> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Küfrün merkezini susturmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Küfrün merkezini susturmak  (Okunma Sayısı 562 defa)
05 Aralık 2010, 11:49:29
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Aralık 2010, 11:49:29 »



KÜFRÜN MERKEZİNİ SUSTURMAK



Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A



Elhamdü lillâhi hakka hamdihî... Nahmedühû bicemîi mehâmidih... Lehül hamdü kemâ yenbağî licelâli vechihi ve liazîmi sultânih... Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh... Alâ külli hâlin ve fî külli hîn... Hamden kesiran tayyiben lâ âhire likàilihî illâ ridallah...

Ves salâtü ves selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ rasûlüllahi ve habîbillâhi ve rahmetillâhi alel alemîne muhammedinil mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ecmaînet tayyibînet tâhirîn...

Çok aziz, çok kıymetli, çok sevgili kardeşlerim!..

Bugün baharın mayıs ayının sonu, 29 mayıs 1995... Bundan 542 sene önce yine böyle bir bahar gününde, yine böyle bir mayıs ayında bu mevsimde, güneşin bu grubda olduğu şemsî yılın bu zamanında, şu oturduğumuz yerlerde Bizans'ın ahalisi oturuyorken; surların öbür tarafında Allah Allah diyen mücahidler, mübarek ecdâdımız, mü'min-i kâmil evliyâullah, ricâlullah, erenler sabırla Allah yolunda cihad ediyorlardı. Birbuçuk aydan fazla, iki aya yakın zamandan beri buralarda Allah rızası için, fî sebîlillah cihad eden müslümanlar, nihayet bu taş duvarların üstüne "Lâ ilâhe illallah" bayrağını diktiler. İmanı bu şehrin surlarının içine soktular. İslâm'ın bayrağını buraya yerleştirdiler.

Bu iş Hazret-i Adem AS zamanına kadar gider. Adem Atamız AS zamanından beri biz insanların en mühim meselesi: Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin varlığını, birliğini bilmek, anlamak, bulmak, kabul etmek, gönül vermek, Allah'a kul olmak, Allah yolunda çalışmaktır. Bir hizbullah vardır; Allah'ın taraftarları, Allah yolunun yolcuları, mü'minler vardır dünya üzerinde... Bir de hizbüş- şeytan vardır, şeytanın avanesi vardır. Şeytanın kandırdığı insanlar vardır, şeytana uymuş insanlar vardır. İmana erememiş insanlar vardır. Gözünü açamamış insanlar vardır. Hakkı kabul edememiş insanlar vardır. Hazret-i Adem zamanından beri böyle gelmiş. Evlâtlarının bazısı mü'min; bazısı gayr-i mü'min, gayr-i müslim, nasibsiz...

Peygamber-i zîşan SAS Efendimiz, o Sultânül Enbiyâ, o ekin bitmez Mekke kayalık dağları arasında dünyaya gelip peygamber olunca, o da "Lâ ilâhe illallah" bayrağını küfrün tepesine dikmek için, küfrü müzmahil kılmak için, küfrü yok etmek için, aldığı emir icabı çalıştı.

(Efdalü mâ kultü ene ven nebiyyûne min kablî) "Benim ve benden önceki bütün peygamberlerin söylediği sözlerin en faziletlisi, en güzeli, en yücesi, en yükseği, (Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh) sözüdür."

(Lâ ilâhe illallah) Allah'tan başka ilah yok, o var... (vahdehû) O tektir. (lâ şerîke lehû) Onun mülkünde şeriki, ortağı, misli, dengi, küfüvü, benzeri yoktur. Allah vardır, şeriki yoktur. Allah'tan sonrası mâsivallahın kıymeti de yoktur. (Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh) En mühim söz budur, en yüksek hakîkat budur. En kurtarıcı ip, en sağlam sarılacak kulp budur. Buna sarılan cennete gider, Allah'ın rızasına erer, iki cihan saadetine nâil olur.

Peygamber SAS Efendimiz, hayatı boyunca bu uğurda çalıştı. Cezîretül-Arab'dan, Arap Yarımadası'ndan küfrü söktü. O zaman dünya üzerinde iki büyük merkez meşhur... Birisi, Sâsânî İmparatorluğu... Ateşe tapıyorlar. Yezdan ve Ehrimen, ateş/nur tanrısı ve zulmet tanrısı diye iki tanrı düşünüyorlar. Düalizm deniliyor.

(Velem yekün lehû küfüven ehad) Allah'ın karşısında durabilecek dengi bir başka taraf var mı, karşı taraf var mı?.. Mümkün mü?.. Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin emrine, fermânına karşı çıkabilecek bir başka güç var mı?.. Öyle şey olur mu?..

--Efendim işte, hani şeytan var, kâfir var...

Allah dilese kahreder ama, serbest bırakmış imtihan olduğu için... Ondan yapıyorlar. Yoksa, Allah'ın karşısında bir kuvvet değil...

(İnnehû leyse lehû sultânün) Şu şeytan denilen mahlûkun saltanatı, gücü kuvveti yok; (alellezîne âmenû) iman edenlere... Bir diş geçirecek, söz geçirecek bir hali yok... (ve alâ rabbihim yetevekkelûn) Rabbine tevekkül edenlere bir tesiri yok... Sadece söylüyor. Ancak vesvese veriyor, "Şöyle yap, böyle yap!" diye kandırmaya çalışıyor. Kanma!.. Allah ona da müsaade etmese, onu da yapamazdı. Ama dedi ki:

(Feenzirnî) "Bana mühlet ver yâ Rabbi! (ilâ yevme yüb'asûn) Bu insanların ba'sü ba'del mevt olup da tekrar huzuruna geleceği zamana kadar serbestlik tanı bana, ben de onları aldatayım!" dedi. Allah fırsat verdiğinden şeytan o faaliyeti gösteriyor ama, gücü yok!.. Kabahat senin... Kabahat şeytana uyanın, şeytanın vesvesesine kananın... Şeytan sadece vesvese veriyor. Allah konuşturtuyor, "Bakalım, kulum şeytanın sözünü mü dinleyecek, Rahmân'ın yoluna mı gidecek?.. Rahmân'ın hizbine mi gelecek, Şeytânın hizbine mi gelecek?.." diye...

Bir Sâsâniler vardı, ateşe, nura, zulmete tapıyorlardı. Ahuramazda veya Hürmüz denilen tanrıları vardı. Ehrimen denilen cehennem tanrıları vardı. Bir de Bizans vardı, ehl-i kitab idi. Hazret-i İsâ'ya tabi insanlar idi ama, imanlarını kaybetmişlerdi. İkono yapıyorlardı, put yapıyorlardı, heykel yapıyorlardı, ona tapıyorlardı. Teslis'e kaymışlardı. İznik Konsülü'nde oturmuşlar, kalkmışlar, konuşmuşlar, doğru akîdeyi bulamamışlar, yanlış inanca saplanmışlardı. İnançları bozuktu.

Müslümanlar Sâsânî İmparatorluğu'nu çatır çatır yıkıp geçtiler, ezip geçtiler. İran'ı geçtiler, Horasan'ı geçtiler, Mâverâünnehr'e girdiler, Mâverâünnehr'den öteye geçtiler. Hindistan'a gittiler, Çin'e ulaştılar... Kuzeylere, uçsuz bucaksız yerlere gittiler. Afrika'ya geçtiler. Afrika'da Atlas Okyanusu'na kadar uzanan bir İslâm imparatorluğu kurdular. Afrika'nın sahilleri Dârüs-Selâm gibi güzel isimlerle isimlenen İslâm şehirleri oldu. Hindistan'dan Hind-i Çin'e kadar İslâm uzandı.

O zaman, Peygamber SAS hedef gösterdi müslümanlara... Bir bilgi verdi, bir müjde verdi:

(Letüftehannel-konstantıniyyeh) "Şu Bizans'ın merkezi olan, çok uzaktaki Konstantıniyye şehri var ya, mutlaka ve mutlaka müslümanlar tarafından fetholunacak!" dedi. Le, te'kid edatıdır. Tüftehu, fetholunacak demek... Le gelince başına, mutlaka; te'kidli söylüyorum, gerçek söylüyorum, mutlaka fetholunacak demek... Sonra, sonuna nûn-u te'kid-i sakile gelmiş, iki tane nun gelmiş. Yâni bu ne demek?.. "İstanbul şeksiz, şüphesiz, mutlaka, muhakkak müslümanların eline geçecektir!" demek... "Mutlaka fetholunacak! Olacak bu!.." dedi Peygamber Efendimiz... Ne zaman söyledi?.. Müşriklerin müslümanlara zulmettiği zaman söyledi. Kesin söyledi. Doğru bir hadis-i şeriftir. Tahkik edilmiştir, doğrudur.

(Ve leni'mel-emîru emîruhâ) "Ne iyi komutandır, o ordunun komutanı... (ve leni'mel ceyşü zâlikel ceyş) Ve o ordu ne güzel ordudur, ne mübarek ordudur." diye bu İstanbul'u fethedecek komutana sevgisini, medhini söyledi. "Ne iyi komutandır o komutan, ne iyi ordudur o ordu!.." dedi. Rasûlüllah bir iltifat etmiş, iltifatına canlar fedâ... Herkes o nimete ermek için, o devlete, o saadete ermek için çırpındı.

Hayber'in karşısında durdukları zaman da, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

"--Ben yarın sabah İslam'ın sancağını içinizden bir şahsın eline vereceğim. Öyle bir şahsa vereceğim ki, Allah onu sever, o Allah'ı sever!"

Gece herkes kıvrandı, uykusu kaçtı herkesin... Allah'ın sevdiği, Allah'ı seven bir insan şerefine ermiş olmayı herkes istedi.

Hazret-i Ömer diyor ki: "Ömrümde hiç bir şeyi o kadar arzu etmedim. 'Yarın sabah şu bayrağı Rasûlüllah bana verse de, o iltifata ben ermiş olsam!' diye canım çok istedi." diyor.

Gece heyecandan kıvrandı herkes... Ertesi gün şöyle bakındığı zaman, herkes "Beni Rasûlüllah kalabalıktan görsün, sen al bayrağı desin!" diye parmaklarının ucuna kalkmış. Herkes'e baktı da Rasûlüllah SAS:

"--Ali nerde?.." dedi.

Dediler ki:

"--Yâ Rasûllah! Gözlerinde muazzam ağrı var, çok ağrıyor gözleri... Çadırda..."

"--Çağırın onu!.." dedi.

Hazret-i Ali RA ve Kerramallahu Veche'nin eline bayrağı verdi. Hayber'i o fethetti. Allah'ın sevdiği. kendisi de Allah'ın aşıkı olan Hazret-i Ali Hayber kalesini fethetti.

"İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Ne iyi komutandır o komutan, ne iyi ordudur o ordu!.." buyurmuştu Peygamber Efendimiz... Bu iltifata ermek için nice mücahidler canlarını verdiler. Rasûlüllah'ın o iltifatına biz erelim diye 28 defa kuşatılmış şu İstanbul... Emevîler zamanında kaç tane ordu geldi. Gemilerle, denizden, karadan, çarpışarak, uğraşarak, didinerek İstanbul'a geldiler. Çarpıştılar olmadı. Karşı tarafta, Galata'da cami kurdular Arap Camii diye... Koloni kurdular, uğraştılar, didindiler.

--Kime nasib oldu?..

--Fatih Sultan Muhammed Cennetmekân Hazretleri'ne nasib oldu, İstanbul'u fethetmek...

--Nasıl bir insan?..

--Rasûlüllah'ın medhettiği, ne güzel komutan dediği insan... Asırlar önceden iltifat ettiği kişi Fatih Sultan Muhammed... Yirmiiki-yirmiüç yaşında bir genç...

Siz kendi yaşınızı düşünün, kaç yaşında olduğunuzu düşünün; ondan sonra Fatih'i öyle düşünün...

Sahabeden nice insanlar buraya geldi, fethetmek için... En meşhurları Hâlid ibn-i Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri... İşte Eyüb semtine adını veren, camisi olan, Peygamber Efendimiz'in mihmandârı, ev sahibliği yapmış, misafir etmiş; kurrâ hafız, Medine'nin camiinin imamlığını yapmış, Medine'nin valiliğini yapmış, büyük mücâhid, vahiy kâtibi, Rasûlüllah'a vahiy gediği zaman vahiy yazmış insan... Bu Ebû Eyyûb el-Ensârî... Bu bizim başımızın tâcı, bu bulunmaz insan... O da bir efsâne... O da böyle ciltlere sığmayan meziyetleri olan muazzam bir insan...

Fatih Sultan Muhammed Han'a nasib oldu. Neden?.. Çünkü, buraya bizim dedelerimiz zâten, Allah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Küfrün merkezini susturmak
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:12:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Küfrün merkezini susturmak rüya tabiri,Küfrün merkezini susturmak mekke canlı, Küfrün merkezini susturmak kabe canlı yayın, Küfrün merkezini susturmak Üç boyutlu kuran oku Küfrün merkezini susturmak kuran ı kerim, Küfrün merkezini susturmak peygamber kıssaları,Küfrün merkezini susturmak ilitam ders soruları, Küfrün merkezini susturmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes