> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Dünyanın gerçek yüzü ve zühd
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dünyanın gerçek yüzü ve zühd  (Okunma Sayısı 553 defa)
27 Ekim 2010, 17:48:04
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Ekim 2010, 17:48:04 »



DÜNYANIN GERÇEK YÜZÜ VE ZÜHD


Bu dünyada niçin bulunuyoruz?


Bir zaman hayatta yoktuk. Birgün gelecek daha tadı damağımızdayken bu tatlı hayatımızı da terk edip gideceğiz. Buraya kendi arzumuzla gelmedik. Arzumuzla da gitmiyoruz.

Peki, bizi bu dünyaya kim getirdi? Niçin getirdi? Bizden neler istiyor? Niçin bizi burada bırakmayıp başka bir yere sevk ediyor? Nereye gönderiyor?

Bizi en güzel organ, duygu ve kabiliyetlerle donatıp bu dünyaya gönderen hiç şüphe yok ki Allah'tır. Bu dünyayı daima dolup boşalan bir han, bir misafirhane, gelip geçenlerin kısa bir süre kaldıkları bir konak yapmış. Bizleri de birer misafir. Bizi sonsuzluk yurduna sevk ediyor. Ve bizi sonsuz saadeti kazanmak için buraya göndermiş.

Yaratıcımız o saadeti kazanmak için ömür sermayesi denen çok önemli bir sermayeyi de elimize vermiş. Onu, emri dairesinde kullandığımızda ebedî saadeti bize bahşedecek.

Öyleyse dünyayı ebedî kalınacak bir yurt olarak değil, kısa bir süre konaklanıp gidilen bir misafirhane şeklinde görüp ona göre hareket eden o sonsuz saadete hak kazanacaktır.

Evet, burada birer misafiriz. Buradan diğer bir âleme gideceğiz. Yunus Emre'nin dediği gibi,

"Bu dünyaya gelen kişi âhir yine gitse gerek
"Misafirdir vatanında bir gün sefer etse gerek."

Bediüzzaman'ın ifadesiyle de, "Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getirmediği bir şeye kalbini bağlamaz."' Bu gerçekler çerçevesinde şu hakikatlere de kulak verelim:

"Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye [sonsuz hayat] burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhâne-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne de fenalık cezasız [karşılıksız] kalmayacaktır. Hem madem "Allah hiçbir kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez" sırrınca teklif-i mâlâyutak [güç yetirilmeyecek teklif] yoktur. Hem madem zararsız yol zararlı yola müreccahtır [tercih edilir]. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.

"Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın; âhiretini dünyaya feda etmesin; hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviyesi için bozmasın; mâlâyanî şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediye ye girsin..."

Dünyanın gerçek yüzü

Dünyanın gerçek yüzü nedir? Onu sevmeli, bütün varlığımızla bağlanmalı mıyız? Yoksa ondan her türlü bağlarımızı koparmalı mıyız?
Hıristiyanlık, dünyadan bütün bütün el etek çekmeyi emreder.

Yahudilik ise hiç Ölmeyecekmişçesine dünyaya bağlanmayı telkin eder.

İslâm ise her konuda olduğu gibi bu konuda da orta yolu tutmayı tavsiye eder. Dünyanın gerçek yüzünü göstererek ona karşı alacağımız tavrı gösterir.

Çağımızın büyük İslâm âlimi Bediüzzaman, dünyanın üç yönü bulunduğunu söyler.()  Biri âhirete bakar. Bu yönüyle dünya âhiretin tarlasıdır. İnsan tarlasına ne ekerse onu biçer. Dünya tarlasına günah tohumlarını saçanlar, bunda devam ettikleri sürece zakkum meyvelerini toplayacak; îman ve salih amel tohumlarını dikenler de Cennetin tuba ağacının meyvelerini yeme hakkına sahip olacaklardır.

Dünyanın diğer yönü ise Esmâ-i Hüsnaya, yani Cenab-ı Hakkın güzel isimlerine bakmakta, Allah'ın isim ve sıfatlarına güzel bir tecellî yeri ve her bir yaratık da bunları yansıtan birer ayna olmaktadır. Zerreden kürelere kadar her şey, canlı cansız her bir yaratık Allah'ın sonsuz rahmet, kudret, irade, ilim, hikmet, kısacası bütün sıfatlarının okunduğu birer mektup haline gelir. Biz de bu tefekkür hazinelerinden yararlanmaya bakarız.

Bu iki yönüyle dünya ne kadar sevilse ve o yönde çalışılsa o kadar faydalıdır. Bu yönleriyledir ki Sahabîler hiç ölmeyecekmişçesine dünyaya, hemen ölecekmişçesine de âhirete çalışmışlar, ebedî Cenneti kazanmakla kalmamış, dünyayı da âdeta küçük bir Cennete döndürmüşlerdir.

Evet, dünya bu yönleriyle ne kadar sevilse ve ona çalışılsa o kadar faydalıdır. O artık dünya olmaktan da çıkmış, âhiret hesabına geçmiştir.

Dünyanın üçüncü yönü ise geçici keyif ve hevesâta bakan fânî yönüdür ki işte dünyanın kötülenen, her türlü kötülüğün anası ve kaynağı olarak gösterilen yönü budur. Bu yönüyle dünyayı sevmek felâkettir, her türlü hatanın başıdır. Bundan sonraki açıklamalar dünyanın hep bu yönüyle alakalıdır.

Kötülenip yerilen dünyayla sevilmesi gereken dünyayı şöyle özetlemek de mümkündür: "İnsanı Allah'tan alıkoyup oyalayan her şey dünya, Allah'a yönelmeye ve rızasını kazanmaya yardımcı olan her şey de âhirettir."

Cenab-ı Hak dünyanın bu son yüzünün hakikatini ve iç yüzünü birçok âyet-i kerimesinde anlatır. Bunlardan biri şöyledir: "Bilin ki dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu yağmurun bitirdiği ve ekicinin de hoşuna giden bir bitkiye benzer, sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çör çöp olur, âhirette çetin azap da vardır, Allah'ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir. "

Başka bir ayetinde ise Rabbimiz, "Ey insanlar! Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın, Allah'ın affına güvendirerek garûr sizi aldatmasın" buyurur.

Aynı hakikati Hadid Sûresinin 14. âyetinde de şöyle anlatır: "Allah'ın buyruğu [ölüm] gelene kadar dinde şüpheye düştünüz, sizi kuruntular aldattı, sizi garur Allah'a karşı aldattı."

Her iki âyet-i kerimede geçen "garûr"dan maksat şeytandır. "Garûr" kelimesinin mastarı olan gurur ise, kalbin güvenip dayanması uygun olmayan bir şeye itimat etmesi demektir. Meselâ, alimin beni kurtaracaktır diye ilmine, akıllının aklına, zahidin görünüşte dünyayı umursamamasına, günahkârın ise, Allah'ın hemen yakasına yapışmayıp günah işlemesinde kendisine mühlet vermesine, mal sahibinin zenginliğine güvenmesi hep gurur ve aldanmışlığın örnekleridir. Şeytan bu ve buna benzer şeyleri vasıta yaparak insanı aldattığı için Cenab-ı Hak, böyle esassız ve temelden çürük şeylere güvenmememizi, kuvvetli bir iman, ihlâslı bir amel ile kurtuluşa ermemizi ısrarla öğütlemektedir.
Birçok insan yukarıda ifadeye çalıştığımız çirkin bir sıfat olan gururu ümitle karıştırır. Halbuki kurtuluş yollarına başvurduktan sonra beslenmesi gereken ümit, böyle vesilelere teşebbüs etmeden mükâfat beklemek demek olan gururdan çok daha farklıdır. O halde insan salih amel işlemeden âhiret mükâfatını bekleyemeyeceği gibi yürekten tevbe etmeden de Cenneti hak edemez.

Bunun gibi yürekten pişmanlık duymadan, günahlara devam ettiği halde af edileceğini ummak, rızasına uygun işler yapmadan Allah'a manen yaklaşacağını beklemek, nihayet Cehennem tohumuyla Cennet ürünlerini elde edeceğini sanmak en büyük aldanmışlıktır. Allah böylelerini şöyle anlatır: "Yoksa kötülük işleyen kimseler, ölümlerinde ve diriliklerinde kendileri ni, inanıp yararlı iş işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!"

Bir hadis-i kudsîde de Yüce Rabbimiz, "Amel işlemeden Cennetimi uman kişi ne kadar hayasızdır. Bana itaat etmekte cimri davranan kimseye, rahmetimle nasıl cömert davranırım" buyurur.
Hiç şüphesiz dünya sevgisi, bütün dinler tarafından yerilmiş, her türlü günah ve hataların başı ve fitnelerin kaynağı olarak kabul edilmiştir. Bu sevgi girdiği her kalbi çoraklaştırır, orada hayır ve kemâlatın yeşermesine fırsat vermez.

Resûl-i Ekrem (a.s.m) Efendimiz de dünyayı bu yönüyle sevenleri şiddetle uyarır: "Dünyasını aşırı seven, ahiretine zarar verir, aynı şekilde âhiretini seven dünyasına zarar verir. O halde bakî ve daimî olanı fânî ve geçici olanına tercih ediniz."()

Dünyanın geçici saltanatına şaşaa ve debdebesine gönül kaptırmanın, fânî zevk ve lezzetlerin peşinde koşmanın, gayr-ı meşru bir hayat geçirmenin sayılamayacak kadar zararları vardır. Âhireti berbat etmekle kalmaz, dünyayı da harap eder. Dünyadan başka bir şey düşünemez hâle gelmiş insanların perişan halleri bunun açık delilidir. Resûl-i Ekrem (a.s.m.) bütün duygularıyla dünyaya yönelen böyle insanların hâlini gayet veciz olarak şöyle anlatır: "Kimin niyeti ve düşüncesi âhiretse Allah onun iki yakasını bir araya getirir, gönlünü zengin eder, dünya da ayağına gelir. Kimin niyet ve düşüncesi de dünya ise Allah onun işini dağıtır, fakirliğini iki gözünün arasına yerleştirir, dünyadan da Allah'ın kendisi için takdir ettiğinden başkası gelmez."

Bu gerçeği anlatmakla yetinmeyen, dünyayı sadece söz ile yermekle kalmayan Allah Resulü (a.s.m) hal ve hareketiyle de onun fâni ve geçiciliğini, gönül bağlamaya değmediğini, bizzat yaşayışıyla da herkese göstermiştir. Meselâ, bir defasında bir hasır üzerinde yatmış, hasırın, mübarek yüz ve yanlarında iz bıraktığı görülmüştü. Bunu gören Hz. Ömer gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başlamıştı. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.m.) "Ey Ömer niçin ağlıyorsun?" diye sormuş, Hz. Ömer de, "Kisra ve Kayser'i ve içinde bulundukları dünya nimetlerini hatırladım. Siz ise Ey Allah'ın Resulü, hasır üzerinde yatmaktasınız" diye cevap vermişti. Resûl-ü Ekremin (a.s.m) cevabı şu oldu: "Onlar bütün nimetlerinin dünyada kendilerine verildiği bir topluluk, biz ise nimetlerimizin bizim için ahirete bırakıldığı bir topluluğuz."

Dünya hayatı nedir ki? Bugün varsın, yarın yok. Ömür bir kuş misali uç...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dünyanın gerçek yüzü ve zühd
« Posted on: 30 Nisan 2024, 04:00:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dünyanın gerçek yüzü ve zühd rüya tabiri,Dünyanın gerçek yüzü ve zühd mekke canlı, Dünyanın gerçek yüzü ve zühd kabe canlı yayın, Dünyanın gerçek yüzü ve zühd Üç boyutlu kuran oku Dünyanın gerçek yüzü ve zühd kuran ı kerim, Dünyanın gerçek yüzü ve zühd peygamber kıssaları,Dünyanın gerçek yüzü ve zühd ilitam ders soruları, Dünyanın gerçek yüzü ve zühdönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes