๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 03 Kasım 2010, 18:12:11



Konu Başlığı: Kafaları karıştırmaya hiç gerek yoktur !
Gönderen: Sefil üzerinde 03 Kasım 2010, 18:12:11
 AHMED ŞAHİN    

Kurban konusunda kafaları karıştırmaya hiç gerek yoktur!

   
Soru: Neden kurban konusunda yersiz yorumlar yapılıyor, televizyon seyircilerinin kafasını karıştıracak şaibeli üsluplar kullanılıyor? Kurban için böyle zihinleri karıştıracak belirsizlik söz konusu değil ki. Çünkü Kurban, hayatımıza yeni girmiş, yaşanmayan, bilinmeyen yeni bir ibadet değildir ki, farz mı, vacip mi gibilerden tereddütlere sebep olsun. Kurbanı İslam âlemi 14 asırdır mutlulukla yaşamaktadır..

Cevap: Gerçekten de Kurban, 14 asır önce Medine'de hicretin ikinci senesinde meşru kılınmış mali bir ibadetimizdir. Efendimiz (sas) Hazretleri de yaşadığı dokuz Kurban Bayramı'nda kurbanını asla ihmal etmemiş, hem kendi hem de ümmeti adına kurban keserek bizlere fiilen örneklik etmiştir.

Müçtehit alimlerimiz de yaşanmış bu örneklere bakarak, anladıkları manaları şaşırmaya ihtiyaç bırakmayacak netlikte bizlere açıklamışlardır.

Nitekim Rabb'imiz Kevser Sûresi'nde, "Rabb'in için namaz kıl, kurban kes!" buyurmuştur.

Peygamberimiz de, yaşadığı her bayramda önce bayram namazı kılmış, sonra da kurbanını hiç terk etmeden kesmiştir. Hem de her bayramda birden fazla kurban keserek örnek olmuştur.

Ayrıca durumu müsait olup da kurban kesmeyen zenginleri korkutucu bir üslupla da ikaz ederek buyurmuş ki:

- Ekonomik durumunda genişlik olup da gücü yettiği halde kurbanını kesmeyen kötü örnekler namazgâhımıza yaklaşmasın!

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, kurban öyle bazılarının zannettiği gibi hükmü belli olmayan meçhul bir ibadet değildir. Aksine yerine getirmeyen mükelleflerin azaba uğrayacaklarına işaret edilen önemli bir görevimizdir.

Bundan dolayıdır ki, Hanefi'de, durumu müsait olan zenginlere kurbanın vacip olduğu ifade edilmiş, Şafiilerde ise (onlarda vacip kavramı olmadığından) vacip derecesinde kuvvetli sünnet olduğuna dikkat çekilmiştir.

Yani, ister vacip isterse sünnet olsun kurban, gücü yetenlerin ihmal edemeyecekleri mali ibadetlerimizden biri olduğunda görüş birliği söz konusudur...

Hanefi'de servet kiminse kurban borcu da onun olduğundan, aile içinde şahsına ait parası olanların her birinin kendi kurbanlarını kesmeleri gerekir. Ancak diğer mezheplerde zenginlik şartı aranmadığından aile adına bir tek kurban da yeterli görülebilir.

Aslında kurban konusunda sözü öyle fazla uzatmaya gerek de yoktur.

Efendimiz (sas) Hazretleri, insanları kendi vicdanlarıyla baş başa bıraktığı hadisinde şöyle bir ölçü de vererek buyurmuş ki:

- Başkaları sana fetva verse de sen bir de kalbine sor! Sana kurban düşer mi düşmez mi kalbinden bir cevap gelecektir!.

Gerçekten de bilgi ile beslenmiş selim bir kalbten doğru cevap duyulabilir.

- Kurban harcaması seni zor durumda bırakmaz!. Cimrilik etme, kurbanını kes! ikazları gelebileceği gibi; ihtiyaçların var, kurban alacak durumda değilsin, sıkıntıya girmene gerek yoktur!. kanaati de oluşabilir.

Demek ki temiz bir kalbe sahip olan kimseler başkalarına sorma gereği duymadan kurban kararını kendileri verebilirler. Yeter ki Rabb'imiz doğru kararlar verdiren (kalb-i selim) nasip eylesin.

Kurbanda memleketlerine giden kimseler, yolda seferi sayılırlarsa da vardıkları memleketlerinde seferilikleri biteceğinden kurbanlarını orada kesmeleri gerekir.

Kendilerini seferi sayanlar ise nafile kurban keserlerse sevabına ererler, bir mahrumiyet duygusuna maruz kalmazlar.