> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Mağrib den maşrik a
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mağrib den maşrik a  (Okunma Sayısı 4432 defa)
08 Ekim 2010, 18:28:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 08 Ekim 2010, 18:28:37 »



Mağrib'den Maşrik'a

 Bizim Fas dediğimiz ülkenin, resmi adı: Mağrib Krallığı. Oranın büyük şehirlerinden, en eski büyük merkez olan Fas’ı esas alan bir adlandırma ile Osmanlılar “Fas” demişler. Avrupalılar ise Maroc diyorlar. Onlar da muhtemelen, eski büyük merkezlerden Merrakeş’i esas alarak bu ismi veriyorlar.

Meşârik ve meğâribin (doğuların ve batıların) Rabbine hamd ile başlarım. O’nun canibinden getirdiği nurun, maşrikten mağribi tuttuğu Hz. Peygamber’e âl ve ashabına salât ü selam ederim. Bu yüce Peygamber’in üstün şahsiyetini konu edinen ilmi bir toplantı vesilesiyle yakında Mağrib’e gittim. Bizim Fas dediğimiz ülkenin, resmi adı Mağrib Krallığı. Oranın büyük şehirlerinden, en eski büyük merkez olan Fas’ı esas alan bir adlandırma ile Osmanlılar “Fas” demişler. Avrupalılar ise Maroc diyorlar. Onlar da muhtemelen, eski büyük merkezlerden Merrakeş’i esas alarak bu ismi veriyorlar. Klasik İslâmi dönemde Mağrib terimi, Endülüs de dâhil olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerini kapsıyordu. Haçlı taassubunun istilasından o diyarları korumak için Kuzey Afrika’ya ulaşan Osmanlı, maksat hâsıl olunca, Tunus, Libya, Cezayir’le yetinerek Fas sınırında durmuş. Fas’a ora halkının yardım taleb etmesi halinde kuvvet göndermiş, ayrı bir sultanlık halinde yönetiminin devamına karşı çıkmamış. Atlas Okyanusu’nu Akdeniz’e bağlayan, aynı zamanda Avrupa ile Afrika’yı buluşturan Cebelitarık geçidinin güneyinden başlayarak Atlas Okyanusu kıyısında uzanan bu ülke, uzaktan küçük zannedilse de neredeyse Türkiye büyüklüğünde yüzölçümü olan bir memleket. Nüfusu otuz milyonun üstünde. Osmanlı üç asır gibi uzun bir müddet istilayı geciktirdikten sonra yakınındaki bin bir dertle uğraşmak zorunda kaldığından, merkezden çok uzak bu diyara artık sahip çıkamadı, 19. ve 20. yüzyılda Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya gibi Avrupa ülkeleri bu diyarlara hücum ettiler. Yirminci asırda 1912’de Fas’ın Fransa ile protektora (himaye) anlaşması imzalamasıyla Fransa’nın nüfuzu iyice arttı. Muhammed Abdülkerim Hattabi’nin liderliğinde Faslılar 1921’de İspanya idaresine karşı istiklal savaşı kazandılar. Fakat çok geçmeden 1926’da Fransızlarla birleşen İspanyalılar onun devletine son verdiler. 1927’de temsili olarak hükümdar olan V. Muhammed devrinde Fransız hâkimiyeti iyice arttı. Fakat daha sonra o da istiklal harekâtına girişti. Fransız yönetimi onu sürüp yerine 1953’te Muhammed İbn Arefe’yi kral yaptılar. 1954’te başlayan Cezayir istiklal savaşından sonraki konjonktür içinde Fransa, V. Muhammed’in tekrar başa geçmesine yol verdi. 1956’da Fas, bağımsızlığını kazandı. Önemli bir gelişme olarak Cezayir ve Tunus ile ilişkiler düzeltilip 1989’ da “Mağrib Birliği” kuruldu. V. Muhammed’in 1961’de vefatından sonra oğlu II. Hasan kral oldu. Kırk yıl kadar süren hükmünden sonra şimdi oğlu VI. Muhammed bu meşruti idarenin başında bulunuyor.

Hicretin 62. yılında tabiinden Ukbe İbn Nafi ile başlayan Mağrib fethi 92’de Musa İbn Nusayr eliyle tamamlandı. Daha sonraki dönemlerde İdrisiler, Murabıtlar, Muvahhidler, Meriniler, Sa’diler gibi çeşitli beylikler Fas diyarında hüküm sürdüler. Bu sülaleler zamanında ilmi ve kültürel hayat varlığını devam ettirmiş, çeşitli ilimlerde birçok eser yazılmıştır. Fıkhî bakımdan Maliki mezhebi, tasavvufi yönden Ticaniye, Geylaniyye, Kettaniyye gibi tarikatlar yaygındır. Dünyanın her tarafında kullanılan fes, maroken (deri eşya) gibi el sanatları başta olarak ağaç ve alçı üzerine oymacılık türünden çeşitli geleneksel sanatlar Fas’ta devam etmektedir. Fas şehri, UNESCO tarafından milletlerarası tarihi şehir statüsüne alınmıştır.

Bu girişten sonra ziyaretimize sebep olan toplantıya dönelim: Sempozyum Akdeniz sahilindeki Tatvan şehrinde yapıldı. “Şarkiyat Araştırmaları Kurumu” ile İngiltere’de bazı Müslümanlar tarafından kurulan Universal Mercy Derneği’nin girişimi ile ortaklaşa düzenlenen bu uluslararası toplantı üç gün olarak programlanmıştı. Çoğu Fas’ın çeşitli şehirlerdeki üniversitelerinden olmakla beraber Türkiye, Tunus, Katar, Filistin, Fransa, İngiltere gibi ülkelerden gelen katılımcılar da yer aldı. Kırk kadar bilimsel tebliğ sunuldu. Tebliğler Arapça, Fransızca ve İngilizce verildi. Ekseriyetin arzusu üzerine program iki günde tamamlandı. Ömrümde ilk defa gecenin 22.00’sine kadar devam eden bir sempozyum görmüş oldum. Tebliğlerden bazılarının sadece başlıklarını verelim:

“Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Hicretinde Sünnetullah’a Riayet”, “Mükemmel Ahlakı Uygulamak En Büyük Mucizelerindendir.”, “Hz. Peygamberin Şahsiyetinde Belagat Boyutu”, “Semavi Kitaplarda Hz. Peygamberin Müjdelenmesi”, “Mağrib Kültür Mirasında Hz Peygamber”, “Batıda Aydınlanma Felsefesi Ve İslâm”, “İngilizce Yazılmış Siyer Kitaplarına Eleştirel Bir Yaklaşım”, “El-Kelai’nin El-İktifa Adlı Sireti Ve Şerhleri”, “Zimmiler Hakkında Hz. Peygamber’in Ahitnamesinin Yazmaları Ve Belgeleri Meselesi”, “Aile Reisi Olarak Hz. Peygamber”, “Bazı Alman Oryantalistlerinin Kitaplarında Hz. Peygamber”, “Çirkin Karikatürlerden Sonra Hollanda Basınında Hz. Peygamber”, “Çağdaş Bazı Felaketlerden Kurtulmada Hz. Peygamberin Siretinin Rolü”, “İslâm İle Batı Arasındaki Diyalog Hakkında”, “Hz. Peygamber’in Rüyaların İslâm Kültüründeki Tesirleri.”

Toplantının başında Universal Mercy Organizasyonu adına Dr. Yeşil Öcal ile Şarkiyat Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Abdülaziz Şahbar konuşma yaptılar. İlim adamlarının ve dinleyicilerin dikkatle izlemeleri, aceleci, geçiştirmeci olmayan tavırları, olumlu tartışma ve soru sorma şevkleri doğrusu takdire değerdi. Toplantı, Kültür Bakanlığına bağlı Tatvan Kültür Merkezinin klimalı, güzel dizayn edilmiş salonunda yapıldı. Tebliğlerden hemen sonra İstanbul’dan gelen ebru ustası Hikmet Barutçugil ve eşi Füsun Hanım’ın uygulamalı sunumu da büyük ilgi gördü. “Su üstüne yapılan resmi” ilk defa yakından tanıyan çok kimse, onun tekneden seri bir şekilde çıkardığı resimleri büyük bir hayret ve hayranlıkla izlediler. Başka yerlere de davet tekliflerinde bulundular.

Toplantıdan sonra imkân nispetinde Fas’ın bazı şehirlerini gezdim. Uğradığım önemli yerlerden biri, merkezi başkent Rabat şehrinde olan ISESCO oldu. Bu teşkilat İslâm ülkelerinin eğitim, bilim, kültür ve iletişim alanlarında işbirliği için kurulmuş olup UNESCO’nun İslâm ülkelerine mahsus benzeri bir kuruluştur. İslâm ülkelerinin dışişleri bakanlarının Mayıs 1979’da Rabat’ta yaptıkları toplantı ile kurulmuştur. Kamerun, Togo, Fildişi sahili ve Orta Asya Türk cumhuriyetleri gibi yakınlarda bağımsızlıklarına kavuşan bazıları da dâhil olmak üzere 51 İslâm ülkesinin üye olduğu bu kuruluşa Türkiye Cumhuriyetinin üye olmadığını hayretle öğrendim. Buraya bağlı bazı tali kuruluşları zikr edelim. ICPRS: İslâm Dünyasında Bilimsel Araştırmaları Destekleme Merkezi (Centre for Promotion of Scientific Research). IBEST: İslâm Dünyası Bilimsel Ve Teknolojik Etik Kurulu (The Islamic Body on Ethics of Science and Technology). FUMI: İslâm Dünyası Üniversiteler Birliği (The Federation of Universities in the Islamic World). Kuruluşundan bu yana ISESCO, çok sayıda çalışmalar yapmış, bilimsel araştırmalar yaptırmış, toplantılar düzenleyip bu çalışmaları yayımlamış. İslâm ülkelerinde eğitim, bilim, kültür, teknoloji ile ilgili 570 kadar yayın yapmış. İslâm dünyasındaki çeşitli organizasyonlar, bu ülkelerde çıkan dergi ve diğer periyodikler, değişik alanlarda istatistikler, araştırma merkezleri, mesela kadın kuruluşları, bilim adamlarının özgeçmişleri, çalışmaları ve en son yayınları gibi daha birçok alanda başvuru kılavuzları bu yayınlardan sadece bazıları. İnternet adresi: “www.isesco.org.ma”. Bu siteye girildiğinde Arapça, İngilizce ve Fransızca olarak bu kuruluşun bütün çalışmaları hakkında geniş bilgi alınabilir. İslâm Konferansına bağlı en önemli kuruluşlardan biri olan ISESCO hakkında Türkiye’mizde bilgi sahibi olmayışımıza hayıflandım. Üstelik Türkiye bu teşkilatın en önemli üyelerinden ve şimdiki başkanı da bir Türk ve üniversite profesörü olan Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu. TDV tarafından çıkarılan İslâm Ansiklopedisinde de yer almadığına hayret ettim. Halbuki İslâm Konferansı Teşkilatına bağlı IRCICA ve ISEDAK gibi kuruluşlar madde olarak bulunuyor. Ansiklopediyi hazırlayan İSAM başkanı Sayın Prof. Dr. M. Akif Aydın ile görüştüm. Dokümanları verdim. Daha sonra bu maddenin eklenerek eksikliğin telafi edileceğine inanıyorum. Sayın E. İhsanoğlu’nun İslâm Konferansı Genel Sekreteri olduğu bir dönemde, Türkiye’nin ISESCO’ya üye olması için gerekli girişimin yapılacağını umarım.

Bu seyahatte vâkıf olduğum başka bir ilmi teşebbüs daha var. O da Fas şehrinde 1993’te kurulmuş olan “Bilimsel Terimler Enstitüsü”dür. Bu Enstitünün gayesi, İslâm medeniyetinde ortaya çıkmış ilmi ıstılahların (bilimsel terimlerin) tarihi gelişim seyrini ihtiva eden bir sözlüğünü hazırlamaktır. Kuruluşundan beri bu maksadı gerçekleştirmek için birkaç sempozyum düzenlemiş. Istılahlar alanını başlıca şu üç sahaya ayırmışlar: 1-Dini ilimler 2-Beşeri ilimler 3-Tabii ilimler. Hangi asırda, hangi coğrafyada olursa olsun, bu terimleri tarihi süreç içinde inceleyip belirleme çalışması içindeler. Bu iş ferdi gayretlerle tamamlanamayacağı için, böyle bir Enstitü kurmuşlar. Bu çalışma, mazide ve şimdiki durumda olan çalışmaları kapsadığı gibi, ayrıca terimlerin geleceğini de planlamaya yöneliyor. İmkan nispetinde ilgili ilim heyetlerini kurma, bütün metinleri tarama, arşivleme, dokümantasyon, koordinasyon çalışmaları içindeler. Mesele gerçekten Müslümanlar ve Arapça açısından hayati derecede önemlidir. Zira bilimsel terimler bulunup yaygınlaştırılmayınca, kendi dilinizle o ilimleri okutamazsınız, İngilizce gibi Avrupa dilleri ile öğretime mecbur kalırsınız. Nitekim, mesela Tıp öğrenimi söz konusu oldu. Bütün Arap dünyasında Tıp öğretimi İngilizce ile yapılıyor. Sade...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mağrib den maşrik a
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:20:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mağrib den maşrik a rüya tabiri,Mağrib den maşrik a mekke canlı, Mağrib den maşrik a kabe canlı yayın, Mağrib den maşrik a Üç boyutlu kuran oku Mağrib den maşrik a kuran ı kerim, Mağrib den maşrik a peygamber kıssaları,Mağrib den maşrik a ilitam ders soruları, Mağrib den maşrik a önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes