๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Halis_52 üzerinde 17 Eylül 2011, 00:35:42



Konu Başlığı: Kadınların Mescide Gelme Adabı
Gönderen: Halis_52 üzerinde 17 Eylül 2011, 00:35:42
Kadınların Mescide Gelme Adabı
 

1. Koku sürünmekten sakınmaları:

Büsr b. Said'den: Zeyneb es-Sakafiyye Rasulullah (s.a.v.)'den naklen şu hadisi rivayet etmiş: Peygamber (s.a.v.);

"Kadınlar, sizden biriniz yatsı namazına çıkarsa o gece koku sürünme­sin" buyurmuşlar.[99]

Abdullah'ın hanımı Zeyneb'den:

Zeyneb şöyle demiş: "Sizden biriniz mescide giderse kokuya el sürme­sin" buyurdular.[100]

Ebu Hureyre'den: Rasulullah (s.a.v.): "Herhangi bir kadın koku sürü­nürse bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın" buyurdular.[101]

İmam İbni Dakik İyd: Koku olarak kabul edilen herşey bu kapsama girer. Koku sürünmek erkeklerin şehvetini harekete geçirdiği için yasaklan­mıştır. Belki aynı şekilde kadının şehvetini de harekete geçiren bir sebep olabilir. Bu özellikleri taşıyan herşey buna dahildir.

Peygamber (s.a.v.)'den sabit olduğuna göre; "Herhangi bir kadın koku sürünürse bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın" buyurdu. Bu koku yasağına aynı şekilde güzel elbise, süslenmede etkisi görünen takıların takıl­ması da dahil edilmiştir.[102]

2. Aralarında bir örtü olmaksızın kadınların safının erkeklerin safının arkasında bulunması:


Fatıma binti Kays'dan: "Haydin toplayıcı namaza diye cemaat arasın­da nida olundu. Camiye giden insanlar arasında ben de gittim. Kadınların ön safında idim. Bu saf erkeklerin son safının arkasından gelir."[103]

Cabir îbni Abdullah'dan: Rasulullah (s.a.v.) zamanında güneş tutuldu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) cemaate dört secde ile altı rükfı'lu namaz kıldırdı. Sonra geriledi, arkasındaki saflar da gerilediler. Böylece son safa vardık.[104]

Kadınların erkeklerin arkasında bir engel olmaksızın mescidde namaz kılması Nebi (s.a.v.)'in gösterdiği cemaatle namaz kılma uygulamalarından bir uygulama olarak kabul edilir.

Peygamber (s.a.v.)'in gösterdiği bu uygulamanın sebebi;

1. Bir yerde kadınlarla erkeklerin toplanması karşısında gösterilen aşırı hassasiyetin kaybolmasıdır. Çünkü onların erkeklerin saflarından ayrı ol­duklarının belli olması yeterlidir.

2. Ta ki kadınların imama en iyi şekilde uyması, yani imama rüku ve secdede uymada sadece tekbiri duymak yetmez. İmamın tekbir getirip ikinci rekatta oturacağı yerde unutarak üçüncü rekata kalkması ama bu arada işiterek ama görmeden imama tabi olanlar bu tekbiri oturma tekbiri sanıp oturur. İmam bazen tekbir getirip tilâvet secdesi yaparken bu arada görme­den imama uyanlar bunu rüku tekbiri sanıp rüku'ya varırlar.


Ebi Said Hudri'den: "Rasulullah (s.a.v.) ashabında bir gerileme görmüş de onlara: İlerleyin ve bana uyun! Sizden sonrakiler de size uysunlar de-miş."[105]

Bu ise her safın kendi önündeki safa uyması için görmesi ve böylelikle kadınların ilk safının erkeklerin safının en sonuna gelip ona uyması zarureti demektir.

İmam Ebu İshak Şirazi: Eğer saflar birbirine uzak ise veya birinci saf imamdan uzakta ise duruma bakarım. Eğer her iki saf arasında hiç bir engel yoksa ve namazı mescidin içinde kılıyor ise o saf imamın namazından ha­berdardır. Namazda mescidin her tarafı cemaat yeri olduğu için sahihtir, [106] dedi."

