Medinei Münevverede Malezyalı Nureddin

Medine-i Münevvere’de Malezyalı Nureddin

Medine-i Münevvere, nurlu şehir, yine misafirlerini ağırlıyor. Hac ibadeti için yola çıkan hacıların yarısı hacdan önce Resulullah’ı (asm) ziyaret ediyorlar. Dünyanın her tarafından akın akın bu temiz şehre akıyorlar.

İlk günlerde mescidin bir kısmı boştu. İki gün içinde her taraf doldu. Mevsim ne sıcak, ne de soğuk. Çok güzel bir hava var. Hacıların kaldığı otellerin kalitesi yükselmiş, mescide yakın olmuş, her hacı rahatlıkla her vakit namaza yetişebiliyor.

Yemekler düzenli çıkıyor. Sabah ve akşam yemeklerini, yemek şirketleri hazırlıyor. Hacılar, bilhassa hanımlar eski senelere göre rahatlamış, yemek pişirmek, bulaşık yıkamak sıkıntısından kurtulmuş, ibadete vakit ayırabiliyorlar.

Gündüzleri mescidin etrafında yapılan şemsiyeler de güneşin tacizinden koruyor. Son iki sene yapımına başlanıp, bitirilen şemsiyeler çok işe yarıyor. Bilhassa kadın sayısının fazlalığı, onlara ayrılan yerin de az olması, mescidin dışına taşma mecburiyeti oluyor. Öğlen ve ikindi namazlarını gölgede kılma rahatlığı hâsıl oluyor.

Her sene mutat olduğu gibi, Başta Hz. Hamza olmak üzere Uhud şehitleri, Uhud savaşının yapıldığı mekân ziyaret ediliyor. Savaş safhası anlatılırken duygulu anlar yaşanıyor. Gözyaşları sel oluyor. İki kıbleli mescit (İslam’ın ilk sıralarında kıble Kudüs idi, ayet ile Kâbe kıble olunca, namazda Hz. Peygamber cemaatle Mescid-i Aksa’dan yönlerini Kâbe-i Muazzama‘ya çevirdikleri mescit) ziyaret edilip, muhteşem yerde namaz kılınıyor.

Hendek savaşının yapıldığı yer, Kuba mescidi, Cennet’ül-Baki ziyaretleri ile geziler devam ederken, 40 vakit namazı Mescid-i Nebevi’de kılmaya da gayret ediliyor.

Haccın hikmetlerinden biri de tanışmaktır. Diğer İslam devletleri de Türkiye’yi örnek alarak organize olmuşlar. Malezya da bunlardan biridir.

Otel lobisinde tanıştığım Malezyalı Nurettin, onun ifadesiyle Nur’u-ddin çok candan biriydi. Ürdün’de şeriat ve kanunlar fakültesini bitirmiş, Malezya hacılarına rehberlik ve tercümanlık ediyor. Türkiye’den bahsediyor. Sporcuları saymaya başlıyor.

Ben de, “sen ilim adamısın, Türkiye’deki âlimleri daha çok tanıman lazım” dedim, o hemen “Bediüzzaman” dedi. “Asrın imamıdır. İsminden de asrın imamı olduğu zaten anlaşılıyor” dedi.

Medine dershanesinden aldığım Malezyaca ve Arapça Üstadı tanıtan kitap ile Arapça Küçük Sözleri takdim ettim. Telefonlarımızı aldık. Mekke’de buluşup, beraber dershaneye gitmek üzere anlaştık.

Biz de Medine görevimizi tamamlayıp Mekke-i Mükerreme’ye doğru umre yapmak, daha sonra hac ile tamamlamak üzere ayrılıyoruz.

Mehmet ARSLAN
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın