๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2010, 12:16:51



Konu Başlığı: Müminin serefli görevi hakki tavsiye etmek
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2010, 12:16:51
Müminin serefli görevi hakki tavsiye etmek  


Hakkı tavsiye etmek ne demektir? Kuran ahlakında iyiliği emredip kötülükten sakındırmak neden önemlidir? Hakkı tavsiye etmenin ahiretteki karşılığı nedir? Tarih boyunca Allahın bu emrini en güzel şekilde yerine getiren peygamberlerimiz hakkı nasıl tavsiye etmişlerdir?
İyiliği emretmek Kuran ahlakına göre karşı tarafın herşeyden önce Allah'ı tanımasına, O'nu çok sevmesine, O'ndan sakınmasına ve kesin bir gerçek olan ahiret gününde hayatı boyunca sergileyeceği amellerinden sorguya çekileceğini kavramasına vesile olacak şekilde hakkı tavsiye etmektir Bir mümin Allahın izniyle ancak bu şekilde iman etmeyen bir kişinin vicdanını harekete geçirmiş, onu Kuran ahlakını yaşamaya teşvik etmiş ve bu üstün ahlakın yayılması için çaba harcamış olur Gerçek iyilik budur Çünkü bu, karşı tarafın dünyada ve ahirette en güzel hayatı yaşamasını sağlayacak ve onun sonsuz bir azaptan kurtulmasına vesile olacaktır
Kötülükten men etmek ise; kişinin şeytana uymasını engellemek, nefsinin bencil tutkularından arınmasını sağlamak, onu samimiyetsizlikten, ikiyüzlülükten, kibirden, Allah'a karşı büyüklenmekten, vicdansızlıktan arındırmak ve Allah'ın razı olmayacağı bir tavra girmesini engellemektir Allah, hakkı tavsiye eden müminlerin özelliklerini Kuran'da şöyle bildirmiştir:
Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf (iyi) olanı emreder, münker (kötü) olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar İşte bunlar salih olanlardır (Al-i İmran Suresi, 114)
Asra andolsun; Gerçekten insan, ziyandadır Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Asr Suresi, 1-3)


Müminler Karşılık Beklemeden Allah'a Çağırırlar


Allah'ın din ahlakını tebliğ etmeleri için gönderdiği peygamberler ve onların yolunu izleyen müminler; tarih boyunca insanları hesap gününe karşı uyarıp korkutacak, ahirete hazırlık yapmaya yöneltecek, onlara cennetin sonsuz güzelliğini müjdeleyecek ve güzel ahlakın yaşanmasını teşvik edecek güzel sözler söylemiş, kavimlerine bu yönde çağrılarda bulunmuşlardır Her konuda olduğu gibi, insanları Allah'a çağırma konusunda da daima vicdanlarının sesini dinlemişledir Koşullar ne olursa olsun gaflet içinde din ahlakından uzaklaşan ve sonu cehennemle bitecek bir yolda ilerleyen insanları Allah'ın bildirdiği hak dine davet etmekten vazgeçmemişlerdir İnsanların her türlü direnmelerine, kibirli davranışlarına rağmen onları doğru yola iletmenin yollarını aramış, bu konuda ciddi bir çaba göstererek tarih boyunca tüm müminlere örnek olmuşlardır
Ancak burada çok önemli bir noktayı belirtmekte yarar vardır: Müminler Allah'ın bu emrini yerine getirirlerken karşılarındaki insanlardan kendileri için hiçbir karşılık beklememişlerdir Onlar için Allah'ın iyiliği emretme, kötülükten sakındırma emrini yerine getirirken önemli olan, karşılarındaki insanların bundan hoşnut kalması değil, Allah'ın kendilerinden razı olmasıdır Bu yüzden güzel söz söyleyerek Allah'ın yoluna davet eden vicdanlı insanların bekledikleri hiçbir maddi çıkar, dünyevi bir talep yoktur Amaçları yalnızca Allah'ın emrettiği bir ibadeti yerine getirmek ve salih kullardan olabilmektir İnananların, diğer insanları Kuran ahlakına ve Allah'ın yoluna davet ederken gösterdikleri bu ihlaslı çabayı Allah Kuran'da şöyle bildirir:
Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır" (Yusuf Suresi, 103-104)
Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde insanın kurtuluşunun ancak ihlas ile mümkün olacağını söylemiş, insanları sadece Allah'ın rızasını gözetmeye çağırmıştır:
Medar-ı necat (kurtuluş vesilesi) ve halas (kurtuluş), yalnız ihlastır İhlası kazanmak çok mühimdir Bir zerre ihlaslı amel, ağırlıklarla halis olmayana tercih edilir İhlası kazandıran hareketlerdeki sebebi, sırf Allah'ın bir emri ve neticesi Allah'ın rızası olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlahiyeye karışmamalı (Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar, s133)


