๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 07 Ocak 2011, 16:18:09



Konu Başlığı: Kanâat eden rahat eder
Gönderen: Hadice üzerinde 07 Ocak 2011, 16:18:09
Kanâat eden rahat eder


Kanaat; yeme-içme hususunda elde bulunan ile yetinmek veya elinde olana razı olup, daha çok istememek yahut yeme, içme ve barınama hususunda, emeği ve alın teri ile kazandığına razı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek diye tarif edilmiştir.

Kanaat; çalışıp, sebeplere yapıştıktan sonra, sadece eline geçeni kullanmak, tembel tembel oturup, başka bir şey aramamak demek değildir. Aksine kanaat, çalışmak, meşru olan bütün sebeplere yapışmak ve hırslı hareketlerden yani insanların haklarını çiğnemekten, haset etmekten kısacası kul ve hayvan haklarına tecavüzden sakınıp, gönül huzuru ile yaşamak demektir. Peygamber efendimiz; (Kanaat eden aziz, tamah eden yani dünya lezzetlerini haram yollardan arayan zelil olur) buyurmuşlardır.

Ebu Bekir Merâgi hazretleri buyuruyor ki:
“Akıllı kimse; dünya işini kanaat ile yani çalışıp ele geçene yetinmekle, ahiret işini hırs ve acele ile, din işini ise ilim ve cehd ile yapar.”

Ali Havâs Berlisi hazretleri; “Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için dünya nimetlerinden çalışıp ele geçene kanaat eden kullarının, amelleri az olsa da, cenâb-ı Hak böyle kullarından hoşnut olur” buyurmaktadır.

İbn-i Cevzi hazretleri de; “Kim kanaat ederse, geçimi iyi olur. Kim tamah ederse yani dünya lezzetlerini haram yollardan ararsa, geçim sıkıntısı çeker” buyurmuştur.

İmam-ı Gazâli hazretleri ise; “Ey insanoğlu! Eline geçen az da olsa buna kanaat et; malını hayırlı yerlere harca, yoksulluktan korkma, rızkına Allahü teâlâ kefildir. Doğruluktan kalbini ayırma, nefsini Allah için muhasebe et; çünkü nefs, kendi arzularını, sana faydalı ve iyi gösterir. Hâlbuki onlar aslında günahtır. İşlerini Allah'ın rızâsına uydur. Ahiret gününün sıkıntılarından kurtulmak için, kalbini Allahü teâlâya bağla” buyurmaktadır.

Allahü teâlâ, bir hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Ey kulum! Emir ettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın verâ sahibi olursun. Verdiğim rızka kanaat eyle, insanların en ganisi, en zengini olursun, kimseye muhtaç kalmazsın.)

Bir kimse, nafakası olmayınca sabredip kanaat ederse, Allahü teâlânın kendisi hakkındaki muâmelesinden razı olursa, Allahü teâlâ emrettiği için rızık kazanmaya çalışır ve çalışırken ibadetlerini terk etmez, haram işlemezse, kazanırken de, harcarken de dinin emirlerine uyarsa, böyle bir kimse için zenginlik de fakirlik de faydalı olur. Peygamber efendimizin zaman zaman; (Allah'ım! Sana kavuşmaya iman eden, kazâna razı olan ve verdiğine kanaat getiren nefs-i mutmainne isterim) diyerek dua ettikleri kitaplarda yazılıdır.

Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinden birisi nasihat isteyince, ona hitaben; "Acele etme. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isâbet kaydeder veya isâbet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek, Allahü teâlâdandır. Umumiyetle aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir" buyurmuştur.

Muhammed bin Vâsi’ hazretleri, kuru ekmeği suya batırır yer ve; “Buna kanaat eden, insanlara muhtaç olmaz” buyururdu.

Seyyid Emir Hazma hazretleri, talebelerine vasiyetinde; “Birisi size düşmanlık ederse, onunla meşgul olmayınız. Çünkü husumetin sonu gelmez. Allah korusun, bu uğurda dininiz elden çıkabilir! İnsanların sevgisine de aldanmayınız! Zirâ bu sevgileri devamlı değildir. İnsanların elinde olana tamâh etmeyiniz, göz dikmeyiniz. Allahü teâlânın size verdiğine kanaat ediniz. Çünkü tamâh eden, daima sıkıntı ve üzüntü içinde olur. Kanaat eden de, her zaman neşeli ve rahat olur” buyurmuştur.

Şakik-i Belhi hazretleri, bir sohbetinde buyurur ki:
“Akıllı, zeki, derviş, zengin ve cimrinin kimlere denildiğini 700 âlimden sordum. Hepsi de birbirine yakın cevaplar verip şöyle dediler: “Dünyayı sevmeyen kimse, akıllıdır. Dünyanın aldatıcı ve yalan olan zevklerine aldanmayan kimse, zekidir. Allahü teâlânın takdir ettiğine razı olan, kanaat eden, zengindir. Dünyaya âit arzusu bulunmayan, Allahü teâlânın rızâsını isteyen kimse, derviştir. Allahü teâlânın verdiği nimetlerden, mahlukuna faydalı olanları vermekten kaçınan, cimridir.”

Allahü teâlâ hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Ey Âdem oğulları! Bir kimse benim kazâma razı olmaz ve benim tarafımdan gelen belalara sabretmez, verdiğim nimetlerime şükretmez, ihsan ettiğim dünya nimetlerine kanaat etmezse, başka bir Rab arasın. Ey Âdem oğlu! Bir kimse benim belama sabrederse, benden razı olmuş olur, yani rububiyyetimi tasdik etmiş olur.)

Ve netice olarak Zünnun-i Mısri hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kanaat eden rahat bulur, üstün olur.”
 
 


Osman Ünlü