๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 23 Ocak 2011, 19:44:19



Konu Başlığı: Malının En Kötüsü
Gönderen: Ekvan üzerinde 23 Ocak 2011, 19:44:19
MALININ EN KÖTÜSÜ



Çölleri kaplayan sürüsü vardı. Boynuzlu koçlar, bol sütlü koyunlar, her sene bir o kadarıyla çoğalan beyaz kuzular...
Zâten çevrede sürüleriyle meşhurdu.
Zaman zaman süt, yoğurt yüzü görmeyen fakirler kendisine müracaat eder, istekte bulunurlardı:
– Bizim çoluk çocuk da sizlere duâ etsin, şöyle süt verecek bir koyun ihsân buyurun da...
Bu istekleri genellikle reddetmezdi. Hemen gider, sürüyü gezer, nerede zayıf bir koyuncuk, topal bir yavrucuk varsa onları bulur, en âcizlerinden birini seçip:
– Buyur, besle, büyüt de süt verince çoluk çocuk duâ etsinler, derdi.
Fakir adam yarı üzüntülü, yarı da sevinçli olarak verileni alıp götürür, uzun zaman ümitle bakardı.
Bir gün câmie gelmiş, kürsüdeki hocanın vaazını dinlemişti. Şöyle diyordu Hoca Efendi:
– Sadaka belâyı def’eder. Ancak verdiğiniz sadaka gelen belâyı def’edecek kuvvette olmalıdır!
İçinden kızdı hocanın bu sözlerine:
– Ne demek, sadaka gelecek belâyı def’edecek kuvvette olmalıymış. Herhalde benim verdiğim zayıf koyunları kast ediyordur. Biri ona anlatmış olacak ki... diye söylendi.
O gece yatağına bile bu hisler içinde girdi. Bunun münakaşasını yaparak uyudu.
Az mı uyudu çok mu? Kendini toz duman içinde bir çölde buldu. Çölü kaplayan sürüsünün de tam ortasındaydı. Ama o boynuzlu koçlar, besili koyunlar kendine hücum ediyor, kimi boynuzla, kimi de sert başıyla kendine tosluyordu. Geriye çekilip de hız alarak hücum eden koçların karşısında bir kaç zayıf koyun, topal kuzu vardı. Bunlar da kendisini korumaya çalışıyorlardı. Ne yazık ki zayıf ve sakat olduklarından boynuzlu koçlara, besili koyunlara karşı koyma gücünü bulamıyorlardı. Onlar hızla koşunca, bunlar korkuyla yan tarafa çekiliyor, çevresini boş bırakmak zorunda kalıyorlardı...
Toz duman içinde kendini korumaya çalışırken uyandı. Ne türlü bir rü’ya gördüğünü seçmeye çalıştı. Kuvvetli koyunlar, semiz hayvanlar, kendine hücum ediyor, buna mukabil bir iki tane zayıf koyun, topal kuzucuk da kendisini korumaya uğraştığı halde muvaffak olamıyorlardı. Yani kendisine gelen belâyı def’edecek gücü bulamıyorlardı.
Sabah olunca ilk işi, vaazını dinlediği hocanın yanına gitmek oldu. Hoca efendi namazı kıldırmış, câmiin avlusunda cemaatla sohbet ediyordu. Kulağına şu sözler çalındı:
– Verdiğiniz sadakanız gelecek belâyı karşılayacak kuvvette olmalıdır. Yoksa belâ kuvvetli gelir, sadaka cılız kalırsa karşı koyuşta başarı nisbeti düşer. Kurtarma ihtimali azalır.
Hocanın yanına iyice yaklaştı.
– Söylediğinize tamamiyle iştirâk ediyorum, dedi. Cemaatinden muhtaç  varsa  gönder  de, onlara sürünün en kuvvetli koç ve koyunlarından vereyim.
Mâneviyat ehli olduğu anlaşılan hoca efendi, tebessüm ederek cevap verdi:
– Keşke bu kanaata daha önce gelseydin, bunca toslamaya hiç de mâruz kalmazdın?..

 


Ahmet ŞAHİN