> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Mânâ ikliminde bir yolculuk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mânâ ikliminde bir yolculuk  (Okunma Sayısı 753 defa)
19 Kasım 2010, 14:53:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Kasım 2010, 14:53:13 »



Mânâ İkliminde Bir Yolculuk


Nedendir bilinmez, uzun yolculukları her zaman çok sevmişimdir. Özellikle tren yolculuklarına karşı son derece düşkünlüğüm vardır. O eşsiz manzaralar, doğal güzellikler ve insanı tefekkür deryalarına götüren muazzam tablolar karşısında yaşamın anlamını bulurum hep. Hayatın yaşamaya değer olduğunu görürüm ve uzayıp giden yollar beni alır götürür uzaklara... Geçmişim gelir gözümün önüne: Geride kalan yollar geçmişimi, önümde uzayıp giden yollar ise gelecek yaşantımı hatırlatır bana.

Bu yolculuk uzayıp gitmeyecektir elbette aynı istikamette.

Son bulacaktır nihayetinde bir durakta.


İşte o son durak gelir gözlerimin önüne: Yolculuğun sonu lakin yeni bir hayatın başlangıcı olan ölümüm gelir. Gözlerini dünyaya yeni açan bir bebek gibi, ölüm ile başlayan yeni bir hayat, yeni bir doğuş gerçekleşir. Yaşadıklarım ile yaşayacaklarım arasında sanki bir köprüdür bu.

Yollar ne kadar uzunmuş gibi görünse de tren, rayların üzerinde hızla ilerlerken varacağım istikamet de o kadar kısalır ve zaman o kadar küçülür…

İnsan hayatı da aynen böyle değil midir? Hızla akıp giden bir ömür, geride kalan yıllar ve geleceğe dair sürüklenen beklentilerle içinde bulunduğumuz anın kıymetini bilmeden değersizce kullanmaz mıyız? Oysa tren o istikamete doğru yol almaya devam etmektedir. Son durak hiç de uzak değildir. Biz her ne kadar farkında olmasak da…

 

VE YOLCULUĞA ÇIKARKEN

Daha yolculuğa başlamadan günler öncesinde hazırlıklar yaparız. Plan-program hazırlarız. Valizimizi tekrar tekrar kontrol edip eksik bir şey var mı diye telaşlanır dururuz. Bunlar hoş, güzel telaşlardır tabiki. O anda kendimi şöyle bir sorgularım:

“Bu geçici bir yolculuktur, belki de hayatımın son yolculuğudur. Bilinmez nelerle karşılaşacağım. Her ihtimale karşı vedalaşmak, helâlleşmek gerek tanıdıklarla...”

Hani çoğu zaman aklımıza gelir ya bir yolculuğa çıkarken, “Ne olur ne olmaz” diyerek ölüm gelir aklımıza ve eşimizle-dostumuzla vedalaşırken helallik isteriz ya, bu belki de son görüşmemiz olabilir diye. Biliriz dünyanın, yaşamımızın geçici olduğunu. Bir yerlerde nihayet bulacağını anlarız ve bazen hiç farkında olmadan bile ölümü hatırlayabilir, hazırlanabiliriz.

Lakin bu hep böyle olmuyor işte. Geçici bir yolculuğa çıkarken hazırladığımız valizimizi, defalarca kontrol ettiğimiz gibi, ömrü hayatımızı kontrol etmeyebiliyoruz. Aynı yolculukta ölebileceğimiz ihtimalini önemsemeyebiliyoruz ve kendimizi geçici yolculuğa hazırlar gibi asıl yolculuğa hazırlamayabiliyoruz.

Oysa bu yolculuk, dünyaya gözlerimizi açtığımız an başlıyor. Masum bir bebeklik ve ilerleyen zaman bizi olgunlaştırarak mâna arayışına,  diğer bir deyişle anlam arayışına götürüyor. Yaratılış mucizesini ve gerçeğini gören insan ciddi bir anlam arayışı yolculuğuna çıkıyor. Ve Yaratıcı ile yaratılan arasındaki odak noktası olan, “Rab–kul ilişkisi” ortaya çıkıyor. Anlıyor ki insan, boş ve anlamsız, gerekçesiz gelmemiştir dünyaya. Buraya gelişinin bir anlamı, bir sırrı vardır. Boşuna değildir bu nizam, intizam. Her şeyin bir düzeni olması bundandır. Anlam arayışı bu nedenledir.

 

DUYULMAYAN ANLAM ÇIĞLIĞI


Kainatta hiçbir şey boşluk kabul etmezken insan kabul edebilir mi? Elbette etmez! Lakin modern çağın modern insanı tam bir “varoluş boşluğu” içerisine düşüyor. Yaşamın anlamını yitiren, üstelik yitirdiği bu anlamı doldurmak için tamamen anlamsızlığa düşen insanlar görüyoruz.

İnsanın gerçeğe gözlerini kapaması, gerçeği ortadan kaldırmaz; ama günümüzde kendisiyle baş başa kalmaktan korkan ve kaçan insanlarla karşı karşıyayız. Müthiş bir anlamsızlık ve boşunalık duygusuyla gerçeklere kulaklarını tıkayan, gözlerinde perdeler ve kalplerinde mühürler olan insanlar var. Anlam bulmak için her gün alışverişe çıkan insanlar var, mağaza mağaza dolaşan insanları sizler de tanıyorsunuzdur. Sizler de karşılaşmışsınızdır tüketim çılgınlarıyla… Daha ürkütücü olanı ise bu insanların sayıca hiç de azımsanmayacak kadar çok oluşu.

