> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Mum dibine ışık vermeli
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mum dibine ışık vermeli  (Okunma Sayısı 964 defa)
30 Mayıs 2010, 15:39:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Mayıs 2010, 15:39:04 »



Mum Dibine Işık Vermeli!

“Mum dibine ışık vermez", ya da "Terzi kendi söküğünü dikemez".. Öteden beri her yeri gelip söylenişinde beni derinden sarsan iki atasözü bunlar.. Bilir misiniz? Hep haksız çıkmasını istemişimdir atalarımızın bu hususta.. Ama maalesef onları haklı çıkaran pek çok örnek ve ardından kendiliğinden söyleniveren yine aynı sözler.. Bu konu beni öylesine muzdarip ediyor ki, pek çok acı izlenimlerim âdetâ kendileri dile gelip fon müziği halinde bu atasözlerini söylüyorlar yine..

Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm, kaynağı belli olmayan, zaten adı üstünde "atasözü" olan bu ifadelere, çok acımasız, fazla iddialı, hattâ abartılı ve kestirilip atılmış gözüylü bakmışımdır. İçimde, hep aksini ispatlayan örneklerin çoğalmasıyla bu kesin ifadelere savaş açmak; hatta böylece bu atasözlerinin tarihe karışıp unutulması arzusu yanar tutuşur.. Bir yandan da hayat yolunda ilerledikçe karşıma şu veya bu şekilde, anlaşmış gibi, atalarımızın tezini âdetâ savunan misaller birbiri ardına eklenir durur..

Bunlardan ilk aklıma geleni, bir hastahanede sıra beklerken yaşadığım hâdisedir. sıramın gelmesini beklemeyi fırsat bilip günlüğüme hızla birşeyler not ederken bir hanım yanıma gelip üniversite talebesi mi olduğumu sordu. Devam eden sorularla mesleğimi ve çocuklarımı öğrenince de, iyice dolmuş olmasının verdiği sıkıntıyla, etrafına dersler veren çok yakın bir akrabasının hâlini bir çırpıda anlattı. "Bir dokun bin âh işit" misâli kendisine fazla bir şey sormama gerek kalmadan, hanım akrabasının ne kadar faal(!) olduğunu, bununla birlikte kendi çocuğunu korkunç derecede ihmal edişini anlattı. Ev ev dolaşıp çeşitli sohbetleri idare eden bu hanım, bakıma muhtaç küçük çocuğunu hiç umursamıyormuş. Hatta oraya buraya bırakılmaktan, ilgisizlikten çocuğun yüzü gözü bere içindeymiş, vs, vs… Abartı olup olmadığını bilemem ama, tüm bunların dîni yaşama adına yapılıyor olması gerçekten üzücüydü. Hanım bütün bunları hem içini dökmek, hem de bana nasihat etmek amacıyla anlatmıştı. Bu evini ve çocuğunu hizmet(!) uğruna hiç yerine koyan hanım sâyesinde dîne âit pekçok şeyden de soğuyup ürktüğü de anlaşılıyordu ne yazık ki... Elimden geldiğince yanlışın dînimizden değil o hanımın tutumundan kaynaklandığını izah etmeye çalıştım ama o hâlâ başına gelenlerin şokunu yaşıyor gözüküyordu.. Duâmız, tebliğ gayretlerinde bulunurken ciğerpâresinin hakkını veremeyen o kardeşimizin ve onun gibilerinin, hatalarını çok geç olmadan farketmesi yolunda şüphesiz. Aksi takdirde bu meyanda dikkat çekmeden geçemeyeceğim ve bir o kadar da bahsinden çekindiğim kesime bir fert daha eklenmiş olacak korkarım.

Bahsinden çekinmemin sebebi, bunun iki tarafı da keskin bıçak gibi olması.. Onlar, topluma örnek olmaları beklenen anne ya da babaların çocukları.. Haklarında kimi haklı, kimi haksız çokça konuşuluyor. Anne-babaları belli bir misyonu yüklenmiş; topluma eğitim ya da diğer hizmetlerle katkıda bulunmaya, destek vermeye çalışıyorlar. Hal böyle olunca halk, bakışlarını ilk etapta onların çocuklarına çeviriyor.. Kimi zaman beklediğini buluyor; kimi zamansa tam bir hayal kırıklığına uğruyor, şaşırıyor, bocalıyor. Bu noktada bazı yüzeysel tespitlerde bulunmakta fayda var.

Birincisi topluma bir şekilde yön verme; eğitme misyonunu üstlenenlerin yoğun tempoları arasında, kendi ailelerini kimi zaman ikinci plânda kaldığı gerçeği.. Bir sahiplenmişlik, sürekli elinin altında(!) olduğu varsayımı, bunda önemli rol oynuyor maalesef. Canla başla samîmi gayretler içerisindeyken, kendi yakınları arasında telâfi edilmesi zor problemler oluştuğu, sonradan ve acıyla farkediliyor bazen. Kendilerinden yine sorumlu oldukları ama kısa dönemler birarada oldukları bireylere nazaran, en azından her akşam bir araya geldiği kendi ailesine aynı titizlikle eğilememe durumu ortaya çıkabiliyor. Halbuki ergenlik çağnıdan sonra evlâda verilebilecek şeylerin kısıtlı olduğu mâlum. Onun beş on sene ardından da ayrı bir yuvanın sorumluluğunu alıp uçacak, öyle değil mi?

İkincisi, bu çocuklardan küçük yaşlardan itibaren mükemmel tavırlar bekleme yanlışlığı.. Bu beklenti, zâten -yaşıtlarından farklı olarak- anne babasını pekçok kişiyle paylaşan bu çocuklara ikinci bir sıkıntı oluyor. Bunun tam tersi, toplumun üzerine düşen, topluma mâl  olup, bir şekilde hizmetin ve yoğun faaliyetlerin içinde olan bu ailelerin çocuklarına sahip çıkıp; ilgi, moral ve duâ desteği vermektir. Hatalarını örtüp, onlara da, dejenere olmuş bir toplumun dişlileri arasında kendine bir yol çizmeye çalışan herhangi bir fert kadar müsamaha gösterilmelidir. Ayrıca şeytan ve askerlerinin fitne tohumları ekmek için hiçbir fırsatı kaçırmadığını, topluma mâl olmuş insanlarla uğraşmanın onlar için daha kârlı(!) olduğunu unutmamak gerekir.

Üçüncüsüne gelince halkımıza el birliğiyle kitap ve sünnet ölçüsünün şaşmaz ölçüler olduğunu; insanların velev ki eğitimci ya da hizmet ehli de olsa hataya düşebilecğini; sadece peygamberlerin hatadan korunmuş olduklarını hatırlatmak gerekir. Her yanlış modelde bocalar ya da kendimize bir taviz kapısı açmayı mazeret telakkî edersek, Peygamber (s.a.v.)'in üsve-i hasenesinin çok uzaklarında vakit kaybetmiş, ziyana uğramış oluruz Allah korusun.

"Mum dibine ışık vermez" atasözünün bana hatırlattığı bir diğer problem de karı-kocanın birbirlerine ve diğer insanlara karşı tutumlarında göze çarpıyor. Bugüne kadar edindiğim izlenim ve duyumlardan bir sentez yapmak istesem ağır basan hususlar çocuklarla ilişkilerde olan problemlerle benzerlik gösteriyor. Sahiplenmişlik ve elinin altında olma hissi, pek çok ihmallere kapı açıyor. Meselâ arkadaşları arasında konuşkan, sempatik bilinen pekçok beyefendinin evlerinde hanımlarına karşı aynı konuşkanlık ve paylaşımcılığı göstermediğini biliyoruz. Tabi ki bunda hanımdan kaynaklanan sorunlar olabilir ama, bu beylerin arkadaşları çok mu mükemmel; ya da hepsinin mi hanımı problemli? Buna karşılık kısa süreli birada bulunma, ilişkileri iyi götürme zorunluluğu gibi mazeretler öne sürülüyor.. Ama eşler en az arkadaşlara gösterilen müsâmaha ve yakınlık; hattâ nezâket, iltifat ve ilgiyi haketmiyorlar mı? Hanımlar da sütten çıkmış ak kaşık değil elbet.. Onlar da en basitinden, arkadaşlarıyla bir araya geleceklerinde kıyafetlerine gösterdikleri özeni eşlerine karşı göstermiyorlar çoğu zaman.. Her iki tarafda gün boyu harcadıkları enerjiden sonra ailesiyle ilgilenmek için mecal bulamiyor.

Tabiî bunlar hep Hazreti Peygamber (s.a.v.)'in ve ailesinin hayatının yeterince örnek ve ölçü alınmamasından kaynaklanıyor şüphesiz. Onur şahsiyetlerin aile hayatı incelendiğinde doğrunun ve olması gerekenin hiç de öyle olmadığı açıkça gözlemleniyor. Yoğun temponun en yükseğinin yaşandığı o güzel hayatlarda hep nezâket, paylaşım, adâlet, yakın ve sıcak ilgi, iltifat buluyoruz. Bu, savaş, yolculuk ve yorgunlukta bile fire vermiyor.

Öyleyse zararın neresinden dönersek kâr olduğunun bilincinde olup birbirimizi uyaralım. Sorumluluğumuz altında olan bütün insanların hakkını verirken en yakınlarımızı ihmal etmeyelim. Etmeyelim ki hesâbını veremeyeceğimiz veballere, kırık gönüllere, telâfisi zor hatalara yol açmayalım. "Hepiniz çobansınız ve sürünüzden mesulsünüz" buyuran sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in hayatına hayatlarımızı benzetmek istediğimizi her hâlimizle ilân edelim. Canımızı ve herşeyimizi Hak yolda feda edip, mum misâli ömürlerimizi tüketirken, ne olur en az etrafımıza olduğu kadar dibimize de ışık verelim. Rabbimiz tüm mü’min ve mü'minelerin yâr ve yardımcısı olsun. Âmin.

*Önce kendi nefsime söylüyorum.

Alıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mum dibine ışık vermeli
« Posted on: 16 Nisan 2024, 09:09:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mum dibine ışık vermeli rüya tabiri,Mum dibine ışık vermeli mekke canlı, Mum dibine ışık vermeli kabe canlı yayın, Mum dibine ışık vermeli Üç boyutlu kuran oku Mum dibine ışık vermeli kuran ı kerim, Mum dibine ışık vermeli peygamber kıssaları,Mum dibine ışık vermeli ilitam ders soruları, Mum dibine ışık vermeliönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes