> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Komünist Olurdum Ama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Komünist Olurdum Ama  (Okunma Sayısı 887 defa)
30 Ağustos 2012, 17:33:36
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Ağustos 2012, 17:33:36 »



Komünist Olurdum Ama

TRT Haber ekranlarında cumartesi akşamları yayınlanan “Gündem'e Özel” programına konuk olan Hekimoğlu İsmail, gençlik yıllarındaki arayışını, gazeteci-yazar Mehmet Gündem'e anlattı. O yıllarda düşünen, sorgulayan bir genç olduğunu aktaran Okçu, Nihal Atsız'ın Türkçülük düşüncelerinden, Nazım Hikmet'in bilhassa güzel şiirlerinden çok etkilenmiş.

Arkadaşlarıyla birlikte “sıkı” bir Nazım Hikmet hayranı olduklarını aktaran Hekimoğlu İsmail'i bu düşüncesinden arkadaşlarının içki içmeleri uzaklaştırmış. Alkolü hiç sevmeyen ünlü yazar, arkadaşlarının yanında içki içmemeleri uyarısını dinlememeleri üzerine onlardan, dolayısıyla da Nazım Hikmet'in fikirlerinden uzaklaşmış.

Hekimoğlu İsmail, dönemlerinin fikir olarak ayrı köşelerini tutan düşünce adamları Nazım Hikmet, Nihal Atsız ve Said Nursi'yi dava adamları olarak tanımladı. “Ben dava adamlarını seviyordum. Said Nursi'ye gönül bağım vardı ama O'nun yanı sıra Nazım Hikmet'i de okurdum. İlk gençlik dönemlerimde Nihal Atsız'ı kendime yakın hissedip Türkçülük de yaptım” diyen yazarın arayışı, dönemin fikir adamlarından Bediüzzaman Said Nursi'ye talebe olmaya karar vermesiyle son bulmuş. Yazar bu kararından dolayı sonraki yıllarda hakkında pek çok dava açılsa da asla pişman olmadığını da sözlerine ekledi.

Hekimoğlu İsmail, bu fikir adamlarının tutuklanıp sorgulanmalarını ise, arkadaşlarıyla birlikte “kıymetli adamları hapse atıp, ot gibi adamları salıveriyorlar” sözleriyle karşıladıklarını anlattı.

“Depremle altüst olan hayat ve satılan İstiklal madalyası”

Dünyaya gözlerini fakir bir ailede açan Hekimoğlu'nun hayatı, 1939 yılında henüz küçük çocukken yaşadığı Erzincan depremiyle bambaşka bir boyut kazanmış. Erzincan'ı yerle bir eden deprem, küçük Ömer'in kız kardeşinin ölümüne neden olurken, abisi de ağır yaralı olarak kurtulmuş. Ne var ki, yaralıları koydukları tren vagonu abisini onlardan sonsuza dek ayırmış. “Annem bunu kabullenemedi” diyen ünlü yazar trajediyi, “annem sık sık ağabeyimi bulmak üzere yollara düşerdi de zor vazgeçirirdik. Ne yaptıysak ağabeyimi bir daha bulamadık” sözleriyle aktarıyor.

Depremin ardından aileyi fakir günler karşılamış. Ölen komşularından geriye kalan kuru ekmekleri alan aile bireyleri, kar suyuna ekmek banıp yiyerek hayatta kalmayı başarmışlar. Zorlu kış şartlarının da etkisiyle şiddetli bir ihtiyaç haline gelen ev sahibi olma isteği parasızlıktan gerçekleşemeyince, Hekimoğlu İsmail'in babası Fahri Bey savaşta kendisine verilen İstiklal madalyasını satmak durumunda kalmış. İstiklal madalyasından elde edilen on beş lirayla bir ev yapılabilip içine girilmiş.

“Kitapsız evin kitaba hasret çocuğu”

Okuma yazma bilmeyen ebeveynlerinin içinde büyüyen Ömer Okçu, gerek depremin ardından yaşanan maddi zorluklar, gerekse etrafında okuyan-yazan insanların olmaması nedeniyle çok bunalmış ve bir karar almış. O anki düşüncelerini “Ben burada kalmayacak ve bunlar gibi olmayacaktım” sözleriyle açıklayan Okçu'nun tank okuluna kayıt olmasının en büyük sebebi de bunlarmış.

“Maaşlı bir iş olsun diye tank okuluna yazıldım” diyen Okçu, ilk aylarda annesinin bavuluna koyduğu peksimetlerle beslense de bundan hiç şikâyet etmemiş. Peksimetlere sadece bir kere satın alabildiği kavun eşlik etmiş ve bütün öğrencilik yılları aynı fakirlikte devam etmiş Okçu'nun…

"Victor Hugo'nun “Sefiller'i gibi bir roman yazmayı çok isterdim”

Okulu bitirip “maaşlı” olan ve Maltepe'de Tank Astsubayı olarak işe başlayan Ömer Okçu'nun içindeki boşluğu mesleği de dolduramayınca yazmaya karar vermiş. “Hep Victor Hugo'nun Sefiller'i gibi bir roman yazmak istedim ama yazamadım” diyen Okçu, ilk kitabını yazmaya karar verdikten ancak on yıl sonra başlayabilmiş. O zamana dek çok okuduğu ve çok araştırdığı için zaten defalarca soruşturma geçirmiş. Kendisine çok değer veren arkadaşlarının, her yerde övmesiyle hedef haline gelen genç subay Ömer Okçu, defalarca tutuklanıp sorgulanmış.

Bu sorgulamaların ardından, 1967'de kitabını yazmaya başladığında kendi ismini kullanmak istememiş ve dedesinin adını kendine mahlas olarak seçmiş; Hekimoğlu İsmail…

“Çöpten toplanan kâğıtlardan, Türkiye'nin en çok baskı yapan romanına...”

On yıllık bir hazırlığın ardından roman yazmaya karar vermiş Hekimoğlu İsmail… Ancak 60'lı yılların zor şartlarında kâğıt bulmak zor olduğundan soluğu, Ümraniye çöplüğünde almış. “Belediyenin attığı faturaları toplayıp arkalarına yazdım” diyen yazar, hakkında açılan davaların da etkisiyle bunu, karısı dâhil etrafındaki herkesten gizlemiş.

“O dönemde İslami kesimde romana sıcak bakılmazdı ama Batı'yı romanlar kasıp kavuruyordu. Kitleleri romanlar ve romancılar yönlendiriyordu” şeklinde konuşan ünlü romancı, basıldıktan sonra büyük yankılar uyandıran romanını da bir süre sahiplenememiş.

Mısır'ın Minye şehrinde büyüyen, dönemin istibdadına karşı dini bir duruş sergileyen Abdullah'ın başından geçenleri anlattığı “Minyeli Abdullah” bir dönem yasaklansa da, bugün Türk Edebiyatının en çok baskı yapan romanı unvanını hala elinde tutuyor.

“Minyeli Abdullah'tan hiç para almadım.” Diyen Hekimoğlu İsmail, bunu, Said Nursi'yi örnek alarak yaptığını söylüyor ve ekliyor, “Ben onu kendime örnek almıştım ve O, eserlerinden para almadığı için bende yazdığım romandan para almadım.”

“Hapis günleri, mahkûmlara bayram”

Minyeli Abdullah, yazarına mahkûmiyet getirmemiş. Hakkında defalarca dava açılan, evi aranan, soruşturmalardan geçen Hekimoğlu İsmail'in hapse girmesi, 92 yılında gazetedeki köşesinde yazdığı bir yazı sonucunda olur. Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesini ihlalden hakkında 1 yıl hapis cezası alır ve 72 günlük mahkûmiyetini geçirmek üzere Şile Kapalı Cezaevine gelir.

Hapse girmesiyle insanların büyük bir sevgisine mazhar olan Hekimoğlu, her gün kendisine gelen ikramlara elini bile sürmeden mahkûmlara geçirince bir anda onların da sevgilisi haline gelir. Öyle ki mahkûmlar her gün “lütfen hocamız hiç gitmesin, hep burada kalsın” diye dua etmeye başlarlar. Tahliye olacağı zaman hepsi de Hekimoğlu'ndan en kısa zamanda “tekrar gelme” sözü alırlar.

HEKİMOĞLU İSMAİL

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Komünist Olurdum Ama
« Posted on: 19 Nisan 2024, 03:17:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Komünist Olurdum Ama rüya tabiri,Komünist Olurdum Ama mekke canlı, Komünist Olurdum Ama kabe canlı yayın, Komünist Olurdum Ama Üç boyutlu kuran oku Komünist Olurdum Ama kuran ı kerim, Komünist Olurdum Ama peygamber kıssaları,Komünist Olurdum Ama ilitam ders soruları, Komünist Olurdum Amaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes