> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kültür mirasımızın temel kaynakları 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kültür mirasımızın temel kaynakları 2  (Okunma Sayısı 551 defa)
27 Eylül 2010, 22:09:32
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Eylül 2010, 22:09:32 »



Kültür Mirasımızın Temel Kaynakları -2

2-Sünnet

Sünnet, Fıkıh ıstılahında, Cenab-ı Peygamberin (s.a.s) söz ve hareketleri ile, yapılmasını emrettiği veya işaret buyurduğu hususların bütünüdür. Bir diğer yaklaşımla o, Efendimiz tarafından farz veya vacip olduğu belirlenmeyen, bazen de terk edilebilen, Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-Enâm’ın (s.a.s) söz, fiil ve davranışlarıdır ki, ibadet kabilinden olanlara “Sünnet-i Hüdâ”, âdet-i seniyyeleri cümlesinden bulunanlara da “Sünnet-i Zevâid” denir. Usûlcüler ise meseleye daha farklı yaklaşarak, onu, sözlere, fiillere, takrirlere bağlayıp, sözlerle sübut bulanlara “Sünnet-i Kavliye”, fiillerle ortaya konanlara “Sünnet-i Fiiliye” ve yapıldığını gördüğü halde, işlenip işlenmemesi konusunda sükût buyurduğu hususlara da “Sünnet-i Takrîriye” demişlerdir ki, hemen her bölümü ile, amele müteallik bulunanlardan ahlâkla alâkalı olanlara, terbiye ve âdâb etrafında şerefsüdur olmuş nurefşân beyanlardan, nefis tezkiyesi ve ruh terbiyesi istikametinde ortaya konmuş düsturlara kadar, çok geniş bir alanda, gözlerimize ve gönüllerimize ziya çalan öyle tükenmez bir kaynaktır ki, asırlardan beri insanımızın, bu bereketli kaynaktan beslene beslene canlı bir Sünnet örneği haline geldiği söylense yeridir.

Evet Sünnet, ister teşrîdeki alanının genişliği, ister farklı yorumlara açık esnekliği sayesinde, Kur’ân tefsirinden fıkha, itikadî meselelerden ahlâka, zühd ü takvâdan ihlâsa açılan çerçevede, öyle feyyaz bir kaynak olagelmiştir ki, başka bir din, başka bir millette bu ölçüde bereketli bir kültür hazinesinden bahsetmek mümkün değildir. Ancak biz, şimdilik bu önemli konuyu da, o alanlarla alâkalı yazılmış ve yazılacak kitaplara havale edip, diğer bir hususa geçmek istiyoruz.


3- İcma:


İttifak, kast, azim ve mutabakat mânâlarına da gelen icmâ; aynı asırdaki İslâm müctehidlerinin dînî bir meselede ittifak etmeleri demektir ki, bu ümmete mahsus bir mazhariyettir. İcmâ, herkesin ve hele sıradan insanların işi değil; o, herhangi bir konuyu aslî deliller itibarı ile tespit edip değerlendirebilecek güçteki uzmanların, o mevzû ile alâkalı mutabakatlarıdır. Avamın herhangi bir mesele hakkında anlaşmaya varması icmâ sayılamayacağı gibi, şer’î delillere muhalif herhangi bir meselede de icmâ söz konusu değildir. Evet, Şâriin vaz’ettiği nasslarla, bilinmesi zarûrî olan mevzûlarda icmâ hükümsüz olduğu gibi, varlığın hudûsu (sonradan yaratılma) türünden konularda da o, geçersizdir. Keza, Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlik hakikatının sübutu gibi hususlar da, icmâın cereyan sahasının dışında kalırlar. Ayrıca, anlaşılması Şâriin tasrihine bağlı bulunan, âhirete ait ahvâl, kıyamet alâmetleri, ötedeki nimet ve azap çeşitleri.. gibi mevzûlarda da icmâ söz konusu olamaz.

