๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2009, 21:36:45



Konu Başlığı: Moda Rüzgârına Dikkat Edin, Cereyanda Kalmayın!...
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2009, 21:36:45
(http://photos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc3/hs068.snc3/13535_189926377637_89361212637_3168548_1191455_n.jpg)

Son yıllarda, yurt üzerinde batıdan gelen esintilerle artarak devam eden moda rüzgârlarına karşı, tüm vatandaşlarımız teyakkuz durumunda olmalılar. Etkisi ileriki zamanlarda kendini daha fazla belli eden bu sinsi rüzgârların en belirgin özelliği, hızlı esmesine karşın, yine hızlı bir şekilde yön değiştirmesi ve hızlı eskimelere yol açması.

Bundan yıllar önce giyim kuşamımızı hava durumuna göre ayarlar, evden öyle çıkardık. Yağmur yağacaksa şemsiyemizi alır, rüzgar varsa, atkımızı ya da şalımızı takardık. Ama artık durum değişti. Şimdi ise tüm yurdu etkisi altına alan moda rüzgarına bakarak giyinişimizi belirler olduk. İşin kötü tarafıysa, farkında olarak ya da olmayarak bu rüzgarın bizi savuruyor olması.

Bahsini ettiğimiz bu rüzgar, sadece giyimimizi değil, yiyeceğimizi, içeceğimizi, alacağımızı, düşüneceğimizi, fikrimizi, rengimizi, kitabımızı, dilimizi, kısacası hayatımızın her yönünü etkisi altına almakta. Aynı şekilde rüzgar olma özelliği gösterip, hayatımıza hızla giren, hızla esen ve hızla çıkan bu moda rüzgarı, çeşitliliğimizi ortadan kaldırarak, tek düze bir dayatma ile hayatımızın renklerini de zedelemekte.

Sağınıza ve solunuza bir dönün ve bakın. Ne görüyorsunuz? Evet, evet, aynı şeyleri görüyoruz. Aynı giyinen insanlar, aynı müziği dinleyen gençler, aynı kitabı alanlar, aynı renkte olanlar, aynı “kafe”de aynı şeyleri yiyenler, aynı içecekleri içenler, aynı kutlamaları yapanlar, neredeyse birbirinin aynı olanları görüyoruz. Buna çok şaşırmamak lazım, çünkü tüm bunlar, o rüzgarın yönlendirmesiyle olmakta.

Yansıma

İnsanlık için en büyük tehlike moda.

Çünkü çeşitliliği ortan kaldırmakta.



Hayatımızın rotasını kendimiz değil, moda rüzgarı belirlemekte. Hâlbuki kendimiz belirleyecek olsak, yağmur yağmasına rağmen şemsiyesiz yürüyor olmaktan ne biz, ne de çevremiz rahatsızlık duyar. Ama kendimizi aynileştirme yolundaki çabamızı destekleyen moda rüzgarı, farklı olmayı, yabancılaşma olarak gösterip, farklılıklarımızı gizlememizi istemekte. Farklı olmayı “ayıp” olarak göstermekte.

Bir düşünün bakalım, bu akşam kızınız ne istedi sizden? Sınıf arkadaşı Özge’nin spor ayakkabısının aynını… Neden? Çünkü sınıfındaki bütün kız arkadaşlarında aynı ayakkabı varmış. Kızınıza o ayakkabıyı almayacağınızı söylediğiniz zaman ise, ard arda sıralanan cümleler ezberlenmiş gibi aynı. “Bugüne kadar sizden ne istedim de aldınız? Benim onlardan ne eksiğim var? Bu ayakkabılarla onların yanında olmaktan utanıyorum. Neden beni hiç düşünmüyorsunuz? Hani beni çok seviyordunuz? İstediğin bir ayakkabıyı bile almıyorsunuz? Neymiş ayağımda varmış. Ama ben onunkinden istiyorum…” Görüyorsunuz ya, kızgınlıklarımız bile aynı. Bunun için, bu şekilde devam eden şikâyet sızlanmalarına yabancı olmayan anne babaların sayısı oldukça fazla. Sebep, moda rüzgarının etkisi altında kalan kızınızı bu rüzgara karşı savunmasız ve güçsüz bırakmış olmak. Peki, o zaman ne yapabiliriz? Öncelikle bu rüzgardan haberden olacak, etkilerini ve zararlarını iyi bilecek, korunma yolları için gerekirse hiçbir tedaviden taviz vermeyeceğiz.

Bu rüzgarın zarar ve hasarlarına karşılık, kendi hayat tarzımızı iyi benimsemeliyiz. Özellikler çocuklarımıza bunu, önce örnek model olarak kendimiz benimseyerek göstermeliyiz. Çocuklarımızın özgüvenlerini geliştirmeli, farklı olmanın zevklerini tattırmalıyız. En başta kendi değerlerimize sahip çıkmasını ve dış etkenlerden etkilenmemesi gerektiğini öğretmeliyiz.

Eğer bu rüzgarın etkisini azaltmak ve yok etmek için elimizden geleni yapmazsak, ne tuhaf ki, benzer şeyler yaşadığımızın da farkında olmadan, aynı şeyler yapan tek fabrika ürünü insanlar haline geleceğiz. Kısacası tek tip model olmaya başlayacak, farklılıklarımıza tahammül edemeyeceğimiz için birbirimizin kurdu olacağız. Aman bu rüzgara dikkat edin. Özellikle cereyanda kalmayın, çok daha fazla çarpar.

“Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız,

Ne ruhça, ne vücutça, ne de kandan hastayız,

Avrupa’ya bir değil, iki pencere açtık,

Uzun zamandan beri cereyandan hastayız.”

Haydi hanımlar, size çok iş düşmekte. Çünkü evinizdeki pencereler açık olabilir. Onları kapatmayı unutmayın. Aileniz cereyanda kalmasın. Emanet edilmesi gereken en “Emin”e emanet olunuz.
selam ve dua ile...

Mine İzgi

(http://photos-e.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc3/hs048.snc3/13535_189927317637_89361212637_3168559_7928925_n.jpg)