๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2010, 12:05:57



Konu Başlığı: Kötülük iyilik düellosunda son raunt
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2010, 12:05:57
Kötülük-İyilik Düellosunda Son Raunt


İnsanlık tarihi adeta bir savaşlar tarihidir İnsanoğlu yeryüzüne ilk adım attığı günden bu yana hep birbiriyle uğraşmış, yaralamış, sakatlamış, kan dökmüş, ve öldürmüştür Tarih, öldüren ve öldürülenlerin anı defteri gibidir Öyleki, insanların birbirleriyle uyum içinde yaşadığı bir zaman dilimini göstermek oldukça zordur Tarihin ak sayfası da diyebileceğimiz geçici saadet devreleri yine hunhar hançerlerle kana boyanmış ve insanlığın dünyada cennetnüma bir hayat yaşama ütopyalarını kankırmızılığın yoğunluğuna boğuvermiştir

Daha ilk insanlardan beri bu trajedi hep aynı eksen üzerinde cereyan etmiştir Hakkına razı olmayan Kâbil kardeşini öldürmüş, bir örneği daha önce olmadığından ne yapacağını şaşırmış, Allah Teâla bu şaşkına bir karga ile ders vererek maktülü nasıl gömeceğini öğretmiştir Sonraki suri pişmanlık neticeyi değiştirmemiş, Kâbil tarihin kanlı sayfasının başına adını silinmez harflerle yazdırmış ve kıyamete kadar gelecek bütün Kâbillerin önünü açarak İblisin öfke, nefret, kin, iğbirar ve desiselerinin kurbanı olmuştur

Kâbilin, zulüm bayrağını ilk dalgalandıran talihsiz olmasına karşılık, sağduyu, iyilik, hilm u silmi temsil eden kardeşi Habil ilk şehid ünvanını almış ve ölmeden önce Kâbil’e söylediği sözler tarihin ilk destansı vecizesi olmuştur Gözü dönmüş kardeşinin “seni öldüreceğim” tehdid edalı homurtusuna, “sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben kılımı kıpırdatmayacağım” diye karşılık vermiş ve daha ilk rauntta öfkenin, nefretin, kinin önünü alma yolunun hilm u silm olduğunu tarihe haykırmıştır

Gönül isterdi ki, Habilin çocukları Kâbilleşenleri nefesleriyle eritip yeryüzünü salah ve feraha boğsunlar Sanki Kâbilin çıkışını bekleyen birileri varmış da ondan sonra hortlamış gibi bir azgın güruh tarihi karartmış ve günümüze kadar süregelen amansız ve insafsız harb u darbin körükçüsü olmuştur Bazı toplumlar bütünüyle Kâbilleşince Allah aralarından seçtiği özel donanımlı insanları kin ve nefretleri dindirmek için onlara göndermiş ve Habil yumuşaklığını hatırlatmıştır ama azgınlığın eğerine sımsıkı yapışmış bu gözü kanlılar o hususi güzellik ve iyilik örneklerini kendi yöntemleriyle bertaraf etmişlerdir; bazısını kuyuya atmış, bazısını sürgün etmiş, bazısını taşlamış, bazısını ateşe atmış, bazısını testere ile ikiye biçmiş, bazısını da çarmıha germiş ve adeta “bizler sırtlanlığımızdan memnunuz, melek olmak da neymiş” hezeyanlarını homurdanmışlardır

Kötülüğün iyilikten nefret etmesinin mantığını anlamak oldukça zor Ne zaman iyilik kötülüğe dostluk eli uzatmışsa kötülük o eli kesmek için hamle yapmıştır İyilik, elini kesmek için gelen bu tavrı çoğu zaman kendisi gibi karşılamış, darbeyi yumuşak bağrına basmış ve derdini hep içine çekmiştir; o kadar ki, iyilik kötülükten hiç şikayetçi olmamıştır Kendisini hep kendisine ait argümanlarla ifade etmeyi en doğru yol olarak benimsemiş ve katiyen kötülüğe benzemek istememiştir Kötülüğe karşı kötü metodlarla mücadele etmeyi bir iç mağlubiyeti ve aşağılık duygusu olarak değerlendirerek onu kendi bağrındaki engin potansiyele davet ederek orada hesaplaşmıştır

Şimdiye kadar hep kan, savaş, açlık, mahrumiyet, ızdırap, gözyaşı, perişaniyet ağıtlarıyla dolup taşan tarih, gelecek yıllarda da aynı senaryoyu sahneye koyarsa, bu, insanlık için önü alınmaz bir felaket olacaktır Bu felaketin galibi olmayacaktır; yenen hastaneye, yenilen de mezara gidecektir Bu ise insanın ebedi düşmanı İblisi sevindirecek ve en büyük zafer naralarını boğazı yırtılırcasına bağıracaktır Kötüleri tedip için yapılan gayretlerin kötü metodlarla yapılması yine onların işine yarayacağı açıktır Bu sahada tek başarılı olabilmiş tek insan “Umut Peygamberidir” (sallallahü aleyhi ve sellem) O, kötülüğü iyilikle savmış ve bunda da çok kısa bir zamanda muvaffak olmuştur Onun getirdiği mesaj ve o mesajı yerine nasıl ulaştırdığı iyi okunmaz ve bundan ibret alınmazsa tedavi adına yapılacak her şey hastalığı daha da kötüleştirecektir Evet insanlığın tek kurtuluş reçetesi o Umut Peygamberindedir (sallallahü aleyhi ve sellem)
 

Gültekin Bibar