๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 07 Nisan 2011, 15:38:29



Konu Başlığı: Kötü huyuz zararı
Gönderen: Ekvan üzerinde 07 Nisan 2011, 15:38:29
                  Kötü huyun zararı

Muhammed Sıbgatullah", Allah adamlarından.
   Bir gün Ona sordular, "Kötü huylu" olmaktan.
   
 Buyurdu: ("Kötü insan", kötü bilir   herkesi.
 Bulunmaz kendisinde, merhametin   zerresi.
 
 Nankördür, eşe dosta hiç   değildir vefâkâr.
 Bir iyilik yapsa da,   sonradan başa kakar.
 
 Tanımaz helâl   harâm, sakınmaz günâhlardan.
 Kimseyle   geçinemez, incinir herkes ondan.
 
 Hattâ   o, çok yapsa da nâfile ibâdeti,
 Alamaz   sevâp ecir, boşa gider zahmeti.
 
 Hadîste   buyuruldu: (Kötü huylu kimseler,
 Huyları sebebiyle, Cehenneme girerler.)
 
   Kötü huylu bir kişi, benzer "kırık testi"ye.
   Ne yama kabûl eder, ne de döner eskiye.
   
 Öyle fenâlıktır ki "kötü huy" bir insanda,
   Görmez iyiliğinin faydasını Mîzânda.
   
 İster ki, başkasına zarar versin durmadan.
   Zîrâ böyle kişiler, zevk alır hep bunlardan.
   
 Hâlbuki kuyu kazsa, birine, biri eğer,
   Kazdığı o kuyuya, evvelâ kendi düşer.
 
   Vaktiyle garip biri, bir köyden geçer iken,
   Bir fırına uğrayıp, "ekmek" ister içerden.
   
 Velâkin parasını vermek istediğinde,
   Bakar ki, hiç parası kalmamış üzerinde.
   
 Bir "Dilenci" zanneder, fırıncı onu o   an.
 Kalbinden geçirir ki: "Bıktım artık   bunlardan".
 
 Bir ekmeğin içine,   bolca Zehir koyarak,
 Verir o   zavallıya, Allah'tan korkmıyarak.
 
 Hiç   bir şeyden haberi olmayan o müslümân,
 O   "Zehirli ekmeği", alıp gider oradan.
 
 Bir köye girdiğinde, rast gelir Genç birine.
   Askerden terhis olmuş, dönüyormuş evine.
   
 Acıkmış olduğunu söyleyince genç kişi,
   Ona merhametinden, acır ve yanar içi.
 
   Fırıncıdan aldığı ekmeği verir ona.
 Gönül râhatlığıyla, devâm eder yoluna.
 
 Genç, orada oturup, o ekmeği yiyerek,
 Yürür gider evine, hiç bir şey bilmiyerek.
 
   Lâkin başlar içinde o Zehirin tesiri.
   Ve başlar titremeye vücûdunun her yeri.
   
 Artık son nefesini alırken o genç adam,
   Der ki: (Ben, köyümüze yeni girmiştim ki tam,
   
 Yolcunun birisinden, bir ekmek alıp yedim.
   Ondan sonra başladı titremeye her yerim.)
   
 Bunu duyan fırıncı, başlar bir dövünmeye.
   Der: (Eyvâh, o zehiri ben koydum o ekmeğe.
   
 Keşke yapmaz olaydım, yaptığım iş doğru   mu?
 Ben, kendi elim ile   zehirledim oğlumu.)
 
 Ne kadar   pişmân olup, üzüldüyse de içten,
 Lâkin   oğlu ölmüştü, geçmiş idi iş işten.)