> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gerçek islamda birlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gerçek islamda birlik  (Okunma Sayısı 1754 defa)
30 Kasım 2010, 17:21:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Kasım 2010, 17:21:22 »



Gerçek İslamda Birlik

 

“Sözü dinleyip en güzeline uyan kullarımı müjdele; Allah’ın doğru yola ilettikleri onlardır. Ve gerçek akıl sahipleri de onlardır” (Zümer 17-18 )

 

 “Bir ferdin veya gurubun inanç düşünce ve amacını başkalarından hele de karşıt görüşlü olanlardan öğrenmek ve buna göre tavır almak yıllardan beri içine düştüğümüz çıkmazın önemli sebeplerinden olsa gerektir. Bizim bu çalışmamız düşünce ve hareketleri ile pek çok kişi, toplum ve kurumu etkilemiş Efgani, Abduh ve Reşit Rıza’yı gerçeğe yakın olarak tanımayı sağlarsa amacına ulaşmış olacaktır; çünkü bizim amacımız yalnızca budur, onları tanıdıktan, görüşlerini, metotlarını ve amaçlarını öğrendikten sonra alınacak tavır bizi değil okuyucuyu ilgilendirir.”(S.14) Diyor Hayrettin KARAMAN “Gerçek İslamda Birlik” Kitabının ön sözünde.  Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Hayrettin KARAMAN Efgani, Abduh ve Reşit Rıza’nın hayatı, fikirleri, çalışmaları ve İslam toplumları üzerindeki etkileri üzerinde durmuş. İkinci bölüm ise Reşit Rıza’nın orijinal hali ile “Muhaveretü’l – Muslih ve’l - Mukallid” isimli kitabının Hayrettin KARAMAN tarafından “Gerçek İslam’da Birlik” ismi ile çevrilmesinden oluşuyor. İkinci bölümdeki kitap “İslam birliği, Müslümanları dinin aslından ve özünden uzaklaştırarak geri kalmalarına sebep olan hurafeler ve bidatlar, birliği bozan, ümmeti parçalayarak birbirine düşüren zümre ve mezhep taassubu, İçtihad, taklit ve İslam’ın değişmeyen ve değişmeye açık bulunan yönleri gibi konuları- biri muhafazakâr diğeri yenilikçi ve ıslahatçı iki şahsın karşılıklı konuşmaları ve tartışmaları şeklinde- dile getiriyor” (S.11) Kitabı daha iyi tanıyabilmek için iki bölümden de alıntılar yapalım:

 “Yaşadıkları çağda imam Ali’nin tarafını tutup Muaviye’ye karşı savaşmanın faydalı olduğunu farz etsek bile bunun bugün bize ne faydası vardı? Bugün Sünniler, Ali b. Ebu Talip hilafete daha layık deseler bu, Acemleri kalkındırır ve şiaların durumunu iyileştirir mi? Tersine Şia Sünnilerin dediğini dese bununla Sünniler kalkınır güçlenir mi? Yemin ederim ki bugün Sünnilerle Şiilerin tefrikaya düşüp birbirini vurmalarına ne Ali razı olur ne de Ebu Bekr…” (S.34-35) “…Ben mezhep imamlarını kendimden daha büyük görmüyorum ki birinin yoluna gireyim. Bir meselede birine uygun davranıyorsam, birçok meselede de onlara muhalif kalıyorum…” (S.35) diyen Efgani İlimde, Ahlakta ve medeniyette yüce seviyelere ulaşabilmek; dünya ve ahiret mutluluğunu yakalayabilmek için şu dört şartın gerekli olduğunu söyler: “1. Aklın hurafe kiri ve vehim pasından arınmış olması… 2. Fertlerin ve toplumların diğerleri ile eşit yaratıldıklarına, her iyi ve güzel şeyi yapabileceklerine, peygamberlikten başka her kemali elde edebileceklerine inanmaları… 3. İnancın sağlam ve kesin delillere dayanması… 4. Her toplumda içinde işleri, öğretme ve eğitimden ibaret olan kişilerin ve kurumların bulunması zorunludur.” (S.36–37) Yine İçtihat konusunda “İçtihad kapısı açıktır. Arapça bilen, aklı başında olan, siyer, hadis, icma ve kıyas konularında yeterli bilgiye sahip bulunan herkes İçtihad edebilir. Büyük müçtehidler kendi zamanlarında yapılması gerekenleri yapmışlar ve başarılı olmuşlardır; ancak kitap ve sünnetten çıkarılabilecek bilgi ve hükümler yanında onlarınki denizde damla kadardır. Bilen İçtihad etmeli, İçtihad edemeyen şuurlu olarak seçmelidir.” (S.38) der. “Hastalığı ümmetin Zihniyet, inanç ve ahlakında gören Efgani İslam birliğinin dayanakları olarak da Din Bağı, Hac ve Hilafeti gösterir. Yazar Efgani hakkındaki çalışmasını şu cümlelerle bitirir: “Efgani’yi bugün anlaşılan manada modernistler arasında değil, müceddidler, ıslahatçılar arasında değerlendirmek daha isabetli olacaktır” (S.53)

Yazar Efgani ve öğrencisi Muhammed Abduh’un mason teşkilatına girmesi ile ilgili de şu değerlendirmeyi yapar: “Efgani ve cemaatinden başka hiçbir hoca bu cemiyete, İslam âleminin ve Müslümanların menfaati için girmemiştir.” (S. 69) Efgani ve Abduh Mason teşkilatından İslam âlemi için bir fayda gelmeyeceğini gördükleri için ayrılırlar.

Abduh ise Müslümanların içinde bulundukları hastalığın sebebi olarak şunları sıralar: “ a) Müslümanların dinlerini bilmemeleri, dine dâhil olmayan şeyler (bidatler, hurafeler) uydurup bunu dine yamamaları, böylece yaşadıkları dinin gerçek İslam’dan uzaklaşmış, ona yabancılaşmış hale gelmesi b)Bütün ülkelerde zalim Müslüman sultanların istibdada dayalı yönetimleri…” (S.79–80) “Abduh’a göre inanç aklın ve naklin kesin delillerine, ameli hükümler de Kitap, Sünnet ve selef uygulamalarına dayanmalı, her iki alanda da âlimler taklit edilmemelidir. Bir hüküm, düşünce, İçtihad “filan veya falan söyledi, filan kitapta böyle yazıyor” diye değil delili sağlam ise doğrudur, alınır, benimsenir. Her Müslüman’ın kitap ve sünnete bakarak Allah ve Resulü’nün ne dediğini, ne istediğini anlama hakkı vardır; bunun için eski ve yeni âlimlerin aracılığı gerekmez… İlahi kitabı anlamayanların vazifesi; bilenlere sormak ve söyleyenin delilini istemektir.” (S.108) diyerek taklitçi fıkıhçıların “… bizim kitap ve sünnete bakmamız gerekmez, fıkıh kitaplarında gördüklerimiz naslara aykırı görünse de, onlarla (fıkıh kitaplarındakilerle) amel etmemiz gerekir...” (S.110) tarzı görüşlerini eleştirmiştir. Mezhepler konusunda ise şunları söyler: “Şafi mezhebinden olan bir Müslüman’ın, Hanefi olan bir imama uyarak namaz kılması caizdir. Bunun aksini söylemek, mezhepleri ayrı dinler olarak kabul etmeye varır ki, bu büyük bir hatadır.” (S.112)  Muhtelif meselelerde ise Abduh şunları söyler: “…İslam’ın erişilmez güzelliklerini görmek isteyenler –Onu yaşamayan Müslümanlara değil- Allah’ın kitabına ve Resulünün siretine bakmalıdırlar…” (S.104) “… Peygamberden sonra dine davet için olağan üstü olaylara başvurulamaz…” (S.106) “Halife dinî değil, tam manası ile dünyevî bir iktidar sahibidir. Salahiyetini ümmetten alır ve vazife alanı, kişilerin Allah’a yönelik iman ve ibadetleri değil, dünya hayatına ait düzen ve ilişkileri kurala ve hükme bağlayan ayet ve hadislere her mümin gibi halifede itaat etmekle yükümlüdür” (S.124–125)

Muhammed Abduh’un öğrencisi olan Reşit RIZA ise başta Menar Tefsiri olmak üzere çok sayıda eser vermiş bir yazardır. Onun görüşlerini anlamak için kitaptan bazı alınlar yapalım: “… bazı sufilerde ve tarikat mensuplarında görülen olağanüstü haller, bu insanların iman ve amelleri islama uygun düştüğü taktirde keramettir, bu kabilden kevni (fiziki, maddi olan, sonuç doğuran) keramet vardır, ancak bunların peşine düşülmez, gerçek sufiler bunlarla meşgul olmazlar, aynı halleri din ve mezhep Saiklerinde de görmek mümkündür, insanların dine kazanılması yolunda kerametlerin faydalı olduğundan söz edilemez; çünkü zararları daha çoktur” (S.193-194) “Bazı şii ve Sünni alimlerin aleyhinde bulunduğu Vehhabi mezhebi Reşit RIZA’ya göre Sünni bir mezheptir, hak yolundadır, itikada selef anlayışını, amelde ise Ahmet bin Hanbel’in mezhebini benimsemişlerdir. Bazılarının Vehhabileri sapıklık ve küfürle suçlamaları, dinden veya ilimden değil, siyasi menfaat çatışmasından kaynaklanmaktadır.”(S.196) “Kör taklit caiz değildir; cahil, avamdan olan birisi bile âlimlere dini meselelerini sorarken, anlayabileceği kadarı ile, delilini de öğrenmelidir.” (S.200) Müslümanların bir mezhebe bağlı kalmaları farz değildir, bir mezhebe bağlı bulunan Müslümanlar, gerektiğinde başka mezheplerin hükümleri ile amel edebilirler. Bu noktada önemli olan iyi niyettir ve güçlüğe maruz kalmadan, Allah’a kulluk vazifesini yerine getirmeye yönelmektir.” (S.201) “Müslümanların din anlayışları ve din yaşayışları düzeltilmedikçe, diğer bozuklukları düzeltmek mümkün değildir.” (S.207) Müslümanların diğer milletler gibi her çeşit gelişme ve kalkınmaya isti’dadı vardır; onları bundan engelleyen siyasette istibdat ve dinde körü körüne geleneğin taklit edilmesidir… Mücadele Müslümanlarla ilk dönem islamı arasına giren hurafe, bidat ve beşeri yorumların donmuşluğuna ve siyasi istibdada karşı verilecektir” (S.207–208)

Kitabın bundan sonraki bölümü Reşit RIZA’nın “Muhaveretü’l – Muslih ve’l – Mukallid” isimli kitabının “Gerçek İslam’da birlik” ismi ile çevrilmesinden oluşmaktadır. Kitaptan yapacağımız bir alıntı ile tanıtımımızı bitirelim: “İslam dini mensuplarının dinleri konusunda şuur( basiret) sahibi olmalarını, neyi niçin yaptıklarını bilmelerini ister… biliyoruz ki dört büyük imamın her biri hadisin kendi görüşlerine tercih edilmesini emretmişlerdir. Kitap ve sünneti ameli bakımdan itibardan düşürenler, sonradan gelme bazı fıkıhçılardır; hatta bugün kendilerine alim denilen bazı şahıslar “kitap ve sünnet ile amel et” diyenlere “zındık, kafir” demek cesaretini bile göstermişledir. Hâlbuki zındık, bilgisine intikal eden ayet ve hadise başkalarının sözünü tercih eden kimsedir… Resulullah’tan başka bir kimseye taassupla bağlanan, diğer müçtehitlerin değil de yalnızca kendi imamının sözünün (içtihadının) doğru ve isabetli olduğu kanaatini besleyen kimse sapık ve cahildir… Çünkü bu kişi müçtehit imamlardan (Allah kendilerinden razı olsun) belli birine halkın uymasının gerekli bulunduğuna inanınca onu, Peygamber yerine koymuş olur; bu ise küfürdür. Müslüman’ın bu konuda kanaati ve sözü nihayet şu olabilir: “halk için caiz, hatta gerekli olan, Ahmet Mehmet diye birini belirlemeden, müçtehit imamlardan herhangi birine uymaktır.” Müçtehit imamları seven, onların yanında yer alan, içtihatlarının sünnete uygunluğunu göz önüne alarak her birini, bazen birini bazen diğerini, uyan kimse güzel bir davranış içinde, doğru bir yol üzerindedir. Gerek sahabe gerek onlardan sonra gelen müçtehitler, dinin fer’i hükümlerine bazen farklı görüşler ileri sürüp tartışmış olsalar da, temel meselelerde birleşmiş aralarında kaynaşmış durumdadırlar. Onların bir konuda b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gerçek islamda birlik
« Posted on: 28 Mart 2024, 11:55:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gerçek islamda birlik rüya tabiri,Gerçek islamda birlik mekke canlı, Gerçek islamda birlik kabe canlı yayın, Gerçek islamda birlik Üç boyutlu kuran oku Gerçek islamda birlik kuran ı kerim, Gerçek islamda birlik peygamber kıssaları,Gerçek islamda birlik ilitam ders soruları, Gerçek islamda birlik önlisans arapça,
Logged
29 Aralık 2014, 15:18:21
Rukiye Çekici

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 694


Site
« Yanıtla #1 : 29 Aralık 2014, 15:18:21 »

Evet bencede gerçek akıl sahipleri , ön yargısız, kalıp yargısız, hoşgörülü ve herkesi herşeyiyle kabul edendir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

RUKİYE ÇEKİCİ 7c 438
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes