> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kalın ve ince çizgileriyle kader
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kalın ve ince çizgileriyle kader  (Okunma Sayısı 671 defa)
09 Ekim 2010, 11:55:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 09 Ekim 2010, 11:55:24 »



Kalın ve İnce Çizgileriyle Kader

Problem: Müslüman bir beldede, Müslüman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek; İslâm olmayan bir beldede ve Müslüman olmayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmeye göre bir imtiyaz mıdır?

İslâm’la tanışan ve yeniden İslâm’a dönen kimselerin hayat hikayelerinde, onların bir rüya, bir olay yahut farklı bir kişiyle karşılaşıp, onların uyarılarıyla Müslüman olduklarını duyarız. Onların karşılaştıkları bu şeyler onlar için bir ayrıcalık mıdır? Bu gibi şeylerle karşılaşmayan insanların ne suçu var? Benzeri şeylerle onlar da karşılaşsalar, belki onlar da doğru yolu bulacaklar, ve benzeri sorular..

Bu yazımızda sık sık gündeme getirilen bu sorulara Kur’ân ayetleri ışığında cevaplar aramaya çalışacağız. Bu arayışta, oldukça çetrefilli olan ve tartışılması yasaklanan1, ama bir türlü insanın düşünüp soru sormaktan kendini alamadığı kader konusunu bir bütün olarak ele alacak değiliz. Belki sadece yukarıdaki sorular çerçevesinde, konunun bazı noktalarına değinerek bir fikir jimnastiği yapmış olacağız. Bu denememiz ile, kader konusunun yanlış anlamaya açık, ayakları kaydıran, çetrefilli bir konu olması yanında, tamamen anlaşılmaz bir mesele olmadığını da ortaya koymaya çalışacağız. Şunu da hemen belirtelim ki, kader konusu tafsilat ve teferruatıyla incelenip kavranabilecek bir konu değildir.. Kâinat, sırlar ve meçhuller alemidir.. Kader, insanoğlunun bu sırlar ve meçhuller karşısındaki bilgisinin sonlu ve sınırlı olmasından kaynaklanmaktadır.. İnsan ilminin sınırı ve sonlu oluşu, sırlar ve bilinmezler karşısında aciz kalışına sebep olmaktadır. Dolayısıyla insan, Allah kadar ilim sahibi olmadığı sürece -ki buna imkan yoktur- kadere inanmaya mecbur olacaktır.2

Müslüman Bir Ailenin Çocuğu Olarak Dünyaya Gelmiş Olmak Nimetlerin En Büyüğüdür

Her şeyden önce şunu teslim etmemiz gerekir ki, Müslüman bir beldede, Müslüman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek, büyük bir nimet ve ilahi bir lütuftur. Bunun kadr ü kıymetini bilmeli ve nimet sahibine karşı şükrümüzü eksiksiz olarak yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Bu konuda Kur’ân şöyle buyurur: “Hatırlayın ki Rabbiniz size: ‘Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti’.”3 “Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.”4 Nimete şükür, nimet sahibini tanımak, nimetin nimet olduğunun farkına vararak onun kıymetini bilmek, nimeti sahiplenip onu nimetin asıl sahibinin istekleri doğrultusunda kullanmak, nimet sahibine hal ile olduğu gibi kâl (dil) ile de çokça hamd ü senalar etmekle olur. Bir de sahip olduğumuz nimetlerin elimizden alınıvereceğini, yahut bizlere hiç verilmemiş olabileceğini düşünerek bu sayılanları en güzel bir biçimde yerine getirmeliyiz. Nitekim Kur’ân’da nimetlerin elimizden alınıvereceğini hatırlatarak bizleri şükre davet eden pek çok ayet vardır. Onlardan bir kaçı şöyledir:

“Dilesek onların gözlerini büsbütün kör ederdik. O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi? Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!”5

“De ki: Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size bir ışık getirecek tanrı kimdir? Hala işitmeyecek misiniz?

De ki: Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâla görmeyecek misiniz?”6 “

De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?”7

Ayetlerde sağlık, gece, gündüz ve su gibi en temel nimetlerin elimizden alındığı zaman, içerisine düşeceğimiz durumların vahametine vurgulu bir biçimde dikkat çekilmektedir.

Burada göz ardı edilmemesi gereken bir husus da şudur: Müslüman bir toplumda dünyaya gelmiş olmak büyük bir nimettir, dedik. Bu nimeti veren Yüce Allah’tır. Yukarıdaki ayetlerde geçtiği üzere Yüce Allah ise, nimetlerini hak edip kıymetini bilenlere nimetlerini artıracağını haber vermiştir. O halde Müslüman bir toplumda/ortamda doğan kimse, bu nimeti hak etmiştir. Peki neyle? Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz: İnsan, kendi içinde bir bütünlük arz ettiği gibi; insan cinsi içerisinde de bir bütünün parçasıdır. Onun fiziğinin oluşmasında anne- babasının etkisi ve katkısı vardır, onlardan almış olduğu genler onun sağlıklı bir şekilde ve sahip olduğu özelliklerde dünyaya gelmesini sağlamıştır. Tıpkı bunun gibi, anne ve babanın ruhi ve manevi durumları da çocuğun ruhi yönünün belirlenmesine etki edebilir. Elbette bunda etkileyenler öncelikle sorumludur. Örneğin bir kâtilin yargılanmasında kâtilin cezası ayrıdır, onu suça azmettirici olanların cezası ayrıdır. İlki suçu işlediği için, ikincisi ise suça azmettirdiği için cezalandırılır. Nitekim İslâm, kişilikli çocukların yetişmesinde eş seçimine, ana-babanın ve çocuğun anne kamına düşmeden önce ve sonra helal gıdalarla beslenmenin gereğine, doğumdan sonra onun ilk duyacağı seslere (ezan ve kamet), çocukluk yıllarında duyacağı seslere, ona sunulacak güzel örneklere ve onun için yapılacak hayır dualara büyük önem vermiştir. Bunların hepsinin çocuğun kişiliğinin oluşmasında etkisi var demektir. Nitekim pek çok seçkin insan gibi Hz. İbrahim peygamber de, zürriyetinin de Salih Müslümanlardan olması için dua etmiş8, Peygamberimiz de kendisinin “Dedesi İbrahim’in duası, Hz. İsa’nın müjdesi ve anası Amine- ’nin rüyası”9 olduğunu belirterek bu gerçeğe işaret etmiştir. Dolayısıyla insan cinsinin bir parçası olarak dünyaya gelen kişinin, yetişeceği ortamın belirlenmesinde, ona o ortamı hazırlayanların katkısı da vardır. Anne baba çocuğun bir parçası, çocuk da onların bir parçasıdır, işte ortamın hak edilmesinde parçaların etkisi ve katkısı da vardır, bu etki ve katkıda bulunanlar da ona göre sorumludurlar. Genel olarak iyi aile çocukları iyilerden; kötü aile çocukları da kötülerden olmaktadır. İstisnaların arka planında ise yine kişilerin ihmali yatmaktadır. Hz. Nuh’un inanmayan oğlunun inkarcı olmasının ardında, peygamber olan babasının olmasa bile oğlunun kendi kusuru, inanmayan annesinin ve çevresinin etkisi vardır.

İnsanlara Farklı Konumlar Biçen Yüce Yaratıcıdır:

Yüce Rabbimiz erişilmez güç ve kudret sahibi olup dilediği her şeyi yapmaya ve istediği gibi takdir etmeye kadirdir. Bir adı da Hakîm olan Yüce Rabbin tüm yaptıklarında sayısız hikmetler vardır. Biz bu hikmetlerin kimini bilebiliriz, kimini ise bilemeyebiliriz. Ama şunu iyi bilmeliyiz ki O, tüm yaptıklarında, plan ve takdirinde asla sorgulanamaz ve yargılanamaz. Beni neden yarattın? Beni neden bu dönemde yarattın da şu dönemde yaratmadın? Neden beni bu ana babanın çocuğu olarak yarattın da şu özellikte bir ana babanın çocuğu olarak yaratmadın? Niçin beni kız olarak dünyaya getirdin de erkek olarak getirmedin? Bu ve benzeri sorular, O’nun Ulûhiyetine müdahaledir. Elbette O bir yaratıcı olarak dilediği her şeyi dilediği gibi planlayıp yapandır. “Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır.”10 “Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir.”11 O’nun yaptıklarından sorgulanamaması, O’nun anlamsız ve yersiz şeyleri yapmış olması anlamına da gelmez. Elbette O, her şeyi en güzel, en mükemmel ve yerli yerince planlar, yapar ve yaratır. Nitekim O’nun yaratıklarına şöyle bir baksak, onlarda bir eksiklik, bir anlamsızlık, bir tutarsızlık bulmamız, şu şöyle olsaydı daha iyi olurdu dememiz asla mümkün değildir. “O ki, birbiri ile uyumlu yedi göğü yaratmıştır. Rahman olan Allah’ın yarattığında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) aciz ve bitkin halde sana dönecektir. “12

Buna göre insanların hangi çağda ve hangi şartlarda dünyaya getirileceklerini belirleyen ve planlayan da O’dur. O’nun her yaptığında olduğu gibi, bunda da sayısız hikmet vardır. Ve O’nun her yaptığı anlamlı ve yerinde olduğu gibi, bu da anlamlı ve yerindedir. Öte yandan Müslüman bir beldede, Müslüman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen kimselerin hepsi Müslüman yahut iyi birer Müslüman olmamakta; Müslüman olmayan bir beldede ve Müslüman olmayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen herkes de kafir olmamaktadır. Bunun, Kur’ân’da sayılan tarihî örnekleri vardır: İblis, olumsuz bir çevre ile karşılaşmadığı, üstelik Yüce Allah’ın pek çok nimetlerine yakından tanık olduğu halde O’na başkaldırıp şeytan olabilmiştir. Hz. Adem ve Hz. Nuh peygamberin oğullarından biri, Hz. Nuh ve Hz. Lut’un hanımları, peygamber kocalarına ve dolayısıyla Yaratıcıya başkaldırabilmişlerdir. Toplumunun ve ailesinin putperest olmasına rağmen Hz. İbrahim, putlara tapmaktan kendini koruyabilmiştir. Firavun’un sarayında yetişen bir kişi ile Firavun’un bizzat karısı Müslüman olabilmişlerdir. Son olarak Peygamberimiz zamanında yaşayıp onun çağrısını duyan pek çok kişi ona inanırken; yine aynı dönemde yaşayıp onun çağrısını duyduğu halde ona inanmayan kimseler olmuştur. Demek ki Müslüman bir çevrede yetişmiş olmak Müslüman olmak için yegane sebep; Müslüman olmayan bir çevrede yetişmiş olmak da kafir olmak için tek neden değildir.

Yüce Allah Ezeli İlmiyle Kullarının Ne Olacağını Bildiğinden Onların Kaderini Önceden Belirler:

Kullarından dilediğini hidayete erdiren de, saptıran da Yüce Allah’tır. Yüce Allah’ın erişilmez gücünü anlatan bu Kur’ânî ilke,13 Allah Teâlâ’nın kulları üzerinde baskı kurup onlara hiçbir şekilde dileme güç ve yetkisi vermediğ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kalın ve ince çizgileriyle kader
« Posted on: 20 Nisan 2024, 16:39:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kalın ve ince çizgileriyle kader rüya tabiri,Kalın ve ince çizgileriyle kader mekke canlı, Kalın ve ince çizgileriyle kader kabe canlı yayın, Kalın ve ince çizgileriyle kader Üç boyutlu kuran oku Kalın ve ince çizgileriyle kader kuran ı kerim, Kalın ve ince çizgileriyle kader peygamber kıssaları,Kalın ve ince çizgileriyle kader ilitam ders soruları, Kalın ve ince çizgileriyle kaderönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes