> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kimseyi sevmediğiniz zamanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kimseyi sevmediğiniz zamanlar  (Okunma Sayısı 693 defa)
23 Kasım 2010, 15:00:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Kasım 2010, 15:00:59 »



Kimseyi Sevmediğiniz Zamanlar


Size çok değerli bir dostumla geçirdiğimiz iki saatten bahsedebilir miyim sıkmadan? Sanırım, birkaç günden beri benimle görmeye alıştığınız arkadaşım hakkında bir şeyler işitmişsinizdir.

 

Ama yine de onu tanıtmama izin verin. Doğrudan kavrayarak yaşayan, çağın telaşından henüz başı dönmemiş, okurken hayatı görebilen, yaşıtım olan bir dostum. Yargılayan uyanık bir bilinci var, farkındalıkları beni hep şaşırtmıştır. Fakat sandığınız gibi değil, çünkü düpedüz suçlayarak pervasızlık içinde yargılamıyor. Sanırım, en belirgin özellikleri bunlar.

 

Hayli uzun zamandır göremiyordum onu, artık bu şehirde yaşamadığı için. Size sözünü ettiğim akşama dönelim tekrar, ya da beraber yürüyelim isterseniz. İnsanların vakitleri dar olmalı, koşuşturmalarına bakılırsa. İşte şurada bir bank var, biraz oturmaya ne dersiniz? Hem birkaç metre ötede de ben ve arkadaşım oturuyoruz. Işığın yavaş yavaş azaldığı hayli hüzün verici bu vakitte...

 

İçimizdeki sızlatıcı özlemi dindirmek için sarılıyoruz birbirimize. Uzun bir ayrılığın ardından sarılarak geçirilen birkaç saniye, belki biraz daha uzun sürse hıçkırığa benzer bir duyguya yakalanacağız. Birkaç dakika bizi buraya sürükleyip getiren şeyin ne olduğunu düşünerek suskun oturuyoruz. Bir arkadaş grubunun yaptığı verimli bir toplantıdan geliyorduk. Uzun zamandan beri takip ettiğim bu toplantıya beraber gitmiş ve genç ruhlarına vahyin ışığı erkenden yansıtılmış, kitaplarla akıl almaz özenli bir dostluk kurmuş gençlerle tanıştırmıştım onu.

 

Geçen onca yıla rağmen, pek de değişmemişti. Şimdi sizin de seyrettiğinizi düşündüğüm kızıllığı arkadaşım da seyrediyordu, ben ise onu. Durgundu, ufak bir karşılaştırma yaptığını hep böyle düşünceli durmasından anlardım. Yavaş, fakat düzgün bir sesle;

 

‘Bugün ve yarın diye adlandırdığımız iki ufku barıştırmak için ne yapmalıyız?’ diye sordu. Eskiden olduğu gibi şimdi de dürüsttü arkadaşım, yalnız bu kadar muğlâk konuşmasına ne gerek vardı? Düpedüz insanlarla aramızdaki mesafeyi nasıl kapatacağımız üzerine kafa yormamızı istiyordu.

 

‘Çoğu zaman bizi aşan beklentileri ve bizde hayat bulamayan ümitleri hesaba katarak mı yoksa hesaba katmadan mı bu sorunu cevaplayayım?’ diye sordum. Sesimin tonundan hesaplara boğulduğumu sanacak diye endişelendim. Kimi zaman kendi yaptığımız kimi zaman da başkalarının yaptığı planlar altında ezildiğimiz, ama tam olarak neye niyetli olduğumuz sorulsa verebileceğimiz net bir cevabın olmadığı anları yaşıyorduk sanki.

 

Tanıdık bir gülümsemeyle cevap verdi bana, tavırları hiç değişmemiş… Cevabını duymak istemeyeceğimiz sorular sorup duruyorduk, muhatapsız konuşmak konusunda birbirimize çok benziyorduk.

 

Yüzüne baktım, ilâhi olan manaları hatırlatıyordu. Sağlam karakteriyle, biçimlenmiş ruhuyla yanımda öylece oturan dostum beni oldukça ilgilendiriyordu. Hak vermenin ötesinde, size ancak benzetmeyle tattırabileceğim bir duyguyla seviyordum onu. Kimseyi sevemediğiniz veya pek az sevdiğiniz zamanlarda dahi sevmekten vazgeçmeyeceğiniz bir dost…

 

Biliyordum, birazdan yıllar önce kopmamıza sebep olan şeyin ona neler söyleteceğini. Öyle sanıyordum ki yaşadığı yıllar onun gözünde heba olmuştu. Tamamıyla değil belki ama gene de büyük ölçüde.

 

Ne tehlikeli anlardır o anlar ki genç kendini uçurumun kenarında hissetmektedir. Modern dünya Faucault’un  deyimiyle açık bir hapishaneye benzemektedir ve buradan çıkışın mümkün olmadığını dehşetle hissetmektedir.

 

‘Aşırı sert yasalarla güvence altına alınmak istenen mutlak uysallığımız ve elimizden kayıp giden pek sık hem de çok sık sömürülen gençlik yıllarımız…’ Başımla onayladım, Nietzsche ‘nin tespitlerini tekrarlıyordu. Yaşadığı süreç, geçirdiği uzunca eğitim dönemi sadece ona değil, şimdilerde birçok gence bu türden sözler söyletiyordu. Sözlerine devam etti: ‘Kendini çağının zirvesinde tutmak isteyen bireylerin eğitim görmelerinin kaçınılmaz olduğunu biliyordum. Fakat insan ruhunun biçimlenmesi için gerekli olan asgari eğitimin kurumlarda verilmesinin şart olmadığını, bunun verimli bir topluluk tarafından gerçekleştirilebileceğini bugün tanıştığı insanlar sayesinde daha iyi anladım’ diye konuştu.

 

Dostumun böyle yerli yerinde ve yeterince haklı tespitleri beni hayrete düşürdü. Nedense aklıma ‘İşte (firavun) bu şekilde kavmini küçümsedi (hafife aldı). Onlar da ona itaat ettiler, çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdiler.’(zuhruf) geldi. Cahili hükümlerle hükmeden tağutların egemenlikleri altında bulunan kimselerin olayları sağlıklı bir şekilde değerlendirmelerine imkân bırakmayacak şartlar oluştururlar. Beşir Eryarsoy ‘un bu tespitine ters düşen arkadaşım, içinde yetiştiği kültür yapısı ve eğitim ortamına rağmen sağlam ve gerçekçi yargılarda bulunmak imkânından mahrum kalmamıştı.

 

Onun ruh halini tahlil ederken suskun kalmış olmalıyım ki bana neden konuşmadığımı sordu. Ben de verimli bir topluluğun insanı geçerli kılabileceğini fakat kurumların katkısının gözardı edilemeyeceğini söyledim.’Kurumların katkısı yalnızca para kazandırma becerisidir, bence’ dedi. Öğrenimin asıl ödevi ’ekonomik özgürlük-kendi ayakları üzerinde durmak’ gibi mide bulandırıcı amaçlar olarak sunuluyor. Fakat bu; çağımızda yapılan çirkin bir dayatmanın bu gibi ihtişamlı sayılabilecek ifadelerle üstünün örtülmeye çalışılmasından başka bir şey değil bence: diye devam etti.

 

Yazık ki onu yine onaylamak zorundaydım. Kendi ifadesiyle sıkça sömürülen yılları olmasaydı onun bu aksiyoner ve inkılâpçı ruhu nasıl biçimlenecekti diye merak ettim. Son sözleri merakımın tam da cevabı niteliğindeydi. ‘Modern çağın dişlileri arasında sıkışan genç, adanmamışlığın acısını yaşamaktadır. Ve eğer bu acısında ciddi ve samimiyse, büyük bir olasılıkla evladını adayacaktır.

 

Onun bakış açısının güzelliği içimi çok temiz duygularla doldurdu ve sustum. Bakın ışık gittikçe azalıyor, kalkalım mı dersiniz? Bizim biraz acele etmemiz gerekiyor da, işittiğimiz ses üzerine. Kulluk ibadetini toplu olarak yapabileceğimiz bir yer biliyorum, buradan ayrılalım isterseniz…

 

Sizden ayrıldıktan sonra, ben ve arkadaşım büyük bir topluluğunun namazına katıldık. Namazdan sonra dostum, kime ait olduğunu tam olarak hatırlayamadığı bir dua öğretti bana. Ruhunu serinlettiğini söylediği bu duayı size tekrar ederken ben de benzer bir duyguya kapılacağım sanıyorum.

 

“Rabbim bana en güzel gayemi

Rızanı arat

Son bulsun ruh dünyamda

Yağma, talan, garat

Zaman içinde zaman

Muhal içinde imkân yaratan

Rabbim

Bitsin bu dağınıklık

Bu münhasarat

Çehremizde yaşama sevinci yok

Nerede kaldı beraat?

Bize yepyeni ufuklar yarat…”

 

Nigar Turan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kimseyi sevmediğiniz zamanlar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 23:01:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kimseyi sevmediğiniz zamanlar rüya tabiri,Kimseyi sevmediğiniz zamanlar mekke canlı, Kimseyi sevmediğiniz zamanlar kabe canlı yayın, Kimseyi sevmediğiniz zamanlar Üç boyutlu kuran oku Kimseyi sevmediğiniz zamanlar kuran ı kerim, Kimseyi sevmediğiniz zamanlar peygamber kıssaları,Kimseyi sevmediğiniz zamanlar ilitam ders soruları, Kimseyi sevmediğiniz zamanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes