๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:35:36



Konu Başlığı: Kolaylaştırın nefret ettirici olmayın
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:35:36
Kolaylaştırın nefret ettirici olmayın


İnsanlara ebedi saadet yolunu gösteren İslamiyet’in esası, temeli, kolaylık, hafiflik ve kulları zahmetten, yorulmaktan kurtarmaktır. Çünkü insanlar, zayıf, nazik yaratılmıştır.

Bedenin hastalığı, İslamiyet’in emirlerinin yerine getirilmesini güçleştirdiği gibi, kalb hastalığı da, İslamiyet’e uymayı güçleştirmektedir. Zira Şura suresinin on üçüncü âyetinde mealen; (Müslüman olmalarını istemekliğin, kâfirlere çok güç gelmektedir) buyurulmaktadır.

Görünen uzuvların kuvvetten düşmesi, ibadeti güçleştirdiği gibi, kalbde imanın zayıflaması da güçleştirmektedir. Yoksa, İslamiyet’in her emrinde kolaylık vardır. Nisa suresinin yirmi yedinci âyetinde mealen; (Allahü teâlâ, emirlerinin hafif olmasını diledi. Çünkü, insanlar zayıf yaratıldı) buyuruldu.

Dinde harac, zorluk yoktur, demenin manası; Allahü teâlâ kolaylık emretmiştir, demektir. Yoksa, herkes, hoşuna giden şeyleri yapsın, nefsine zor gelen şeyleri yapmasın, ibadetleri rahat ve kolay ve keyfine göre değiştirsin demek değildir. Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
“İbadetleri iktisat üzere, yani ne az, ne de pek aşırı olmayarak, orta miktarda yapmak lazımdır. Bekara suresinin yüz seksen beşinci âyetinde mealen; (Allahü teâlâ, sizin için kolaylık istiyor. Güç işleri yapmanızı istemiyor) buyuruldu. Bunun için, hastanın ve yolcunun oruç tutmamasına izin verdi. Bize ağır ve sıkıntılı işler yapmayı emretmedi. İnsan iki işten birini yapmak karşısında bulunursa, bunlardan hafif ve kolay olanını yapması daha doğrudur. Peygamber efendimiz, birinin mescidde saatlerce namaz kıldığını işitti. Mescide gelip, bunu omuzlarından tutarak; (Allahü teâlâ, bu ümmetten kolay işler yapmasını istiyor. Güç işleri beğenmiyor) buyurdu.”

Allahü teâlâ, bu ümmete kolay şeyleri emretti. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ, emrettiği şeyleri yapmanızı sevdiği gibi, izin verdiği şeyleri yapmanızı da sever) buyuruldu.

Zaruret zamanında, dinin emirlerini yapmaya azimet denir. Bazen, azimet olanı yapmak daha iyidir. Mesela, ölüm ile korkutulan kimsenin, imanını gizlememesi böyledir. Öldürülürse, şehid olur. Bazen ruhsat olanı yapmak, daha iyi olur. Yolcunun oruç tutmaması böyledir. Yolcu, orucu tutarak hastalanır, ölürse günaha girer.

Allahü teâlânın sevdiği ruhsat, kendi emirlerini yaparken zaruret haline düşenler için, bildirmiş olduğu kolaylıkları yapmaktır. Yoksa, emirleri yapmaktan kurtulmak ve aklına, görüşüne göre kolaylık aramak caiz değildir.

Dinde güçlük göstermeyiniz demek, kolayınıza geleni yapınız demek değildir. İslamiyet’in izin verdiği, caiz olan kolaylığı yapabilirsiniz demektir. Mesela, hasta olduğu için veya çok soğuk olduğu için ayakları yıkamak güç olunca, mest üzerine mesh edilir. Çünkü, İslamiyet’ buna izin vermiştir. Fakat kolaylık olsun diye ayakları yıkamadan mest giyilmez. Çünkü İslamiyet’ bu kolaylığa izin vermemiştir. Hasta olan kimse, başkasının yardımı ile yıkar. Soğuk ise, suyu ısıtıp da yıkar. Mestlerini bundan sonra giyer. İslamiyet bu kolaylığa da izin vermiştir. Din âlimlerinin sözlerine ehemmiyet vermeyip de, fıkıh kitaplarının gösterdiği kolaylıkların dışına çıkmak caiz değildir. İslamiyet’i, kendi aklına, kendi görüşüne göre çevirmek isteyenlere Dinde reformcu veya Zındık denir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Allahü teâlânın nimetlerinin en kıymetlisi, bütün emirlerinde kolaylık göstermesidir. İslamiyet’in bütün isteklerinde tam kolaylık gözetilmiştir. Mesela yirmi dört saat içinde, yalnız on yedi rekat namaz kılmayı emir buyurmuştur. Bunu kılarken de, en kolay olanı okumayı kabul etmektedir. Ayakta kılamayanın, oturarak kılmasına izin vermiştir. Oturarak kılamayan, yatarak kılabilir. Rüku ve secdeleri yapamayan, ima ile, işaret ile kılabilir demiştir. Abdest almak için su kullanamayana, toprak ile teyemmüm etmesine izin vermiştir. Zekat için de, malın yalnız kırkta birini fakirlere ayırmıştır. Ömründe bir kere hac etmeyi farz etmiştir. Sayılamayacak kadar çok şeyleri helal etmiş, izin vermiştir. Yiyecek, içecek ve kumaşlardan çoğunu mubah etmiş, pek azını haram kılmıştır. Zararlı olan içkiyi yasak etti ise de, buna karşılık çeşitli faydalı şerbetleri mubah etmiştir. İpekli kumaşlardan bir kısmını erkeklere haram etmiş ise de, buna karşılık süslü, renkli sayısız kumaşları helal eylemiştir. İnsafsız, taş yürekli bir kimse, bu kadar çok kolaylığı, güç ve ağır yük görürse, kalbinin bozuk olduğunu göstermiş olur. Birçok işler vardır ki, sağlam insanlar bunları kolay yaptığı halde, hasta kimselere güç gelir. Kalbin hasta, bozuk olması demek, Peygamberlerin getirdikleri bilgilere, tam inanmaması demektir.”

Netice olarak Allahü teâlâ, İslamiyet’i, nefsi, arzularından, âdetlerinden vazgeçirmek için göndermiştir. Nefsin istekleri ile İslamiyet’in istekleri birbirinin zıddıdır. İbadetleri yapmakta güçlük çekmek, nefsin kötülüğünü gösteren bir alamettir. Nefsin istekleri kalmayınca, güçlük de kalmaz.
 
 
osman ünlü