Tarih Boyunca Kavimlerini Hakka Çağıran Elçiler

Allah, tarih boyunca yaşamış olan tüm toplumlara Kendi İlahi mesajını iletecek Resuller yollamıştır Her dönemde gönderilmiş olan bu elçiler, ulaşabildikleri bütün insanlara Allah'ın ayetlerini tebliğ etmiş, iyiliği emredip kötülükten sakındırmışlardır

Hz Muhammed (sav) Allah'ın Belirlediği Kadere Tevekkül Etmeyi Hatırlatmıştır


Yüce Allah herşeyi bir kader üzerine yaratmıştır ve ve her insan hayatı boyunca Allah'ın belirlediği bu kaderi yaşar Değerli Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) de, bu önemli gerçeği yaptığı tebliğlerde sık sık vurgulamıştır Kavmine Allah'ın kendileri için yazdığının dışında hiçbir şeyle karşılaşmayacaklarını, bu nedenle her an yaşadıkları olaylarda Allah'a tevekkül ederek ecir kazanmalarını tavsiye etmiştir Kuranda bu gerçek şöyle haber verilmiştir:
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez O bizim mevlamızdır Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler" (Tevbe Suresi, 51)



Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele
(Tevbe Suresi, 112)


Hz Musa Firavun'a Allah'ın Sonsuz Gücünü Tebliğ Etmiştir


Kuran'da Hz Musa ile ilgili pek çok ayet bildirilir Bu değerli peygamberimizin karşılaştığı olaylar, kavmine yaptığı tebliğ, sahip olduğu üstün ahlak, Allah'a olan imanı, teslimiyeti ve samimiyeti birçok ayetle müminlere haber verilmiştir Bu ayetlerde bildirildiği üzere Hz Musa ilk olarak -Allah'ın emri ile- kavmin başında bulunan Firavun'a tebliğ yapmıştır Hz Musa, kötü ahlakı nedeniyle büyük bir sapkınlık içinde bulunan ve çirkin bir cesaret göstererek Allaha karşı büyüklenen (Yüce Allahı tenzih ederiz) Firavuna öncelikle herşeyin Yaratıcısının Allah olduğunu söylemiştir Ardından da Allah'ın üstün sıfatlarını bildirerek Yüce Rabbimizin varlığını ve büyüklüğünü tebliğ etmiştir Hz Musanın hakkı tavsiye eden bu örnek tebliği Kuran ayetlerinde şöyle bildirilmiştir:
(Ona gidip aynı şeyleri tekrarladıklarında, Firavun onlara) Dedi ki: "Sizin Rabbiniz kim ey Musa?" Dedi ki: "Bizim Rabbimiz, herşeye yaratılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir" (Firavun) Dedi ki: "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?" (Musa) Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin Katında bir kitaptadır Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz" (Taha Suresi, 49-52)





Hz Nuh Kavmini Yalnızca Allah'a Kulluk Etmeye Çağırmıştır


Hz Nuh yaptığı tebliğ ile kavmini, içinde bulundukları batıl sistemi bırakarak Allah'a kulluk etmeye davet eden diğer bir peygamberimizdir Kavmine Allah'tan başka bir İlah olmadığını, eğer dünyada iken bunu kavramazlarsa ahiret günü azapla karşılaşacaklarını hatırlatan Hz Nuh, bu şekilde onları uyarıp korkutmuş ve iman etmeleri için çeşitli şekillerde açıklamalarda bulunmuştur Bu konuyla ilgili bir ayet şöyledir:
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik Böylece kavmine dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin Onun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (Müminun Suresi, 23)


Hz İbrahim Kavmini Şeytana Uymamaları Konusunda Uyarmıştır


İnsanın en büyük düşmanı şeytandır Çünkü şeytanın amacı insanları, Allah'ın razı olacağı hak yoldan alıkoymak ve böylece onların da cehenneme gitmesini sağlamaktır Bu sebeple, Hz Adem'den beri yaratılmış olan tüm insanlara çeşit çeşit oyunlarla yaklaşarak onları saptırmaya çalışır Şeytanın sadece Allah'a kesin olarak iman eden ve tevekkül eden insanlara bir etkisi olamaz, ki Allah Kuran'da bize bu insanların sayısının az olacağını bildirmiştir (İsra Suresi, 62) İşte bu sebeple Hz İbrahim, Allah'ın yolundan uzaklaşmış olan babasını ve kavmini, şeytana uymamaları ve Allahın yoluna tabi olmaları için uyarmıştır Hz İbrahimin hakkı tavsiye ettiği sözleri ayetlerde şöyle bildirilmiştir:
İbrahim de; hani kavmine demişti ki: "Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz Gerçek şu ki, sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah'ın Katında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin Siz O'na döndürüleceksiniz" (Ankebut Suresi, 16-17)



Müminler Sadece Sözleriyle Değil Örnek Yaşamlarıyla da Hakka Çağırırlar
Müminler, din ahlakını sadece sözleriyle tebliğ etmez, aynı zamanda tüm yaşantılarıyla da bu ahlakı anlatmış olurlar Saatlerce dostluğun, candanlığın, samimiyetin ne olduğunu anlatmak yerine, samimiyeti ve candanlığı yaşar ve bu güzel ahlakı "halleriyle" gösterirler Karşılarındaki kişiler onların yaptıkları bu "hal ile tebliği" gördüklerinde, samimiyetin ne olduğunu, hiç anlatılmadığı halde çok net bir biçimde kavrayabilirler Bu, Kuran'da emredilen her türlü özellik için geçerlidir Mümin fedakarlığı, tevazuyu, bağışlayıcılığı, adaleti, merhameti, dürüstlüğü kısacası her türlü güzel ahlak özelliğini çevresine yaşayarak gösterir Karşı taraf üzerinde asıl etki bırakan da budur Zira fedakarlığın ne olduğunu uzun uzun anlattığı halde, kimi zaman bu tavrı göstermekten kaçınan ve hatta belki de bencilce davranan bir kimse, karşı tarafa samimiyetsiz olduğu izlenimini verir ve onun üzerinde olumsuz etki yapar
Bunun yerine güzel ahlakı anlatan ve anlattığı ahlakı tüm samimiyetiyle yaşadığını gösteren bir insanın konuşmalarının, karşı tarafın vicdanını Allahın izniyle harekete geçireceği çok açıktır
Peygamber Efendimiz (sav) insanlara güzel söz söylemelerini tavsiye etmiştir:
 İbn-i Ömer (ra)den rivayet edildiğine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurdu demiştir:
Bir (mümin) kulun sırf Allah rızasını talep etmek için yuttuğu bir öfke yudumundan Allah Katında sevap bakımından daha büyük bir yudum yoktur (Mace, Cilt 10, Syf462)
Peygamber Efendimiz (sav) insanları her fırsatta güzel ahlaka çağırmıştır:
"Her nerede olursan ol Allah'tan ittika et (sakın, kork) ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder İnsanlara iyi ahlakla muamele et"
(Hz Ebu Zerr ra : Tirmizi, Birr 55 Kütüb-i sitte, 16 Cilt , sf 328)





Hz Yakup Oğullarına Hak Dine Uymalarını ve Salihlerden Olmalarını Vasiyet Etmiştir


Değerli peygamberimiz Hz Yusufun babası olan Hz Yakup, ömrü boyunca ihlas sahibi, güçlü, basiretli ve seçkin kişiliği ile tüm müminlerin şevkle örnek almaları gereken bir ahlak sergilemiştir Hz Yakup'un örnek alınması gereken bir özelliği de oğullarına yaptığı samimi tebliğdir Yüce Allah Hz Yakup'un oğullarına vasiyetini şöyle bildirir:
Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye benzer bir vasiyette bulundu) (Bakara Suresi, 132)
Müslüman olarak can vermek, Allah'tan korkan insanların en önemli dualarından biridir Çünkü bir insan hayatı boyunca salih amellerde bulunduğu halde sonradan niyetini bozup imanından dönerse yaptığı tüm amelleri boşa gidecek, cehennem azabını hak edecek bir konuma gelecektir Hz Yakup oğullarına "Müslüman olarak can verin" derken onları bu konuda uyarmakta ve onlara samimi niyetlerini ve kararlılıklarını bozmadan imanlarını korumalarını öğütlemektedir






Hakkı Tavsiye Etmek Ömür Boyu Sürecek Şerefli Bir Görevdir


Tüm elçilerin hayatlarında gördüğümüz gibi, ömür boyunca insanlara tebliğ yapıp, hakkı tavsiye etmek ve onlardan hiçbir karşılık beklememek önemli bir mümin özelliğidir Bir mümin hangi devirde yaşarsa yaşasın, kimlerle beraber olursa olsun insanları Allah'ın beğendiği ahlaka çağırmakla, onlara, yaklaşmakta olan hesap gününü hatırlatmakla sorumludur
Yeryüzünde güzel ahlakın hakim olup zulmün ve adaletsizliğin ortadan kalkmasını isteyen tüm müminlerin yapması gereken de, insanlara Allahın varlığını, hesap gününü hatırlatmak, onları Kuran ahlakını yaşamaya davet etmektir Yüce Allah Kuranda bu ibadeti hakkıyla uygulayan sevgi ve merhamet sahibi müminleri övmekte, onların ziyana uğramayıp kazananlardan olacaklarını bildirmektedir:
Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslama uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allaha iman edersiniz (Al-i İmran Suresi, 110)


ALINTI