Avusturyalı psikiyatrist Victor E. Frankl’ın “Logoterapi” olarak adlandırdığı “Duyulmayan Anlam Çığlığı”nda şunları söylüyor:

“Uzun süredir, artık uyanmaya başladığımız bir rüya görüyorduk: Bu, insanların sosyoekonomik durumlarını iyileştirmemiz halinde her şeyin yoluna gireceği, insanların mutlu olacağı rüyasıydı. Karşımıza çıkan gerçek ise şudur:

Yaşama savaşı şiddetini kaybedince, “Ne için yaşam?” sorusu gündeme gelmiştir. Bugün daha çok insan yaşamak için gerekli araçlara ve her türlü imkana sahip, ama yaşamak için bir anlamları yok.

Öte yandan zor hatta ürkütücü koşullar altında yaşayan ve mutlu olan insanlar görürüz. İşte bu insanları ayakta tutan, onlara yaşam enerjisi veren yaşamlarındaki anlamdır.

Bugünün toplumunu ele alalım: Özünde her türlü ihtiyacını karşılar ama biri hariç: Anlam ihtiyacı! Hatta bu ihtiyaçlardan çoğunun günümüz toplumu tarafından ortaya çıkarıldığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama anlam ihtiyacı doyumsuz kalır. Hem de onca zenginliğimizin ortasında ve bu zenginliğe rağmen.” 1

Anlamsızlık duygusu kişiyi, saldırganlık, her türlü madde bağımlılıkları, alkol, sigara, televizyon ya da internet bağımlılığı, depresyon ve devamı olan intihara sürüklüyor. Aynı zamanda kişi bu anlamsızlık duygusu ile başa çıkabilmek için kendine, bâtıl inanışlar, sapık yaşayışlar ve sapkın dini ritüeller oluşturuyor. Bunların sonunda da yine anlam bulamıyor ve artık yapacak tek bir şey kalıyor: “Ne için yaşam?” sorusu ile birlikte gelen intihar…

İnsan kendi anlamını ve kendi dışındaki yaşamın anlamını kaybettiği anda kıyıyor canına. İntihar olarak adlandırdığımız şey tam da böyle anlarda gerçekleşiyor. Hiçbir şeyin anlamının olmadığı bir dünyada yaşamak anlamsız geliyor insana ve olan oluyor o anda.

“Bir Amerikan üniversitesinde intihar girişiminde bulunan 60 öğrenci üzerinde anket yapılmış ve bu öğrencilerin yüzde 85’i, intihar girişimlerine gerekçe olarak “yaşamın anlamsız gözükmesini” göstermiştir. Ama daha da önemlisi, yaşamı anlamsız gören bu öğrencilerin yüzde 93’ünün “aktif bir sosyal yaşamları vardır, akademik performansları yüksektir ve aileleriyle ilişkileri iyidir.” Burada söz konusu olan şeyin, duyulmayan bir anlam çığlığı olduğunu ve bunun elbette sadece bir üniversite ile sınırlı olmadığını söylemek isterim. Amerika’da yüksek okul öğrencileri arasındaki intihar oranının, en sık rastlanan ölüm nedeni olan trafik kazalarından sonra geldiğini bir düşünün! İntihar girişimleri ise bundan en az on beş kat daha fazla olabilmektedir.” 2

Hayatı sadece bedensel ve maddî yönleriyle yaşamanın yeterli olmadığını görmek için etrafımıza şöyle bir bakalım. Yaşadığımız çağı ve insanları şöyle bir analiz edelim: Dünyanın en zengin insanları neden mutsuz? Yüzleri neden gülmüyor, ya da gülmek için neden yapmacık davranıyorlar, maske kullanıyorlar? Dünyaca tanınan ünlüler, patronlar, iş adamları, siyasetçiler, sanatçılar, akademisyenler ve daha niceleri, onca ihtişam, güç, saygınlık ve maddi imkanlara rağmen neden huzur bulamıyorlar?

 Maddi başarılar, elde edilen ünvanlar, dünyaca tanınıyor olmak ya da çok önemli biri olmak gibi kazanımlar da insanda bir eksiklik, tatminsizlik oluşturabiliyor, yetmeyebiliyor, susuzluğu gideremeyebiliyor.

O halde insanın anlam arayışı maddeden ötede, çok uzaklarda bir yerlerde gerçekleşiyor. Ve eşsiz bucaksız mâna iklimlerinde seyreden bir tren yolculuğunda yaşanılan anlam, tek bir yerde son buluyor: Allah’u  Teala’da…



1 Duyulmayan Anlam Çığlığı, Victor E. Frankl, Öteki Yayınları, Çeviren: Selçuk Budak, 4. Baskı

2 A.g.e


İdris Bilen
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mânâ ikliminde bir yolculuk
« Posted on: 18 Nisan 2024, 11:05:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mânâ ikliminde bir yolculuk rüya tabiri,Mânâ ikliminde bir yolculuk mekke canlı, Mânâ ikliminde bir yolculuk kabe canlı yayın, Mânâ ikliminde bir yolculuk Üç boyutlu kuran oku Mânâ ikliminde bir yolculuk kuran ı kerim, Mânâ ikliminde bir yolculuk peygamber kıssaları,Mânâ ikliminde bir yolculuk ilitam ders soruları, Mânâ ikliminde bir yolculukönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes