek insan denilen, etten kemikten olan makinanın kimyasını bozuyor.
Düz yolda gitmek taşıtın fıtratına uygundur. Uçuruma sürülürse taşıt yuvarlandığı gibi, insan da manen uçurum olan haram hayatla düzgün gidemez. Çünkü Müslümanın fıtratı hem haramı yaşamaya, hem de düzgün gitmeye uygun yaratılmamış.
İnanmayan takip etsin.


Emine Şenlikoğlu