> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kâinat Atomunun Çekirdeği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kâinat Atomunun Çekirdeği  (Okunma Sayısı 638 defa)
13 Kasım 2010, 15:04:36
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 13 Kasım 2010, 15:04:36 »



Kâinat Atomunun Çekirdeği


Ayşe Tuba Bakiler


Süveydâya Beyzâ dokundu ve dönmekle başladı her şey. Ahd-i Mîsâkı çeyrek geçe, sonsuzlukta şiddetli bir gong vuruldu. Adına Büyük Patlama (big bang) dendi. Bir “dönmeye başla” emriydi bu. Tıpkı “kün” emrini alan zerrelerin küreye dönüşmesi gibi. Yokluğa “merhaba” diyen gaz bulutu, rehnümâ oldu mahlukata. Işık huzmesi öyle bir “aaahh” çekti ki “he”nin iki gözü iki çeşme oldu. Bir gözden rahmet yağdı çisil çisil “Muhabbetullah” oldu, diğer gözden buhur buhur sevgi saçıldı gönüllere ve bir “Muhabbet-i Rasûlillah” oldu. Parçalanamayan atom, bütün kâinata model oldu ve dönüş yolunu gösterdi. Sevda, hissettirmeden onun da yüreğine sızdı.

Merkez Kâbe idi.. Kâbe’yi kalbi tarafına alan her şey, aslına rucû etmeye durdu. Döndü, döndü, dündü.. Ruh üflendi âdem oğluna, Adem kızına da; onlar “dönya” ya geldi. Dönyadakilerle birlikte dönmeye durdu. Oda nihâyetinde aslına döndü.. Geldiği yere doğru yeniden yola koyuldu kendi halince.. “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn” fehvasınca…

Mıknatıs etkisiyle çekim alanını genişleten Kâbe-i Muazzama, inşa edilen ilk bina olmasından mıdır bilinmez, tâzim ve sevgide zirve yapmıştır. Bulunduğu topraklar Harem, O’na dönen yüzler aydın, gölgesinde yapılan dualar makbul kılınmıştır. Siyahlığının yaydığı mest edici şavkı, Mekke’yi çevreleyen on iki bin dağı aşıp buzlu gönüllere sıcaklık sunmuştur. Kâbe, Çöl sıcaklığını kıskanmış, serapları turâb etmiştir. Kâinatın başkenti, Faran Dağları arasında yetişmiş bir kardelen nezâketinde, kutluların ufkuna can veren hayat suyu olmuştur. Ebû Kubeys kadehinde sunulan bir mâ-i tesnimdir Kâbe-i Muazzama. Atam İbrahim (a.s)’in ayağını öpmüş, sabır âbidesi İsmail (a.s)’in ellerinde yükselmiş, İki Cihanın Mihengi (sav)’ne hakemlik yaptırmıştır. Öyle ki On Sekiz Bin Âlemin Mustafası (sav), O’na yönelmek niyetiyle namaz içinde kıblesini değişmiş, Mescid-i Aksâ’ya sırtını dayamış, huzura ermiş, huzur vermiştir.

Mekke gülün bitip, dikenin yok olduğu yerdir. Mekke Ebû Cehil’in kahrolup Hz. Muhammed (sav)’in doğduğu yerdir. Mekke Hakk’ın gelip bâtılın boğulduğu yerdir. Mekke îman çerağına ateşin üflendiği yerdir. Mekke İbrahim (as)’in duası bereketiyle vücud bulan başkentler başkentidir. En büyük günahların mağfiret süngeriyle emilip, en faziletli amellerin filizlendiği yerdir. Oraya dâvet edilen misafirlere: “Kabuğunu kır, başını dünyaya uzat ve bak ki ne ibretli yaratıklar, ne hikmetli olaylar var. Tefekkür et, şükret, takvayı geçip verâya ilerle, yeryüzünü de gez dolaş ki senden öncekilerin âkibeti nasıl olmuş gör!” nidâsının yükseldiği yerdir. Mekke ve O’nun göz bebeği Kâbe, rahmet denizi, nûr okyanusu olup mâsiyeti garketmiştir. Mükemmelleştirmiştir.

Gecenin anlam kazandığı, parlayan, ışıldayan sokakların, metafın, mes’anın hüccacıcezp ettiği bu zemin, buram buram vahyin aktığı, Asr-ı Saadet tütsüsünün koktuğu zemindir. Semâya doğru ağıp giden dua ve ibadetlere anında mukabele eden rahmet meleklerinin varlığının hissedildiği yer aslında ana vatanımızdır. Günahlardan arınmanın bir nişânesi midir bilinmez oralarda daha bir özgür, ferah ve sıkıntısız bir halet-i rûhiye kaplıyor insanın gönül dünyasını. Zaman, mekan, şahıs, tûl-u emel mefhumlarının dumura uğradığı yer.. dünyanın merkezi yani MEKKE-İ MÜKERREME..

“Işk imiş her ne var âlemde,

İlim bir kîl-ü kal imiş ancak...”

“Işk” düşmeye görsün insanın yüreğine.. Rüyalar, hayaller, sevilenler, beklenenler, gidenler hep o ışık üzere filizlenir. Yürüyerek gitseniz sevgiliye elhak size koşarak geldiğini müşahede edersiniz. Hadis-i Kutsinin sırrına erersiniz bi-iznillah: “Kulum bana nafilelerle öyle yaklaşır ki artık ben onun yürüyen ayağı, gören gözü, tutan eli olurum.” Ne büyük bir müjde.. Tahayyüllü bile bize göre değil. Öyle bir kıvama ereceksiniz ki sizin ayağınız, eliniz, gözünüz sizin kontrolünüzden çıkacak ve idare bizzat yere göğe sığmayan ancak kalbinize sığan Rabbinizde olacak.

En bariz şekliyle belki denebilir ki bu eser yeryüzünün en kadim ve en görkemli san’at harikasıdır. Cezbesiyle kitleleri harekete geçiren, yanık gönülleri kendine çeken, paslı kafaları itip küfür bataklığına yuvarlayan bir bina. Aslında dört köşe, hiçbir estetik kaygısı güdülmeden yapılmış, üzeri altın yaldız işlemlerle süslenmiş siyah bir örtü altında yükselen taş yapı. Beyt-i Mâmur’un yeryüzündeki iz düşümü. Gökteki beyti tavaf eden meleklerin taklitçisi olan Rahman’ın misafirlerinin mihmandarı.. Hz. Âdem’in varlığından bin yıl önce melekler tarafından inşaa edilen sonra Âdem atamız ve binlerle yıl sonra Hz. İbrahim ve oğlunun ellerinde yükselen kainat atomunun parçalanmaz çekirdeği. Yörüngesine girenlerin başını döndürüp kendine meftun eden câzibe merkezi. Fil ordularını Ebabil kuşlarıyla dizginleyen, zemzem kuyusunu kanatları altına gizleyen 7. renk nurun odak noktası.. Bulunduğu beldeyi ayrıcalıklı kılan, Allah’ın sevdiği şehrin gözbebeği, asil ve azamet âbidesi.. Kâbe-i Muazzama...

Güneş başka mı doğuyor bu semalara ne? Sanki gizlenircesine, hicap duyarcasına.. “Bu şehirde Kâbe-i Muazzama var, benim doğmama ne gerek” dercesine.. Bulutlar elenmiş gibi paramparça, dağlar güneşi gizlercesine, onunla anlaşmışçasına baş kaldırmış dört bir yandan..

Sabahın solukları serin. Oysa dirilişin ve aşkın dolayısıyla ateşin kaynağı burası. Azamet-i Kibriya’nın Celâl sıfatının en bariz tecelli ettiği yer, mıknatısın çeken kutbu, dünyadan geçmenin, ölümün, haşrin prova edildiği sahne: Mekke-i Mükerreme...

Uykuyu ve istirahatı kabre, eğlenceyi cennete, huzuru Kamet-i Bâlâ’nın gül sohbetli meclisine erteleme zamanı.. “Ben”i terk edip, “sen”i öteleyip “Hüve’ye (O’na)” erme mekanı. Mekke’nin mükerrem kılınmasını iliklerine kadar hissedip azameti karşısında erimekliğin itirafı: Mekke-i Mükerreme..

Renklerin, dillerin, çehrelerin, kültürlerin, ibadet zenginliğinin bir demet haline geldiği mekan..

Bir zaman derdim ki ya Rabbi neden

Bir daha istiyor bir kere giden,

Meğer bilemezmiş insan gitmeden

Aldım cevabımı Beytullah’ta ben..

En güzel ve tatmin edici cevapların verildiği, Allah’ın bizzat kullarıyla konuştuğu, günahların af silgisiyle yok edildiği, “Rabbim Allah’tır” diyenlerin cem olunduğu dünyadan ayrı bir yer, dünya üstü bir yer ve mekan: Mekke-i Mükerreme.

Açık bağrıyla sevdasına düşen  pervaneleri her daim davette Mekke-i Mükerreme..  Davete icabet
vaktidir dostlar...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kâinat Atomunun Çekirdeği
« Posted on: 19 Mart 2024, 08:51:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kâinat Atomunun Çekirdeği rüya tabiri,Kâinat Atomunun Çekirdeği mekke canlı, Kâinat Atomunun Çekirdeği kabe canlı yayın, Kâinat Atomunun Çekirdeği Üç boyutlu kuran oku Kâinat Atomunun Çekirdeği kuran ı kerim, Kâinat Atomunun Çekirdeği peygamber kıssaları,Kâinat Atomunun Çekirdeği ilitam ders soruları, Kâinat Atomunun Çekirdeğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes