> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak  (Okunma Sayısı 717 defa)
01 Ekim 2010, 15:01:09
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ekim 2010, 15:01:09 »



Kainatın Yapısında Kur'an'ın Tarzını Aramak

İnsanı Yaratan Zât aynı zamanda ona kendisini anlatmış, insana nereden gelip nereye gittiğini, varoluş gayesini bildirmiştir. Cenab-ı Allah bunu hem gönderdiği İlâhî kitaplar ile hem de bütün yarattıklarını içine alan, her insanın müşahedesine sunulmuş bulunan "kâinat kitabı" ile yapmıştır ve yapmaktadır.

Kur’ân ve kâinat her ikisi de insanı yaratan Zat’ın insanla farklı şekillerde konuşmaları, kendisini insana tanıtmalarıdır. Öyle ise her konuşanın bir konuşma tarzı, her söyleyenin söylediklerini anlatırken kullandığı bazı metodlar olduğuna göre, Yüce Yaratıcı’nın da bu iki ayrı konuşmasında ortak olan, ona ait ulvî tarzları yakalayabilir miyiz? Bazıları klâsik müzik ustalarının üsluplarına aşina olan kulaklarıyla, çalınan bir-iki notadan, hemencecik o üstadların eserlerini tanıyıverirler. İşte aynı şekilde bir mü’min de Kur’ân ve kâinat kitaplarını okuyup, Yüce Yaratıcı’nın üsluplarını yakalayıp, kalbini onlara akortlayabilir.

Burada Kur’ân ve kâinat kitapları arasındaki ana benzerlik noktalarından dört tanesini ele alalım:

1. Bütünlük (Câmiiyyeti):

Kur’ân-ı Kerim’in mucizevî özelliklerinden biri de, bildirdiği esasların, âdeta her bir sûresine, her bir âyetine, hatta her bir kelime ve harfine sinmiş olmasıdır. Bundan ötürü ehli keşf olan bazı âlimler (gizli hakikatleri Allah’ın lütfu ile bilen kişiler) bütün Kur’ân’ın Fatiha sûresinde onun da Besmele’de özlü bir şekilde bulunabileceği konusunda ittifak etmişlerdir. Kur’an’ın bu özelliği holograma benzetilebilir. Hologram tekniği ile üretilen resimlerde, her bir resim parçacığı (detayları kaybederek de olsa) bütünün özelliklerini taşımaktadır. Yani resmin küçük bir parçasından orijinal resim tekrar elde edilebilmektedir. İşte Kur’ân-ı Kerim’in de her bir sûresinde, âyetinde, hatta kelimesinde, bütününde anlatılan hakikatlerin özü bulunabilir. Örneğin Kur’ân’da ele alınan dört temel esas olan tevhid, nübüvvet, haşir ve adaletin ‘Bismillah’da nasıl saklı olduğunu Bediüzzaman Hazretleri İşarat-ul İ’caz adlı eserinde şöyle açıklamaktadır:

"Evet, ‘kûl’ (söyle - de ki! mânâsındaki) kelimesi, Kur’ân’ın çok yerlerinde mezkûr veya mukadderdir. Bu mezkûr veya mukadder olan ‘kûl’ kelimelerine esas olmak üzere ‘Bismillah’dan evvel ‘kûl’ kelimesi mukadderdir. Yani, ‘Ya Muhammed! Bu cümleyi insanlara söyle ve talim et’. Demek Besmele’de İlâhî ve zımnî bir emir var. Binaenaleyh, şu mukadder olan ‘kûl’ emri, risalet ve nübüvvete işarettir. Çünkü; Rasûl olmasaydı, tebliğ ve talime memur olmazdı. Kezalik, hasrı (hasretme, birine mahsus kılma) ifade eden ‘câr’ ve ‘mecrûr’un takdimi, tevhide imadır. Ve keza, ‘er-Rahman’ nizam ve adalete, ‘er-Rahim’ de, haşre delâlet eder."1

Peki kâinat kitabında da bu holografik özellik görülebilir mi? Bir bakış açısıyla şöyle düşünülebilir: Her doğup, yaşayıp, ölen varlık kendisinden sıkıştırılmış bir numune olan tohumunu geriye bırakıyor. İnsanın ve bazı hayvanların yumurta ve spermleri, ağaçların çekirdekleri bunlara birer örnektir. Bir tek çekirdekte bütün bir ağaca ait özellikler; cinsi, ne tür özellikleri bulunduğu, yaprağının şeklinden meyvesinin kokusuna kadar bütün bilgiler saklanmıştır. Yani çekirdeği açıp okumak mümkün olsa orada ağacı görebileceğiz. Aynı şekilde insan yumurtası veya spermi içinde bulunan DNA zincirleri de bir ağacın çekirdekleri gibi o insana ait bütün özellikleri taşımaktadır. Bunun da ötesinde DNA zincirleri canlıların her bir hücresinde bulunmaktadır. Yani her bir hücrede insanın tümüne ait bilgiler ayrı ayrı yazılmıştır. İşte Kur’ân-ı Kerim’de gördüğümüz iç içelik; işte her bir harfe sinmiş esaslar prensibi! Aradaki benzerlik inkâr edilemez.

Kur’ân-ı Kerim’deki hurûf-u mukattaa’ (sûre başlarında bulunan birli, ikili, üçlü vb. harfler) bu açıdan incelendiğinde insandaki DNA zincirlerine benziyor olduğu düşünülebilir. Büyük İslâm âlimleri bu harflerin, başlarında bulunduğu sûrelerin bir anahtarı olduğunu düşünmüşler, harflerin bu sûrelerde ve âyetlerde tekrarlanış adetlerini saymışlar, onlardan birçok hikmetleri sezmişlerdir. Sonra bu harflerin (insandaki DNA zincirleri gibi) Kur’ân’ın bir kodu, şifresi olduğu hükmüne varmışlar, ancak şifreyi çözememişlerdir. İşte kâinat kitabı ve onu Yaratan’ın yazılı mesajı Kur’ân, ve işte aradaki üslup benzerliği!

Şimdi de aynı holografik özelliği diğer bir bakış açısıyla inceleyelim. Pozitif bilim dallarının kâinatın farklı farklı parçalarını araştırıp sonra benzer sonuçlara varması da yukarıdaki konuya bir delildir. Belirli bir bilim dalı içerisinde (fizik gibi) birbirinden konu olarak çok farklı alanlarda (uzay ve atom fiziği gibi) çalışan iki bilim adamı tamamen ayrı iki sistemi modellemek için çok benzer formüllerle ortaya çıkıyorlar ise, bu her iki sistemin yapılışında da aynı elin dolaştığına bir delildir. Bu, Yaratıcı’nın birliğine (tevhide) delil olduğu gibi aynı zamanda şunu gösterir; İnsanlar kâinatın farklı parçalarını ele alıp inceleseler de, onu yaratan öyle bir hikmetle yapmış ki, hep benzer kaidelere ve prensiplere varıyorlar. Çünkü birlik, ancak Bir’den sudur eder. İşte yine Kur’ân-ı Kerim’in câmiiyyetine, her bir âyetine esaslarını sindirmesine benzerlik...

Kur’ân-ı Kerim’in hepsini okumaya vakti ve imkânı olmayanlar, sürekli bir sûresini okusalar bile, onun feyzinden mahrum kalmazlar, tümünü okumakla alacakları dersleri -kavrama kabiliyetleri ölçüsünde- yine alabilirler. Aynı şekilde bir insanın kâinat kitabının her yerini okuması, bütün bilim dalları ile ilgilenmesi mümkün olmasa da, belirli bir alanda yapacağı araştırmalar ile kâinatın tümünden alacağı derslerin bir özetini alabilir.

Örneğin fizikçiler inceledikleri sistemler arasında bir benzerlik, bir ortak dil olduğu sonucuna varıyorlar. Devasa gök cisimlerinden ana rahmindeki embriyoya kadar, hatta atomik seviyedeki olaylarda, hep belirli bir periyotla bir yörünge etrafında dönmeler var. Âdeta dönmek, kâinatın bir zikri, bir nakaratı. Her şey dönüyor. Dahası fizik biliminin telkin ettiği tevhid ile bilim adamları son yüzyılda dört temel kuvvetin birleştirilmesi peşine düşmüşlerdir. Kâinatta gözlenen birçok farklı kuvvet türü incelendiğinde dört temel kuvvet diye adlandırılan gravite (kütleler arası çekim), elektromanyetik, kuvvetli nükleer ve zayıf nükleer çekim kuvvetlerine indirgenebilmektedir. Bu kuvvetler işleme prensipleri ve takip ettikleri formüller açısından o kadar benzerlikler göstermektedirler ki, bilim adamları ister istemez bunun altında yatan fiziksel bir hakikat olduğu kanaatine varmışlardır. Einstein da dahil olmak üzere birçok fizikçinin hayal ettiği ve bugünlerde de çoklarının peşinde koştuğu bu teori "Büyük Birleşim Teorisi" (Grand Unified Theory-GUT) adıyla anılmaktadır. Henüz dört kuvvetin birleştirilmesi mümkün olmamakla beraber bu konudaki inanç yeni gelişmelerle günden güne güçlenmektedir. O kadar ki son on yıldaki gelişmelerle artık fizikçilerin hayallerini "Kâinat Teorisi" veya "Her şeyin Teorisi" diye çevirebileceğimiz (The Theory of Everything) bir teori süslemektedir. Bu teorilerin en popüleri seksenli yıllarda gündeme gelen "süper cisim teorisi" (suerstrings)dir. Kâinat teorisi yirminci yüzyılın ilk yarısında temelleri atılan "görecelik" (relativity) ve "kuantum teorileri" dahil bütün fizik teorilerini birleştirecek ve en küçük atom altı parçacığı dahi sade bir matematiksel model ile ifade edebilecektir2.

Bu konu yine tevhide delil olmasına rağmen aynı zamanda şunu gösterir ki; fiziğin gravite, elektromanyetik ve nükleer gibi çok ayrı konularında çalışan insanlar ele aldıkları sistemler arasındaki benzerlikler sebebiyle, aynı dersi fakat farklı şekillerde alıyorlar. Biri gezegenlerin arasındaki kuvveti hesaplarken diğeri çekirdeğin elektron üzerindeki cazibesini hesaplıyor, fakat özünde aynı dersi öğreniyorlar. O kadar ki sonunda bütün her şeyin altında bir tek fiziksel hakikatin yattığı kanaatine varabiliyorlar.

Matematiğin fiziksel sistemleri modellemek için kullanılmasıyla ortaya çıkan örnekler bunu daha açıkça ortaya koyuyor. Belirli bir alanda kullanılan formüller ve hatta bilimsel yaklaşım metodları başka bir alana rahatlıkla adapte edilebilmektedir. Mekanikte ısı transferi konusunda uğraşan bir bilim adamının bulduğu formüller (Fourier dönüşümleri) bugün elektronik, akustik ve hatta tıp konusunda kullanılabilmektedir. İnsanlar bir işaretin frekanslarına ayrılabileceğini bu dönüşümlerin keşfedilmesi ile öğrenmişlerdir. Fakat insan kulağı bu dönüşümün temelinde yatan frekans ayırma işlemini orta kulakta bulunan bir doku yardımı ile Hz. Âdem’den bu yana yapmaktadır. İnsanlar matematiği yüzyıllar boyunca çalışarak öğrenmiştir. Oysa kâinat o dili var oluşundan beri konuşmaktadır. Başka bir örnek; bir olasılık dağılım modeli (Poisson) insan ve diğer canlılardaki sinirlerin paketçikler hâlinde salgılanma miktarlarını modellediği gibi, bir X-ışını üreten elektron tüpünün yayınladığı foton sayısını da modelliyor. Biri canlı organizmasına dair biyolojik bir olay, diğeri ise Tungsten’in ısıtılması ile ortaya çıkan tamamen fiziksel bir özellik. Bir diğer örnek; İnsan vücudundaki kan basıncı, sıcaklık, nefes alma hızı gibi parametrelerin optimize edilmesi için kullanılan sistemler, sistem mühendisliği açısından, bir füzenin kontrolü için kullanılan optimizasyon formüllerinden farklı değildir.

Sistem mühendisliği genellikle elektronik alanında uygulama bulmaktadır. Oysa insan vücudundaki kompleks ve çok parametreli olan sinirsel ve enzimatik sistemlerinin oluşturduğu kapalı ve açık çevrim kontrolleri tamamen sistem mühendisliğinin metodları ile incelenebilir ve incelenmeye başlanmıştır. Bu da b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:51:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak rüya tabiri,Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak mekke canlı, Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak kabe canlı yayın, Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak Üç boyutlu kuran oku Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak kuran ı kerim, Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak peygamber kıssaları,Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak ilitam ders soruları, Kainatın yapısında Kuran ın tarzını aramak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes