๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Ağustos 2009, 17:38:41



Konu Başlığı: Kendimizi bulmak için üç soru
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Ağustos 2009, 17:38:41
Gündem yoğunluğu, hadiselerin çapı, iç ve dış problemlerin krize dönüşerek insanların sofrasına yaptığı olumsuz tesir.. gibi sebepler bir sarmala dönüşüyor.

Bizleri arkasına takıp sürüklüyor. İradelerimizi felç ederek tam manasıyla nesneleştiriyor.

Buna izin vermemek lazım. Selin üzerinde sürüklenen kuru yaprak durumuna düşmemeli. Efendimiz'in "Bir zaman gelecek ümmetim selin üzerinde sürüklenen çör-çöp gibi olacaklar. Haşaratın bulaşık kaplara üşüştüğü gibi üzerlerine üşüşülecek" ikazı kukalarımızda çınlamalı ve irkilmeliyiz.

Ama nasıl?

Gündelik hayatın keşmekeşinden sıyrılıp çıkabilmek, kendisine çekidüzen verip, tekrar hayata müdahil olmak üzere işine dönebilmek için Müslümanların elinde istisnai fırsatlar var aslında. Mesela namaz. Bir darbe daha alsa nakavt olacak boksörlerin imdadına gongun yetişmesi gibi, hayatın ağır şartlarının iflahımızı keseceği anda namaz yardıma koşuyor. Ve birinci soru işte burada ortaya çıkıyor:

Ezanı duyuyor muyuz?

Ezan sesi, 'Gonga vuruldu; birinci raunt bitti' tesirini uyarıyor mu üzerimizde? Elde, avuçta ne varsa bırakıp, müezzinin ardından ezanın mübarek kelimelerini tekrarlayarak camiye doğru yürümeye başlayabiliyor muyuz?

Bir namaz kendinden önceki vakitte işlenen kusurlara keffaret oluyor. Bir Ramazan da kendinden önceki Ramazan'la arasındaki bir yılın kusurlarına keffaret oluyor. Önümüzde bir Ramazan var. Geçen bir yıl içinde hadiselerin kalbimize, kafamıza, hatta bedenimize bulaştırdığı isten, pastan arınmanın zamanı geliyor.

Geçmişi kirlerinden arındırmakla birlikte yeni bir başlangıç yapma fırsatı veren Ramazan, bize iki şeyi hatırlatıyor ve iki soruyla çıkıyor karşımıza. Birinci hatırlatma: Allah, bu ayda son mesajını gönderdi insan oğluna. O yüzden müminler Ramazan'da hatimler indirerek, mukabelelere iştirak ederek Rabb'lerinin ihsanına şükürde bulunmaya çalışıyorlar. Ve işte ikinci soru da buradan çıkıyor:

Kur'an'a sorduk mu hiç? İçine düştüğümüz bu sarmaldan nasıl çıkabiliriz? Rabb'imiz bizlere hangi yolu gösteriyor?

İkinci hatırlatma: Cehaletin insan hayatını zifiri karanlığa döndürdüğü bir zamanda Cenab-ı Hak dünyamıza bir kandil astı. Aslında o kandilin mahiyeti bir güneş olarak yaratılmıştı. Dallarını, yaprak ve meyvelerini gayb âlemine açmış büyük bir ağacın dünyamıza sarkan dalıydı sanki o kandil. Ve insanların dikkatini çekti. İnsanlığı, ahlakı, duruşu bir başkaydı. Ona El-Emin dediler; güvendiler ve O'na özendiler.

O ise çırpınıyordu. İnsanların dünyasını karartan cehalet perdesini sıyırabilmek için kıvranıyordu. Bir Ramazan günü, semanın kapıları aralandı. Âlemlerin Rabbi, insanlar arasına astığı o kandilin mahiyetindeki güneşi ortaya çıkarmak üzere ilk vahyini gönderdi. Cehaleti marifete çevirebilmenin yolunu gösterdi ona. Ve yirmi üç senede bedevi bir kavmin, ilmî, ahlakî, siyasî, ekonomik... bütün buhranları çözüldü. Büyük bir medeniyetin temel taşı haline geldiler. Aydınlanmak, şikâyetlerden kurtulup, dünyayı bir şükür fabrikasına çevirmek isteyenler için emsalsiz bir numune oldular.

Ve işte üçüncü soru da buradan çıkıyor: Efendimiz'in hayatını didik dikik ederek düşündük mü hiç? Onca problemin üstesinden bu kadar kısa bir zamanda nasıl gelebildi? Hangi yolları kullandı?

Başımızda onulmaz krizler varsa, onların başımıza gelmesine izin veren var. Ve önümüzde bir Ramazan var. Ramazan, Efendimiz'e ve O'na indirilen Kur'an'a sarılarak krizi nimete, mahrumiyeti ihsan ve iltifata çevirebilecek kudrete dilekçe vermenin tam zamanıdır.

Hamidullah ÖZTÜRK


Konu Başlığı: Ynt: Kendimizi bulmak için üç soru
Gönderen: Ekvan üzerinde 24 Şubat 2011, 13:03:04
Ve işte üçüncü soru da buradan çıkıyor: Efendimiz'in hayatını didik dikik ederek düşündük mü hiç? Onca problemin üstesinden bu kadar kısa bir zamanda nasıl gelebildi? Hangi yolları kullandı?

Başımızda onulmaz krizler varsa, onların başımıza gelmesine izin veren var. Ve önümüzde bir Ramazan var. Ramazan, Efendimiz'e ve O'na indirilen Kur'an'a sarılarak krizi nimete, mahrumiyeti ihsan ve iltifata çevirebilecek kudrete dilekçe vermenin tam zamanıdır.


    Böyle bir dilekçeyi vermek için zamana ve mekana sınır koymaya gerek yok, kanımca..An bu andır..Dem bu dem..Yeter ki elimizde bir dilekçemiz olsun..Ve daha da önemlisi;dilekçemizin kabul göreceğine dair azıcık umudumuz..
İnşaallahu Teala..