๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Temmuz 2010, 17:34:22



Konu Başlığı: Kimin Mahkumusun
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Temmuz 2010, 17:34:22
Kimin Mahkumusun?


Bu loş, bu kirli ve karanlık, bu dar duvarlar nasıl tutarlar beni? Onları kendi çevreme ben ördüm Onlarla ben kuşattım kendimi O duvarların tuğlalarını ben pişirdim, şehvet ateşlerinde Arzu ve isteklerin hamurundan yoğurdum onları hırsla Ne hayâl cilaları vurdum yüzlerine Ördüğüm duvarları nefis boyalarla rengârenk donattım Onlara süs olsun diye ruhumu kanattım Ruhun ağıtlarını, nefsin dilinde dünya şarkıları hâlinde söyleyip durdum, şeytanın ağustos böceği gibi Dünya zevklerinin temmuz sıcağında çatlarcasına nefsin sazıyla şeytanın türkülerini okuyup durdum, cırcır böcekleri gibi

Dünyayı ebedi zannettim, kendimi ölümsüz vehmettim İnsanı, el, ayak, göz, kulak gibi organlarının toplamından ibaret sandım İçimdeki ebedilik bestesini diline her dolayışında susturdum o zavallı kalbimi Ona hiç kulak vermedim Şeytan bırakmadı Siren sesleri gibi kendine çekti dünya beni

Bu loş, bu kirli ve karanlık, bu dar duvarlar tutamazlar beni Şehir denilen asıl o büyük mahpushanelerin çılgın bağlarından ve sürükleyişinden kurtuldum O modern tapınakların kulluğundan çıktım artık Ah o ne korkunç tapınış

Bütün şehirler kocaman birer tapınak Sokaklar ve caddeler koridorları Bütün vitrinleri birer mihrab ve sunak taslarıdır Bunların önünde putlar için hergün nice canlar, nice umutlar, nice istekler ve hayâller kurban edilirler, görünmez kılıçlarla Kan seli, ruhun şahdamarından boşanan kanların sel yatağı, bütün caddeler ve sokaklar Şeytan banyo yapar içinde, pikniktedir kıyısında Ah zavallı kurbanlar, zavallı eşya kulları

En çılgın tapınak yuvalarını mı soruyorsun? Stadlar, diskolar, kulübler, sinemalar ve daha neler neler Ey sefil mahlûk, kirli ruh, korkunç iştiha, kirli nazar, sen o kirli çalkantıdan bu çukura düştün Arada bir için ürperir, bu çılgın şehir bir tufana gebedir, derdin ya, ya senin içindeki şehir? O ruh ülkesi, Kalb Şehri

Bende bir inkilâb mı yoksa? Evet, ben bu duvarların mahkumu değilim Ben kendime mahkumum Kendimden kurtulmalı, kendimi bulmalıyım Bir ayna gerek bana Bir ruh aynası gerek

Geçmişimi iyi bilmemenin, kendi kültürümden, kendi medeniyetimden sürgün edilmenin, kendi kitabımdan ayrı kalmanın, ayrı bırakılmanın, büyük yol göstericilerimi tanımamanın mahkumuyum ben! Ah ne korkunç bilgisizlik duvarları, ne karanlık cehalet duvarları

Bir sızıntı var Duvarlardan bir ışık sızıntısıdır gözlerime vuran, bir nur sızıntısıdır kalbime giren Aynalar konuyor dört bir yanıma Dünyam genişliyor değişiyorSonsuzluk solukları doluyor odama Ruhum diriliyor inancı teneffüs ediyorum Amentümü giyiniyorum, ruhuma Ah, kanat sesleri duyuyorum

Ben artık sonsuzluğa doğdum Ben Rahman'ın mahkumuyum şimdi Küçük hücrenin bütün duvarları yıkılıyor Ruhuma Hakk'ın aynalarını takıyorum Ben hürüm Rahman'ın mahkumuyum Kâinat benim çünkü Kitab benim


(alıntı)