๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Ekim 2010, 13:50:41



Konu Başlığı: Kul olma şuuru
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Ekim 2010, 13:50:41
Kul Olma Şuuru

On bir ayın sultanı , Rahmet ayı , Kur'ân ayı , mağfiret ayı Ramazan'a yine kavuştuk şükürler olsun .
Ramazan Ayı , İlahi rahmetin coştuğu , dünyalar dolusu küçük- büyük tüm günahlarımızın bağışlandığı , güzel amellere , salih ibadetlere sınırsız lütuf ile çok fazla sevapların verildiği, Yaratıcı Halık-ı Zülcelal ile kulları arasında yakınlaşmanın en fazla olduğu aydır .Bizler içinde bulunduğumuz Ramazan Ayını ve bu ayda coşan ilahi rahmeti vesile yapıp kulluk şuurunu zirvelere taşımalıyız , Allah'a hakiki kul olmakla yüceleceğimizi , kıymet kazanacağımızı idrak etmeliyiz .
İnsanın şu dünya misafirhanesinde , yaşamakta olduğu fani hayatta en önemli meselesi Rabbini , Halîkını , sahibini , Sanatkarını ve Sultanını tanıyıp , O na itaat ve ibadet ederek kulluk şuuruna varabilmek .
Bediüzzaman Hz . “insanlar hür oldular ama , yine Abdullah'tırlar / Allah'ın kuludurlar” demektedir . Yani herkes Abdullah'tır , Allah'ın kuludur . Zengin-fakir , işçi-patron , köylü-kentli , alim-cahil , çöpçü veya bürokrat… Herkim olursak olalım ; ekonomik ve sosyal statümüz ne olursa olsun hepimiz Abdullah'ız / Allah'ın kuluyuz . Allah'ın hem kulu , hem mülkü hem de memlüküyüz . ( kölesi)
Herkim olursak olalım , şu fani dünya hayatında kulluk imtihanına tabi tutulmuşuz . Evet imtihandayız . Kul olduğumuzu idrak ederek bizi yaratıp nimetlendiren kainatın Sultanını tanıyıp O na itaat ve ibadet mi edeceğiz ? Yoksa O nu inkar edip , O ndan gafil olup isyanlara mı kapılacağız .
İşte bu kulluk imtihanındaki tavrına ve yaşantısına göre insan , Alay-ı İllin ile Esfel-i Safilin arasında kendi yerini belirleyecektir . İnsan kulluk şuuruna varıp varamamasına göre ya eşrefi mahlukat , yani yaratılmışların en şereflisi makamına yükselerek kainatın sultanına bir muhatap ve onun yeryüzündeki halifesi olur ; veya hayvanlardan bile daha aşağı bir mertebeye düşer .
Kul olma şuuruna varmak insanı yüceltir . “ Allah'a hakiki abd / kul olan başkalarına tezellüle ( zillet etmeye / minnet etmeye ) tenezül etmez .” der Bediüzzaman Hazretleri . Çünkü kulluk şuuruna ermiş bir insan , kime karşı zillet ve minnet duyacağını iyi bilir . Sınırsız kudret sahibi , sınırsız kerem ve ihsan sahibi Rabbine minnet duyar yalnızca . Bu nedenle insan Allah'a kul olma şuuruna erdikçe içindeki hürriyet duyguları da parlar . Diğer insanlara karşı kendini daha hür hisseder .
Allah'a kul olma bilinci ile ilgili olarak sizlerle birkaç anekdotu paylaşmak istiyorum :
Bir gün bir resmi merasimde Osmanlı halkından çalışanlar guruplar halinde geçit yapıyorlarmış . Padişah Yavuz Sultan Selim Han , yanındakilere geçen her gurubun kimler olduğunu sorarmış . Bir ara kulağında küpe olan insanlar geçmeye başlamış . Padişah Sultan Selim Han , bunlar kimdir diye sormuş ; “ Sultanım , bunlar kölelerdir . Köleleri diğerlerinden ayıt edebilmek için kulaklarına küpe taktık” demişler . Yavuz Sultan Selim , o küpelerden bir tane istemiş , hemen getirmişler . Sert bir hareketle küpeyi kulağına saplamış . Küpenin demiriyle kulağını delmiş , kulağından kanlar damlarken bağırmış ; “ Şahit olun , bende Allah'ın kölesiyim ! ” demiş.
Dünyayı bir hükümdara çok , ama iki hükümdara da az gören Koca Sultan , “Allah'a köle olmayı en yüce saltanat ve en büyük makam olarak görürmüş .”
Hz. Musa ( a.s ) Tur Dağına giderken birsi yolunu kesmiş ve demiş ki ; “ Ey Musa , içimi kasıp kavuran bir soru var ; lütfen Rabbine sor ki ben Cennetlik miyim , Cehennemlik miyim ?” demiş . Hz. Musa dönüşünde büyük bir merakla adamı kendisini beklerken bulmuş ve demiş ki : “ Rabbim buyurdu ki ; Söyle o kuluma…” adam birden heyecanlanmış ve “Söyleme ya Musa ! Rabbim bana aynen böyle dedi mi , Rabbim bana söyle o kuluma dedi mi ?” Rabbim bana “ kulum” dedi mi ? diye sormuş . Hz. Musa (a.s.) “ Evet böyle dedi” deyince o zat tekrarlamış : “Öyle ise gerisini söyleme ya Musa ! Mademki Rabbim bana kulum demiş…Beni ister Cennetine ister Cehennemine atsın mühim değil…” Neşe içerisinde sevine sevine çekip gitmiş . O kişi cehennemlik imiş . Hz. Musa ona Cehennemlik olduğunu bildirecekmiş . Ancak onun bu tavrı üzerine , Rabbimiz onun artık cennetlik bir kul olduğunu bildirmiş… “ Madem ki benim kulluğumu böylesine başına taç etti ve şeref bildi , öyle ise o artık Cennetlik bir kulumdur” buyurulmuş .
Bediüzzaman Hazretleri , insan için en yüksek , en yüce makamın “Rıza makamı” olduğunu söyler . Yani Cenab-ı Hakkın rızasına nail olmak . Cenab-ı Hakkın rızasına talip olan bir kulun en büyük arzusu , yaptığı kullukdan Allah'ın memnun ve razı olmasıdır . Huzuru İlahi ye çıktığı zaman Rabbinin kendisine “Ey kulum senden razı oldum” demesidir en büyük muradı .
Onun için amelimizde , tavır ve davranışlarımızda , söz ve fiillerimizde asıl maksadımız Allah'ın rızasını kazanabilmek olmalıdır . Bu mübarek Ramazan Ayı hürmetine Rabbim bizlere razı olacağı bir hayat yaşamak ve onun rızasını kazanabileceğimiz güzel fiiller işlemek nasip etsin .


Hatice EFE