Serahsi'ye ait Mebsut adlı kitapta; İmam ve ona tâbi olan arasında aralı­ğı bulunmayan bir büyük duvarın bulunması imama uymanın sıhhatine mâ­nidir, [107] denildiği belirtildi.

Müdevvenetü'l-Kübra'da; İbn Kasım Malik'e bir grup gelip mescidin sahasının kadınlarla ve erkeklerle dolu olduğunu, bunun üzerine erkeklerin kadınların arkasında imamla namaz kıldığını sordum. O da; Namazlarını iade etmezler, namazları tamdır, dediği rivayet olundu.[108]

3. Kadınların en hayırlı safı sonda olanıdır:


Ebi Hureyre'den: Rasulullah (s.a.v.): "Erkek saflarının en hayırlısı ilk saftır. En hayırsızı da son saftır. Kadın saflarının en hayırlısı ise son saf, en hayırsızı ilk safdır" buyurdu.[109]

Erkeklerin birinci saf için teşvik edilmesi bir fazilet ve yücelik olması­nın yanında onların imama yakın olması tam bir şekilde imama uyması anla­mına gelir. Bütün bunlar güzel şeylerdir. Ama kadınlara gelince onların bi­rinci saf için teşvik edilmesi onları evde evinin işlerini yaparken ve çocukları ile uğraşırken zora, sıkıntıya sokar. Aynı zamanda kadınların erkeklerin sa­fına yakın olması hem kadınların ve hem erkeklerin nefislerinde bir karışık­lık meydana getirir. Her ikisi için de bu durum güzel değildir. Hem sonra kadınların safının en sona kalmasının faziletli olması erkeklerin mescide gitmek için acele ettikleri gibi acele etmemelerini sağlar. Böylelikle mesci­de girişteki izdihamdan kurtulmuş olur, ayrıca o anda elinde olan herhangi bir işi erkekler mescide girinceye kadar tamamlama fırsatı bulur. Buna ilave­ten imamın selam vermesinden sonra erkeklerden önce mescidi terketmele-rini de düşünecek olursak, kadınlara gösterilen şefkatin derecesini ve ev işlerindeki mesuliyetlerinin ne derece önemli olduğunu mescide en son ge len fakat en önce ayrılan olmalarından da anlayabiliriz.

4. Erkeklerle aralarında bir örtü olmadığı için kadınların başlarını secdeden geç kaldırmaları:


Sehl İbni Sa'd'dan, şöyle dedi: "İnsanlar Peygamber (s.a.v.) ile beraber namaz kılarlarken onlar elbiselerinin küçüklüğünden dolayı boyunlarına asıyorlardı. Diğer bir rivayette ise: Çocuklar gibi elbiselerini boyunlarına asıyorlar."[110] Kadınlara: "Başlarınızı erkeklerden önce onlar oturmadan kaldırmayın" denildi.[111]

Hafız İbni Hacer; kadınların başlarını erkeklerden önce kaldırmaları başlarını kaldırırken erkeklerin avret yerlerini görmeleri ihtimalinden dola­yı yasaklandı.[112]

Eyyüb'dan, şöyle dedi: "Bana Ebu Kıîâbe şöyle dedi: Amr b. Seleme ile karşılaşmıyor musun ona keşke sorsan: 'Onunla karşılaştım ve sordum1 dedi. Sorumun üzerine; biz insanların uğrak yerinde bulunuyorduk. Bize çeşitli kafileler uğruyordu..Ben ise onlara soruyordum: İnsanlara ne oluyor? İnsanlara ne oluyor? Bu adam kimdir? Kafiledekiler "kendisini ALLAH'ın gönderdiğini ayrıca vahiy de indirdiğini iddia ediyor. ALLAH bana şunu vah-yetti diyor" dediler. Ben de işte o sözleri ezberliyordum, sanki bu sözler göğ­sümde yer ediyordu. Araplar ise Mekke'nin fethine kadar müslüman olmayı geciktiriyorlardı. Ardından da; onu (peygamberi) ve kavmini kendi haline bırakınız. Peygamber eğer onlara galip gelirse o hakiki peygamberdir. Fetih ehlinin olayı meydana gelince bütün kavimler müslüman olmak için acele ettiler ve benim kavmimin babası da İslam'a girmek için ilerledi. O geldiğin­de şöyle dedi: Sizin yanınıza ALLAH'a yemin olsun ki ben Peygamber (s.a.v.)'in yanından geliyorum. Arkasından; şu namazı şu vakitte diğer na­mazı şu vakitte kılımz.eğer namaz vakti gelirse sizden biriniz ezan okusun ve Kur'an'ı az çok bileniniz de size imam olsun, dedi. Aralarında konuştular baktılar ki ben kafileleri karşılarken benden daha iyi Kur'an'ı bilen buluna­madı. Bunun Üzerine beni önlerine imam olarak geçirdiler ve ben o vakitte altı veya yedi yaşlarında bir çocuktum. Üzerimde dikilmiş bir örtü vardı. Ben secdeye gidince bu örtü vücuduma (dar olduğu için) yapışırdı. Mahalleden bir kadın benim avret yerlerimin göründüğünü farkedince; "İmamınızın avret yerlerini örtünüz! Hemen kumaş kestirerek bana bir gömlek diktirdiler. Buna sevindiğim kadar hiç bir şeye sevinmedim."[113]

Gönümüzde RasuJullah (s.a.v.) döneminde olduğu gibi kadınlar erkek­lerin arkasında sala duracak olurlarsa ve aralarında bir engel (örtü) b«h—azsa fcachnlann dar elbiseler sebebiyle erkeklerin avretlerini görme ihii—fi dolayısıyla başlanın secdeden kaldırmayı geciktirmeleri gerekir.

5. Sehl b. Sa'd Saidi'den; Rasuluüah (s.a.v.): "Ben ne yaptım da sizleri tasfiki fazlalaştırnuş, olarak görüyorum. Hanginize namazda bir hal arız olursa teşbih etsin. Eğer o teşbih ederse ben ona (yönelir ) dikkat ederim çünkü tasfık kadınlar içindir."[114]

6. imamın kadınlara şefkat dilemesinin vacib olması ve yatsı namazında acele edilmesi:

Aişe (r.a.)'den; şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) yatsı (ateme) namazım Ömer kadınlarla çocuklar uyudu deyinceye kadar geciktirdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) çıkarak: "Bu namazı sizden başka yeryüzünde yaşayanla­rın hiç birisi beklemez. Peygamber (s.a.v.) o gün sadece Medine'de namaz kılıyordu. Yatsı namazını gurubun kaybolması ile gecenin üçte birlik ilk diliminde kılıyorlardı.[115]

7. imamın kadınlara şefkat olsun diye namazı hafif tutması (uzatmaması) Enes İbni Malik'den; Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: "Ben (bazen) namaza uzatmak niyetiyle giriyorum. Fakat bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin ona karşı gösterdiği fazla şefkat ve üzüntüden dolayı namazı hafif kıldırıyorum." Diğer bir rivayette ise [116]"Annesine zorluk vermeyi iyi görmediğimden dolayı" buyurdular.[117]

8. Kadınlara şefkat olsun diye erkeklerden önce camiden çıkmalarına imkan verilmesi (veya ortamın hazrlanması)

Hind binti Haris'den:

Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarından Ümmü Seleme; [118]Kadınlar Rasulul-lah (s.a.v.) zamanında farz namazları kılıp selam verdikten sonra kalktıkları­nı, Rasulullah (sav)'in ve beraberinde namaz kılan erkeklerin bir müddet beklediklerini, Rasulullah (s.a.v.) kalkınca erkeklerin de kalktıklarını ona haber verdi" dedi.

Diğer bir rivayette işe: "Rasulullah (s.a.v.) selam verip selamını ta­mamlayınca kadınlar kalktı. Peygamber (s.a.v.) bir müddet bekledikten sonra ayağa kalktı" dedi.

İbni Şihab Zühri: ALLAH'a yemin olsun ki burada Peygamber (sav)'in beklemesi erkeklerin onlara yetişmeden onların mescidden çıkmaları için­dir. [119]

9. Kadınlarla erkeklerin mescidde

bir arada bulunmalarında bir mahzur yoktur.

- Erkeklerin kadınları ve kadınların da erkekleri görmesi:

Hadis: "Rasulullah (s.a.v.) yatsı namazını Ömer kadınlarla çocuklar uyudu deyinceye kadar geciktirdi..." Ben de madem ki kadınların ve erkek­lerin safı arasında örtü yoksa, geçici görme' gözleri kaçmakla beraber riıeydana gelir, diyorum.

- İhtiyaç anında erkeklerle kadınların birbirleriyle konuşması:

Hadis: "Kadınlara, erkekler tam anlamıyla oturuncaya kadar başlarını­zı (secdeden) kaldırmayınız, denildi."

Hadis: "Mahalleden bir kadın, imamınızın avret yerlerini örtünüz". Hadis: "Mescidde lian yaptılar, ben de orada idim."

Hadis: "İşte bunu söyleyince müslümanlar gürültü çıkardı... Bana ya­kın olan bir adama: Ey, adam ALLAH senden razı olsun Rasulullah (s.a.v.) sözünün sonunda ne söyledi? dedim," dedi.

Kadınlara ve erkeklere konuşma ve hareket hürriyeti:

Buhari sahihinde mescidde hurma salkımının asılması ve kısme babın­da anlattı,[120]

Hafız İbni Hacer: "Buhari hurmanın asılması konusundaki babta bh hadis zikretmedi... Bilâkis onu toplayanlar için malın mescide konmasının caiz olmasından çıkarmıştır. Şüphesiz her ikisi de (yani malın veya hurma salkımının asılması) muhtaçların ona kolayca ulaşması içindir. Bu münase­betle Nesai'nin-rivayet ettiği şu hadise işaret etti: Rasulullah (s.a.v.) elinde bastonla çıktı. Adamın birisi hurma salkımım astı. Rasulullah (s.a.v.) hurim salkımına bastonuyla dokunmaya başladı ve; Keşke bu sadakanın sahibi bundan daha güzelini tasadduk etse."

Bu hadisin senedi kuvvetli olsa bile Buhari'nin şartına uygun değildir Bu konuya ait Sabit'in "Delâil" adlı kitabmda başka bir hadis daha vardır k: Jafzı şöyledir; "Nebi (s.a.v.) mescidin her bir duvarına (ihtiyaç sahiplerinir gelip alabileceği) bir çıkın asılmasını (yardım sandığı konulmasını" emretti." Diğer bir rivayette ise: Muaz bin Cebel'bu yardım sandığının bek­lenmesi veya dağıtımıyla görevliydi.[121]

Eğer mesciddeki bu yardım sandığından ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçla­rını gidermesi hedeflenmişse; bu ihtiyaç sahiplerinin içinde erkekler olduğı gibi kadınlar da vardır.

Hadis: "Kadın veya erkeklerden herhangi birisi mescidi süpürür ve temizlerdi, ben ise mescidi süpürenleri hep kadın olarak görürdüm."

Hadis: " Velide'nin mescidde, uyurken örtüneceği bir örtüsü vardı."

Hadis: "Bizler (Aşure günü) oruç tutardık, çocuklarımız da oruç tutardı. Çocuklarımızla beraber mescide gider, onların oynayabilecekleri yünden oyuncaklar yapardık."

Ayrıca herkesin bildiği meşhur bir haber de; mihirlerin artması konu­sunda Hz. Ömer'e itiraz eden kadın hadisesi -her ne kadar zayıf bir senetle rivayet edilmiş olsa bile- Rasulullah (s.a.v.) sünnetiyle zıtlık arzetmeyen tarihi bir tatbikat olarak mücerred delil olmaya yarar.

Rasulullah (s.a.v.) zamanında mescide devamlı gelen kadınların konu­munu gözler önüne serdikten sonra bizim ve tüm insanlığın en hayırlı öğreti­cisi olan Rasulullah (s.a.v.)'in konumunu etraflıca durup düşünmemiz gere­kir. O ki (s.a.v.) faziletinden dolayı yatsı namazını geciktirirdi, fakat "kadınlar ve çocuklar uyuklamaya başladılar" sözünü işittiği zaman, hemen evinden çıkar ve kadınlarla çocukların durumunu gözeterek namazı erken­den kıldınrdı. Yine o (s.a.v.) namaza başladığında, daha çok faziletinden dolayı namazı uzatmak isterdi, fakat çocukların ağladıklarını duyduğu anda ağlayan çocuğun annesine sıkıntı gelmesinden dolayı namazını kısa keserdi. İşte Rasulullah (s.a.v)'in siyaseti hem hikmetli hem de şefkatli idi. Sonra tüm bunlardan da öte, sabah namazını mescidde kılan müslüman bir kadının na­musunun zorla kirletilmesi hadisesinde bile, kadının sabah namazı vaktinde mescide gitmesini engelleyici (veya kısıtlayıcı) hiç bir söz Peygamber'den sadır olmamıştır. Sabah namazı vakti sıkıntılı ve günaha düşme korkusu çok olan bir zaman olmasına rağmen sabah namazının faziletinden mahrum etmek istememiştir. Yine Peygmaber (s.a.v) aynı şekilde annesinin olmadığı zamanlarda (veya namaz vs. şeylerle meşgul olduğu anlarda) çocuğu koru­yup gözetecek hiç bir kimsenin bulunmaması ihtimalinden dolayı kadının mescide gelirken çocuğunu da beraberinde getirmesi konusunda hiçbir en­gelleme yapmamıştır. Tüm bu anlatılan olaylar bizi şu sonuca ulaştırır: Her ne kadar kadın erkek arasında -belirli konularda- bir farklılığın olduğu kabul edilse de; nasıl ki erkeklerin girip çıkabilmesi için mescidin kapılan ardına kadar açıksa, kadınlar için de mescidin kapıları ardına kadar açık olmalıdır. Hiç bir kimse ALLAH (c.c.)'ın dini konusunda veya müslümanların namusları konusunda ALLAH Rasulü (s.a.v.) kadar kıskanç ve düşkün olduğunu zannetmeşin. O kadınların akıllarının ve kalplerinin işlemez hale gelip de dumura uğramaması konusunda da aynı düşkünlüğe sahipti.

Acaba günümüzün kadınları, ilim, va'z, nasihat ve namazda okunan Kur'an'ı dinlemeye Rasulullah (s.a.v)'in mescidine koşan kadın sahabiler-den daha mı az muhtaçtırlar? Alimler peygamberlerin varisleridir. Madem ki bugün kadınlarımız peygamberden ilim almaktan mahrumdurlar. O halde ilmi onun varislerinden alsınlar. O kadınlara babalan ve kocaları öğretsin denemez, çünkü her baba ve koca eğitim yaptırmaya muktedir olmadığı gibi, tesirli bir vaaz u nasihat yapmaya da gücü yetmez. Eğer bu sözümüze zamanımız çok kötü diye karşılık verilecek olursa biz de mescide kadının gitmesi bu kötü gidişin düzeltilmesine yardımcı olacak vasıtalardandır, diyoruz.

Mubah olan bir şey herhangi bir zaman veya zeminde mendup veya vacib olabilir. Bugün toplumumuzda -kadının tüm hayatını saran okul, radyo, telvizyon, örfler ve adetler ve diğer tüm alanlarda sapmaların fazla­laştığı dikkate alınırsa- kadının gücü yettiği kadar vakit namazlarında, cuma namazında ve uzunca rüku ve sücud'u olan teravih namazlarında ayrıca tüm bunlarla beraber herhangi bir vaaz ve ders için her fırsatta mescitte hazır bulunmasına ne kadar ihtiyaç duymaktadır.

Uzunca süre ayakta durularak kılınan namazlarda Kur'an'ı dinlemek ne kadar güzeldir.

Kadını (ruhi ve manevi yönden) ifsada sürükleyen beslenme yollarına karşılık onun selameti için akli ve ruhi beslenmeye ihtiyacı vardır. Kötü ve hastalıklı ortamlara karşılık, kadının iffetli, temiz ve faziletli bir şekilde ya­şayabileceği genel bir ortama ihtiyacı vardır. Ahlakı bozuk, açık-saçık, kötülüğe çokça meyledenlerin aksine, müslüman kadının mutlaka ALLAH (c.c.)'dan çokça korkan, namaz kılan saliha kadınlarla karşılaşması ve tanı­şıp bilişmesi gerekir.

Şu hadis: "Kadınların mescidden istifade etmelerini engellemeyin" bizi Önemli bir konuya yöneltiyor. Şöyle ki kadının mescidde namaz kılması mubah kabul edilmiştir. Bunun anlamı şudur; kadın bu hakkını kullanıp kul­lanmamakta serbesttir. Ayrıca hadis kadının babası veya kocası hakkında da başka bir şey ihtiva etmektedir. Her ne kadar, şeriat baba ve kocaya kadın üzerinde bir velayet hakkı tanımışsa da o ikisinin kadını mescide gitmesine mani olmalarını yasaklamıştır.

Sonuç:Kadının mescidde namaz kılması mubahtır. Fakat babalarının onlara mescidde namaz kılmaları için izin vermemeleri mubah değildir. Onlara vacib olan ise izin vermeleridir ve engellemeleri de sakıncalıdır. Kadının mescidden istifade etmesini engelleme konusundaki düşünceleri­miz gerçekten üzüntü vericidir- İster bu ferdi bazda olsun ki bunu Abdullah İbni Ömer'in oğlunun şu sözünde ortaya koyduğu' gibi (o kadınları mutlaka engelleyeceğiz, eğer engelleyemez isek o kadınlar mescidi fesad yerine çevirirler) isterse toplumsal platformda olsun; ki asırlar boyu da boyu böyle sürüp gelmiştir. İşte bu toplumsal ve ferdi tavrımız Rasulullah'ın sünnetin­den sapmanın ilk adımım oluşturuyordu.

Ayrıca sünnetten sapmanın yanında bu tavır kadının gerek vaktini de­ğerlendiren, gerekse ilmi veya cihadi veya ibadi etkinliklerini sergilediği sosyal hayatın sahnesinden çekilmesinin de başlangıcı olmuştur. Halbuki bu hayatı hür bir şekilde Nebevi dönemde aktif hale getirebiliyordu. Fakat sonraki dönemde iş kadının gerek babasının, gerekse kocasının evinde dört duvar arasına hapsedilmesine doğru meyletti.

Rasulullah (s.a.v.)'in sünnetinden ayrılmanın neticesinde kadının Şah--siyetinde bir bozulma ve dumura uğrama kaçınılmaz oldu. Tabii asırların geçmesiyle birlikte de günümüzdeki müslüman kadın tipi ile Nebevi dö­nemdeki kadın tipi arasındaki fark gittikçe günümüz müslüman kadınının a-leyhine gelişti ve arttı. Bunun sonucu olarak da günümüz kadını çirkin görü­nümlü, zayıf ahlaklı, dar görüşlü ve kıt akıllı oldu. [122]


Kaynaklar
[99] Müslim: 2/33.
[100] Müslim: 2/33.
[101] Müslim: 2/34.
[102] Bkz: Kitabu İhkami'1 Ahkamı şerhi Umdet'il Ahkam: 1/156.
[103] Müslim: 8/205.
[104] Müslim: 3/31.
[105] Müslim: 2/31.
[106] Bkz: Nevevi: Mecmuu Şerhi'l Muhezzeb: 4/196.
[107] Mebsüt: 1/184.
[108] Müdevvene: 1/106.
[109] Müslim: 2/32.
[110] Buhari: 2/18.
[111] Buhari: 3/328. Müslim: 2/32.
[112] Buhari: Fethu'1-Bari: 2/19.
[113] Buhari: 9/83.
[114] Buhari: 2/309. Müslim: 2/27.
[115] Buhari: 2/492. Müslim: 2/115.
[116] Buhari: 2/494.
[117] Buhari: 2/344. Müslim: 2/44.
[118] Buhari: 2/493.
[119] Buhari: 2/467.
[120] Buhari: 2/62.
[121] Fethul-Bari: 2/62.
[122]Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 2/35-44.