๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:08:51



Konu Başlığı: Kendinden Kaçma
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Temmuz 2010, 16:08:51
Kendinden Kaçma !


“Kendinden kaçan insan!” Bu tabiri duymayan insanın olduğunu sanmıyorum Ama bunun ifade ettiği mana şahıslara, olaylara göre değişiklik arzedebilir İşi basitinden ele alalım ve bu cümledeki kelimeler üzerinde yoğunlaşalım, insan, insanın kendisi ve kaçma
Kısaca özetlemeye çalışayım, insanı insan yapan yaratılışa ait özelliklerin yanısıra, her insanın şahsiyet, hüiyet ve karakterini oluşturan değerler vardır Yaratılış özellikleri açısından herkes insandır, insan görünümlüdür Ama ya diğerleri? Kur’anın tabirleri içinde insanın ala-yı illiyyine çıkması veya esfel-i safiline düşmesi karakteri ve o karakterin birinci derecede rol oynadığı insan tutum ve davranışları değil midir? Unutmayın ve sakın ola ki basite almayın bu durumu, çünkü insanın cenneti kazanması da, cehenneme gitmesi de hep bunlar vesilesi ile olacaktır

Şimdi kadın ve erkek, aile içi ve dışı evlilik öncesi almış olduğu eğitim ve öğretim ile şahsiyete kavuşmuş, kimlik kazanmış, bir karakterin insanı haline gelmiştir Artık o, bu özellikleri ile bilinir, tanınır, sevilir Onu o yapan sevecenliğidir, sıcakkanlığıdır, dürüstlüğüdür, sinirliliğidir vs Hiç kimse onu anarken iki gözü var, iki kaşı var diye tarif etmez Hatta diyebilirim kadın ve erkeğin eş bulmasında birinci derecede rol oynayan bu karakterlerdir
Fakat evlilik az veya çok, müsbet veya menfi bahsini ettiğimiz karakter çizgisinde değisiklikler meydana getirebilir Bir anlamda “ödün verme, fedakarlık yapma” gözü ile bakabilirsiniz buna Birbirlerini seven eşler de buna seve seve katlanırlar, çünkü bütün bir hayat bundan böyle beraber geçecektir Ama bu değisiklikler katiyen siyah-beyaz, kış-yaz zıtlığı içinde değildir ve olamaz
Daha doğrusu olmaması gerekir Ne erkeğin, ne de kadının birbirlerinden böyle bir şey istemeye hakları olmasa gerektir
Fakat gel-gör ki evlilik hayatından bu her zaman bu böyle olmuyor Normal şartlarda olaya dışarıdan bakan ve değerlendiren birisini çıldırtacak ölçüde tepkiye sevkeden teklifleri oluyor eşlerin birbirlerinden “Fıtratını değiştir” demek gibi bir şey bu aslında Seni sen yapan, “Ayse, Fatma, Ali, Hasan” yapan özellikleri at, farklı bir Ayşe, Fatma, Hasan, Ali ol demek İşte bu aşamada hele evlilik geri dönülmez bir noktaya gelmişse insanın kendinden kaçması başlıyor Artık bu safhadan sonra evlilik öncesi karakteri, şahsiyeti, hüviyeti ile tanıdığınız kadın veya erkeği göremiyorsunuz karşınızda

Kolay olmuyor bu benim tabirimle fıtrat değiştirme Belki mümkün de olmuyor Hayat boyu mücadele ediyor insan içindeki eski ben’i ile Eğer kötüden iyiye doğru bir gidiş ve değişim söz konusu ise problem yok Ama aksi bir durum insanı apayrı çıkmazların ve açmazların içine sokuyor Mazisi hatırına geldikçe hayıflanmalar devreye giriyor Keşke keşke temennileri yapıyor ama nafile
Bütün bunları niçin kaleme aldım dersiniz? Dün bir arkadaş anlattı Eşi ona demiş ki; “Sen eski sen değilsin Seninle bundan böyle konuşmuyorum Benimle konuşurken sen burada değilsin Aklın, fikrin, düşüncen hep başka yerlerde Hani derler ya kırk tilki var kafanda ve hiçbirinin kuyruğu diğerine değmiyor Aynen öylesin”
Karısının zehir-zemberek bu sözleri ciddi bir özleştiri yapmasına vesile olmuş Bana şunları anlattı: “Doğru söylüyordu karım Ama eksik bir yanı var ki beni bu hale o getirdi Çünkü evliliğimizden bu yana sürekli benimle cidal yapıyordu Herhangi bir olay münasebetiyle soylediğim, ve belki de benim haklılığımı gösteren bir delili bir başka zaman, bir başka münasebetle benim önüme sürüyor, mukayeseler yapıyor ve guya haklılığını ortaya koymaya çalışıyordu Bu hal yıllar boyu devam edince, ben de daha dikkatli davranmaya başladım Eline koz olabilecek malzeme vermemek için elimden geleni yaptım Olayın bugününü değil yarınını, bir vechesini değil, muhtemel bütün vechelerini düşünmeye başladım onunla konuşurken İşin aslı, ben benden kaçıyorum su anda Bu ben değilim, farkındayım Gıll-i guşdan uzak, herkesi kendisi gibi gören alabildiğine samimi bir insan iken, bu hallere düştüm Kendimden utanıyorum Bu yaklaşımı, bu fıtratı iş hayatıma taşımamaya çalışıyorum Bilmiyorum başarılı olabiliyor muyum Ama ağabey, suçlu ben değilim, o Şimdi bana diyor ki, seninle konuşmuyorum”
“Bunları ona söyleyemiyor musun?” dedim Verdiği cevap enterasandı, mutlaka sizinle paylaşmalıyım, “Deli misin ağabey sen, bunu da yarın bir başka olayda koz olarak kullanır”

Ne diyeyim, Allah yardımcıları olsun!

Ahmet Kurucan