“Ümmetim, dalâlet üzerinde ittifak etmez” şeklindeki Peygamber işareti ve “Yedullahi maa’lcemâa” gibi.. cemâatin husûsî bir ilâhî te’yide mazhariyetini ifade eden beyanlar, icmâın hücciyetini vurgulayan hususlardan sadece bir ikisi…

Zeydiye’nin bu konuda farklı mütalâaları, Şia’nın değişik yorumları ve Zâhirîler’in onun geçerliliğini belli bir zaman dilimine inhisar ettirmeleri, bu önemli kültür kaynağının esasına dokunacak nitelikte güçlü muhalefetler sayılmazlar. Ne var ki, onların itirazları ve bu itirazlara karşı çoğunluğun verdiği cevaplar da hafife alınacak gibi değildir. Ancak bütün bunlar, bu yazının istiab haddini aşacak ölçüde birer kitaplık konulardır ve bugüne kadar da defaatle ele alınıp işlenmişlerdir. Biz burada icmâı, sadece kültür mirasımızın bir kaynağı olarak hatırlatmak istemiştik, o kadar…


4- Kıyas

Bir şeyi diğer bir şeyle ölçüp, ortak bir değer ve hükme bağlama mânâlarına gelen kıyas; ıstılahta, bir konu ve bir amel ile alâkalı hükmü, onun dengi, benzeri başka bir konuda da ortaya koymak demektir. Usûl-ü Fıkıh’ta (Fıkıh Metodolojisi) birinci meseleye “makîsun aleyh” veya “asl”, ikinci meseleye de “makîs” veya “fer’”, bu iki mesele arasındaki ortak noktaya, diğer bir ifade ile, “vech-i müşâbehet”e de “hükmün menâtı” denir ki, bu çerçevede tanımaya çalıştığımız kıyas, Kitap ve Sünnet’teki zaman ve mekân üstü potansiyel zenginliğin önemli bir açılım alanını teşkil eder. Evet kıyas, değişen zaman ve mekânlara bağlı muhtemel ihtiyaç boşluklarına karşı, Kitap ve Sünnet’in referansı çerçevesinde her zaman başvurulabilecek öyle zengin bir kaynaktır ki, onun söz konusu olduğu yerde kat’iyen çareler bitmez.. ve bu açılım kapısı, ehil olanlara her zaman ardına kadar açıktır.

Bazen birbirine münasip ve müşabih konularda “vech-i müşâbehet” dediğimiz ortak nokta fevkalâde açıktır ve konuyla az bir mümâresesi olan herkes, bu benzerliği hemen anlar ki, metodologlar, buna “kıyas-ı celî” diyegelmişlerdir. Bazen de, “makîs” ve “makîsun aleyh” arasındaki ortak nokta hemen anlaşılmayacak ölçüde kapalı olur; kapalı olur ve araştırmaya, tetkike ihtiyaç duyulur; hattâ bazen alternatif menâtlar bile söz konusu olabilir ki, buna da “kıyas-ı hafî” demeyi uygun bulmuşlardır.

Böyle her iki cenahıyla da hem bir genişlik, hem de zenginlik ifade eden kıyasın, ceza hukukunda –ona başvurmak, cürüm ve ceza ihdas etme mânâsına geleceğinden– hücciyeti söz konusu değildir. Bu kabil özel durumların dışında o, hemen her zaman müracaat edilebilecek önemli bir bilgi kaynağıdır. Ve fakihlerin büyük ekseriyeti tarafından hücciyeti üzerinde ısrarla durulmuştur. Biz şimdilik, onun da, mücelletlik bir konu olduğunu vurgulayıp geçelim.

5- İstihsan

Güzel görmek, görülmek, beğenmek ve beğenilmek mânâlarına gelen istihsan; usûlcülerce farklı yorumları olsa da, çokları onu celî kıyasa muarız ve onun mütekâbili hafî kıyas yerinde kullana gelmişlerdir. İstihsan, bazen bir hükümde kıyasın gerektirdiğinden daha kuvvetli bir delile yönelme, bazen kıyasla ortaya konan hükmü daha güçlü bir delille tahsis etme, bazen râcih bir delile dayanma, bazen kıyası bırakıp, genel disiplinlere uygunluk içinde nasslara daha muvafık olanına uyma, bazen de “terkü’l-usri li’l-yüsr” fehvasınca, kolaylık adına zorluğun terk edilmesi, yani bir konuda hem zorluk hem de kolaylık söz konusu ise, kolaylık adına tercihte bulunulması mânâlarına hamledilmiştir. Başta Ebû Hanife olmak üzere pek çok fukahânın görüşü istihsanın hücciyeti istikametindedir. Aslında istihsana karşı çıkanlar da, ona yüklenen mânâları daha başka ad ve unvanlarla diğer disiplinlere yükleyerek, aynı şeyleri yapmışlardır. Bu itibarla da, onu delil kabul etmeyenlerin iddiaları tamamen lâfzîdir ve kat’iyen böyle bir “menhelü’l-azbi’l-mevrûd”u bulandıracak mahiyette değildir. Biz, şimdilik istihsanın tafsilini de yine sahasının uzmanlarına bırakarak, bu fasla da bir nokta koyup geçelim.

6- Maslahat

Vasıta, vesile ya da faydalı ve iyi olana ulaştıran anlamında maslahat; bir içtihad prensibi olarak, çok erken dönemde, kıyas ve re’yin bahis mevzûu olduğu hemen her mecliste üzerinde durulagelmiş ve zamanla da bazı mezhep imamlarınca müstakil bir disiplin kabul edilerek, tâlî derecede “edille-i şer’iyye”den biri sayılmıştır. Kelimenin mânâsından da anlaşılacağı üzere maslahat, insanların yararına olan ve onunla salâha ulaşılan bir disiplin demektir ki, bu mânâda o, dînî hayat içinde önemli bir yer işgal eder. Aslında Cenab-ı Hak, kullarının din, can, mal, akıl ve nesillerinin korunmasında maslahatı bir esas olarak vaz’etmiştir. Bu, Usûl-ü Fıkıh’taki maslahata da bir esas teşkil etmektedir.

Maslahat, diğer fıkhî deliller ölçüsünde yaygın olmasa da, bir hayli fakih, husûsiyle de Mâlikî fukahâsı ona ayrı bir önem atfedegelmişlerdir. İmam Şafiî, doğrudan doğruya maslahat delili üzerinde durmasa da, değişik bir yolla onu da kıyas çerçevesi içinde mütalâa ederek, zımnen kabullenmiş görünür. Hanefî fukahâsı farklı bir yorumla ona karşı hüsnükabullerini ortaya koyarlar. Ahmet bin Hanbel ise, pek çok meselede olduğu gibi bu konuda da İmam Şafiî gibi bir yol izler.

Belli ölçüdeki bu farklı yaklaşımlarla beraber maslahat, makbul bir maslahat ise ve başka şer’î bir disiplinle de çakışmıyorsa, hemen bütün mezheplerde –ayrı ad ve unvanlarla da olsa– kabul görmüş ve çok meselede başvurulagelen tâlî delillerden biri sayılmıştır. Hem Şâriin ona yüklediği mânâlar, hem de fukahânın ona tahmil ettiği fonksiyonlar açısından çok önemli bir kültür kaynağı olduğunda şüphe yoktur. Ne var ki, onun da daha genişçe anlatılmasına ihtiyaç vardır. Ancak, onun da açılıp anlatılması böyle bir makalenin istiab haddini aşar.

7- Tasavvuf

Tarifini konuyla alâkalı kitap ve risalelere havale ederek, muhtevasına kısaca geçelim:

Nazarî yanı tarikat, amelî yanı dervişlik diyebileceğimiz tasavvuf, rûhî hayattan ahlâka, ondan da âdâb u muaşerete ait konulara kadar çok geniş bir alanda önemli bir bilgi ve kültür kaynağıdır.

Bazıları tasavvufu, nefis ve enaniyet cihetiyle ölüp, kalbî ve rûhî hayat itibarıyla dirilme.. bazıları, kendi nisbîliği içinde iradenin mevcûdiyetiyle beraber, o yolun yolcusu olarak, gassâlın elindeki meyyit gibi Hakk’ın iradesine teslim olma.. bazıları, bir taraftan Kur’ân’da zemmedilmiş bulunan mesâvî-i ahlâka karşı tavır alırken, diğer taraftan ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kültür mirasımızın temel kaynakları 2
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:28:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 rüya tabiri,Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 mekke canlı, Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 kabe canlı yayın, Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 Üç boyutlu kuran oku Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 kuran ı kerim, Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 peygamber kıssaları,Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 ilitam ders soruları, Kültür mirasımızın temel kaynakları 2 önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes