> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kul Hakkı Duyarlılığı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kul Hakkı Duyarlılığı  (Okunma Sayısı 3338 defa)
27 Mayıs 2010, 01:50:33
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Mayıs 2010, 01:50:33 »



Kul Hakkı Duyarlılığı

Biz biliyoruz ki;

Allah Rasûlü (s.a.) helâl ve harama ilişkin uyarısında çok temel bir çerçeve çiziyor: "Helâl apaçık belli, haram da apaçık bellidir. Bunların arasında, halktan bir çoğunun helâl mi haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır. Dinini ve namusunu korumak için bunları yapmayan kurtuluştadır. Bunlardan bazısını yapan kimse ise haram işlemeye çok yaklaşmış olur. Nitekim korunun etrafında hayvanlarını otlatan kimse de koruya dalma tehlikesi ile burun buruna gelmiş olur. Dikkat ederseniz her hükümdarın bir korusu vardır. Allah'ın korusu da haram kıldığı şeylerdir."

Hadisin ana uyarısı, sürüyü çit kenarında otlatmama, yani nefsi, haram sınırında veya şüpheli şeyler arasında dolaştırmama noktasında toplanıyor.

Biz biliyoruz ki,

Allah Rasûlü, bizim için bir "müflis" portresi çiziyor. Buna göre "müflis, mahşer ortamında, dünyada yaptığı iyilikleri dağ gibi yığılan, ancak farkında olmadan yaptığı gıybetleri vs. sebebiyle hakkı geçen insanların gelip haklarını aldığı ve sonunda ortada hiçbir şeyi kalmayan, üstelik sevabı yetmediği için başkalarının günahını yüklenen kişi" demek...

Hadisin ana uyarısı, farkında olmadan yapılan şeylerin, geri dönüşü ve telâfisi mümkün olmayan hesap gününde insanı iflâs ortamına sürükleyeceği noktasında toplanıyor.

Bir insandan gıyabında beğenmeyeceği biçimde bahsetmek anlamına gelen "gıybet", "ölmüş kardeşin etini yemek" olarak nitelenmiş Kur'an'da...

Bir insanın elindeki nimet'i kıskanmak "hased" olarak nitelenmiş ve "Allah'ın takdirine razı olmamak" gibi Mü'mine yakışmayacak bir davranış olarak görülmüş. Mü'minler arasındaki hukukun dışında mütalaa edilmiş, kin, hased, gıybet, yalan, sui-zan, lakap takma, ayıp araştırma...

Biz, Kur'an âyetleriyle yapılan uyarı ile, insanın kaşı-gözü ile yaptığı alaylar sebebiyle bile kınandığını, Kur'an'ın "hümeze-lümeze" ifadesiyle tanımlanan o tür insanlar hakkında "yazıklar olsun" ifadesinin zikredildiğini biliyoruz.

Biz, İslâm açısından tek üstünlük ölçüsü olarak nitelenen "Takva"nın, öncelikle "Allah'ın insanlar için koyduğu sınırları gözetmek" olduğunu biliyoruz.

Hazreti Ömer, Übey bin Ka'b'a soruuyor:

-Takva nedir? Übeyy'in cevabı şöyle:

-Sen hiç dikenli yolda yürüdün mü?

-Evet.

-Ne yaptın yürürken?

-Paçalarımı çemredim ve dikenlere basmamak için dikkatli dikkatli yürüdüm.

-İşte takva odur.

Hayat yolunda diken üstüne, yani tehlikeli noktaya basmamak... Bir titizlik çizgisi takva, bir hassasiyet...

Biz biliyoruz ki, yaptığımız her şey bizim için tahsis edilen bir hayat kitabına yazılıyor.

Biz biliyoruz ki, inanıyoruz ki, ahiret var ve yaptığımız her şeyin bir hesabı var.

Biz biliyoruz ki, mahşer ortamında insanın uzuvları yaptıkları işler hakkında şahitlik yapacak... Eller, ayaklar, gözler, kulaklar... Söylediğimiz, yazdığımız, dinlediğimiz, gittiğimiz yerleri söyleyecek uzuvlarımız.

Biz biliyoruz ki, Habibullah, yani Allah'ın sevgilisi, "Âlemlere rahmet olarak gönderilen" Muhammed Mustafa (s.a.)'nın Amr ibn Ümmi Mektum'a yönelik bir anlık davranışı, "Âma yanına gelince yüzünü ekşitip, çevirdi" ifadesiyle Kur'an'a geçti. Bir anlık bir Peygamber davranışı evrensel bir ilâhî mesajda yer aldı. Buna bakıp, "Ya bizim kaba saba, teammüden, bilerek gönül kırmalarımız? Tahribatlarımız?" diye sormak gerekmez mi?

Biz biliyoruz ki Allah Rasûlü insanları uyarıyor:

"Ben ancak bir beşerim. Hakikat bana aralarında davalaşan öyle hasımlar gelir ki onların kimi kiminden daha beliğ ve çenesi daha kuvvetli olur. Delillerini güzel, açık ve süslü anlatabilir ve ben de onu doğru söyleyen bir adam sanıp lahine hükmederim. Binaenaleyh ben bir Müslümanın hakkını (haksız olan herhangi bir kimsenin lehinde hükmedersem (biliniz ki) o (hak) bir ateş parçasıdır. Artık onu dileyen sırtına yüklensin. Yahud onu farkederek rücu etsin."

Anlıyoruz ki, ihtilâflı bir konuda, söz ustalığı ya da başka bir yolla karşımızdakini bir biçimde altetmek bir kazanç sayılmıyor. Aksine, bizim kazanç gibi gördüğümüz şey, ahiret boyutunda bir ateş parçasından ibaret oluyor.

Biz biliyoruz ki, iyi Müslüman kulluğu-ibadeti "Allah'ı görüyormuş gibi yani ihsan kıvamında yapan, Allah'ı görmese bile O'nun tarafından görüldüğü bilinci içinde yaşayan insandır."

Bu, külli bir hayat disiplini getiriyor Müslüman'a... Aklını, duygularını, iradesini aynı odakta buluşturan bir hassasiyet... Allah görüyorken O'nun hukukunu, hududunu çiğnemek... Allah'ın gördüğünü bile bile, O'nun koru alanında nefs otlatmak... Bu, gerçek bir haddini bilmezlik olmalı.

"Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak", bu konuda hassasiyet göstermek İslâm ıstılahında "vera" olarak niteleniyor.

"Vera ehli" olmak, bir mü'min için elde edilmesi iştiyakla arzu edilen bir ufuk.

İslâm geleneğinde "vera" konusunda, yıldızlaşmış örnekler var.

Hazreti Peygamber, "İşte sırtım, diyor, hakkı olan gelsin vursun." Bu, günahsızlığı Allah Teâlâ'nın kefaletinde olan bir insan... Bize, Ahiret'e kul hakkı ile gitmeme duyarlılığını örnekliyor.

Hazreti Ebubekir, hizmetçisinin getirdiği kaynağı belli olmayan bir sütü bilmeden içtikten sonra farkına varınca, istifra ediyor.

Hazreti Ömer'in özel işini görürken, devlete ait mumu söndürüp, kendisine ait mumu yaktığını biliyoruz. Bir devlet başkanı ki, hayat defterine en küçük bir kara çizgi girmesine razı olmuyor.

Ömer bin Abdülaziz, yanına ganimet malından misk getirildiğinde burnunu tıkıyor ve "Bunun faydası kokusudur, bu ise Müslümanların hakkıdır" diyor.

Allah dostları, kaynağını bilmedikleri bir şeyi yememeye itina etmişler. Nehirden gelen bir elmayı dişlemenin tevbesini yapmışlar.

Komşunun bahçesinden otlayan koyunlarının sütünü, ot koyunun bünyesinde değişim geçireceği süre içinde komşuya götürmüşler.

Kur'an mü'mine "kalbimizde diğer mü'minler için bir kin bırakma" diye dua etmeyi öğütlüyor. Kalb safhasında bile bir kul hakkı ihlâlini yakıştırmıyor mü'mine Kur'an.

Bu yüzden "Gönül yıkma"yı "Kabe'yi yıkmak" gibi anlıyor Allah dostları...

Kur'an'a, Rasûlullah'ın hayatına ve ikazlarına ve bunlardan yola çıkarak Allah dostlarının kendi hayatları için oluşturdukları hukuka bakınca mü'minler arasındaki ilişki, bir gergef nezaketinde dokunan nakışı andırıyor.

Her hak ihlâli ahirete taşınan ve orada hesabı verilecek bir yük gibi görünüyor. Hatta yüreğe yüklenen bir yük gibi...

Bir ateşi avuçlamak gibi.

Allah'ın huzurunda utanmak gibi.

Helâl kazanç arı duru bir ilâhî armağan ise insana, her katre haram, o duru su içine akan kirli damar gibi görülüyor.

Bütün bunları görmek ve bunun gerektirdiği davranışı kuşanmak, bir terbiyeyi gerektiriyor. Çünkü insan mal tutkusu karşısında son derece zayıf bir mahlûk. "Bir vadi dolusu altını olsa, ikincisini ister insan. İnsanın gözünü ancak toprak doyurur" diyor Allah Rasûlü. Haram karşısındaki duyarlılığını aşındıracak bin türlü yol salık verir insana, insan soyunun düşmanları... Süsler günahı... Önünü açar, elinden tutar, yol gösterir, içine sinecek bir formül sunar.

Bir terbiye, hem sıkı bir terbiye gerekir.

Kul hakkı duyarlılığı, gerçekte bir âhiret duyarlılığıdır. Bir vadi dolusu haram malı yutmak, bir yerde cehennemi yutmaya talip olmaktır. Bu çılgınlıktır, ama insanoğlu da aldanmaya açıktır.

İnsanlar birbirinin ayaklarına basıyor da, af dilemiyor.

Yetim malını fütursuzca yiyor da, içinde bir ürküntü oluşmuyor.

Kimbilir belki de insanlar, dünyayı bitirip, en sonunda haram diye birbirini yemeye başladığı zaman bir tıkanma noktasına gelinecek ve Allah korkusu, ahiret kaygısı gelip yerleşecek insanoğlunun gündemine...

Alıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kul Hakkı Duyarlılığı
« Posted on: 30 Nisan 2024, 20:27:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kul Hakkı Duyarlılığı rüya tabiri,Kul Hakkı Duyarlılığı mekke canlı, Kul Hakkı Duyarlılığı kabe canlı yayın, Kul Hakkı Duyarlılığı Üç boyutlu kuran oku Kul Hakkı Duyarlılığı kuran ı kerim, Kul Hakkı Duyarlılığı peygamber kıssaları,Kul Hakkı Duyarlılığı ilitam ders soruları, Kul Hakkı Duyarlılığıönlisans arapça,
Logged
05 Nisan 2015, 18:46:47
Liyla

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 380


« Yanıtla #1 : 05 Nisan 2015, 18:46:47 »

Genellikle kul hakkı ihlali insanın çenesine hakim olamayıp dedikodu yapması ile oluyor.
Dedikodu hiç bir Müslümana yakışmayan bir davranış.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 05 Nisan 2015, 18:47:42 Gönderen: Liyla »
Kayıtlı
05 Nisan 2015, 21:06:46
İkraNuR
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3.427



« Yanıtla #2 : 05 Nisan 2015, 21:06:46 »

Kul hakkı insanların birleşip gıybet yapmalarından yani "dedikodu" yapmalarından meydana geliyor. Gıybet ise Kur'an-ı Kerim'de  "ölmüş kardeşin etini yemek" anlamına geliyor yani dedikodu etmek " gıybet" etmek Müslümanlara yakışmayan bir davranıştır. Hiçbir zaman dedikodu etmemeliyiz.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
06 Nisan 2015, 14:25:20
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #3 : 06 Nisan 2015, 14:25:20 »

Esselamu Aleykum ve rahmetullah.Rabbimiz kul hakkıyla huzuruna varmamızı istemiyor.İnşaAllah Rabbim bizleri bu büyük günahtan korusun,sakınanlardan eylesin.Rabbim razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

10 Nisan 2015, 15:51:51
sultan aktay
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 417


« Yanıtla #4 : 10 Nisan 2015, 15:51:51 »

selamun aleyküm
bnde liyla kardeşimizin dediğine katılıyrum kesinlikle insanlrın gıybet edip dedikodu yapması yüzünden geldiğini düşünüyorum
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes