> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kafirun suresinin ışığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kafirun suresinin ışığı  (Okunma Sayısı 884 defa)
30 Mayıs 2010, 15:34:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Mayıs 2010, 15:34:37 »



Kâfirûn Suresi’nin Işığı

Küfrün zulümâtına, zulmün karanlıklarına bulanmış bir dünyayı aydınlatmak için yola çıktığı gün Peygamberimiz tek başınaydı. Yirmi üç yıl boyunca tevhid inancının inşâsına çalıştı. Allah'a imanın gereğini ve O'na kulluğun nasıl yapılacağını öğretti insanlara; kıyamete kadar yürünecek doğru yolu gösterdi. Sevgi, merhamet ve müsamaha ile gönülleri feth etmenin förmulünü öğretti.

Bütün bunları yaparken katlanılması güç zorluklara göğüs gerdi. Mübarek zatına yönelik eziyetlere sonsuz tahammül gösterdi. Rabb'in yoluna hikmetle ve güzel sözle çağırdı. Gün oldu bir kişiyi İslâm'la buluşturabilir miyim diye kalkıp insanların ayağına gitti. Taif'te kendisine taş attıranların gıyabında, "bunların neslini İslam'la şereflendir Allah'ım!" diye dualar etti.

Böyle nezih bir üslupla baş edemeyen müşrikler; imanın mihenk noktasını, onun ibadetini ifsad etmek istediler. İşte bu günkü konumuzu teşkil eden Kâfirûn Sûresi onların bu isteğine karşı Allah katından gelen cevabı teşkil ediyor:

"De ki: Ey inkarcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır."(109/1-6)

Sûre-i celîlede, kafirlerin Peygamberimiz'in yaptığı ibadeti yapmadığı/yapmayacağı gibi, Efendimiz'in de asla onlar gibi ibadet etmediği ve etmeyeceği kesin bir dille ifade ediliyor. "Sizin dininiz size, benim dinim banadır" ibaresiyle zımnen; Peygamberimiz'in tebliğ ettiği gerçek kulluğa müdahale etmemek şartıyla ve Cenâb-ı Hak'tan gelecek cezaya katlanacakları ihbârıyla dilediklerini yapmakta serbest oldukları beyân edilmiş oluyor.

Tefsirde belirtildiğine göre Kureyş'in ileri gelenleri Peygamberimiz'e şöyle demişlerdir. Sen bizim din anlayışımıza, ibadet tarzımıza karışma. Atalarımızdan beri sürüp gelen adetlerimizi kötüleme. Bu yaptığınız yanlıştır, bu putlardan bir fayda ya da zarar geleceğini iddia etmek akılsızlıktır, diyerek dinimize dil uzatma. Biz de sana müdahale etmeyelim, aramızdaki husûmet kalksın, gibi bir muvazaa teklif etmişler. Bundan ötesini de söylemişler; sen bizim taptıklarımıza taparsan biz de senin taptığınıza taparız, gibi teklifler getirmişlerdir

Onların bu teklifleri üzerine, Peygamberimiz'e gelen ilâhî buyruğun anlamı şudur; "De ki, ey kafirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Çünkü benim ibadetim, sizinki gibi dağınık ve karışık değildir. İrili ufaklı putlar, duymaz işitmez varlıklar, herhangi bir ceza ya da mükafata kadir olmayan yaratıklar arasında dağılmış degildir. Benim kulluğumun özü, dini yalnız Allah'a has kılmaktır. Bu sebeple; siz de benim Mabudum'a tapmazsınız. Şu halde sizin batıl itikadınız size, benim dinim banadır.

Ben sizi tevhide çağıran bir elçiyim. Allah'ın bir ve benzersiz olduğunu tebliğ ile kurtuluşunuzu arzu eden bir Peygamberim. Artık benden, tevhide aykırı davranışlarınızı hoş görmemi beklemeyin. Sen bizim atalarımızın dinine ta‘n etme, biz de sana ilişmeyelim gibi tekliflerle bana gelmeyin. Size bu yaptığınızın yanlış olduğunu söylemem, risalet vazifemin gereğidir.

Bu ikazıma rağmen, inanmamakta direnirseniz size diyeceğim şudur ki; dilediğinize inanmakta, istediğinize tapınmakta serbestsiniz. Şu kadar var ki bu takdirde benim Kâdir-i Mutlak olan Mabud'umdan gelecek cezaya razı olacaksınız. Ben de sizin taptıklarınızdan gelecek cezaya(!) razıyım.

İslâm'ın batıl inanışlardan farkı; kulluğu, ibadeti yalnız Allah'a mahsûs kılmaktır. Ve İslâm'ın asla kabul etmeyeceği öneri; bu tertemiz itikadın batıl inançlarla karıştırılması, onlara yaklaştırılması yönünde gelecek muvâzaa teklifleridir.

Bunun dışında İslam'ın özü sevgi ve merhamettir. İnsanların hür iradeleriyle tercih ettikleri inanışı, (hakikatı en güzel sûrette kendilerine tebliğ ettikten sonra) hoş görmektir, diyebiliriz.

Bu gün hepimizin omuzlarında duran vazife şudur: İslamın insana yaklaşımındaki mihveri dokuyan müsamahakar tavrı doğru olarak insanlığa sunmak. "Leküm dînüküm ve liye dîn" fermanıyla, "Lâ ikrâhe fi'd-dîn" buyruğunda ifadesini bulan İslâm'ın çağrısına, karınca kararınca ses katmak... Bir savaş halinde çocuklara, yaşlılara, ibadetgâhlara, din hizmeti görenlere dokunulmamasını buyuran Hz. Peygamberin merhametini... Farklı inanç guruplarının bir arada huzur içinde yaşamaları için İslâm'ın ortaya koyduğu formulü, en güzel metodlarla daha çok insana ulaştırmanın gayretine kuşanmak...

Çünkü İslam insana değer veriyor; kendisini iki cihanda mutlu edecek kutlu yolu gösteriyor ona. Ve bundan gayrısının dalalete vardığını, akıl sahiplerine izah ediyor. Sonra iradesiyle başbaşa bırakıyor insanı. Onurlu bir tercih yapmaya çağırıyor.

Kâfirûn Sûresi'ndeki ebedî seslenişi, bu engin hoşgörünün bir parçası olarak değerlendirebiliriz: Allah insana lütf u keremiyle hitap ediyor. Buyuruyor ki; ey insan! Benim katımda makbul olan yegane din İslam'dır. Onun inanç esasları ve ibadet şekli Rasûlüm'ün size ta‘lîm ettiği sûrette olacaktır. Bunlar kesindir ve sizden gelecek muvazaa tekliflerine açık değildir. Şu halde sulh ve sükûnun sağlanması, sizin ileri sürdüğünüz karışık tekliflerle mümkün değildir. Barış ve esenlik ancak, karşılıklı hoş görü ile, inanç ve ibadetlere saygı temelinde olacaktır.

Elmalılı Merhûm'un ifade ettiği üzere; "Buradaki "ey kafirler!" nidası küfrün ne büyük bir nankörlük olduğunu insanlığa duyurmak içindir. Ve bu özellikle inkarında ısrar eden, İslam'ın inanç ve ibadetlerini ifsad etmek isteyen müşriklere bir ikazdır. Yoksa müslümanlığın gereği, henüz iman şerefiyle buluşmamış insanların umûmuna karşı, mücadele-i haseneye öncelik vermektir." Müslümana yakışan ne etrafını biçmektir. Ne de etliye sütlüye karışmayan pasif bir insan olmaktır. O, uygun zeminde ve zamanda en güzel surette gerçeği söyleyen, hak aşığıdır.

Nitekim müslümanlar bu sûreyi küfürden ve şirkten berî olmak niyetiyle, hakiki imana ermek, ibadete ihlasla sarılmak gayesiyle okurlar; taarruz için değil. İbretler almak maksadıyla, tarihi bir hatıra olarak değil. İtikadını sağlam tutmak niyetiyle tilavet ederler. Hadis-i şerifte şirkten kurtaracak bir kelime olmak üzere uykuya varırken Kâfirûn Sûresi'nin okunması tavsiye edilmiştir. Çünkü bu, İslam'ın özü olan tevhidi en etkili biçimde anlatan faziletli bir sûredir. Herkesin bilmediği diğer adları; ihlas ve ibadet sûresidir.

Şükürler olsun ki, bu ayetlere iman eden, vecd ile okuyan ve bunlardan ibretler almayı arzu eden bahtiyar kullar içinde bulunuyoruz. Öyleyse Allah katından gelen Kutlu Mektub'un bu sayfasını bir kez daha bağrımıza basalım. Oradaki ebedî seslenişten payımıza düşen dersi almanın cehdine soyunalım. Hayata, bu güne dair alacağımız ibretleri konuşalım, bir daha değerlendirelim. "Kul yâ eyyühe'l- kâfirûn" satırlarını şeydâ bir aşk tutkusuyla yeniden okuyalım. Rasûlullah'ın yaktığı mübarek meş‘aleyi bir adım ileriye taşımanın gayretine, bir dua ile işe başlayalım:

Allah'ım! bize güç ver! Gözümüze fer, dilimize rikkat ve letafet ihsân eyle ki, Kelâm-ı Kadîm'inde buyurduğun hakikatleri âyet âyet, sûre sûre insanlığa duyuralım.

Âmin... n

çağıran bir elçiyim. Allah'ın bir ve benzersiz olduğunu tebliğ ile kurtuluşunuzu arzu eden bir Peygamberim. Artık benden, tevhide aykırı davranışlarınızı hoş görmemi beklemeyin. Sen bizim atalarımızın dinine ta‘n etme, biz de sana ilişmeyelim gibi tekliflerle bana gelmeyin. Size bu yaptığınızın yanlış olduğunu söylemem, risalet vazifemin gereğidir.

Bu ikazıma rağmen, inanmamakta direnirseniz size diyeceğim şudur ki; dilediğinize inanmakta, istediğinize tapınmakta serbestsiniz. Şu kadar var ki bu takdirde benim Kâdir-i Mutlak olan Mabud'umdan gelecek cezaya razı olacaksınız. Ben de sizin taptıklarınızdan gelecek cezaya(!) razıyım.

İslâm'ın batıl inanışlardan farkı; kulluğu, ibadeti yalnız Allah'a mahsûs kılmaktır. Ve İslâm'ın asla kabul etmeyeceği öneri; bu tertemiz itikadın batıl inançlarla karıştırılması, onlara yaklaştırılması yönünde gelecek muvâzaa teklifleridir.

Bunun dışında İslam'ın özü sevgi ve merhamettir. İnsanların hür iradeleriyle tercih ettikleri inanışı, (hakikatı en güzel sûrette kendilerine tebliğ ettikten sonra) hoş görmektir, diyebiliriz.

Bu gün hepimizin omuzlarında duran vazife şudur: İslamın insana yaklaşımındaki mihveri dokuyan müsamahakar tavrı doğru olarak insanlığa sunmak. "Leküm dînüküm ve liye dîn" fermanıyla, "Lâ ikrâhe fi'd-dîn" buyruğunda ifadesini bulan İslâm'ın çağrısına, karınca kararınca ses katmak... Bir savaş halinde çocuklara, yaşlılara, ibadetgâhlara, din hizmeti görenlere dokunulmamasını buyuran Hz. Peygamberin merhametini... Farklı inanç guruplarının bir arada huzur içinde yaşamaları için İslâm'ın ortaya koyduğu formulü, en güzel metodlarla daha çok insana ulaştırmanın gayretine kuşanmak...

Çünkü İslam insana değer veriyor; kendisini iki cihanda mutlu edecek kutlu yolu gösteriyor ona. Ve bundan gayrısının dalalete vardığını, akıl sahiplerine izah ediyor. Sonra iradesiyle başbaşa bırakıyor insanı. Onurlu bir tercih yapmaya çağırıyor.

Kâfirûn Sûresi'ndeki ebedî seslenişi, bu engin hoşgörünün bir parçası olarak değerlendirebiliriz: Allah insana lütf u keremiyle hitap ediyor. Buyuruyor ki; ey insan! Benim katımda makbul olan yegane din İslam'dır. Onun inanç esasları ve ibadet şekli Rasûlüm'ün size ta‘lîm ettiği sûrette olacaktır. Bunlar kesindir ve sizden gelecek muvazaa tekliflerine açık değildir. Şu halde sulh ve sükûnun sağlanması, sizin ileri sürdüğünüz karışık tekliflerle mümkün değildir. Barış ve esenlik ancak, karşılıklı hoş görü ile, inanç ve ibadetlere saygı temelinde olacaktır.

Elmalılı Merhûm'un ifade ettiği üzere; "Buradaki "ey kafirler!" nidası küfrün ne büyük bir nankörlük olduğunu insanlığa duyurmak içindir. Ve b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kafirun suresinin ışığı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 17:14:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kafirun suresinin ışığı rüya tabiri,Kafirun suresinin ışığı mekke canlı, Kafirun suresinin ışığı kabe canlı yayın, Kafirun suresinin ışığı Üç boyutlu kuran oku Kafirun suresinin ışığı kuran ı kerim, Kafirun suresinin ışığı peygamber kıssaları,Kafirun suresinin ışığı ilitam ders soruları, Kafirun suresinin ışığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes