> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Maîşet temini ve infakta israf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Maîşet temini ve infakta israf  (Okunma Sayısı 944 defa)
01 Kasım 2010, 17:43:09
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Kasım 2010, 17:43:09 »



Maîşet Temini ve İnfakta İsraf -6-


İlâhî bir imtihan gâyesiyle içinde yaşadığımız bu cihan, Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametinin hikmetli tecellîleriyle dolu olan sayısız nîmetlerle tezyîn edilmiştir. Bu nîmetler, Allâh’a kulluğa seviye kazandırabileceği gibi, -bunun zıddına- kulun gafleti netîcesinde bir fitne ve hüsran sebebi hâline de gelebilir. Hepsi birer ilâhî emânet olan bu nîmetleri aslî gâyeleri dışında veya nefsânî ve şeytânî gâyeler uğrunda hebâ etmek, büyük bir israf çılgınlığıdır.

Hakîkaten Cenâb-ı Hak, yerde ve gökte ne varsa hepsini insana âmâde kılmış, lâkin bu nîmetlerin kıyâmette hesâbının verileceğini de beyân etmiştir. Nitekim âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nîmetten sorulacaksınız!” (et-Tekâsür, 8)

“Muhakkak ki siz, mallarınız ve canlarınız husûsunda imtihan olunacaksınız...” (Âl-i İmrân, 186)

“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakîkaten huzûrumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (el-Mü’minûn, 115)

Nîmetlerin sarf edilişindeki aşırılık ve haddi aşmayı ifâde eden isrâfın en hazin olanı, Allâh’ın koymuş olduğu ilâhî hudutları çiğnemek sûretiyle ebedî âhiret saâdetini sonsuz bir hüsrâna çevirmektir.

Iyâs -rahmetullâhi aleyh-:

“Allâh’ın emirleri dışına taşan her şey israftır!” demiştir.

Hâlbuki insanoğlu, gafleti sebebiyle isrâfı ekseriyetle maddî nîmetlerde yapılan ölçüsüz harcamalar olarak telâkkî eder. Böylece israf mefhûmunu zihninde dar bir çerçeveye hapseder. Fakat maddî nîmetlerde israf nasıl haram kılınmışsa, mânevî nîmetlerde israf da aynı şekilde haram kılınmıştır. Hattâ mânevî nîmetlerde yapılan israf ve ölçüsüzlük, daha ağır bir vebâl ve hüsrânı mûciptir.

Âhiret saâdetinin hebâ olmasına sebebiyet verebilecek maddî ve mânevî israfların en mühimlerinden biri de maîşet temininde, günlük harcamalarda ve infakta yaşanan israflardır.

Allâh Teâlâ, bütün kullarının rızkını takdîr etmiştir. Nitekim rızkın ilâhî teminat altında olduğu, âyet-i kerîmelerde şöyle beyân edilmektedir:

“Ben, insanları ve cinleri, yalnızca Bana kulluk etmeleri için yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Ben’i doyurmalarını da istemiyorum. Asıl rızık veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi olan, Allâh Teâlâ’dır.” (ez-Zâriyât, 56-58)

“Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allâh’tır. O, her şeyi işitir ve bilir.” (el-Ankebût, 60)

“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allâh’ın üzerinedir. Allâh o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da)’dır.” (Hûd, 6)

Cenâb-ı Hak, bu âyet-i kerîmelerde ilim, kudret ve merhametinin sonsuzluğunu beyân etmektedir. Hakîkaten bizler, toprağın karanlıklarında, yerin gizli dehlizlerinde, okyanusların derinliklerinde yaşayan canlıların sayısını bile tahayyül edemezken, bir de onların her birine âit bütün bilgilerin Allâh katında mevcûd olması, hattâ onların beslenme ve geçimlerinin dahî ilâhî taahhüd altında bulunması, ne muazzam bir kudret tecellîsidir. Bu bakımdan bizler, rızkımızın peşinde koşarken, bize bu nîmetleri ihsân eden “Razzâk” ile ne kadar derin bir kalbî berâberlik hâlinde olmamız gerektiğini tefekkür etmeliyiz…

Rızık husûsunda Allâh Teâlâ’nın kullarına kefîl olmasının, aynı zamanda ilâhî bir kudret tecellîsi olduğu, hadîs-i şerîflerde ne güzel ifâde edilmektedir:

“Başlarınız kımıldadığı müddetçe rızık husûsunda ye’se düşmeyin. Zîrâ insanı annesi kıpkızıl (yâni çırılçıplak ve) üzerinde hiçbir şey olmadığı hâlde doğurur, sonra Azîz ve Celîl olan Allâh, onu her çeşit rızıkla rızıklandırır.” (İbni Mâce, Zühd, 14)

“Allâh çok zengindir. İnsanların yiyip içtikleri ve harcadıkları şeyler O’nun hazînesinden hiçbir şey eksiltmez. O, çok cömerttir, gece-gündüz ardı arkası kesilmez infaklarda bulunur. Yerin ve göklerin yaratılışından beri Allâh’ın infâk ettiklerini bir düşünün! Bunlar, O’nun mülkünden hiçbir şey eksiltmemiştir…” (Buhârî, Tevhîd, 22)

Bu bakımdan, rızık temini husûsunda aşırı endişeye kapılıp ifrata sürüklenmek, nefsânî bir ihtirastır ve bundan sakınmak gerekir. Bize düşen, Allâh’ın hakkımızda takdîr ettiği rızkı, sebeplere yapışarak helâl yollardan kazanmaya çalışmaktır. Bu çalışma netîcesindeki ilâhî takdîri de kendimiz hakkında hayır telâkkî ederek rızâ hâlinde yaşamaktır. Rızık konusunda yersiz endişelere kapılarak Razzâk’ı, yâni rızkı veren Allâh’ı unutmak ve çok kazanma hırsıyla haram yollara sapmak; maîşet temininde ilâhî hudutları çiğneyerek isrâfa kaçmak demektir. Buna mukâbil, “Nasıl olsa rızkımız ezelde takdîr edilmiş, yorulmaya ne lüzum var.” gibi tembelliğe prim veren nefsânî bir düşünceden de sakınmak îcâb eder. Zîrâ bu, bir ifrattan kaçınayım derken, bir tefrite düşmek demektir.

Cenâb-ı Hak, maîşet temininde hırs ve cimrilik gösterip haddi aşanların ve dünyâ servetine gönül kaptıranların âhiretteki fecî hâlini şöyle beyân eder:

“Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş-göz hareketleriyle alay edenlerin vay hâline. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Hayır! And olsun ki o, Hutame’ye atılacaktır. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin? Allâh’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalblerin tâ üstüne çıkan ateşidir. Onlar (bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş) üzerlerine kapatılmıştır.” (el-Hümeze, 1-9)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, ümmetinin maîşet temininde isrâfa kaçarak îtidalden uzaklaşabileceği husûsundaki endişesini şöyle dile getirmiştir:

“Benden sonra size dünyanın çiçeklerinin (nîmetlerinin) ve zînetlerinin açılmasından (ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan) korkuyorum!” (Buhârî, Zekât, 47)

İbâdetleri ve ictimâî hizmetleri ihmâl ettirecek derecede bir meşgûliyet câiz olmadığı gibi, âilenin mahrûmiyet ve perişanlığına sebep olacak kadar tefrite saplanmak, yâni umursamazlık ve tembellik göstermek de haramdır. İbâdet ve ictimâî vazîfeleri ihmâl ettirmeyen, yıpratıcı olmayan, dengeli bir çalışma düzeni ile âileye saâdet getirecek helâl bir kazanç; israftan uzak, makbul ve bereketli bir yoldur.

Diğer taraftan, dünyâ serveti; en yakınlardan başlayıp toplumdaki âcizlere, kimsesizlere, gariplere hayr u hasenatta bulunmak sûretiyle, vicdan huzûruna ve âhiret saâdetine ermek için kazanılmalıdır. Zîrâ cömertlik ve merhamet, mü’minin tabiat-i asliyesi olmalıdır. Hadîs-i şerîfte gerçek merhamet şöyle ifâde edilir:

Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe cennete giremezsiniz.” buyurmuşlardı.

Ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Rasûlallâh! Hepimiz merhametliyiz.” dediler.

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise:

“–(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilakis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” buyurdular. (Hâkim, IV, 185/7310)

Îmânın en büyük meyvesi merhamettir. Merhametin de en mühim tezâhürü, başkalarının mahrûmiyetini telâfî için, bütün imkânlarla muhtaçların yardımına koşmaktır. Yâni Allâh’ın ihsân ettiği nîmetleri, ondan mahrum olanlara infâk etmektir.

Hazret-i Mevlânâ ne güzel söyler:

“Dünya hayâtı bir rüyâdan ibârettir. Dünyada servet sâhibi olmak, rüyâda defîne bulmaya benzer. Dünya malı, nesilden nesile aktarılarak dünyada kalır.”

Bu bakımdan malı-mülkü hiç infâk etmeyip, onu tamâmen -mânevî terbiyeden mahrum yetişen ve nasıl harcayacakları meçhûl olan- mîrasçılara bırakmak, ağır bir âhiret hesâbı yüklenmek olur. Bu ise, selîm bir aklın kârı değildir. Zîrâ âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“…Altın ve gümüşü yığıp Allâh yolunda harcamayanlar var ya, işte onları acı bir azâb ile müjdele!” (et-Tevbe, 34)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- birgün ashâbına sordu:

“–Hanginize mîrasçısının malı, kendi malından daha sevimlidir?” Onlar:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Hepimiz kendi malımızı daha fazla severiz!” dediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“–Kişinin kendi (aslî) malı, hayır yaparak önceden (âhirete) gönderdiği, mîrasçısının malı ise, harcamayıp geriye bıraktığıdır!” buyurdu. (Buhârî, Rikâk, 12)

Şeyh Sâdî, nîmetleri kullanma husûsunda şu tavsiyelerde bulunur:

“Para yığmakla yükseleceğini sanma! Duran su fenâ kokar. Bağışlamaya ve infâk etmeye çalış. Akan suya gökler yardım eder; yağmur yağdırır, sel gönderir, onu kurutmaz. Akıllı insanlar, mallarını öbür âleme giderken beraberlerinde götürürler. (Yâni önceden Allâh yolunda infâk ederler.) Ancak cimrilerdir ki, hasretini çekerek burada bırakır giderler.”

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bir adam geldi ve şöyle dedi:

«–Ey Allâh’ın Elçisi! Hangi sadakanın sevâbı daha büyüktür?»

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle cevap verdi:

«–Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, (veya bunun zıddına) daha çok zengin olmayı arzularken verdiğin sadakanın sevâbı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar, filâna bu kadar” demeye bırakma. Zîrâ o mal, zâten vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekât, 11)

Abdullâh bin Şihhîr -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-,

Tekâsür...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Maîşet temini ve infakta israf
« Posted on: 20 Nisan 2024, 07:27:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Maîşet temini ve infakta israf rüya tabiri,Maîşet temini ve infakta israf mekke canlı, Maîşet temini ve infakta israf kabe canlı yayın, Maîşet temini ve infakta israf Üç boyutlu kuran oku Maîşet temini ve infakta israf kuran ı kerim, Maîşet temini ve infakta israf peygamber kıssaları,Maîşet temini ve infakta israf ilitam ders soruları, Maîşet temini ve infakta israf önlisans arapça,
Logged
01 Kasım 2010, 21:06:08
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 01 Kasım 2010, 21:06:08 »

Allah razı olsun güzel paylaşımınız için...RABBİM hepimize hayır yolunda harcayacak helal kazançlar nasib etsi
n inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes