> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Müminin niyeti amelinden hayırlıdır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müminin niyeti amelinden hayırlıdır  (Okunma Sayısı 1772 defa)
03 Haziran 2010, 15:01:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Haziran 2010, 15:01:30 »



Mü’minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır

Hz. Peygamber’in terbiyesiyle yetişen ve çok hadis (2286 hadis) rivayet ettiği için “müksirûn” olarak anılan yedi sahabîden biri olan Enes b. Malik (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v) den şöyle bir hadis nakleder: “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.”1

Bu hadis-i şerif, her işte niyetin asıl ve önemli olduğunu, halis niyet olmadan yapılacak amel ve ibadetlerin dinî açıdan değer kazanamayacağını, aynı zamanda mü’nin ne kadar gayret etse de yine niyetindeki ameli yakalayamayacağını  veciz bir uslüpla  anlatmaktadır. Sehl b. Sa’d (r.a) tarikiyle gelen bir başka rivayette: “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır. Münafığın ameli de niyetinden hayırlıdır. Hepsi niyetine göre amel eder. Mü’min bir amel işledimi kalbinde bir nur parlar.”2 şeklinde belirtilerek, mü’minin niyeti ile münafığın niyeti arasındaki fark belirtilmektedir.

Başta İmam Buhârî ve Nevevî gibi bir çok hadis alimi, eserlerini te’lif ederken önce niyet hadisi olarak bilinen “Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek de ancak odur.”3 rivayeti ile  kitaplarına başlamışlardır. Zira niyet, bir mana üzerine irade ve kasıttır. Bu da ilim ve amelle gerçekleşir. İlim önce amel sonradır. Zira amel ilmin meyvesidir. Amellerin direği ise niyettir. Amelin hayır olması için niyetin halis olması şarttır. Fakat amelin mümkün olmadığı yerlerde niyetin bizatihi kendisi hayır kabul edilmiştir. Dış alem ile insan arasında bir tenasüb, uyum olduğu gibi, insanın kendi organları arasında da münasebet vardır. Özellikle kalb ile vücudun diğer organları arasındaki irtibattan dolayı herbiri kalpten müteessir olur. Meselâ kalb bir habere üzüldüğü vakit âzalar rahatsızlanır. Çünkü kalb kendisine uyulan bir asıldır. Kalbin madden veya mânen hastalığından dolayı kişi de biyolojik ve psikolojik olarak etkilenir. Buna işaret eden hadiste “İnsanın bünyesinde bir et parçası vardır. Eğer o salah bulursa bütün ceset salah bulur; eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o, kalptir.”4 şeklinde buyurularak kalbin safiyet ve amelinin, âzaların ameline tesir edeceğine işaret edilmiştir.5

Bazı alimler niyet hadisinin İslam’ın üçte birini teşkil ettiğini söylemişlerdir. Zira kulun ameli ya kalbiyledir ya diliyledir veya da organlarıyladır demişlerdir. İşte burada niyet bu üç kısımdan biri ve en üstünüdür. Çünkü niyet bazan tek başına bir ibadet olduğu halde diğerleri ibadet olabilmek için mutlaka niyete ihtiyacı vardır. İnsan ne kadar gayret ederse etsin, niyetindeki ameli yakalayamaz. Niyet, adetleri ibadete çeviren  bir şartel ve anahtardır. Niyet basit bir hareketi ibadete çevirir. Riya ve gösteriş için yapılan ibadetin sevabı yoktur hatta vebali vardır. Kainattaki cereyan eden olaylara bakış zahir yönüyle mataryalist bir pencereden olursa cehalettir ve nankörlüktür. Oysa iman penceresinden Allah hesabına ve Yaratıcı namına olursa marifet-i ilahiye olur. Çünkü o zaman bu bakışlarda Allah’ın sanatını, birliğini ve azametini görme vardır, takdir vardır ve tesbih vardır. İbadetlerden bir maksat da ahlâk güzelliğini elde etmektir. Meselâ namazda alnı yere koymadan gaye, gönülde tevazu vasfını kuvvetlendirmektir. Zira gönlünde tevazu bulan kimse diğer organları ile de mütevazı bir hal almalıdır. Yine kurban kesmekten maksat kan ve et değildir. Bilakis kalbin dünya sevgisinden ayrılması ve Allah için dünya malını feda etmektir. Bu vasıf ise niyet ve himmetin kesinleşmesiyle gerçekleşir. Böylece niyet, tüm ibadetlerin başlangıcı ve özüdür. İmam Gazzali İhyâ adlı eserinde şöyle bir haber nakleder: “Allah için (insanlara saygı gösterme ve rahatsız etmeme niyetiyle) koku sürünen bir kimse, kıyamet günü misk gibi koktuğu halde mahşere gelir. Başka maksatla (övünmek ve kendini gösterme niyetiyle) koku sürünen kimse de, cîfe gibi koktuğu halde gelir.”6 Görüldüğü gibi burada amel aynı olmasına rağmen niyet farklı olduğundan, karşılık olarak da sevap veya ceza farklı olmaktadır.

Hadislerde belirtildiği üzere cephede şehitlik veya malı infak etmek de niyete göre değerlendirilir. Birincisinin en çarpıcı örneği “Kuzman” hadisesidir. O müslümanlar safında herkesin dikkatini çekerek, takdirini celbedecek kadar kahramanca savaşmış ve pek çok müşriki öldürmesine rağmen aldığı bir yaradan dolayı intihar etmiştir. Bunun üzerine Peygamberimiz: “İnsanlardan bazıları vardır ki, halkın görüşüne göre cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. Halbuki onlar o işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle cehennemliktir.”7 buyurmuşlardır. Bu hadisenin zıttı da mümkündür ve yaşanmıştır. Meselâ Uhud savaşına kadar İslâmiyet’i kabul etmeyen Amr b. Sâbit, Uhud günü iman edip, silahını kuşanarak savaş meydanına gitmiş ve orada şehit olmuştu. Bu defa da Hz. Peygamber onun hakkında “Az amel işledi, fakat çok kazandı”8 buyurarak, samimi bir iman ve niyet karşılığının Allah katındaki değerini haber vermiştir. Malını Allah yolunda infak ediyor gibi görünmesine rağmen gösteriş için sarfedenler kıyamet günü sevaplarını almazken,9 iyi niyet ve samimi olarak “benim de malım olsaydı falan kişi gibi hayırda harcardım!” diyen kişilerin bu niyetiyle infak yapmış gibi sevaba nail olacağını Hz. Peygamber haber vermektedir.10

Niyetle insanın adet ve alışkanlıkları birer ibadet hükmüne geçer. Meselâ akşam yatarken gece ibadetine kalkma niyeti olan bir insanın uykudaki solukları dahi zikir yerine geçer. Zaten böyle olmasaydı bu kadar az zamanda bu kadar az amelle cennet nasıl kazanılır dı? Bu belki mü’mine daimi kulluk niyetine bahşedilmiş bir lütuf ve Allah’ın rahmetiyle sonsuz cenneti kazanma vesilesidir. İbadetlerdeki halisiyet ise cennet arzusu veya cehennem korkusu değil, Allah’ın rızasını talep ölçüsündedir. Çünkü hadiste belirtildiği gibi cennet amellerle değil, Allah’ın rızası ve rahmetiyle kazanılır.11 İyi niyetin kazandırdığı çok şey vardır. Meselâ bir insan bir iyiliğe, hayıra niyet etse de onu yapamasa yine bir sevap alır. Eğer onu yaparsa durumuna göre bazan on, bazan yüz, bazan da yedi yüz sevap kazanır. Halbuki kötülükler niyette kalsa günah yazılmaz.12 Nitekim insan niyetsiz bin rekat namaz kılsa, senelerce aç kalsa, malının hepsini sarf etse, hacca ait rükünlerini eksiksiz yerine getirse niyet olmadığı müddetçe bu insan ne namaz kılmış, ne oruç tutmuş, ne zekat vermiş ne de hacca gitmiş olur. Demek ki bütün bu hareket ve davranışları ibadet haline getiren insanın niyetidir. Netice itibariyle niyetsiz cihâd bağilik, haddi aşma, isyan ve zâlimlik, niyetsiz hac turistik bir gezi, niyetsiz namaz kültür fizik ve niyetsiz oruç ta sadece perhizdir. Böylece niyet hasenatı seyyiata, seyyiatı da hasenata çeviren bir düğme ve anahtardır. Baştaki hadiste “mü’minin niyeti...” buyurularak, “insanların niyeti..” denilmemesi, belki Allah’ın mü’minlere mahsus bir lütfuna işaret olabilir. Çünkü iman, Allah’a bağlılık ve teslimiyettir. Bu teslimiyet ve mensubiyet ilim ve marifeti, ilim de imanı, iman da samimi niyeti gerektirir.

Sonuç olarak her işte bir niyet ve amel vardır. Amelin değer kazanması niyete bağlıdır. Ameller sanki matematikteki sıfıra, niyetler de rakamlara benzer. Rakam olmadığı müddetçe sıfırların hiçbir değeri yoktur. Amelin açık, niyetin gizli olarak yapılması esasdır. Zira riyadan korunmak için niyet gizlenmeli, teşvik için de amel açıktan işlenmelidir. Yapılan niyet, amelin sonuna kadar devam etmelidir. İbadet yapmaya arzulu olmasına rağmen, çeşitli sebeblerden yerine getirememe, ibadet kasdı olmaksızın veya riya olarak yapılan amelden daha iyidir. Bu açıdan amelsiz niyet (yapmak isteyip de yapamama), samimiyetsiz amelden (gösteriş için yapılandan) daha hayırlıdır. Dolayısıyla dünyevi ve uhrevi amellerimizin, fiillerimizin ve düşüncelerimizin karşılığını sevap ve mükâfat olarak bulmak istiyorsak, yaptığımız tüm işlerde mutlaka samimi, ihlaslı ve iyi niyetli olmalıyız. Çünkü Cenab-ı Hakk engin rahmetiyle yapılan amelden ziyade, içteki niyete göre muamele etmektedir. Böylece mü’minin niyeti ile kazandığı sevap, elbette yaptığı işten daha fazladır. Zira mü’min, niyetindeki, düşüncesindeki güzel amelleri hiçbir zaman yakalayamaz. İşte bu yönüyle mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır.

Dipnotlar: 1)   Beyhakî, Şuabü’l-İman, Beyrut, 1990. V, 343.  2)   Suyûtî, Fethu’l-Kebîr, III, 265. (Taberânî’den). 3) Buhârî, Bedü’l-vahyi, 1. 4) Buhârî, İman, 39. 5) Kalbin ve dilin safiyeti ile manevi fonksiyonuna işaret eden şöyle bir hadise nakledilir: Bir gün Davud (a.s) Hz. Lokman’dan bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça getirmesini istemiş. Hz. Lokman’da kestiği hayvanın “dilini ve kalbini” getirmişti. Birkaç gün sonra Davud (a.s) bu defa hayvanın en kötü yerinden iki parça getirmesini isteyince, O yine “dilini ve kalbini” getirmiş. Bu defa Davud (a.s) Hz. Lokman’a bunun sebebini sormuş, O da:  “Bu iki uzuv iyi olursa bunlardan daha iyisi; kötü olursa daha kötüsü olmaz” şeklinde cevap vermiştir. Bkz. Mecmuatün min’et-Tefâsir, (Beyzâvî, Envârü’t-Tenzîl), Beyrut, trs. V, 59.  6) İmam Gazzali, İhyau ulûmi’d-din, Beyrut trs. IV, 371. 7) Müslim, İman, 179. 8) Buhârî, Cihad, 13; Ebû Dâvûd, Cihad, 39. 9) “Kıyamet günü Allah’ın huzuruna ilk çağrılacaklardan biri şehidlerdir. Allah Teala bunlardan bazılarına niçin canlarını feda ettiklerini sorar. Onlar da Allah yolunda savaştıklarını ve öldürüldüklerini söylerler. Allah ise riyakar olanlara “yalan söylüyorsunuz! Bilakis falanca ne kadar cesur, diye savaştınız ve dünyada öyle anıldınız. Artık bugün karşılığı yoktur.” buyurur. Ondan sonra ilim öğrenen ve öğretenler (Kur’an okuyanlar) çağrılır. Onlardan da bazılarına ne yaptıkları sorulunca onlar da ilmi ile amel edip Kur’an öğrettiklerini söylerler. Allah Teala bunlardan riyakar olanlara “yalan söylüyorsunuz! size ne kadar alim (güzel Kur’an okuyor) desinler diye bunu yaptınız ve anıldınız. Bugün ise karşılığı yoktur” buyurur. Son olarak mallarını infak eden zengin kişiler getirilir. Onlara da aynı soru sorulunca, “Alla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müminin niyeti amelinden hayırlıdır
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:04:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müminin niyeti amelinden hayırlıdır rüya tabiri,Müminin niyeti amelinden hayırlıdır mekke canlı, Müminin niyeti amelinden hayırlıdır kabe canlı yayın, Müminin niyeti amelinden hayırlıdır Üç boyutlu kuran oku Müminin niyeti amelinden hayırlıdır kuran ı kerim, Müminin niyeti amelinden hayırlıdır peygamber kıssaları,Müminin niyeti amelinden hayırlıdır ilitam ders soruları, Müminin niyeti amelinden hayırlıdırönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes