Kumandamiz kimin elinde

KUMANDAMIZ KiMiN ELiNDE ?

Yaşadığımız çağın en önemli hastalıklarından biri de robotlaşma hastalığıdır Robotlaşma: Makinele-rin, teknolojinin uzantısı haline gelme, yeteneklerin körelmesi, düşünme öncelik ve becerinin yerini tek-düze, ruhsuzlaşmış hareketlerin alması demektir Bu hususla ilgili olarak E Form: 'Eskinin tehlikesi esir-leşmekti, çağımızın tehlikesi ise, robotlaşmak!' diye-rek, içine düşülen duruma dikkat çekmektedir

Geçmiş çağların en büyük tehlikesi birine esir düşmekti Çünkü esir düşen kişi esiri olduğu kişinin tüm talimatlarına uymak zorundaydı Âdeta uzaktan bir kumandayla yönetilen bir robot gibi sahibinin ku-mandası dışına çıkması mümkün değildi Günümüz-de teknolojik imkânlar alabildiğince gelişmiş ve in-sanlara güzel kolaylıklar sunmuştur Ancak bu kolay-lıklar beraberinde sorunlar da getirmiştir Bu so-runların en önemlisi de insanın teknolojik makineler tarafından esir alınarak robotlaştırılmasıdır

İnsanlar teknolojik araçların bir uzantısı haline getirilmiş, yetenekleri köreltilmiştir Düşünme insiya-tifini ve becerisini kaybetmiştir Bunun sonucunda esir alınan bir insan gibi tek düze ruhsuzlaşmış bir ro-bota dönüştürülmüştür Bilgisayar, televizyon, rad-yo, oyun salonları, müzik aletleri, servet, makam, şan, şöhret esiri olmuş İslami ve milli kimliklerini oluşturan değerlerden koparılmış bir insan modeli üretilmeye çalışılmakta ve bu insanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır
Robotlaşma; fertlerin ve bunların oluşturduğu milletlerin; dininden, ahlaki değerlerinden, tarihin-den, töresinden, örfünden, kültüründen süzülüp şe-killenen ve tescillenen, hayat felsefesi ve kişilik özel-liklerini oluşturan milli kimlikten uzaklaşmadır
Bu özellik ve güzelliklerini yitiren fertler ve millet-ler, "kurmalı ve uzaktan kumandalı robotlar" haline gelmektedir Maalesef halkımız, kendi özün-den ve kökünden koparılma sonucu başlayan yoz-laşma ve yobazlaşmanın tuzağında ahlaken can çe-kişmektedir
Duyarsız, tutarsız, iddiasız ve davasız nesiller tü-retilmiştir Kendisinden ve çok yakın çevresinden başkasını düşünmeyen, ülkesinin güvenliğini, genç-liğini ve geleceğini dert edinmeyen; bencil ve beleş-cil; basit bir anlayış topluma hâkim hale gelmiştir
"Türkiye üzerindeki oyunlar!","İslam Dünyasına yönelik senaryolar" gibi konular artık pek çok kişiyi hiç ilgilendirmemektedir "Ahlakın bozulması, aile ocağının yıkılması, özgürlüklerimizin kısıtlanması, çev-remizin ateş çemberiyle kuşatılması" gibi sorunlar ve sorumluluklar, artık pek az insanın gündemindedir

Siyonizm karşıtı Amerikalı Yahudiler bile, Şaron hükümetini protesto ediyor! Ama İslami ve insani özellikleri ve Milli değerleri çürütülen halkımız; ma-alesef, kimlik kartını veya para cüzdanını kaybettiği kadar bile tepki vermiyor!
Yapılan bir ankette: "Sen kimsin?" sorusuna veri-len cevaplar, ne hazindir ki; bir papağan seviyesin-dedir Artık insanımız; kendisini, kimliğini, kişiliğini, yaratılış gayesini, insani mesuliyetlerini unutmuş haldedir
Köklü bir kültür devrimi ve yeniden öze dönüş hareketi yaşanmazsa, geleceğimiz tehlikededir Bu karakter kanserleşmesinin ismi ancak derin bir boş-luğa düşüş ve kimliksizlik olarak değerlendirilebilir Tıpkı Edward Said'in "Oryantalizm" kitabının arka kapağında Şeytani başarılarıyla övünen Louis Mas-sıgnon'den aktardığı cümlelerde olduğu gibi: "Onla-rın her şeylerini tahrip ettik Dinleri ve felsefeleri mahvoldu Artık hiçbir şeye inanmıyorlar Derin bir boşluğa düştülerAnarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler!"

Bu söz, büyük bir kaosa sürüklenen ulusların kahredici yozlaşmalarının ve ızdıraplarının apaçık ifadesidir Bugünkü yaşadığımız bunalımların temel sebebi, kimliksizliktir! Her şeyi tahrip edilmiş bir millet olarak yaşamak! Kim olduğumuzu unutmak! Hafızalarımızı kaybetmek, geçmişimizi hatırlama-mak! İşte bu: Kendi köklerimizden, tarihimizden ve medeniyetimizden koparılışımızın hazin hikâyesi-dir

Dinimizin ve bizi millet yapan değerlerimizin ya-ni "imanımızı" yitirişimizin, hiç bir şeye inanmaz ha-le gelişimizin, var oluş bilincimizi unutuverişimizin ve hiç bir ideal ve hedefi olmaksızın bir anafora tu-tulmuş gibi dolanıp debelenişimizin acı ve alçaltıcı ifadesidir! İslam şuurunu, insanlık onurunu ve mis-yonunu unutmak!
Anlamsızlaşmak, kayıtsız ve kaygısız; dertsiz ve davasız birisi olmak, sorumluluklarımızdan kaçmak! İşte halimiz, ne hazindir! Devlet ve millet olarak; bizi bir arada tutacak ortak hiçbir ülkü geliştiremeyiş En iyilerimizin bile, yarım yamalak insan olmaktan öteye geçemeyiş Beyler bu yara derindir Çok âcil bir ameliyat gerekmektedir! Ve de hayat felsefeleri-mizin mahvoluşu!
Düşünmekten korkmak, anlayamamak, algıla-yamamak ve anlatamamak Kendimizi, derdimizi ve dileğimizi tarif edebileceğimiz bütün kelime ve kavramları unutmak Tıpkı bir Kunta Kinte gibi üzerimizde bize ait esmer derilerimizden başka hiç-bir şeyimizin gerçek sahibi olmamak! İşte bu, kimlik-sizliktir!
Ancak, Kunta Kinte bizden daha şanslıydı Hiç değilse o, köle olduğunun farkındaydı
Ne yazık ki: Ne bizler, ne bu ülkeyi yönetenler, ne bu ülkenin aydınları ve bilim adamları, ne de bu ül-kenin yazarları; içine düştükleri girdabın farkında görünmüyorlar!

Türkiye, siyasi, ekonomik, sosyal, etnik, dini ve kültürel bir tahribata uğratılırken, onlar; kendi de-ğerlerimizi zenginleştirmek ve o değerlere hizmet et-mek yerine; Firavunların Ehramlarına taş taşıyan köleler gibi; kendisini daha fazla köleleştiren yaban-cı değerlere hizmet ediyorlar
İnsanların robotlaşma hastalığına müptela ol-dukları bir çağda yaşıyoruz Robotlaşma hastalığı aynı zamanda bir asimilasyon eylemidir Kumanda aletimizin kimin elinde olduğuna dikkat etmek zo-rundayız

Kur'an'da Rabbimiz: "Bir de zalimlere meyletmeyin sonra size ateş dokunur, Allah' tan başka yardımcınız da yoktur, sonra aza-bından kurtulamazsınız" (11 Hud, 113) buyu-rarak kumandanın kime teslim edilmesi gerek-tiğine dikkatlerimizi çekmiştir
Kumandayı, Allah'ın dışında başka bir güce tes-lim ederek robotlaşıp asimile olanlar; kimliklerini ve kişiliklerini kaybetmişlerdir Bir yağın erimesi gibi, dost mu düşman mı olduğu belirsizleşmiş, temiz su-yun, kirli suların ve kanalizasyonların içinde kay-bolması gibi bir yola girmişlerdir Vidanın dişlerinin dökülüp tutmaması gibi bizi biz yapan manadan uzaklaşmışlardır

Yahudileşme, Hıristiyanlaşma, materyalistleşme şeklinde kendini gösteren kont-rolsüz bir değişime girmişlerdir Başkaları adına hiz-met ederek, çalışarak, yorularak, savaşarak ölmüş ama sonunda başkalarına yem olmuşlardır

Robotlaştırma; demir ve naylon hurdaların eriti-lip yeniden şekillendirildiği gibi insanların yabancı kültür veya eğitim potasında asimilasyonla (eritile-rek) onlara benzer melez bir tip üretimidir
Örneğin göçmenlerin ve zencilerin ruhen Amerikalılaşması, Asyalıların bilimsiz ve tekniksiz olarak şeklen de ol-sa Batı' yı taklit etmeleri yine buna bir örnektir
Sonuç olarak, kumanda aletimizi Allah ve Rasü-lüne teslim ederek sonsuz mutluluğa giden yolda, Kur'an ve sünnetin sunduğu İslami bir kimlikle ya-şamımızı sürdürmeye devam etmeliyiz Kumanda-mızı, şeytanî ve tağûtî anlayışların eline teslim et-memek için gereken mücadeleyi yapmalıyız

"Ey insanlar, Rabb'inizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşı-lık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için bir şeyi verebilici değildir Hiç şüphesiz Al-lah'ın va'di haktır Artık dünya hayatı sizi al-datmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın" (31 Lokman, 33)

Müslüm Yurtman

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın