Meşru Hedefe Gayri Meşru Gidiş

Meşru Hedefe Gayr-i Meşru Gidiş

Evet, tahsil görmek meşru ama ortam gayr-i meşru…

Bir hak arayışıdır ortalıkta herkesi meşgul eden… Ben de eğildim, hummalı bir arayışa koyuldum, hak aramaya… Amma velâkin hitamında ortada onların aradıkları cinsten ne bir hak ne de hakkı alınan insanlar görebildim

Şöyle iyice baktığımda gördüm ki;

Birilerinin moda hakkı alınmış, çoraplarıyla çantalarıyla ve hatta makyajlarıyla aynı renkte taktıkları başörtülerini çıkartma zorunluluğu getirmişler ve bakınca onların yarım tesettür tam moda kıyafetlerinden bir parçayı koparmışlar Evet, alınmış bir haktır bu!

Sosyalleşme hakkı gasp edilmiş Kadın erkek iç içe olma hakkı, tahsillerini tamamladıktan sonra bütün günlerini harcayacakları iş mekânlarına transfer olma hakları alınmış!

ALLAH’ın ayetlerinin alaya alındığı bir güruh ile aynı havayı soluma ve keskin bakışlara maruz kalma hakları alınmış!

Kadının; kendisini ve süsünü gizlemesiyken aslolan, gizleme yerine okul ve kamu alanlarında gösterme hakkı alınmış!

İslam’ın doğrularıyla, cahili toplumun doğrularının çatıştığı Sonra kendi doğrularını enjekte etmeyi başarabilen gafillerle aynı ortamda bulunma hakları alınmış!

Taşradan gelen genç kızlarımızın, karşıt cinsleriyle okul bahçelerinde el ele gezmeleri, laubali muhabbetlerde bulunma hakları ellerinden alınmış!

Anti sosyal oldular artık, çünkü artık okuyamıyorlar eve tıkılıp dizi film seyretmek zorunda kaldılar çünkü tek hakları olan okuma(!) hakları alındı ellerinden!

Bazıları için okul tek evden çıkış olması hasebiyle, onların da evden çıkma özgürlükleri alındı!

Temiz yaşantılarının, izzetlerinin, namuslarının hafife alınıp ezilip çiğneneceği bir topluluktan uzak bırakılma hakları alındı!

Daha bu ve benzeri birçok alınmış hak(!) sıralanabilir… Ama bunlardan hiçbiri bizlerin hakkı değil elhamdülillah Bizlerin hakkı Rab cc’da mahfuz ve O azze ve celle, dilediği vakitte verir dilediği vakitte alırVe Müslüman insanların dikkate alması gereken bu haklardır Ben Müslümanca yaşıyorum, küffar da küffarca yaşıyor… Ben farizaları yerine getirmeye gayret ediyorum, o ise benim önüme taş koyuyor yani herkes inancını yaşıyor ve inancının gereğini yapıyor… Şeksiz şüphesiz O’nun buyruğuna itaat ediyoruz, bu yolda önümüze çıkanlara taviz vererek değil, inancımız gereği dik duruşumuzla karşılık vereceğiz

Bizler başörtüsü mağduru değiliz, bizlerin hakları alınmadı… Bizlerden bir şey alamazlar bizler istersek eğer onlara veririz…

Hem bizler bize verilen her hakkı, hakkıyla yerine getirdik de şimdi tek tahsilimiz mi kaldı?

Analık hakkımızı aldık iyi bir ana olarak kullanabildik mi? Çocuklarımızı; okumak çalışmak maksadıyla bakıcıların, hatta kreşlerin ana sıcaklığından uzak köşelerine maddi karşılıklar için maddi şefkatlere teslim ederken çocuklarımızın hakkını verdiğimizi düşünüyor muyuz?

Eş olarak vazifelerimizde yeterli miyiz, fazlasıyla sosyal bir kadın olma, taltife mazhar olma uğruna yeterince eşlerimize ilgi gösterebiliyor muyuz?

İslam’ın yuvaları, eşimizin, çocuklarımızın yuvalarına gerekli ihtimam ve özeni gösterip birer sulh mekânı haline getirip hakkını veriyor muyuz?

Dinimizi, Yüce Kitabımızı, ALLAH’ın Resulünü, İslam’ın ahkâmını yaşantımıza aksettirip hakkıyla yaşayabilme yaşatabilme hakkını verebildik mi?

Evet, bizler önce bize verilen hakları hakkıyla yerine getirelim, sonra alınan hakkımız var mı tefekkür edelim… Gayri ahlaki bir toplum içinde yaşarken arka sıralardan saldırmak için kirli bakışlarını doğrultmuş fırsat kollayanları hafife almamak lazım… Fırsat verildiğinde neleri yapabileceklerini sinsice tüm ahlaki ve İslami değerlerimizi zamanla nasıl da elimizden aldıklarını defalarca izledik…

Türlü desiselerle dört bir yandan kuşatılmış olduğumuzu düşündüğümüzde, işimiz hiç te kolay olmasa gerek… Muazzam güzideliklerimizin nasıl da tarumar edildiğini, genç kızlarımızın uzun örtüleriyle aralarına katıldığı günlerden bu yana artık örtülerinden geriye nelerin kaldığını, hatta edep örtülerinin bile çekilip alındığını görmedik mi?

Efendimizin “örtülü çıplaklar” sözünün muhatabı olmak, içtimaî hayat içinde hanımlarımızı hiç sarsıntıya maruz bırakmıyor Makam ve mevki sahibi olmak için yapılmıyormuş bunlar, öyle diyor kardeşlerimizMakam ve mevki aşklarını örtüyorlar kendilerinden çıkardıkları örtülerle…

Biliyorum ki o bahsedilen hak verilecek olsa, hakkımızda pek de hayırlı olmayacak Geçmiş nesil gençlerimizin nasıl dejenere olduklarını gördüğümüzde şu günlerde biz o haktan mahrum kalalım demek geliyor şahsen içimden…

Keyfi hallerimiz, nefsi boyutta düşünüldüğünde içinden çıkılmaz korkunçluklara bürünüyor… Olmayan haklar istenmeye başlanıp minnet edilir oluyor Hayat içinde kadının dişi olmasını hiçbir mevki ve statü gizleyemez Ve kadın kendi için en emniyetli olan yeri tayin etmeli, öncelikli verilen hakları kullanmasını bilmeli Sonrasında şartlar İslami açıdan meşrulaşırsa, o zaman da meşru hedefine meşru yollardan gitmeli…

Namaz kılıyorsun, biri gelip senin namazını kılmaman için zincire vuruyor İşte o zaman hakkın alınmıştır Biri gelip örtünü çıkaracaksın deyip başımdan çekerse hakkım alınmıştır Ortam meşru yani İslami değerlerle eğitim görebileceğim bir yer ise ve bana okuyamazsın burada, sen evinden çıkamazsın derse hakkım alınmıştır İşte bu haklar için hak alma davasına girişilir İşte bunlar bir mağduriyettir Hatta şu anki toplum içinde tüm değerlerimizi yitirebileceğimiz bir sosyal kirlilik içine dâhil olmak için hakkım alınmış değil bilakis onların topluluklarında bulunmama hakkımı onlara ben devrediyorum…

Elbet gasp edilmiş haklarımız da var;
Cahili bir toplumda cahili bir yaşama prangalanmak, gasp edilmiş hakkımızdır… Bizlerin cahili toplumun bir ferdi olma yerine cahiliyenin elimizden aldığı tüm hakları ‘nasıl geri alırız’ın mücadelesini vermemiz gerek Cahiliyenin bize bu senin hakkındır dediği demokratik haklar için hak arayışına girerek verilen tavizler değil vermemiz gerekenler…

Ve şu da bir hakikattir ki; eğer niyeti samimi olan kardeşlerimizden, bizler dejenere olmadan bu işin hakkından geliriz diyebilenler var ise eyvALLAH… Ve bu alınan hakkın içinde, âtî için alınacak daha bir çok hakkın emareleri var ise yine eyvALLAH O vakit, şahsına münhasır sözler sarf eden bir mütefekkirin sözünün icraatına geçeriz ve deriz ki; “Perçemimizden tutar da zorla eğdirirlerse, şehadet parmağımızla, şehadet parmağımızı kırarlarsa tüm tüylerimizle dikilip boyun eğmeyeceğiz…”

Şüheda TOPRAK
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın