> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kulluk şuuru
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kulluk şuuru  (Okunma Sayısı 987 defa)
03 Haziran 2010, 01:55:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Haziran 2010, 01:55:21 »



Kulluk Değerinin Göstergesi Olarak ‘Kulluk Şuûru’

Rahman suresinde yaratılışın gayesi Allah’a kulluk olarak ifade edilmiş, Kur’an’ın değişik yerlerinde de bunun şekil ve keyfiyetine değinilmiştir. Bu açıdan  “Nasıl bir kulluk?”sorusunun cevabı olarak Kur’an’ın kendisini göstermek isabetli olacaktır. Hemen belirtelim ki, Kur’an’da ibadetlerin şekillerine ilişkin ayrıntıya girilmemiş bu noktada Resulullah’ın (s.a.v) müminler için örnekliği ortaya konarak sünneti seniyye belirleyici kılınmıştır. Öte yandan ibadetlerin özüne ve ruhuna ilişkin Kur’an’da sık sık vurgular yapılmıştır. Bunun hikmeti, ibadetlerin Allah katında makbuliyyetinin öncelikle niyet ve ihlâs ölçüsüne göre değerlendirilmesi ile açıklanabilir.

Namazda kıyam, rukû ve secde gibi, yahut oruçta yeme ve içmeden uzak durma gibi, ibadetlerin maddi unsurları olarak niteleyebileceğimiz belirli biçimleri mevcuttur. Hiç şüphesiz ki, ibadetlerin dışa dönük yüzünü oluşturan söz konusu formlar, yapılan fiilin ‘ibadet’ olarak değerlendirilebilmesi için gerekli ise de ibadetlerin özünü ve ruhunu oluşturan manevi hal de kulluk değeri açısından bir o kadar önemi haizdir. İşte kulun ibadetinde bulduğu bu manevi haz ve farkındalık, kulluk (ubudiyyet) bilinci şeklinde ifade edilebilir. Klasik ilmihal eserlerindeki ibadet bahisleri bizlere ibadet bilgileri sunsa da, ibadetlerin ‘kalbe’ dönük yüzüne –belki burada bir standart gözetilemeyeceği için- dikkat çekilmediğinden ibadet bilinci vermekten uzaktır. Zira ibadet bilinci öğrenilebir olmaktan çok yaşanılabilen, bireysel iradenin belirleyici olduğu bir keyfiyettir. Bu suretle ibadet bilinci, kulluğun özünü oluşturduğundan ve sınırları hayatı kuşattığında “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et ”(1) buyruğu mucibince bu noktada manevi tekamül için beşeri iradeye geniş bir imkan tanınmıştır.

Gerek ilahi hitap ve gerekse Hz. Peygamber (s.a.v), ibadetlerdeki maddi unsurların yanında ibadet esnasındaki zihnî/kalbî durumumuzun kulluk değeri açısından önemine dikkat çekmişlerdir. Huşu’, hudu’ gibi kalbin fiilleri olarak gösterilen haller ibadetlerin özüyle ilgili olup Allah’ın (c.c) takdir ve teşvik ettiği hususlardır. Her şeyi bilen (alîm), işiten (semi’) ve her şeyi gören (basîr) şeklinde sıkça vurgulanan Allah tasavvuru insana ubûdiyyet bilinci kazandırmaya yöneliktir.

Kurban hakkında bir âyet “Şüphesiz ki, kestiğiniz kurbanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşmaz. O’na ulaşan sizdeki takvadır.”(2) meâlinde gelmiştir. Peki sadece görünüşte yaptığımız rükû ve secdeler Allah’a ulaşır mı? Şuursuzca kılınan namazın Allah katındaki değeri nedir? Allah’ın rızasının gözetilmediği cömertlik, ‘zekat’ yada ‘tasadduk’ olur mu? Allah yolunda olmayan şecaat ve gayrete cihad denilir mi ? Şüphesiz bu soruların cevabı yukarıdaki âyetin muhtevasında mevcuttur. Halis niyet fiilleri ibadete çevirir, lakin gönülden beslenmeyen şeklî ibadet amelleri hebâ eder. Cihad sahasında görünüşte kelle koltukta mücadele veren ama gönlünde servet/ganîmet hırsıyla atını kamçılayan kişinin kıyamet günündeki hazin halini Resûlullah (s.a.v) açıklamıştır.(3)

Yine Efendimiz (s.a.v) “Allah sizin suretinize değil kalplerinize bakar”buyurmuştur.”(4) Bir başka hadisi şerifte orucu sadece yeme, içme ve cinsel münasebetten uzak durma olarak algılayıp da onun mana ve önemine riâyet etmeyen kişi aç ve susuz durmuş bir kişiye benzetilmiştir.(5) Bu nedenledir ki, ibadetlerimizin içselleştirilmesi, zihnimizin ve gönlümüzün fiillerimize iştiraki kulluğumuzun değeri açısından önemlidir.

Âyette “Dini yalnız Allah’a özgü kılarak O’na ibadet et. Dikkat edin ! halis din Allah’ın’dır.”(6) şeklinde buyurulmaktadır. Bu âyette ‘katıksız din’ den (ed-dînü’l-hâlis) ve ‘katıksız ibadet’ten bahsedilmektedir. Yani ulûhiyyeti takdir edememiş şirkten ve onun küçük kardeşi riyadan uzak bir ibadet, vahyin ilahi saflığına nefsi ve hevayı karıştıran beşeri müdaheleden uzak bir din.

İ. Cerir et-Taberî (h.310) yukarıdaki âyetin tefsirinde şu rivayete yer vermektedir.   “Kişi kıyamet günü, sayfasında dağlar misali iyilikleri olduğu halde hesap için getirilir. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah şöyle der: Fülan namaz kıldı desinler diye şu gün şöyle namaz kıldın. Kendisinden başka ilâh olmayan Allah benim. Halis din de benim içindir. Fülan tasaddukta bulundu denilsin diye şu gün şöyle tasadduk ettin. Kendisinden başka, ilah olmayan benim. Halis din de benim içindir. Böylece iyilikler birer birer yok olur da kişinin sayfasında hiçbir şey kalmaz. Başındaki görevli melekler şöyle der : Ey fülan, ibadetlerini Allah’tan başkasına mı yapıyordun?”(7)

Dinin özümsenerek kalp ile fiilin bütünleştirilmesine özel vurgu yapan tasavvuf disiplininde ibadetlerdeki mana ve muhtevaya çokça değinilir. İmam Gazâli’nin (h. 505) oruç ibadetine yüklediği anlam dikkati çekmektedir. O’na göre orucun manasına riayet edip özel önem verenler (ehassulhavas), oruçtaki maddi unsurları gözetmekle beraber kalplerini hasis emeller ve dünya düşüncelerinden sıyırıp Allah’tan başka her şeyden çekerek bütün mevcudiyetleriyle Allah’a bağlanmak suretiyle oruç tutarlar.(8) Sadece yemeden, içmeden kesilmek suretiyle oruç tutanlar da vardır ki, bunlar kulluğu özümsememiş kimselerdir. (Avam).(9) Gazâli’nin ‘esrârussala’, ‘esrârussavm’ gibi başlıklarla ibadetlere madde-mana ilişkisi içerisinde bakması ‘din ilimlerini canlandırma’ sadedinde ibadetlerin de ruhunu gözetmek açısından güzel bir uyum arzetmektedir. Zaten bizden halisane ibadet isteyen âyeti kerîmeler ibadetlerimizde söz konusu ruhu yakalamamızı işaret etmektedir. Yunus Emre’nin kendisine nispet edilen “Hakkı arar isen kalbinde ara Kudüs’te Mekke’de Hacda değildir. “şeklindeki sözden anlıyoruz ki, herhalde o bu ifadeyle Hac ibadetini küçümsemiyordu. Belki hiçbir şer’î eylemin ruh ve özden ayrı tutulamayacağını belirtmek istiyordu. Diğer tasavvuf erbâbının sözlerinde de aynı düşünceyi görmek mümkündür.

İbadetlerin şekli, dinin görünür alana taşınması açısından kalbi boyutu da yukarıda değindiğimiz üzere Allah nezdinde kabule mazhariyyeti açısından ehemmiyet arzetmektedir. Cenab-ı Hak neden  öze özel önem vermektedir ? Çünkü kalp noktai nazarından kalp ile Rab arasında herhangi bir vasıta ve de sınır yoktur. Biz insanlar zahire göre hükmederiz de Allah(c.c), kendi nezdinde kulun gerçek niyetine göre muamele eder. Âyet-i kerîmede “O gün  Allah’a selim bir kalp ile gelen müstesna ne mal ve ne de oğullar fayda verecektir. “(10) buyurulmaktadır. Hiçbir beşere gönlünde riyakarlık yapma melekesi verilmemiştir. Bu yüzden orası nazargâh-ı ilâhî olarak nitelenmiştir.

İmanın varlığı bile dil ile ikrarın yanında öncelikle kalbî kabullenmenin varlığında meydana gelmektedir. Gönlün duruşu, zahirin durumundan hep önde gelmektedir. Bir imansızlık versiyonu ‘münafıklık’ kalbin fiili doğrulamamasının bir sonucudur.

Fıkıh kitaplarında mazeret sebebiyle normal olarak yapılamayan , ibadet formlarının özür nispetinde azaltılmasına ya da sonradan kazasına çokça örnek bulmak mümkündür. Ancak gerek zaruret anında ve gerekse olağan şartlarda kalbin huzur-u ilâhîdeki huşu’u hep muhafaza edilmesi gereken bir husustur.

Kulluk bilincinin en yüksek mertebesi herhalde ‘ihsan’ kavramı ile anlatılan keyfiyettir. İhsan denilince davranışlarımızı her yerde hâzır ve nâzır bir Allah bilincine göre yapmak anlaşılmaktadır. Bu hal ise kulun vecîbeler sınırını aşarak hayatın kendisini kulluk bilinciyle yaşamasının adı olmaktadır. Yani hayatı, ‘ibadet’ olarak düşünme durumu. Böyle düşününce evden çıkışımız, rasladığımız bir mü’mine selâm verişimiz, tebessümümüz, evimizin rızkını kazanmak için verdiğimiz uğraş, yememiz, içmemiz farklı anlam ve değer kazanmaktadır.

Türkçe’ye ‘Ateizmin Çıkmazı’ adıyla tercüme edilen eserde Etienne Gilson, en yaygın ateizm şekli olarak ifade ettiği, bizzat inananların şuurunda en sinsi bir tehdit ve sanki Tanrı yokmuş gibi yaşamaktan ibaret olan ‘Pratik Ateizm’den bahsetmektedir.(11) Zaman zaman Allah’ın unutulduğu, nefsin ve hevanın davetine kulak verildiği ya da inanıldığı halde davranışlarda kulluk emarelerinin görülmediği durumlar ‘Pratik Ateizm’ kavramına yakın durmaktadır. İşte ‘ihsan’ dediğimiz kalp kıvamı kanaatimizce müellifin ‘pratik ateizm’ dediği şeyin tam zıddına tekabül etmektedir. Hayatı kullukla içiçe yaşamak yani. “Unuttuğunda hemen Rabbini hatırla “(12) “O müminler ki, ayakta iken, otururken ve yanları üstünde iken Allah’ı anarlar.”(13) âyeti celîleleri adeta biz inananları bahsi geçen muhtemel tehlikeye karşı uyarmaktadır. Binaenaleyh zikir, tevbe, istiğfar, duâ, gün içine yayılmış beş vakit namaz gibi kulun manevi haznesinde sürekli bulunması gereken özellikler kalbi nisyana ve isyana karşı uyanık tutmaktadır.

Efendimiz’in (s.a.v) hayatı pek çok hususta olduğu gibi burada da bizim için örnek durumundadır. O’nun ibadeti hayat doluydu ve hayatı da kulluk bilinciyle memzucttu. Yaşadığı hayatı kulluk anlayışıyla şekillendiriyordu. “De ki, benim namazım, kurbanım, ölümüm ve hayatım alemlerin Rabbi Allah içindir.”(14) Âyet-i kerîmesi kulluğun özümsendiği siyer-i nebîyi çok veciz bir şekilde ifade etmektedir.

Allah hepimizi kulluğunu bilenlerden eylesin.

Dipnotlar: 1) Hicr, 15/99. 2) Hac, 22/37. 3) Müslim, İmâre 152. 4) Müslim, Birr 33. 5) İ.Mâce, Sıyâm 21. 6) Zümer, 39/2,3. 7) Taberî, Tefsir, X, 611, Beyrut, 1992. 8) İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn, (trc. Ahmet Serdaroğlu), I, 659. 9) İmam Gazâlî, a.g.e. 10) Şuarâ, 26/88. 11) Etienne Gilson, Ateizmin Çıkmazı, (trc. Veysel Uysal), s.37, İstanbul,1994. 12) Kehf,18/24 13) Âl-i İmrân, 3/191. 14) En’am, 6/162.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kulluk şuuru
« Posted on: 30 Nisan 2024, 16:47:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kulluk şuuru rüya tabiri,Kulluk şuuru mekke canlı, Kulluk şuuru kabe canlı yayın, Kulluk şuuru Üç boyutlu kuran oku Kulluk şuuru kuran ı kerim, Kulluk şuuru peygamber kıssaları,Kulluk şuuru ilitam ders soruları, Kulluk şuuruönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes